Hani madende çocuk yoktu?

hannesli

Desert Rose
Kayıtlı Üye
24 Nisan 2013
5.848
9.868
TÜRKİYE Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın çocuk işçilere ilişkin araştırması madenlerin çocuk işçilerini gözler önüne serdi.
Rapora göre yasal olarak madenlere inmesi mümkün olmayan 15 yaşında 164, 16 yaşında 334, 17 yaşında 274 çocuk işçi var.

TÜRKİYE Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Soma kazasıyla beraber gündeme gelen madenlerdeki çocuk işçiliği araştırdı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine dayanılarak yapılan araştırmaya göre, kömür ve linyit madenlerinde çalışanların yüzde 4.2’si çocuk. Sadece kömür ve linyit madenlerinde 2 bin 76 çocuk çalışan var. Bu çocuklar 15-19 yaşında. Madendeki çocuk işçilerin yüzde 85.5’lik bölümü kayıtdışı, ellerine geçen aylık gelir de sadece 226 lira. TÜİK’in 2012 yılı hane halkı işgücü anketinin alt detaylarına inerek çalışmayı gerçekleştiren TEPAV Analisti Güneş Aşık, “Hane halkı işgücü anketinde 15 yaşın altındaki çocuklar görülmüyor. Bu nedenle söz konusuu istatistikler yalnızca 15 yaşından büyüklerin durumunu göstermektedir” notunu düştü. Araştırmada “madenlerin çocuk çalışanlarıyla” ilgili olarak ortaya çıkan rakamlar şöyle oldu:

YÜZDE 14.5’İ KAYITLI

Verilere göre, kömür ve linyit çıkaran işçilerin 164’ü 15 yaşında, 334’ü 16 yaşında, 274’ü 17 yaşında, 916’sı 18 yaşında ve
388’i 19 yaşında. Bir başka acı gerçek ise kömür ve linyit çıkarılmasında çalışan 18 yaşın altındakilerin yalnızca yüzde 14.5’i kayıtlı istihdam ediliyor. TÜİK’in mikro veri setine göre, çocuk çalışanların aylık ortalama net geliri ise sadece 226 lira. 18 yaş ve üstündeki çalışanların çalışma süresi 51 saat olarak görünürken, 18 yaşın altındakilerin çalışma saati süresi 32 saat. Bu da günde 6 saatten fazlaya tekabül ediyor.

SEKTÖRDE SAYI 5 BİN

Madencilik sektörü sadece kömür ve linyit çıkarılması işlerinden ibaret değil. Söz konusu sektörde ham petrol ve doğalgaz çıkarımı, metal cevherleri madenciliği, diğer madencilik ve taş ocakçılığı ile madenciliği destekleyen hizmet faaliyetleri de bulunuyor. Tüm bu sektörlerin toplamı çerçevesinde madencilik sektörüne bakıldığında ise, 113 bin çalışanı olan sektörde 15-19 yaş arasında çalışanların sayısı 5 bin 308 olarak görülüyor. Tüm madencilik sektöründe çalışanların 361’i 15 yaşında, 519’u 16 yaşında, 508’i 17 yaşında, 2 bin 949’u 18 yaşında ve 971’i 19 yaşında. 18 yaş altındaki çalışanların kayıtdışılık oranı madencilik sektörü itibariyle yüzde 47.1. 18 yaş üstündekilerde ise bu oran yüzde 12.3. Madencilik sektörü itibariyle 18 yaş altında çalışanların aylık geliri net 467 TL iken; 18 yaş üstündekilerin geliri 1172 TL.

ÇOCUK ÇALIŞAN SAYISI 1.3 MİLYON

TÜİK’in 2012 tarihli hane halkı işgücü istatistikleri, Türkiye’de çalışanların yüzde 5.39’unun 15-19 yaş arasında olduğunu gösteriyor. Yani 24.8 milyonluk toplam istihdam rakamının 1.3 milyonu 15-19 yaş arasında.. Bu rakamın 149 binini 15 yaşındaki çocuk çalışanlar oluşturuyor. Yine istatistiklere göre 18 yaş altındaki çocukların yalnızca yüzde 17’sinin sosyal güvencesi var..

Yasalar ne diyor?

ÇOCUK işçilerin çalıştırılmasına ilişkin hukuki çerçeve, 14 yaşını doldurmuş çocukların okullarını aksatmaması koşuluyla güvenli iş ortamında hafif işlerde çalıştırılmasına izin vermekle birlikte, çok açık bir biçimde maden ocakları, kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi alanlarda çalıştırılmasını yasaklıyor.

Toplam çocuk işçi sayısı*.Madende çalışan çocuk işçi sayısı*

15 Yaş.149 bin.164
16 Yaş.216 bin.334
17 Yaş.288 bin.274
18 Yaş.340 bin.916
19 Yaş.345 bin.388
Toplam.1.34 milyon.2.076
Kaynak: TUİK, 2012 Hane Halkı İşgücü Anketleri.

* Yaklaşık Rakamlar.
.

YÜZDE 85’İ KAYITDIŞI

Çocuk işçiler.Madende çalışan çocuk işçiler

Kayıtdışı Çalıştırılma Oranı.83%.85,50%
Haftada Çalışılan Ortalama Saat.47 saat.32 saat
Aylık ortalama net kazanç.410 TL.226 TL
Kaynak: TUİK, 2012 Hane Halkı İşgücü Anketleri

http://m.hurriyet.com.tr/Haber?id=26476332

Kadınlar Kulübü Mobil uygulaması kullanılarak gönderilmiştir.
 
yer altında çocuk işçi çalıştırmak kanunen yasaktır..
hoş daha neler çıkar o maden de neyse işte..
 
Madenlerde çocuk işçi çalışmıyor olsa bile, kazadan 1 hafta önce işe başlamış 18 yaşında ki çocuğun doğru dürüst iş eğitimi almadan ocağa indirilip çalıştırılmasının bir açıklaması var mı?

Facia yaşandığı zaman Cemal'in 19 yaşında olması, aslında 16 yaşında madene işçi olarak girdiği gerçeğinin üstünü örter mi?
Amcası yalanlanmıştı, gülünmüştü bu habere, adam üzüntüyle sorulan soruyu algılayamamış ve işe giriş yaşını söylemiş olabilir mi?

http://www.internethaber.com/cemal-16-yasinda-madenci-olmus-673251h.htm
 
Madenlerde çocuk işçi çalışmıyor olsa bile, kazadan 1 hafta önce işe başlamış 18 yaşında ki çocuğun doğru dürüst iş eğitimi almadan ocağa indirilip çalıştırılmasının bir açıklaması var mı?

Facia yaşandığı zaman Cemal'in 19 yaşında olması, aslında 16 yaşında madene işçi olarak girdiği gerçeğinin üstünü örter mi?
Amcası yalanlanmıştı, gülünmüştü bu habere, adam üzüntüyle sorulan soruyu algılayamamış ve işe giriş yaşını söylemiş olabilir mi?

http://www.internethaber.com/cemal-16-yasinda-madenci-olmus-673251h.htm

Bu çocuğun facebook hesabına bakayım dedim... Haberler doğru mu kendim göreyim istedim...
Ama şuan hayatta olmayan birinin fotoğralflarını görmek mafetmişti... Her fotoğrafına baktığımda hıçkırıklara boğuldum. Tanıyor muyum hayır, ama gülen yüzünün artık yok olması çok acı bir duygu... Hala bilemiyorum öyle bir paylaşımı var mı yok mu... gerisini getirememiştim... eğitim alıyor olsalar bu çocuk hala eğitimde olmalıydı. ( diğer ülkelerdeki madencilerin eğitim sürecini baz alırsak )....
offf allah ailesine sabır ve güç versin.....
 
Son düzenleme:
Amin inşaallah:KK43:((
yazılanlar doğru da olsa, yanlışta olsa bu çocuk ailesine yük olmamak, rahat okuyabilmek için işçi oldu, maddi durumları olsaydı madenin karanlıklarına mahkum olur muydu:KK50:

Soma'da yapılan birçok röportajı seyrettim, kadınlar Soma'mızda iş yok, sigortalı çalışacak bir yer yok madenden başka, tarım hayvancılık bitti, erkeklerimiz krediler çektiler, borçları ödemek, geçinmek için madene mahkumuz diyorlar.

Demek ki ülkemizde tek derdimiz avmler, duble yollar, altın kaplı şehre giriş kapıları değilmiş, demek ki Soma gibi tarım ve hayvancılığın bittiği yerlerde tekrar tarımı canlandırmak gerekiyormuş, iş sahaları kurmak gerekiyormuş, demek ki ülke İstanbul, Ankara, İzmir'den ibaret değilmiş, demek ki herkes çifter çifter araba, ev alamıyormuş:KK50:

Ben haritada Soma'nın yerini gösteririm de Soma'yı harita da gösterebilmek oranın sorunlarını çözer mi bilemiyorum...
 
Amin inşaallah:KK43:((
yazılanlar doğru da olsa, yanlışta olsa bu çocuk ailesine yük olmamak, rahat okuyabilmek için işçi oldu, maddi durumları olsaydı madenin karanlıklarına mahkum olur muydu:KK50:

Soma'da yapılan birçok röportajı seyrettim, kadınlar Soma'mızda iş yok, sigortalı çalışacak bir yer yok madenden başka, tarım hayvancılık bitti, erkeklerimiz krediler çektiler, borçları ödemek, geçinmek için madene mahkumuz diyorlar.

Demek ki ülkemizde tek derdimiz avmler, duble yollar, altın kaplı şehre giriş kapıları değilmiş, demek ki Soma gibi tarım ve hayvancılığın bittiği yerlerde tekrar tarımı canlandırmak gerekiyormuş, iş sahaları kurmak gerekiyormuş, demek ki ülke İstanbul, Ankara, İzmir'den ibaret değilmiş, demek ki herkes çifter çifter araba, ev alamıyormuş:KK50:

Ben haritada Soma'nın yerini gösteririm de Soma'yı harita da gösterebilmek oranın sorunlarını çözer mi bilemiyorum...


Zaten profiline bakarken aynı duyguları yaşadım, bu gencecik, asi olması gereken yaşta ne işi vardı madende....
Babam çiftçiydi, gençliğim tarlada geçti, birçok akrabam da çiftçi, hemen hepsi borç batağında...
Toprak insanıyım, binalara isyan edip hayatımın her döneminde daha küçük bir yere taşınırak yaşıyorum.... Ege bölgesi tarım zenginiydi, sanayiye gömülmüş durumda doğduğum yer... Benim lise yıllarımda özellikle erkek arkadaşlarım eğitime katkı için tarlada çalışır, yemiş zamanı yemiş bahçelerinde, salatalık zamanında salatalık tarlalarında çalışırdı. Ben yeğenlerime bunu anlattığımda gülüyorlar, senin dediğin tarlalarda ya bir site ya bir fabrika var teyze, diğer tarlalarda da anca kendileri çalışıp kendileri kazanıyor diyorlar... acı bir gerçek ...

Şimdi facebookta bir şey paylaştı arkadaşım, yine bir çocuk işçi, inşaattan düşüp ölmüş, kelimelerin yetmediği bir durum yine...

http://www.evrensel.net/haber/84929/genclik-bayraminda-is-cinayeti.html#.U4EZrLFkUU8


Yaaa şikayet etmeli, benim iş yerimde çocuk ağır iş koşullarında çalışıyor denmeli, yöneticilerden umudumu kestim, iş duyumlarımıza ve gördüklerimize kaldı....
 
Zaten profiline bakarken aynı duyguları yaşadım, bu gencecik, asi olması gereken yaşta ne işi vardı madende....
Babam çiftçiydi, gençliğim tarlada geçti, birçok akrabam da çiftçi, hemen hepsi borç batağında...
Toprak insanıyım, binalara isyan edip hayatımın her döneminde daha küçük bir yere taşınırak yaşıyorum.... Ege bölgesi tarım zenginiydi, sanayiye gömülmüş durumda doğduğum yer... Benim lise yıllarımda özellikle erkek arkadaşlarım eğitime katkı için tarlada çalışır, yemiş zamanı yemiş bahçelerinde, salatalık zamanında salatalık tarlalarında çalışırdı. Ben yeğenlerime bunu anlattığımda gülüyorlar, senin dediğin tarlalarda ya bir site ya bir fabrika var teyze, diğer tarlalarda da anca kendileri çalışıp kendileri kazanıyor diyorlar... acı bir gerçek ...

Şimdi facebookta bir şey paylaştı arkadaşım, yine bir çocuk işçi, inşaattan düşüp ölmüş, kelimelerin yetmediği bir durum yine...

http://www.evrensel.net/haber/84929/genclik-bayraminda-is-cinayeti.html#.U4EZrLFkUU8


Yaaa şikayet etmeli, benim iş yerimde çocuk ağır iş koşullarında çalışıyor denmeli, yöneticilerden umudumu kestim, iş duyumlarımıza ve gördüklerimize kaldı....

Şu yazdıklarınızı okusalar keşke, benim baba sülalemde çiftçilik yapıyordu, zeytin bahçelerinin yanısıra tarlaları, bağları, meyve bahçeleri vardı, şimdi zeytin dışında bir üretim yapmıyorlar çünkü çiftçilik diye birşey kalmadı, insanlar tohumu ithal almak zorunda kalıyor, kazançları mazot parasına gidiyor, ürettiği yok pahasına gidiyor, eskiden domates yemek için yaz mevsimini beklerdik, birkaç tane üst üste domates yediğimizde vücudumuz kabarırdı o kadar doğal o kadar güzeldi, şimdi üretilenlerin tohumu bile ithal, ne tat var ne doğru dürüst kokusu var.

Bir çocuğumuzu daha mı yitirdik:KK50: şikayetlerimize itibar edilecek mi:KK43:(( bu yavrucaklar kayıt dışı çalıştırılıyor, ispatı olmadan yapılan şikayetleri önemsemezler ki:KK50:

Aslında ani baskınlar düzenlemeli teftiş edenler, baksanıza Soma'ya bile önceden haber veriliyormuş teftiş yapılacağı.
 
Off yaa uykum kacti yemin ederim. Yoksulluk nedir bilmeyenler yoksulluk diye birsey yok saniyor. Ulke kalkinsa ne kalkiasa ne bu cocuklara bir yarari mi var? her gecen gun bu ulkede yasamak zorlasiyor.
 
Şu yazdıklarınızı okusalar keşke, benim baba sülalemde çiftçilik yapıyordu, zeytin bahçelerinin yanısıra tarlaları, bağları, meyve bahçeleri vardı, şimdi zeytin dışında bir üretim yapmıyorlar çünkü çiftçilik diye birşey kalmadı, insanlar tohumu ithal almak zorunda kalıyor, kazançları mazot parasına gidiyor, ürettiği yok pahasına gidiyor, eskiden domates yemek için yaz mevsimini beklerdik, birkaç tane üst üste domates yediğimizde vücudumuz kabarırdı o kadar doğal o kadar güzeldi, şimdi üretilenlerin tohumu bile ithal, ne tat var ne doğru dürüst kokusu var.

Bir çocuğumuzu daha mı yitirdik:KK50: şikayetlerimize itibar edilecek mi:KK43:(( bu yavrucaklar kayıt dışı çalıştırılıyor, ispatı olmadan yapılan şikayetleri önemsemezler ki:KK50:

Aslında ani baskınlar düzenlemeli teftiş edenler, baksanıza Soma'ya bile önceden haber veriliyormuş teftiş yapılacağı.

Aslında birebir mesajlara cevap vermeyi sevmiyorum, genelde duygularımı paylaşır çıkarım. Yine sizden alıntı yapıyorum, bu Soma bana bir şeyi hatırlattı, hatta hiç değişmeyen bir düzeni,
38 yaşındayım, ilk okulda olsun ortaokulda olsun,lise de dahil okula müfettiş geleceği zaman öğretmen / öğretmenler diksiyonu düzgün, üstüne başına özen gösteren öğrencilere konu ezberletirdi.. Ertesi gün müfettiş geldiğinde öğretmenimiz soru cevap şeklinde ders işlerdi, daha önce belirlediği öğrencileriyle....
Hiçbir şey değişmemiş hayatımızda, herşey aynı şekilde devam etmiş, sonuç önemli değil... aferin delisiyiz, gerisini düşünmüyoruz...
Şikayete inanıyorum cazgırlık yapmak lazım, seneler önce çalıştığım bir iş yerinde yaptım... lise sıralarında olması gerekenlerin fabrikada olmasını yerel medyaya yazılar göndererek yaptım. Haaaa iş bulamadım bir daha ( işte bu çaresizliği yine Soma`da yaşadım ) ama sıkıntılarıma rağmen vicdanım rahat,....
 
Off yaa uykum kacti yemin ederim. Yoksulluk nedir bilmeyenler yoksulluk diye birsey yok saniyor. Ulke kalkinsa ne kalkiasa ne bu cocuklara bir yarari mi var? her gecen gun bu ulkede yasamak zorlasiyor.

Öyle valla pelin, tamam alım gücü olanlar var ama ben eminim atıyorum eskiden ülkenin %10'luk kesiminin alım gücü varsa bu oran aynı seviyelerde kaldı, ülke geneline yayılmadı, şimdi rahatça alabiliyoruz diyenlerin bir kısmıda banka kredisiyle alıyor, cepte nakit para yok.
Daha bugün bana hesabım olan bankadan mesaj geldi, mesajda :gelir beyanı olmadan kredi imkanımızdan yararlanın yazıyordu, eskiden bankalar kredi verirken binbir dereden su getiriyordu, şimdi de kefilsiz mefilsiz kredi veriyor ama ödeyemezsen neyin var neyin yok el koyuyor, yetmiyor üstüne daha da borçlanıyorsun, benim kaç tanıdığımın evi gitti banka haciziyle, yetmedi üstüne dünya kadar para ödediler, nicksiz arkadaşımız yazdı işte çiftçi borçlu, Soma'da konuşan insanların kredi borçları var, kimi ev almak, kimi borç kapatmak, kimi ilik bekleyen evladı için kredi çekmiş.

Hala bu ülkede fakirlik yok denirse yüzlerini Soma'ya çevirsinler, yüzlerini Doğu'ya çevirsinler, yüzlerini İstanbul'un küçük semtlerine çevirsinler.
İstanbul'da herkes Pierre Loti'de denize karşı kahve yudumlamıyor, sabahları 5'te kalksınlar, 2-3 araç değiştirerek Gebze'ye, Tuzla'ya giden insanlarla konuşsunlar.

Neyse yazdıkça içim şişiyor, mübarek kandili karşılarken, dilerim inşaallah insanlar bu fakirlikten, çaresizlikten kurtulsun, Allah hepsine hak ettikleri yaşam koşullarını nasip etsin, ölenlere tekrardan Allah'tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum.
İnşaallah çocuklarımız küçük yaşlarda çalışmak zorunda kalmasın artık.

Sizlerinde kandili mübarek olsun.
 
Somada akrabalarimiz var. Maden orda babadan ogula gecen bir meslek nerdeyse okuyanlar, farkli meslek edinenler buyuk sehirlere kacip kurtariyor kendilerini peki bunu basaramayanlar? iste onlar icin ordaki tek ekmek kapisi o zifiri zindan yeraltlari. Bizim akrabanin ogluda maden iscisi o gun Allahtan vardiyasi bitmis cikmis madenden.Kendi kuzeni sehit:-( arkadaslari icin gozunu bile kirpmadan kurtarma ekibne katildi. Bu ne aci bir durum. Bir tane anne oglunun cikmasini beklerken benim hatam yavrumu iyi okullarda okutamadim, sirca kosklerde yasatamadim diye feryat figan agliyordu.Tek somada degil ustune ustluk bu manzaralar 3-5 ay once haberlere konu oldu İq seviyesi yeterli olmadigi ucin bir cocugun nefes almasi icin gerekli olan ilaclar devlet tarafindan kesildi. Kimse bana kalkip 10 sene once tup kuyruklarindaydik, hastanede rehin kaliyorduk artik kalmiyoruz yalanini soylemesin. 10 yil oncede yoksul yoksuldu simdide oyle degisen birsey yok. Kredi borcu olmayan insan kalmadi en azindan herkes kredi karti kullaniyor :-( off offf mune. Sanada hayirli kandiller bu gun kendim icin degil butun yoksul insanlar icin dua edecegim.











Öyle valla pelin, tamam alım gücü olanlar var ama ben eminim atıyorum eskiden ülkenin %10'luk kesiminin alım gücü varsa bu oran aynı seviyelerde kaldı, ülke geneline yayılmadı, şimdi rahatça alabiliyoruz diyenlerin bir kısmıda banka kredisiyle alıyor, cepte nakit para yok.
Daha bugün bana hesabım olan bankadan mesaj geldi, mesajda :gelir beyanı olmadan kredi imkanımızdan yararlanın yazıyordu, eskiden bankalar kredi verirken binbir dereden su getiriyordu, şimdi de kefilsiz mefilsiz kredi veriyor ama ödeyemezsen neyin var neyin yok el koyuyor, yetmiyor üstüne daha da borçlanıyorsun, benim kaç tanıdığımın evi gitti banka haciziyle, yetmedi üstüne dünya kadar para ödediler, nicksiz arkadaşımız yazdı işte çiftçi borçlu, Soma'da konuşan insanların kredi borçları var, kimi ev almak, kimi borç kapatmak, kimi ilik bekleyen evladı için kredi çekmiş.

Hala bu ülkede fakirlik yok denirse yüzlerini Soma'ya çevirsinler, yüzlerini Doğu'ya çevirsinler, yüzlerini İstanbul'un küçük semtlerine çevirsinler.
İstanbul'da herkes Pierre Loti'de denize karşı kahve yudumlamıyor, sabahları 5'te kalksınlar, 2-3 araç değiştirerek Gebze'ye, Tuzla'ya giden insanlarla konuşsunlar.

Neyse yazdıkça içim şişiyor, mübarek kandili karşılarken, dilerim inşaallah insanlar bu fakirlikten, çaresizlikten kurtulsun, Allah hepsine hak ettikleri yaşam koşullarını nasip etsin, ölenlere tekrardan Allah'tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum.
İnşaallah çocuklarımız küçük yaşlarda çalışmak zorunda kalmasın artık.

Sizlerinde kandili mübarek olsun.
 
Üç, beş Çapulcu Soma Katliamında vefat eden madencilerin köylerindeyiz…

Kolunda 10 liralık kol saati ile ölen madencimizin eşi :

“Ben görmedim, söylediler, kocamın saatini göstermişler televizyonda. Ben kocamın ölüsünü kol saatinden tanıdım. “Bu benim kocam!” dedim. Onu bulana kadar 200 madenci cesedine baktım. Kocamın bedeni üstüne başka ölüleri koydular, bağırdım “Utanın!” dedim. “Yan yana koyun ölüleri!” diye bağırdım. Beni kucaklayıp dışarı attılar sonra.”

Kol saati 10 lira. İnsan ömrü 90 lira…

Bir delikanlı:

“90 lirayı ödememek için son ana kadar maskelerini kullanmayıp, son anda kemerinden gaz maskesini çıkarmaya çalışırken ölenler var. Madenciler ellerine gaz maskelerini alıp iniyorlar yer altına. Gaz maskesini kullanmak bedava değil. Diyelim madende çalışırken bir yangın çıktı ve karbonmonoksit düzeyi arttı ve işçiler doğal olarak gaz maskelerini taktılar. Ve madenden sağ çıktılar. Gaz maskesini kullandıkları için maaşlarından 90 lira kesiliyor.”

Elmadere ve Çanköy…

Çocuklar çok küçük. Olanların tam farkında değiller. Sokakta oyun oynuyor çocuklar. Çocuklar bu Dünya’dalar…

Köyün ana direği olan gencecik erkekler 30’dan fazla yetim bırakarak, 20’sinde, 26’sında can vermişler. Erkekler Ahiret’teler…

Kadınlar…

Neslihan Ana: “ Kuzum, hem kendi ailesine, hem bize, hem öbür hasta oğlumun ailesine bakıyordu…”

Aslı: “Kader diyorlar, kader değil, onlarda biliyorlar. 2 çocuğum var. Hayat yarım kaldı…” (Aslı çocuklarıyla pencere camları olmayan bir evde yaşıyor.)

Selcan Ana: “ Zenginlere kurban ettiler yavrularımızı…”

Elif: “2 çocuğum geride kaldı. Evin reisi artık benim. Bana “bir şeye ihtiyacın var mı?” diye sorulduğunda kendimi suçlu hissediyorum…” (Elif, hem eşini hem kardeşini kaybetmiş. Elif’in evinde bir yatak, bir buzdolabı, 2 kilim ve birkaç minder var yalnızca.)

Senem Ana: “Dedim, oğlum gitme bugün madene, bildim ben olacakları. Dinlemedi yavrum gitti, gitti gelmedi…”

Tomurcuk: “ Madende bunların olacağı belliydi. Çok kusur vardı madende, eşim de anlatıyordu. Bunlar bizi öldürecek diyordu… Acım beni eziyor…” (Toprağa verildiği gün bir oğlu olan Ergün Sidal’ın eşi Tomurcuk, kucağında 9 günlük süt kokan yavrusuna bakarak hiç durmadan ağlıyor…)

Perihan: “ 18 yaşındaydım ben onunla evlendiğimde. Çok seviyordum, okumadım onunla evlenmek için. Çok seviyorum… 6 yıl yetmedi, doyamadım ben ona. Çok seviyorum, çok seviyorum… Rüyamda bana “ben ölmedim Perihan!” diyor. Çok seviyorum… 2 çocuğum var. Evin sıvasını yapıyordu, yarım kaldı. Pazartesi yine sıva yapacaktı. Çok seviyorum ben onu!…”

Kadınlar…

Geride kalan eşler, analar, bacılar gözlerimizin içine bakıyorlar…

Kadınlar Araf’talar…

Ayşe Acar
http://www.ayseacar.net/insan-omru-90-lira/
 
ölen 15 yaşında bir çocuk için meydanlarda işi ne varmış diyenler,yine çocuk yaştaki birinin madende ne işi varmış demiyorlar malesef.Alım gücü yükselmiş artık ev araba alabiliyoruz diyenlerin elinden kredi kartlarını alıcaksın yada bankadan kredi vermiceksin bakalım peşin parayla ne alacabilecekler.Tarım bitti samanı bile ithal eder hale geldik insanları maden ocağına mahkum ettik.Ama sorsan Avrupa bizi kıskanıyor süper güç olduk.İşte birileri elinde kalan paraları sıfırlamakta zorluk çekerken birileride ekmek parası için göz göre göre ölüme gidiyor.Ama biz lafa değil icraate bakarız !
 
Her geçen gün mevcut düzene lanet yağdırıyorum. Lanet olsun ya..Daha küçücük bedenlerimize sahip çıkamıyoruz..

Bu çocuklar 2 kuruş için yitip gidiyor..Bu çocuklar ne çocukluklarını, ne gençliklerini yaşayabiliyor, bu çocukların boyundan büyük işlerde çürüyüp gitmesi bir devletin yüz karasıdır.


http://www.ntvmsnbc.com/id/25429085/

18 lira için..Ekonomimiz büyüyor hamdolsun..Sen bu çocukların hayatlarının yitip gitmesine, 3 kuruş için can vermesine engel olamıyorsan lanet olsun senin gibi devlete, iktidara, muhalefete!
 
“90 lirayı ödememek için son ana kadar maskelerini kullanmayıp, son anda kemerinden gaz maskesini çıkarmaya çalışırken ölenler var. Madenciler ellerine gaz maskelerini alıp iniyorlar yer altına. Gaz maskesini kullanmak bedava değil. Diyelim madende çalışırken bir yangın çıktı ve karbonmonoksit düzeyi arttı ve işçiler doğal olarak gaz maskelerini taktılar. Ve madenden sağ çıktılar. Gaz maskesini kullandıkları için maaşlarından 90 lira kesiliyor.”

Bunun çok içten bir yalan olmasini diliyorum. Bilgi kirliligi olmasini diliyorum ama biliyorum, degil.
Biliyorum, bu gerçektir. O madende zaten insan hayatinin önemi yoktu ki gaz maskelerin hepsi çalismiyormus,
ve bak çalissa bile 90 lira kesiliyormus. Sonradan bu sirket nasil 140 dollardan 20 küsür dollara getirdigine hiç sasirmamak lazim.
 
$ImageUploadedByKadınlar Kulübü1401083138.751713.jpg


iPhone 'den Kadınlar Kulübü aracılığı ile gönderildi
 
X