İkramdan Kaçan Kadının Akibeti

Elossa

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
1 Şubat 2011
6.684
159
163
Mutlu bir aileydiler
nokta.gif
Bey kendine göre bir çevre edinmiş, mazbut dostlarıyla sık sık görüşüyor, onları zaman zaman da evine davet edip İslâmî konularda seviyeli sohbetlerde bulunuyorlardı
nokta.gif

Ne var ki, hanım bu davetlerdeki hizmetinden memnun değildi
nokta.gif
Nihayet bir gün son sözünü söylemekten çekinmedi:

– Artık ben misafir falan istemiyorum
nokta.gif
Senin dostlarının çayını hazırlamaya da mecbur değilim!

Sakin ve edebli bey, her zamanki gibi sesini çıkarmadan düşünmeye başladı
nokta.gif
Kendi kendine söyleniyordu:

– Benim dostlarım kahve dostu değil ki
nokta.gif
Her biri İslâm’a hizmetten başka derdi, meselesi olmayan kültürlü insanlar
nokta.gif
Bunlarla bir araya gelmek, şöyle bir çay sohbetinde meselelerimizi konuşmak bir eğlence değil, bir hizmettir
nokta.gif
Ne var ki bu hanımın hizmetle, misafire ikramın sevabıyla hiç alâkası yoktur
nokta.gif
Rabbim bana sabırlar ihsan eyle!
nokta.gif
nokta.gif


Biricik kızı Mümine ise babasının hüznünü yüzünden okuyordu
nokta.gif
Hemen atıldı:

– Babacığım, neden üzülüyorsun? Anneme bakma sen
nokta.gif
Misafir ağabeyleri her zaman çağırabilirsin
nokta.gif
Senin bütün hizmetlerini tek başına ben görebilirim
nokta.gif
Çayını da, hattâ gerekirse sofranı da ben hazırlayabilirim!

Baba, çok etkilenmişti
nokta.gif
Zaten çok sevdiği biricik kızını, daha da çok sevmeye başladı
nokta.gif
Artık misâfirlerini rahatça davette bulunabiliyor, anneye rağmen küçük hanımın üzerine düşen hizmette hiç de kusur etmediği görülüyordu
nokta.gif
Zamanında gelen berrak çaylarını yudumlarken de hizmetlerini konuşabiliyorlardı
nokta.gif
Ne var ki Anne malum tutumunu yine devam ettiriyordu:

– Senin misafirlerinden de bıktım! Sana ne falan öğrencinin perişan oluşundan, filanların hizmete muhtaç halde bulunuşundan
nokta.gif
Çivisi çıkmış dünyayı sen mi ıslah edeceksin? Sen kendine bak, kendi işinle, gücünle meşgul ol!

Hep sabır içinde şükreden bey, bir gün Eskişehir’den İstanbul’a gitmek zorunda kalmıştı
nokta.gif
Arabasına hanımı ile kızı da bindiler
nokta.gif
Yolda Cumayı münasip bir yerde edâ etmeyi düşünüyordu
nokta.gif
Ne var ki, hanım yine itiraz etti:

– Cumayı yolda kılmaya mecbur değilsin
nokta.gif
Hızlı git, İstanbul’da kıl!

Bu yüzden hızla yol alırken ansızın önlerine çıkan bir demir kasalı kamyonun altına girmezler mi! Tabii her şey bitmiş, her üçünün de hayatları sona ermişti
nokta.gif
Haber duyulduğunda dostları koşuşmuş, ama ilahî takdiri kimse değiştirememişti
nokta.gif


Her üçünü de defnettikten sonra masum bir yakınları bunları rüyada gördü
nokta.gif
Öyle bir rüya ki, tesirinden bir türlü kurtulamayıp bir maneviyat büyüğüne şöyle anlattı:

– Bey, hanımı ve kızı ile hacca gidiyorlardı
nokta.gif
Sınır kapısına vardıklarında pasaport kontrolü başladı
nokta.gif
Bey ile kızının bütün muameleleri gözden geçirildi
nokta.gif
Eksik yoktu
nokta.gif
Geçin, dediler
nokta.gif
Hanımınkini kontrol ettiklerinde:

– Bu hanım bu pasaportla hacca gidemez! Geri çevirin! dediler
nokta.gif
Hanım feryadı bastı:

– Ne münasebet! Biz bir aileyiz
nokta.gif
Muâmelemiz aynı
nokta.gif
İşte bu, beyim, bu da kızım
nokta.gif
Bizi ayıramazsınız!

Cevap kesindi:

– Hayır! Senin muamelen onlarınkinden ayrı yapılmış
nokta.gif
Sen giremezsin, çekil geriye bakayım
nokta.gif


– Bu rüyanın tevili ne ki? diye sorulduğunda maneviyat büyüğünün cevabı şundan ibaret oldu:

– Evladım, bunun tevile ihtiyacı yok ki, rüya açık!

O günden bu yana bu olay ürperti ile anlatılıyor, ibretle dinleniyor
nokta.gif
Bilmem size de bir şey söylüyor mu?
 
Mutlu bir aileydiler
nokta.gif
Bey kendine göre bir çevre edinmiş, mazbut dostlarıyla sık sık görüşüyor, onları zaman zaman da evine davet edip İslâmî konularda seviyeli sohbetlerde bulunuyorlardı
nokta.gif

Ne var ki, hanım bu davetlerdeki hizmetinden memnun değildi
nokta.gif
Nihayet bir gün son sözünü söylemekten çekinmedi:

– Artık ben misafir falan istemiyorum
nokta.gif
Senin dostlarının çayını hazırlamaya da mecbur değilim!

Sakin ve edebli bey, her zamanki gibi sesini çıkarmadan düşünmeye başladı
nokta.gif
Kendi kendine söyleniyordu:

– Benim dostlarım kahve dostu değil ki
nokta.gif
Her biri İslâm’a hizmetten başka derdi, meselesi olmayan kültürlü insanlar
nokta.gif
Bunlarla bir araya gelmek, şöyle bir çay sohbetinde meselelerimizi konuşmak bir eğlence değil, bir hizmettir
nokta.gif
Ne var ki bu hanımın hizmetle, misafire ikramın sevabıyla hiç alâkası yoktur
nokta.gif
Rabbim bana sabırlar ihsan eyle!
nokta.gif
nokta.gif


Biricik kızı Mümine ise babasının hüznünü yüzünden okuyordu
nokta.gif
Hemen atıldı:

– Babacığım, neden üzülüyorsun? Anneme bakma sen
nokta.gif
Misafir ağabeyleri her zaman çağırabilirsin
nokta.gif
Senin bütün hizmetlerini tek başına ben görebilirim
nokta.gif
Çayını da, hattâ gerekirse sofranı da ben hazırlayabilirim!

Baba, çok etkilenmişti
nokta.gif
Zaten çok sevdiği biricik kızını, daha da çok sevmeye başladı
nokta.gif
Artık misâfirlerini rahatça davette bulunabiliyor, anneye rağmen küçük hanımın üzerine düşen hizmette hiç de kusur etmediği görülüyordu
nokta.gif
Zamanında gelen berrak çaylarını yudumlarken de hizmetlerini konuşabiliyorlardı
nokta.gif
Ne var ki Anne malum tutumunu yine devam ettiriyordu:

– Senin misafirlerinden de bıktım! Sana ne falan öğrencinin perişan oluşundan, filanların hizmete muhtaç halde bulunuşundan
nokta.gif
Çivisi çıkmış dünyayı sen mi ıslah edeceksin? Sen kendine bak, kendi işinle, gücünle meşgul ol!

Hep sabır içinde şükreden bey, bir gün Eskişehir’den İstanbul’a gitmek zorunda kalmıştı
nokta.gif
Arabasına hanımı ile kızı da bindiler
nokta.gif
Yolda Cumayı münasip bir yerde edâ etmeyi düşünüyordu
nokta.gif
Ne var ki, hanım yine itiraz etti:

– Cumayı yolda kılmaya mecbur değilsin
nokta.gif
Hızlı git, İstanbul’da kıl!

Bu yüzden hızla yol alırken ansızın önlerine çıkan bir demir kasalı kamyonun altına girmezler mi! Tabii her şey bitmiş, her üçünün de hayatları sona ermişti
nokta.gif
Haber duyulduğunda dostları koşuşmuş, ama ilahî takdiri kimse değiştirememişti
nokta.gif


Her üçünü de defnettikten sonra masum bir yakınları bunları rüyada gördü
nokta.gif
Öyle bir rüya ki, tesirinden bir türlü kurtulamayıp bir maneviyat büyüğüne şöyle anlattı:

– Bey, hanımı ve kızı ile hacca gidiyorlardı
nokta.gif
Sınır kapısına vardıklarında pasaport kontrolü başladı
nokta.gif
Bey ile kızının bütün muameleleri gözden geçirildi
nokta.gif
Eksik yoktu
nokta.gif
Geçin, dediler
nokta.gif
Hanımınkini kontrol ettiklerinde:

– Bu hanım bu pasaportla hacca gidemez! Geri çevirin! dediler
nokta.gif
Hanım feryadı bastı:

– Ne münasebet! Biz bir aileyiz
nokta.gif
Muâmelemiz aynı
nokta.gif
İşte bu, beyim, bu da kızım
nokta.gif
Bizi ayıramazsınız!

Cevap kesindi:

– Hayır! Senin muamelen onlarınkinden ayrı yapılmış
nokta.gif
Sen giremezsin, çekil geriye bakayım
nokta.gif


– Bu rüyanın tevili ne ki? diye sorulduğunda maneviyat büyüğünün cevabı şundan ibaret oldu:

– Evladım, bunun tevile ihtiyacı yok ki, rüya açık!

O günden bu yana bu olay ürperti ile anlatılıyor, ibretle dinleniyor
nokta.gif
Bilmem size de bir şey söylüyor mu?
tüylerim diken diken oldu cok kötü oldum ya
 
Back