- 13 Nisan 2007
- 15.555
- 36.072
- 1.123
İnsanlar zihinsel olarak, devamlı ve bıkmadan bir şeylerin peşinden koşarlar.
Peşinden koşuyor oldukları şey, onların bugünkü durumlarından,
daha iyi olacaklarını zannetmelerinden kaynaklanır.
İnandıkları böyle oluştuğundan bunda bir sorun yoktur.
Bu yüzden de sürekli olarak geleceğimizi planlar dururuz.
Bireysel ve kitlesel olarak belirli hedefler içerisinde oluruz.
Bu hedeflerin oluşabilmesi içinde çok fazla bedeller ödemek zorunda kalırız.
Çoğu zamanda ödediğimiz bedellere baktığımızda,
Kazandıklarımızla ödediklerimizi denkleştirmeye gayret ederiz.
Tabiî ki bu işin görünen kısmıdır.
Görünmeyen kısmında ise, elimizdekilerle yetinmeme güdüsü maksimum olduğundan,
zaten mutlu olabilme şansımız da minimumdur.
Bir şeylerin peşinden koşarken, aslında neleri terk ediyor olduğumuzun da
bilincine varabilmek gerekir. Yani nefs (ego) kontrol altında olmalıdır.
Hedef zannettiğimiz şeylerin de, güncel arzular olup olmadığını da fark etmek gerekir.
Bugüne kadar içinde bulunduğumuz koşullara baktığımız zaman,
Bunların bir bölümü kendi irademizle gerçekleşmiştir.
Ne gariptir ki büyük bir bölümüde, diğer insanların iradeleriyle oluşur.
En çok problemler ise kontrol edemediğimiz, ruhsal sıkıntılar yaşadığımız durumlarda oluşur.
Ancak bir şekilde kendi kontrolümüzde olanlarda bu olmayabilir.
Sonucu olumlu veya olumsuz fark etmez, her durumda bir teselli imkânı buluruz.
Aslında teselli imkânı bulduğumuz durum ise,
karşılaşmış olduğumuz olayın olumlu yanlarını görmeye gayretimizden kaynaklanır.
Bir başkasının kontrolünde yaşadığımız olumsuz bir sonuçda da
o konudaki olası olumlulukları görmemeye çalışırız.
Baktığımız zaman burada da problem yoktur, insan beyni bu şekilde çalışmaya kodlanmıştır.
Peki, bu sıkıntıdan nasıl kurtulabiliriz ki?
Eğer bunu fark ettiysek, çözümü de basit hale gelir.
Gerçekten istiyor olduğumuz şeyler,
sahip olduklarımızı görmemizi engellemeye değecek kadar önemli mi?
İşte insanlar belkide en büyük hatayı burada yapıyorlar.
İçinde bulunduğun koşulları hep yetersiz görürüsün.
Hayattan gerçekten istediğin ne! Zevk mi, mutluluk mu?
Zevk sürekli olarak var olmak ister, tüm duyu organlarımızı çalıştırarak bunu hissettirir.
Çok lezzetli görünürler o anda!
Görünmeyen kısmı ise, daha sonra daha büyük problemlerle karşılaştıracaktır bizi.
Mutlulukta ise kabullenme vardır, şartlarınızı kabul edersiniz
Onunla uyumlu olarak yaşamayı da öğrenirsiniz
Ancak bir süreliğine adapte olamayacağın için acı çekebilirsin.
Bu aşamada her şeyi çok sıkıntılı imiş gibi görürsün.
“Hayatı cesurca kabullenin, zaten başarıya dönüşeceğini göreceksiniz” —anonim
Sıkıntılar; çözmemiz gereken problemlerdir aslında.
Ancak sorun ve problemleri başta çözdüğümüz için zevk ve keyfi sonunda yaşarsınız
Bunu mutlaka hayat sana yaşatacaktır, çünkü yaşamda mutlak adalet vardır.
Bu yüzden etrafımıza baktığımız zaman,
İnsanlar problem olduğu kadarlık kısmını gördükleri için mutluluklardan vazgeçerler.
Oysa onlar çözülmek için vardır ve sende bunu çözecek iradeye zaten sahipsindir.
Sadece hangi anahtarın hangi kilidi açacağını bulman gerekmektedir.
İhtiyaç azimli olabilmektir ve bu azimde devamlılıktır efendim.
Azminiz bol olsun.
Ahmet Çelik
Peşinden koşuyor oldukları şey, onların bugünkü durumlarından,
daha iyi olacaklarını zannetmelerinden kaynaklanır.
İnandıkları böyle oluştuğundan bunda bir sorun yoktur.
Bu yüzden de sürekli olarak geleceğimizi planlar dururuz.
Bireysel ve kitlesel olarak belirli hedefler içerisinde oluruz.
Bu hedeflerin oluşabilmesi içinde çok fazla bedeller ödemek zorunda kalırız.
Çoğu zamanda ödediğimiz bedellere baktığımızda,
Kazandıklarımızla ödediklerimizi denkleştirmeye gayret ederiz.
Tabiî ki bu işin görünen kısmıdır.
Görünmeyen kısmında ise, elimizdekilerle yetinmeme güdüsü maksimum olduğundan,
zaten mutlu olabilme şansımız da minimumdur.
Bir şeylerin peşinden koşarken, aslında neleri terk ediyor olduğumuzun da
bilincine varabilmek gerekir. Yani nefs (ego) kontrol altında olmalıdır.
Hedef zannettiğimiz şeylerin de, güncel arzular olup olmadığını da fark etmek gerekir.
Bugüne kadar içinde bulunduğumuz koşullara baktığımız zaman,
Bunların bir bölümü kendi irademizle gerçekleşmiştir.
Ne gariptir ki büyük bir bölümüde, diğer insanların iradeleriyle oluşur.
En çok problemler ise kontrol edemediğimiz, ruhsal sıkıntılar yaşadığımız durumlarda oluşur.
Ancak bir şekilde kendi kontrolümüzde olanlarda bu olmayabilir.
Sonucu olumlu veya olumsuz fark etmez, her durumda bir teselli imkânı buluruz.
Aslında teselli imkânı bulduğumuz durum ise,
karşılaşmış olduğumuz olayın olumlu yanlarını görmeye gayretimizden kaynaklanır.
Bir başkasının kontrolünde yaşadığımız olumsuz bir sonuçda da
o konudaki olası olumlulukları görmemeye çalışırız.
Baktığımız zaman burada da problem yoktur, insan beyni bu şekilde çalışmaya kodlanmıştır.
Peki, bu sıkıntıdan nasıl kurtulabiliriz ki?
Eğer bunu fark ettiysek, çözümü de basit hale gelir.
Gerçekten istiyor olduğumuz şeyler,
sahip olduklarımızı görmemizi engellemeye değecek kadar önemli mi?
İşte insanlar belkide en büyük hatayı burada yapıyorlar.
İçinde bulunduğun koşulları hep yetersiz görürüsün.
Hayattan gerçekten istediğin ne! Zevk mi, mutluluk mu?
Zevk sürekli olarak var olmak ister, tüm duyu organlarımızı çalıştırarak bunu hissettirir.
Çok lezzetli görünürler o anda!
Görünmeyen kısmı ise, daha sonra daha büyük problemlerle karşılaştıracaktır bizi.
Mutlulukta ise kabullenme vardır, şartlarınızı kabul edersiniz
Onunla uyumlu olarak yaşamayı da öğrenirsiniz
Ancak bir süreliğine adapte olamayacağın için acı çekebilirsin.
Bu aşamada her şeyi çok sıkıntılı imiş gibi görürsün.
“Hayatı cesurca kabullenin, zaten başarıya dönüşeceğini göreceksiniz” —anonim
Sıkıntılar; çözmemiz gereken problemlerdir aslında.
Ancak sorun ve problemleri başta çözdüğümüz için zevk ve keyfi sonunda yaşarsınız
Bunu mutlaka hayat sana yaşatacaktır, çünkü yaşamda mutlak adalet vardır.
Bu yüzden etrafımıza baktığımız zaman,
İnsanlar problem olduğu kadarlık kısmını gördükleri için mutluluklardan vazgeçerler.
Oysa onlar çözülmek için vardır ve sende bunu çözecek iradeye zaten sahipsindir.
Sadece hangi anahtarın hangi kilidi açacağını bulman gerekmektedir.
İhtiyaç azimli olabilmektir ve bu azimde devamlılıktır efendim.
Azminiz bol olsun.
Ahmet Çelik