Herkesin çocukluğuna dair özel bir sözcüğü vardır,kimisi kırmızı bayramlık pabuçlarıyla anımsar hayatın o en katıksız dönemini,kimisi komşunun bahçesinden çalınan meyveye diyet olarak ödediği dayakla.Ama çocukluğun ortak bir yansıması varsa alfabede eğer o da; “özlem”dir…Hayatın diğer dönemlerinde de çocuk masumluğunu muhafaza edebildiğini kim iddia edebilir?Hatalar o dönemde daha kolay affedilir.Dokunulmazdır çocukken ağlamak.O dönemdeki gözyaşları başka hiçbir zaman olmayacak kadar gerçektir.Sınırsız özgürlükler dönemidir çocukluk.Küçük sevinçlerin tadına en fazla varılan dönemidir hayatın.Küçük bir elma şekeri,doğum günü pastasındaki mumlar,lunapark,sonsuzluktaki uçurtmalar,gündelik yaşamın arasına sıkışmış tüm sevinçli telaşların farkına vardığımız süreçtir.Bu süreçteki en baskın duygu “koşulsuz sevgi”dir.Karşılık beklemeden ve ince hesaplardan sıyrılmış olarak sunulur sevgi…
Yıllar geçer,çocukluk fotoğraf albümündeki gülümseyen yüzdür artık.Hayatın karmaşası,acımasızlığı ve sabırsızlığını görmüş geçirmiş yüz,karşılaşır fotoğraftaki çocukla.Ona anlatmak istediği ne çok şey vardır oysa.O her şeyden habersiz masum çocuğun elinden tutup koşmak ister sokaklarda.Yine beş taş oynamak yine her yerine bulaştıra bulaştıra elmalı şekerini yemek,yine “Çocuktur yapar”sözünün tanıdığı sonsuz rahat ve özgürlüğe sığınmak…
“Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her sabah,
Yalnızlık sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa koynuna,
Olur olmaz yere ıslanıyorsa kirpiklerin artık her şeye,
Anneni daha sık anımsıyorsan hatta anlıyorsan,
Kalbini bir mektup gibi buruşturup fırlatılmış
Kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan,
“İÇİNDEKİ ÇOCUĞA SARIL”
Sana insanı anlatır”….diyen şarkıya sığınır bu defa yürek.
Sorunların arasına sıkışıp kaldığınızda sarılabileceğiniz bir çocuk yanınız kalsın sizin de.O gün o çocukla gezin sokakları,fark etmediğiniz ayrıntılar çarpacak gözünüze,gökyüzünde ne kadar çok yıldız varmış diyeceksiniz.Hatta bir de elma şekeri alın o da sizin içinizdeki çocuğa hediyeni...