İdeal Eş(koca) Nasıl Olmalı?

vicdan

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
20 Kasım 2006
1.098
26
adsz7xj.png

upij6fk.png

jopil2bf.png


İdeal eş esprili ve temiz olmalı

İngiltere’de yapılan bir ankete göre, ideal eşin dış görünüşü değil, temiz ve esprili olması önemli.



İngiliz sigorta şirketi Prudential tarafından yaptırılan ankete 246 kişi katıldı. Ankete katılanların yüzde 89’u için ideal eşin en önemli özelliği espri yeteneğinin olması. Katılımcıların yüzde 83’ü hijyene önem verdiğini açıkladı

Kadınların yüzde 83’ü eşlerinin zeki olmasını tercih ederken, erkeklerin sadece yüzde 76’sı bu özelliği önemsiyor. Ankete göre, erkeklerin yüzde 75’i eşlerinin güzel olmasını isterken, kadınların yalnızca yüzde 62’si yakışıklılığın önemli olduğu görüşünde.
Erkeklerin yüzde 35’i zengin eşi tercih ederken, kadınlarda bu oran yüzde 60’a çıkıyor.
 
* Eşine güvenmeli, kendi bildikleri kadar eşinin söylediklerine de değer vermelidir.
*Eşinin haklarını koruyabilmeli ve saygılı olmalıdır.
* Ailesine değer vermeli, ama her yapacağını onlara danışmamalıdır.
* Tartışmalarda sesini yükseltmemeli ve kırıcı olmamalı, şu kadın işi, şu erkek işi demeden sorumluluk almalıdır.
*Kendine ve etrafına karşı sorumluluklarını yerine getirmeli ve 'Bana ne'ci davranmamalıdır.
* Kendine ait uğraşları olmamalı, boş zamanlarında oflayıp-puflamamalı, kendine özen göstermeli ve aynı özeni çevresindekilerden de beklemelidir.
 
Mühim olan esaslarda anlaşmak, güzeli yakalamak ve en önemlisi bize huzur veren, heyecan veren bizi seven, sayan, koruyan, arayan, kıymet bilen, takdir eden, affeden, yapıcı olan eştira.s
 
Eşinizin şiddet, cinsel taciz, terk, ihmal gibi olaylar yaşayıp yaşamadığına ve ailesiyle ilişkilerine dikkat edin.


Alkol veya uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklarının olup olmadığına dikkat edin. (Bu zaafların evlenince geçeceği düşüncesi gerçekçi değil.)


Evlenmenize anne-babanın karşı olması ciddi sorun oluşturacaktır.


Taraflardan birinin hami olduğu durumlarda evlilikler uyumlu sürmez.


Eğitim ve ekonomik düzeylerin aşırı şekilde farklı olduğu evlilikler sorunlara sebep olur
 
İnsanın kendi çabalarıyla ideal eşini bulması olanaklı mı, yoksa bu durum öylesine kendiliğinden mi oluşuveriyor? Aslında sizin de kolayca tahmin edeceğiniz gibi ideal evliliklere nadiren rastlanıyor. Buna karşın evlilik kararını veren herkes, bunun kendisine yeryüzündeki en büyük mutluluğu getireceğine inanıyor. İnsanlar umutlarını bu tek maceraya bağlıyor ve nadiren ruhlarının arzu ettiğini elde ediyorlar. Evliliklerin çoğu, karşılıklı hoşgörüden başka bir şeye dayanmıyor. Çoğu çift yalnızca toplumun baskısı nedeniyle bir arada olmayı sürdürüyor. Bunlar birbirlerine karşılıklı uyum ilkesinden daha yüce bir bağla bağlanmış değiller.

Evliliklerde tutkunun ateşinin, fiziksel güzelliğin çekiciliğinin azalması veya yitirilmesiyle birlikte sönmesinden sonra, çoğu erkek ve kadının bekleyebileceği en iyi şey, geriye iyi bir arkadaşlığın kalması oluyor. Böylesi arkadaşlık dünyanın en soylu ve güzel birlikteliklerinden olmasına karşın, bu durumu paylaştığınız insan, ideal eşiniz demek değil. Ezoterik bilimlerle uğraşanlar bunun için ideal eşini bulmuş olanları "eşruhlar" olarak adlandırıyor; bu birliğin evlilikteki sevgiden çok daha büyük boyutlara ulaştığını söylüyorlar.

Bilinçaltı gerçek eşini talep ediyor

Evlilikteki sevginin yakın ve yaşam boyu süren bağı, karşılıklı binlerce gereksinim, şefkat duyguları, anılar ve arkadaşlıktan doğan duygudaşlık temeline dayanıyor. Oysa eşruhların birbirlerine duydukları aşk, herhangi bir oluşuma bağlı değil. Bu aşk, tam olgun olarak doğuyor ve diğer tüm bağları aşıyor. Araştırmaları sırasında bu deneyimi yaşamış pek çok insanla tanışmış olan Dion Fortune bu bağı şöyle tanımlıyor: "Bu o denli kuvvetli bir bağ ki, yeni bir oluşum olarak kabul edilemez. Bu daha çok geçmiş yaşamlarda gelişen bir tutkunun reenkarnasyonudur. Bilinçli zihin her ne kadar bunun farkında olmasa da bilinçaltı bunu anımsar ve eşini talep eder."

Peki diyelim ki, birlikte olduğunuz insana aşıksınız, onunla uyum içindesiniz; aranızdaki hiçbir tarz farkının sizin için önemi yok. Her an birbirinizi düşünüyor ve arzuluyorsunuz. Acaba o sizin eşruhunuz mu? Değilse aradaki farkı nasıl anlayacaksınız? Dion Fortune, çoğu kez sıradan tutku ya da ani duygusal çekiciliklerin, kolayca abartılarak olduğundan daha yüksek bir düzeydeymiş gibi algılanabildiğini söylüyor. Ruhsal evrimin alt süreçlerinde olan bireyler, ani ve denetlenemez tutkulara fazla eğilimli oluyorlar. Herhangi biriyle sürekli ve uyumlu bir beraberlik sürdüremeyecek kadar benmerkezci, kendi sınırlamaları ve tensel zevklerine bağımlı olan bu insanların eşruhlarını bulma yolunda kat edecekleri çok fazla aşama var. Eğer onlardan biriyle birlikteyseniz ve ideal eşinizi arıyorsanız, onunla hemen "belki başka zaman" diyerek vedalaşın. Çünkü bu tiplerin arzuları karşılığında verebilecekleri pek az şeyleri oluyor ve bunları yönlendirmeyi üstlenen biri çok geçmeden karşılığını alamadığı bu ilişkiden bıkıyor.

Ezoterik felsefeye göre insanların çoğu kendileriyle aynı "ışın düzeyinde" olan herkesle mükemmel ve tatmin edici bir birliktelik yaşama gücüne sahip. Kendi ışın düzeyimizde olan herhangi biriyle karşılaştığımızda da temel bir uyum duygusu oluşuyor. Çünkü ruhsal evrim sürecinin aldığı yol ve spiritüel nitelikler, bunlar ister gelişmiş, isterse ilkel düzeyde olsunlar, temelde aynı içeriğe sahipler. Ancak spiritüel eşleşme, yalnızca aynı ışın renginde olanlar arasında gerçekleşebiliyor. Dion Fortune, "Gelişim sürecinin farklı yönlerde oluştuğu bireylerde bu bağın güçlenmesini beklemek yararsızdır. Bir insan yaşamını askerlik mesleğine adamışsa, yaşamını ülkeler arasında barışın sağlanmasına adayan eşiyle yan yana yürümesi mümkün olmayacaktır" diyor.


:sm_confused:
 
İdeal babanın görevleri

İdeal babanın görevleri:
Baba eşi ve çocuğunun yanında elinden geldiğince çok vakit geçirmelidir. Kendi zevki için eşi ve çocuklarının geleceğini dolayısı ile kendi uzun erimli mutluluğunu yakmamalıdır.
Çocuğu ile daha çok vakit geçiren baba, çocuğuna yapması gereken sorumlulukları öğretmelidir. Bu da söylemekle değil, çocuğunun yanındaki davranışları ile gerçekleşir. Bu şekilde çocuk babasından gördüğü erdemli davranışları taklit edecektir.
Baba oğluna , kendi cinsiyetine uygun rolde oyunlar öğretmeli ve bu oyunları onunla oynamalıdır. Bunlar çocuğunun ilgisine ve babanın mesleği ya da hobilerine göre sportif oyunlar, müzik ya da sanatla uğraşı, bahçe işleri vb olabilir. Çocuğunuza ne kadar yakınsanız o da sizin meraklarınıza o denli olumlu yaklaşacak ve çok şey paylaşabileceksinizdir.
Çok eskiden Orta Asya Türkleri döneminde babanın çocuklarına karşı olan yükümlülükleri arasında ata binmeyi, ok atmayı, yüzmeyi öğretmek gelirmiş. O dönemlerde kendisi ve ailesini korumak, hayatını kazanmak, bedensel ve beyinsel gelişimini arttırmak için bu aktiviteler gerekli görülürmüş. Günümüzde ise, çocuğun yaşına göre bisiklete binmesini , basketbol, futbol,yüzme vb. sporları ;satranç, dama gibi yaşıtları ile vakit geçirebileceği oyunları öğretmek uygundur. Ayrıca baba çocuğuna bakkal ya da marketlerden alışveriş yapmayı, para hesabı yapmayı, görgü kurallarını, varsa bahçe bakımı ya da bilgisayar kullanımını öğretmelidir. Baba çocuklarına sadece güç ve otorite gibi kaba tavırları kullanmak yerine, şevkat ve sevgi ile yaklaşımı esirgememelidir. Sevgi göstermek sadece kadınlara ait bir yaklaşım değildir. Sevginiz göstermek, zaman zaman özür dilemek onur kırıcı bir davranış değil, tam aksine sizi onun gözünde yükselten bir unsurdur.
Erkek çocuğunu belli biryaştan sonra baba yıkamalı,onu evde olduğu vakitlerde tuvalet alışkanlığını kazanana dek, tuvalet alışkanlığına yardımcı olmalıdır. Mümkünse baba onu gelecekte birlikte yapabilecekleri aktiviteleri anlatan öykülerle uyutmalıdır. Zaman zaman kendi işini engellemeyecek şekilde işyerine götürmeye çalışmalıdır.
Baba çocuğuna kendi küçüklüğünün eğlenceli ve komik olaylarını çocuğuna hoş bir şekilde anlatmalı, baba kendi babasını, annesini ve kardeşlerini güzel bir şekilde tanıtmalıdır. Çocuğunun belli bir konuda zorlandığı durumlarda ona, kendisinin de benzer durumlarda küçüklüğünde zorluklar yaşadığını ,ama çalışarak bunların üstesinden geldiğini,onun da kendisine benzediği için bu durumlardan kolayca sıyrılabileceğini belirtmelidir.
Hedef daima uzun vadeli olmalı , herkes çocuğunun kendisi, ailesi, ülkesi ve hatta tüm insanlık için faydalı bir kişi olmasını hedeflemelidir. Her nesil kendinden daha iyisini yetiştirmekle yükümlüdür. Bunu yapabilenler görev ve sorumluluklarını yapmış demektir. Bunu gerçekleştiremeyenler başarısızdır. Bunu gerçekleştirmek için ilk adım çocukla daha çok ve güzel vakit geçirmekle, doğumundan itibaren bakımına ve eğitimine bizzat katılmakla olur.
Çocuk aynı çiçek gibi ilgi ve sevgi ile büyür. Çocuk aşağılanmamalı, hafife alınmamalı, fiziksel güç kullanılmamalıdır. Bir Balkan atasözüne göre“Aslan oğlum diyenin oğlu aslan olur, aptal oğlum diyenin oğlu aptal olur”. Saygı uyandırmak için araya uzak mesafeler konmamalıdır. Baba neyi söylemek istiyorsa, araya başka aracı koymadan açıkkalplilikle ve yumuşak bir üslup ile belirtmelidir. Tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır derler.
Çocuktan yaşına göre kaldıramayacağı ağır beklentiler içinde olmak da uygunsuz bir yaklaşımdır. Bu durumda çocuk sürekli olarak yetersizlik duyguları içine girecek ve babayla olumlu ilişki kuramayacaktır.
Baba çocuğunun yanında başkaları ile tartışmamalı,kendisini küçük düşürücü durumlara girmekten kaçınmalıdır. Çocuğun babasını daima örnek alabilmesi için babanın söz, davranış, kılık kıyafet ve sosyal ilişkilerinde kendine çeki düzen vermesi ve kendi tepkilerini kontrol etmesi şarttır. Baba kendini küçük düşürücü şeyler yapmamalıdır.
Baba çocuğun pek çok konuda fikrini almalı,ona çocuk gibi değil, dost gibi davranmalıdır. Özellikle cinsel konulardaki sorular çocuğun başkalarından yalan yanlış öğrenmesine gerek duymayacağı derecede yeterli olmalıdır. Çocuğunun bu ve benzeri türden sorularını geçiştirmemeli ve soru sorma, araştırma hevesini kırmamalıdır. Unutulmamalıdır ki, çocuğunuzun robot gibi herşeyi ezberlemesinin ve araştırıp sormamasının temeli, sadece okul döneminde değil, ne yazık ki başlangıçta sizin bu konuda onun gelişimini önlemenizle atılmaktadır. En yoğun öğrenme dönemi doğum sonrası yedinci saatten yedi yaşa dek olan dönemdir. O yüzden bu dönemi o gurura heba etmeyin.
 
* Eşine güvenmeli, kendi bildikleri kadar eşinin söylediklerine de değer vermelidir.
*Eşinin haklarını koruyabilmeli ve saygılı olmalıdır.
* Ailesine değer vermeli, ama her yapacağını onlara danışmamalıdır.
* Tartışmalarda sesini yükseltmemeli ve kırıcı olmamalı, şu kadın işi, şu erkek işi demeden sorumluluk almalıdır.
*Kendine ve etrafına karşı sorumluluklarını yerine getirmeli ve 'Bana ne'ci davranmamalıdır.
* Kendine ait uğraşları olmamalı, boş zamanlarında oflayıp-puflamamalı, kendine özen göstermeli ve aynı özeni çevresindekilerden de beklemelidir.

ne güzel yazmışsın sence varmı böylesi?fisfisfis
 
ideal eş:
hastalıkta, sağlıkta
zenginlikte,parasızlıkta
güzellikte,çirkinlikte
hoş mekanda,boşmekanda
pazarda,manavda,çırağanda
yalnızkende,sarhoşkende
özü sözü bir olmalı.
 
İdeal erkek mal sahibi olunca havalara girmeyen
Eşine sadık, güvenilir, eşine sevgisini gösteren
Eşini fiziksel ama özellikle duygusal anlamda aldatmayan,
Eşini başkalarının yanında kırmayan, bozmayan
Kendi arakadaşlarının yanında eşini yücelten,
erkeğe ideal erkek derim.tatlicadiarzutatlicadiarzutatlicadiarzu
 
güvenilir olmalı ve eşini koruyup kollamalı, o yanında olmadığı zaman bile o varmış gibi davranmalı, eşini aklının köşesinde hep tutmalı, var mı öyle birileri artık?
 
X