Bazen hayal kırıklıkların hançer gibi saplanır yüreğine SUSARSIN.
Bazen herşey için artık çok geçtir SUSARSIN.
Bazen hiç kimseye, hiç bir yere ait olmadığını anlarsın SUSARSIN.
Bazen yitip giden geçmişine lanet ede ede SUSARSIN. Bazen de gerçekten konuşmaya gücün kalmaz, kelimelerin tükenir SUSARSIN.
İşte o zaman, susmanın da konuşmak kadar ihtiyaç olduğunu ANLARSIN.
Aldik nasibimizi hüzünden
Işte geldik gidiyoruz sevinsin
Halbuki ne güzel başlamişti hikaye
Şerbet gibi bir gök üstümüzde.
Ve bütün lezzetleriyle toprak
Gözümüzde nur, dizimizde takat
On parmagimizda on hüner vardi
Biz onun sevgili kullari.
Dünyasini abad eyledik
Bir can verdi bize bin alir
Gideriz gözümüz arkada kalir
Sevinsin.
Açin kapilari açin
Gidin haber verin meleklere
Can çekişip durmasin beyhude yere
Elbet bir tutam ot biter üstümüzde
Mezara göre ayagini uzatir ölülerimiz.
Ne zaman ayrılık saati gelse
Uzatsan özlemle dudaklarını
Tüm ağaçlar döker yapraklarını
Ne çiçek kalır ortada, ne bahçe
Sadece uğultusu o rüzgarın
Ve bir umut kırıntısı: belki yarın
Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir fırtına çıkmışçasına, büyük
İçimizdeki güllerin boynu bükük
Bir zaman kalakalırım öylece
Neden sonra gittiğini anlarım
İçimde güller ağlar, ben ağlarım