- 2 Haziran 2020
- 128
- 264
- 29
Merhabalar herkese,
Günlerdir öyle şeyler yaşıyorum ki tamamen çıkmazdayım. Aklımı yemek üzereyim resmen.
25 yaşındayım, Türkiyenin en doğusuna atanmış bir öğretmenim. Tek başıma yaşıyorum. Tek çocuğum.Üniversiteyi de evimden 10 saat uzaklıkta bir şehirde okudum. 8 yıl oldu evden ayrılalı yaklaşık. Ailem Zonguldakta yaşıyor. Tek çocuk olmamdan kaynaklı, annem de beni 32 yaşında doğurmuş bir kuşak çatışması da yaşıyoruz, ailem çok üstüme düşerler. Üniversite tercihlerimden tutun da, atama dönemime kadar hep onların tavsiyelerine uydum, dediklerini yaptım. Bir an bile onları kırıp üzecek bir hareketim olmamıştır. Taa ki geçen haftaya kadar...
6 yıldır tanıdığım ama 3 yıldır birlikte olduğum, uzak mesafelere rağmen her anımızı birlikte paylaştığımız, (Kameramız hep açık, kahvaltılarımızı birlikte yapıyoruz, dizilerimizi birlikte izliyoruz, kitaplarımızı birlikte okuyoruz. Uyurken bile açık oluyor kameramız ki gece korkarak uyanırsam orada olduğunu bileyim ya da tek başıma yalnız hissetmeyeyim diye) kalben denk olduğum, en önemlisi güvenirliğinden, sadakatinden, bizim için gösterdiği emekten gerçekten emin olduğum biri var hayatımda.
Kendisi iki yıllık mezun, özel bir şirkette insan kaynakları bölümünde çalışıyor. Ailesiyle birlikte Adana’da yaşıyorlar. Maaşı da bir evi geçindirebilecek düzeyde ki zaten ben de çalışıyorum. Gözü yükseklerde olan bir insan değilim. Evlendiğimiz zaman da Adanada yaşamak istiyoruz. Bütün hayallerimizi de ona göre kurduk. Ben evden çıkalı zaten 8 yıl olduğu ve ülkenin çoğu yerini gördüğüm için, annem ve babam da sen tek çocuksun biz senin peşine gelmek istiyoruz dedikleri için bu kararı almada bir sakınca görmedim.
Geçen hafta anneme de babama da konuyu açtım. Annem zaten biliyordu, içten içe istemediğini biliyordum ama bana hep eşini sen seçeceksin senin kararın demişti. Daha önce de babamın yanında bizimle tanıştırmak istediğin biri varsa çekinmeden getirebilirsin, farklı bir şehirdeyse ortak bir yerde de buluşabiliriz teklifinde bile bulundu. Bu arada ikisi de devlet memuru. Sadece bilgileri olmasını ve tanıştırmak istediğimi söyledim. Tanısınlar ki bilsinler, içleri rahat olsun diye. Kıyamet koptu. Ben nasıl böyle birini karşılarına getirebilirmişim, onlar ordayken Adanada yaşamaya nasıl karar verebilirmişim, ne kendisi ne ailesi asla bize denk değilmiş. Ben öğretmenmişim, donanımlıymışım, millet kendinden kat kat üstündekilerle birlikte olurken ben nasıl alta düşermişim. Kendisi özelde olduğu için annem mesleğinin olmadığını, sadece gününü kurtardığını söyledi nasıl emekle çalıştığını bile bilmeden. İnsanlar evlenince değişiyormuş, bari devlet memuru olsaymış denk olurmuşuz en azından tayin durumumuz olurmuş. Evet aile olarak düşünce kaygılarını anlayabiliyorum fakat hiç tanımadan kestirip atmalarını doğru bulmuyorum.
Geçen gün tekrar konuştuğumuzda annem uykularının kaçtığını, kalbinin sıkıştığını söyleyip ayrılacaksın vazgeçeceksin diyip zorladı beni. Gerekirse onları silermişim, mezara gömermişim, babamı alır gidermiş kimse de bulamazmış...
Artık bir birey olduğumu bunun kararını benim vermem gerektiğini söyledim. Beni kör kuyulara atamazlarmış, onlara sormadan nasıl böyle bir işe kalkışırmışım. Bunun kararını da ortak almamız gerekiyormuş. Kesinlikle ayrılmak istemiyorum. Ayrılırsam bir ömür mutsuz olacağımı, aklımın kalacağını biliyorum. Ne onun ne ilişkimizin ne emeğimizin hakkına dışarıdan sebeple asla giremem. Ailesi de çok iyi, temiz insanlar. Ama benim annem babam sanki çok üst düzeymiş gibi ailesini de hor görüyorlar.
Nasıl ikna edeceğiz? Bir tavsiye verin nolur. Aklımı yiyeceğim yoksa...
Günlerdir öyle şeyler yaşıyorum ki tamamen çıkmazdayım. Aklımı yemek üzereyim resmen.
25 yaşındayım, Türkiyenin en doğusuna atanmış bir öğretmenim. Tek başıma yaşıyorum. Tek çocuğum.Üniversiteyi de evimden 10 saat uzaklıkta bir şehirde okudum. 8 yıl oldu evden ayrılalı yaklaşık. Ailem Zonguldakta yaşıyor. Tek çocuk olmamdan kaynaklı, annem de beni 32 yaşında doğurmuş bir kuşak çatışması da yaşıyoruz, ailem çok üstüme düşerler. Üniversite tercihlerimden tutun da, atama dönemime kadar hep onların tavsiyelerine uydum, dediklerini yaptım. Bir an bile onları kırıp üzecek bir hareketim olmamıştır. Taa ki geçen haftaya kadar...
6 yıldır tanıdığım ama 3 yıldır birlikte olduğum, uzak mesafelere rağmen her anımızı birlikte paylaştığımız, (Kameramız hep açık, kahvaltılarımızı birlikte yapıyoruz, dizilerimizi birlikte izliyoruz, kitaplarımızı birlikte okuyoruz. Uyurken bile açık oluyor kameramız ki gece korkarak uyanırsam orada olduğunu bileyim ya da tek başıma yalnız hissetmeyeyim diye) kalben denk olduğum, en önemlisi güvenirliğinden, sadakatinden, bizim için gösterdiği emekten gerçekten emin olduğum biri var hayatımda.
Kendisi iki yıllık mezun, özel bir şirkette insan kaynakları bölümünde çalışıyor. Ailesiyle birlikte Adana’da yaşıyorlar. Maaşı da bir evi geçindirebilecek düzeyde ki zaten ben de çalışıyorum. Gözü yükseklerde olan bir insan değilim. Evlendiğimiz zaman da Adanada yaşamak istiyoruz. Bütün hayallerimizi de ona göre kurduk. Ben evden çıkalı zaten 8 yıl olduğu ve ülkenin çoğu yerini gördüğüm için, annem ve babam da sen tek çocuksun biz senin peşine gelmek istiyoruz dedikleri için bu kararı almada bir sakınca görmedim.
Geçen hafta anneme de babama da konuyu açtım. Annem zaten biliyordu, içten içe istemediğini biliyordum ama bana hep eşini sen seçeceksin senin kararın demişti. Daha önce de babamın yanında bizimle tanıştırmak istediğin biri varsa çekinmeden getirebilirsin, farklı bir şehirdeyse ortak bir yerde de buluşabiliriz teklifinde bile bulundu. Bu arada ikisi de devlet memuru. Sadece bilgileri olmasını ve tanıştırmak istediğimi söyledim. Tanısınlar ki bilsinler, içleri rahat olsun diye. Kıyamet koptu. Ben nasıl böyle birini karşılarına getirebilirmişim, onlar ordayken Adanada yaşamaya nasıl karar verebilirmişim, ne kendisi ne ailesi asla bize denk değilmiş. Ben öğretmenmişim, donanımlıymışım, millet kendinden kat kat üstündekilerle birlikte olurken ben nasıl alta düşermişim. Kendisi özelde olduğu için annem mesleğinin olmadığını, sadece gününü kurtardığını söyledi nasıl emekle çalıştığını bile bilmeden. İnsanlar evlenince değişiyormuş, bari devlet memuru olsaymış denk olurmuşuz en azından tayin durumumuz olurmuş. Evet aile olarak düşünce kaygılarını anlayabiliyorum fakat hiç tanımadan kestirip atmalarını doğru bulmuyorum.
Geçen gün tekrar konuştuğumuzda annem uykularının kaçtığını, kalbinin sıkıştığını söyleyip ayrılacaksın vazgeçeceksin diyip zorladı beni. Gerekirse onları silermişim, mezara gömermişim, babamı alır gidermiş kimse de bulamazmış...
Artık bir birey olduğumu bunun kararını benim vermem gerektiğini söyledim. Beni kör kuyulara atamazlarmış, onlara sormadan nasıl böyle bir işe kalkışırmışım. Bunun kararını da ortak almamız gerekiyormuş. Kesinlikle ayrılmak istemiyorum. Ayrılırsam bir ömür mutsuz olacağımı, aklımın kalacağını biliyorum. Ne onun ne ilişkimizin ne emeğimizin hakkına dışarıdan sebeple asla giremem. Ailesi de çok iyi, temiz insanlar. Ama benim annem babam sanki çok üst düzeymiş gibi ailesini de hor görüyorlar.
Nasıl ikna edeceğiz? Bir tavsiye verin nolur. Aklımı yiyeceğim yoksa...