Gece
inmeye dururken içimin dev aynasına
yol almaktayım yine kendi karanlığıma
sahipsiz bıraktım ellerimi
dönüp bakmadım bir daha ardıma
şimdi
ölümbaz öpüşlerinde kusuyorum sesinin her zerresini
ve sana ait herşeyi yüzünü gülüşünü tenini
bir bir sakladım kuytularımdaki gizli kumbarama
düşüncelerimi yok ettim zihnimden
sana dair düşlerimle avutuyorum kendimi
biliyorum baştan yanlıştı herşey
ve ben
bile bile attım kendimi kızıl közlerin orta yerine
yaşadığımız an'ların giz/emiydi belkide
beni sana ittikçe iten
ayılamadım büyülü sarhoşluğundan
yada hep çakırkeyif kalmak istedim dudağında
yaramı
hep sen sarasın diye bekledim
en çokda kendimden kaçıp sıcağına sığınmayı istedim
bunca uzağımda olmana rağmen
hep kokunu hep sesindeki şevkati özledim!
düştüğüm her boşluk bir öncekinden daha derin
konuşan ben değilim sesimi dudaklarından dinliyorum
ve dudaklarında yitiriyorum kendimi..
ayrı ayrı adreslerden aynı çığlıklar buluşuyor tek bedende
aynı kimsesiz şarkıyı mırıldanıyor dillerimiz
biliyorum ki haritamız çok farklı çizilmiş
dillerimiz ayrı bizim
sen
ana dilinde fısıldıyorsun içime işleyen buğulu sesinle
'ez ji te hezdikim'
bense 'seni çokk seviyorumm' diyebiliyorum dilimin döndüğünce...
ve aşkla bütünleşiyor ten/lerimiz
olsun be sevdiğim, ben sana iki dilden de söylüyorum
'ez ji te hezdikim' ve....Seni çokk seviyorumm...
zaman; Sensizlikölümgibimigeldisandınölümsensizlikgibigeldibilemedin...