- 13 Eylül 2013
- 56.637
- 2.830
Pitbull dehşetinden sonra, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Toplayın sokak köpeklerini" talimatı üzerine tüm Türkiye'den ürkütücü görüntüler gelmeye başladı. HAYTAP Yönetim Kurulu Başkanı Şenpolat "Yeni bir Hayırsızada katliamından korkuyoruz" dedi ve uyardı: "Masum hayvanlar toplanıyor. Adam karısını dövdü diye bütün erkekleri mi topluyorsunuz. Önce bakımevleri yapılmalı sonra agresif olan ve muhtaç olan hayvanlar alınmalı."
Gaziantep’te geçtiğimiz hafta iki pitbull tarafından saldırıya uğrayan 4 yaşındaki Asiye tüm Türkiye’yi üzdü. Pitbulların sahiplerine öfke yağdı. Olayın duyulmasının hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasıyla işin rengi değişti.
Erdoğan, belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıda “Sahipsiz hayvanların yeri sokaklar değil barınaklar olduğunu unutmamalıyız” dedi. Talimat alınmıştı. Erdoğan’ın sözleri üzerine tüm Türkiye’den peş peşe görüntüler gelmeye başladı. Görevliler önüne gelen hayvanı ilkel yöntemlerle yaka paça kamyonlara dolduruyordu. Hayvanların akıbetini ise bilen yoktu. Hayvanseverler ayağa kalktı.
Hayvan Hakları Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kemal Şenpolat’ı aradık. “Neler oluyor” dedik, Şenpolat bir nefeste anlattı. İşte Şenpolat’ın dehşete düşüren tespit ve değerlendirmeleri:
“HAYIRSIZADA’NIN BENZERİNİ YAŞAMAKTAN KORKUYORUZ”
1910 yılında, Galata Köprüsü’nde yürüyen bir İngiliz diplomatını bir köpek ısırıyor. Abdülhamit yeni düşmüş, İttihat ve Terakki dönemi… Batı’ya yaranmak için bir uygulama başlatıyorlar. Bütün hayvanları toplayıp, Marmara Denizi’nin ortasındaki bugün Hayırsızada dediğimiz, Büyükada’nın hemen arkasındaki adaya yolluyorlar.
80 bin tane hayvan toplanıyor, dile kolay. Aynı bugünkü gibi ilkel yöntemlerle topluyorlar… Boğazlarına halka geçiriyorlar, iple yakalamaya çalışıyorlar… Tophane limanında gemilere bindiriyorlar, 80 bin hayvanı aç, susuz, güneşin altında bırakıyorlar. Bugün bile gitseniz tek bir ağaç bile yok adada. Yerleşim falan da yok. Bu hayvanların ulumaları Kartal’dan, Bostancı’dan duyuluyor.
Bir süre yemek falan götürüyorlar ama sonra bırakıyorlar. Birinci Dünya Savaşı, ekonomik krizler vs. araya giriyor. Hayvanlar birbirlerini öldürmeye başlıyor… Bugün yine aynısını yapacaklarından korkuyoruz.
“FATURA GARİBANA, EN SESSİZ, SOSYALLEŞMİŞ OLANA ÇIKIYOR”
Bilinçsiz hayvan seçenlerden dolayı her yıl böyle birkaç olay yaşıyoruz. Medyaya yansıyor. Her seferinde de en masum, en garibana çıkıyor fatura… Bizim ülkemizde her şey öyle zaten en gariban, en sessiz olanlara çıkar… Ağaçlara çıkar, ormana çıkar… Entellektüle çıkar, kurnaza, iş bitiriciye çıkmaz.
O hayvanların da yaramazı var, kurnazı var, agresifi var… Onları toplamak yerine, kırmızı ışıkta duran, yeşilde geçen, hangi çöpten, nereden yemek bulacağını bilen, hangi insana yaklaşıp hangisine yaklaşmayacağını bilen sosyalleşmiş hayvanları topluyorlar. Hiçbir zararı olmayan, aç bile kalsa sesini çıkarmayan, masum masum bakan hayvanı topluyorlar. Dolayısıyla verilen karar yanlış. Cumhurbaşkanı dün biraz toparlamaya çalıştı… İşte “barınakların ihya edilmesini istiyorum” gibisinden ilk dediğinden rücu etti… Ama yetmez.
“YÜZDE 99.9’U KÖTÜ HAPİSHANE KOŞULLARINDA”
Türkiye’de zaten barınak, (biz onlara bakımevi diyoruz) modern bakımevi hiç bir tane bile yok. Yüzde 99.9’u kötü koşullarda, hapishane koşulunda… Oraya hayvanları tıkmışlar… Aç susuz hatta kışın suları donmuş bile… Doğru düzgün veteriner hekim yok. Belediyeler de bu işe bütçe ayırmak istemiyorlar açıkçası…
“AKILLARINCA TALİMATI DİNLİYORLAR, ÖLDÜRÜYORLAR”
1200 belediyenin hiçbirinde böyle bir durum yok. Dolayısıyla topladıkları hayvanları nereye götüreceklerini bilmiyoruz. Dağa taşa atıyorlar veya öldürüyorlar. Akıllarınca talimatı dinlemeye çalışıyorlar.
“DARÜLACEZE GİBİ, MUHTAÇ OLANLAR ALINMALI”
Halbuki Cumhurbaşkanının mesajı şöyle algılanmalıydı: Sen modern bakımevlerini yap, bütün belediyeler olarak buna bütçeyi ayır. Sonra agresif olan, sokakta yaşayamayacak olan, yaşlı olan hayvanları da bakmak için al, toplamak için değil. Darülaceze gibi al. Sağlam insanları biz alıyor muyuz Darülacezeye… Kimi alıyoruz yaşlıyı, bakıma muhtaç olanı alıyoruz. Şimdi böyle çalışan bir bakımevi yok. Mesaj yanlış algılandı.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı’na da da olayı yanlış aksettirdiler.
“SİYASİLEŞTİRİLDİ, KUTUPLAŞTIRILDI”
Bir de olayın içinde ratingler var. Vatandaşımıza sahip çıkıyoruz hikayesi… İş biraz da siyasileştirildi. Kutuplaştırma yapıldı. Ama bir Hayırsızada olayının daha yaşanmasından korkuyoruz.
“KURUMLAR GÖREVİNİ YAPMADI”
Gariban hayvana böyle bir faturanın çıkmasından çok, belediyelerin, valiliklerin, il özel idarelerinin, Tarım Bakanlığı’nın görevini yapmaması aslında unutturuluyor. Çünkü onlar zamanında görevini yapsaydı, yani zamanında bütçeler ayırıp, kısırlaştırma, aşılama politikaları uygulasalardı, yapmayanları denetleselerdi… Dolayısıyla bu popülasyon düşmüş olacaktı. O beğenmedikleri sokak hayvanları bile sokağımızda olmayacaktı. Biz bunu HAYTAP olarak neredeyse 20 yıldır dillendiriyoruz. Hala daha bir kısırlaştırma politikası yok.
İkincisi köpek ticaretini durdumak için herhangi bir teşebbüsleri yok. Koskoca devlet, petshop lobisinin etkisi altında kaldığı için yasal bir düzenleme yapılamıyor. Siz internetten her türlü hayvanı alıp satabiliyorsunuz. Petshoplardan da hala alıp satabiliyorsunuz. Yasada ufak bir değişiklik oldu ama onda da şöyle denildi: “Dükkanlarda satılmasın ama kataloglardan ve broşür üzerinden satılsın” anlamında bir değişiklik yaptılar. Bu da samimi değil.
Siz köpek ticaretini durdurmadığınız sürece sokaklarda bu hayvanlar olmaya devam edecek. Hayırsızada’da 80 bin hayvanı öldürmüş olmanıza rağmen bugün sokaklarda hala hayvanlar var. Bu da bunun en güzel kanıtı aslında. Demek ki sizin aslında doğru dürüst bir politikanız da yok.
“YETKİLİLER İHMALLERİNİ UNUTTURMAK İÇİN SİNDİ”
Burada devletin görevlileri kendi görev ihtimallerini unutturmak için sinmiş durumdalar. “Biz görevimizi yapamadık, özür dileriz. Bizden kaynaklanıyor bu sorun” demiyorlar. Savunması bile alınamayan, kendilerini ifade edemeyen hayvanlara çıkıyor bu fatura. Aynı 1910’da olduğu gibi. Zaten Hayırsızada katliamında da, bugün olduğu gibi hak ayaklanıyor, “Niye bunları götürüyorsunuz, o masumların hiçbir suçu yok, başımıza bir felaket gelecek” diye… Nitekim arkasından, büyük İstanbul depremi, büyük İstanbul Yangını ve hatta Osmanlı 1. Dünya Savaşı’na giriyor… Bu işi, “Biz bu zavallıları Hayırsızada’ya gönderdik, öldürdük. Hiçbir suçları yoktu. Allah da işte bizim cezamızı böyle verdi” diye yoranlar var.
Şimdi benzer bir şey de olursa kimse şaşırmasın. Hele seçim falan kaybederlerse kimse başka yerlerde aramasın suçu. Bunda arasınlar… Sahipsiz hayvanların…
“TOPLAMA KANUNA AÇIKÇA AYKIRI”
Yasada da özel madde var. Hayvanlar alınıp kısırlaştırıldıktan sonra alındıkları yere bırakılacak” şeklinde. “Barınaklara toplanacak” demiyor. Yani ortada bir yasa varken ve bu yasayı da bu hükümet 2004 yılında çıkartmışken, yasanın alehine beyanda bulunmak da doğru bir şey değil. Hayvan toplayarak kanuna aykırı işlem yapıyorlar.
“AGRESİF OLANLARI TOPLAYIN, REHABİLİTE EDİN”
Tamam agresif olanı toplayın. Onu da toplayacağınız zaman götüreceğiniz yer, bir hastane, rehabilitasyon merkezi olması lazım. Belediyeler bu işi angarya olarak görüyor. Bir an önce kurtulmak istiyorlar. Fırsat bu fırsat Anadolu’nun her tarafından bize filmler görüntüler geliyor işte…
“YENİ BİR TALİMAT BEKLİYORUZ”
Tamamıyla yanlış bir uygulama. Biz Cumhurbaşkanı’ndan yeni bir beyanat bekliyoruz. Dün zaten biraz toparladı. Ama toplama işlemlerinin durdurulması, moden bakımevleri yapıldıktan sonra, yaşayamayacak hasta olan hayvanların alınmasıyla ilgili yasayla uygun bir talimat olması lazım. Yasanın alehine bir şey zaten külliyen ortalığı karıştırdı. Yeni bir Hayırsızada olmasın.
İnsanları eyleme dökücü, insanların sinir uçlarıyla oynayan bu tür beyanatlar uygun değil. İnsanlar eylem yapma derdine düştüler.
Bizim şu anda bir eylem planımız yok. Çünkü Cumhurbaşkanı dün biraz hafifletir gibi oldu ama devamının gelmesi lazım. Devamı gelmezse, “Toplamayı durdurun” talimatı gelmezse düşünebiliriz.
“SOKAK HAYVANLARI TÜRKİYE’NİN BİR GÜZELLİĞİ”
Avrupa’ya gittiğimizde sokakta hayvan görmüyoruz. Çünkü orda sahiplenme oranı çok yüksek. Her evde nerdeyse bir ya da iki hayvan var. Oralarda petshop’lar da yok. Bizde sahiplenme çok düşük. Bizde petshop’tan alıyorlar ve büyük bir kısmını da terkediyorlar. Onun için otobanlarda, ormanlarda, barınaklarda ağzına kadar dolu hayvan görüyorsunuz. Kısırlaştırılmadıkları için de hızla çoğalıyorlar. Sokak hayvanları Türkiye’nin bir güzelliğidir. Dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğiniz bir keyif.
“ADAM KARISINI DÖVDÜ DİYE BÜTÜN ERKEKLERİ Mİ TOPLUYORSUNUZ”
Saldıran köpeği toplayın. İnsanlar da saldırıyor. Aksaray’da öğretmen öğrencisini dövdü. Hapsi isteniyor. Adam gidiyor karısını dövüyor. Bütün erkekleri topluyor musunuz? Bütün erkekleri içeri tıkıyor musunuz? Genelliyor musunuz? Olur mu böyle bir şey… Olmaz.
Siz devlet olarak, belediye olarak yemini vermemişsiniz, hayvanı aç bırakmışsınız. Tarım il müdürlüğü olarak aşısını yapmamışsınız, sosyalleştirmemişsiniz, sonra vay bu bana niye saldırdı… İnsana yapsanız o da yapar aynısını.
“SOKAK HAYVANI DEĞİL, SOKAĞMIZIN, MAHALLEMİZİN HAYVANI”
Yani problemin temelini görmek lazım. Zaten barınakların kapasitesi zaten çok düşük ve tutsakhane durumunda… Orayı evet düzeltsinler, ihya etsinler o zaten istediğimiz bir şey ama öyle Anadolu’nun dört bir köşesinden toplama hareketleri son derece korkunç ve iğrenç. Aynı 1910’daki ilkel koşullarda toplamalar, öldürmeler, kamyona tıkmalar… Hayvan orda yatıyor güneşin altında… Kimseye sesi çıkmıyor. Aslında onun bakanları da var. Sokak hayvanları değil aslında biz onlara “sokağımızın hayvanı” diyoruz. Aslında mahallemizin hayvanı o…
Kaynak: Sözcü gazetesi