E
EU1
Ziyaretçi
- Konu Sahibi EU1
- #1
içimdeki orkestra susmuyor.. fa diyezler en üstten calınıyor.. en tiz sesli saksafon seslerine dayanamıyor artık zavallı yüregim.. diyezlerde sadece sestellerimin degil yüregimin,bütün organlarımın titredigini hissediyorum..sessizlik… engin mavi rengindeki,demli bir cayın kokusundaki sessizlik..terasta yaptıgım kahvaltı tadında sessizlik.. ne kadar uzak.. içimdeki orkestra susmuyor..bazen ortalık karısıyor..etraf bulanıyor ben tüm bedenimle kendimi mercury nin kollarında buluyorum tüm yüregimle ‘’korku yakamdan düşmüyor diye bagırıyorum’’
bazen istirahate geciyorum’’if you could only see’’ yi duyuyorum en alt notalardan..
benden baska hiç bir canlının yasamadıgı odamdayım.. soldugunu görmemek için hep komsuya verdigim menekselerim,yalnızlıktan ölen muhabbet kuslarım,alkol komasından ölen japon balıklarım.. onlar da benim ruhumu tasıyorlardı sanki.. ve artık hiç bir canlıya kıymayacagım..bebek kokusu duymadan cürüyecek bedenim..
‘’bu ne senden ilk kacısım nede ilk düşüşün yüregime
ne bu serden son geçişim nede son küsüşüm yüregime’’
‘’MUCİZE GEREK BİZE’’
aslında beynimdeki orkestra sussun istemiyorum o zaman ki sessizlik daha derin..
önümde bir adam uzanıyor.. 25 yasında yeni evli eşi hamile..beyni ;paramparca olmus kafatasından dısarı cıkmak istergibi.. adamın yüzünde inadına bi gülümseme en güzel pozunu vermişcesine..heryer kan gölü.. ben se sadece adamın elini yüzünü silmeye calısıyorum..sacları yok artık kandan bir top olmus sadece.. üzerim heryerim kan.. ama umursamıyorum.. içimdeki orkestraya ‘’MAESTRO’’ diyorum o adam ve benim için haramilerden mavi duvarı cal.. en yüksek perde den.. duyduguna eminim..ruhunu sakince teslim etsin.. ve orkestra baslıyor..’’ duvarları maviye boyadım maviyi cok severdin.’’gömlegi mavi cünkü; acık kalmıs gözleri masmavi..
ve ben inatla böyle bir gülümsemeye yakısacak bir yüz olsun diye elimdeki bezi yok etmek istercesine siliyorum kanlar..ı ben sildikce artıyor sanki.. herkes bişeyler yapıyor… herkesin içindeki orkestrayı duyabiliyorum; kimisi hüzzam makamından calıyor kimi genc esi için bos cerceveyi söylüyor.. bense biliyorumki _aslında herkes biliyor_ bosuna.. bizimki sadece bir ugurlama.. ve biliyoruzki bişeyler soktukca bedenine ona hayat vermek ten cok uzagız.. acı vermekten baska bir işe yaramıyor.. ve ben adamın vazgectigini biliyorum.. genede tutuyorum kafatasını.. böyle görünmesine dayanamıyorum cünkü sanki beyni dısarıda olmasaydı daha güzel gülümseyecek’’ onu içeriye alın diyor eşim korkar’’ tüm sargı bezleriyle kafasını kapatmaya calısıyorum..
gitmiyor.. gidemez.. cünkü daha cok genc ve bir bebegin kokusunu duymayı hakediyor..o yüzden bekliyor kendi içindeki orkestranın susmasını.
.duyuyorum .. zayıflastı orkestra sesleri.. ‘’….vakit cook gec.. bu son fasıldır ey ömrüm nasıl gecersen gec’’
yazdım,ruhunu serbest bıraktım.. şimdi bende düşük perdeden’’korku yakamdan düşmüyor’’….
dinleyin… sizde ne calıyor?……
(Alıntı)
bazen istirahate geciyorum’’if you could only see’’ yi duyuyorum en alt notalardan..
benden baska hiç bir canlının yasamadıgı odamdayım.. soldugunu görmemek için hep komsuya verdigim menekselerim,yalnızlıktan ölen muhabbet kuslarım,alkol komasından ölen japon balıklarım.. onlar da benim ruhumu tasıyorlardı sanki.. ve artık hiç bir canlıya kıymayacagım..bebek kokusu duymadan cürüyecek bedenim..
‘’bu ne senden ilk kacısım nede ilk düşüşün yüregime
ne bu serden son geçişim nede son küsüşüm yüregime’’
‘’MUCİZE GEREK BİZE’’
aslında beynimdeki orkestra sussun istemiyorum o zaman ki sessizlik daha derin..
önümde bir adam uzanıyor.. 25 yasında yeni evli eşi hamile..beyni ;paramparca olmus kafatasından dısarı cıkmak istergibi.. adamın yüzünde inadına bi gülümseme en güzel pozunu vermişcesine..heryer kan gölü.. ben se sadece adamın elini yüzünü silmeye calısıyorum..sacları yok artık kandan bir top olmus sadece.. üzerim heryerim kan.. ama umursamıyorum.. içimdeki orkestraya ‘’MAESTRO’’ diyorum o adam ve benim için haramilerden mavi duvarı cal.. en yüksek perde den.. duyduguna eminim..ruhunu sakince teslim etsin.. ve orkestra baslıyor..’’ duvarları maviye boyadım maviyi cok severdin.’’gömlegi mavi cünkü; acık kalmıs gözleri masmavi..
ve ben inatla böyle bir gülümsemeye yakısacak bir yüz olsun diye elimdeki bezi yok etmek istercesine siliyorum kanlar..ı ben sildikce artıyor sanki.. herkes bişeyler yapıyor… herkesin içindeki orkestrayı duyabiliyorum; kimisi hüzzam makamından calıyor kimi genc esi için bos cerceveyi söylüyor.. bense biliyorumki _aslında herkes biliyor_ bosuna.. bizimki sadece bir ugurlama.. ve biliyoruzki bişeyler soktukca bedenine ona hayat vermek ten cok uzagız.. acı vermekten baska bir işe yaramıyor.. ve ben adamın vazgectigini biliyorum.. genede tutuyorum kafatasını.. böyle görünmesine dayanamıyorum cünkü sanki beyni dısarıda olmasaydı daha güzel gülümseyecek’’ onu içeriye alın diyor eşim korkar’’ tüm sargı bezleriyle kafasını kapatmaya calısıyorum..
gitmiyor.. gidemez.. cünkü daha cok genc ve bir bebegin kokusunu duymayı hakediyor..o yüzden bekliyor kendi içindeki orkestranın susmasını.
.duyuyorum .. zayıflastı orkestra sesleri.. ‘’….vakit cook gec.. bu son fasıldır ey ömrüm nasıl gecersen gec’’
yazdım,ruhunu serbest bıraktım.. şimdi bende düşük perdeden’’korku yakamdan düşmüyor’’….
dinleyin… sizde ne calıyor?……
(Alıntı)