Hiçbir sağlık problemi olmayan tamamen normal bir çifti ele aldığımızda, kadının tek bir adet döneminde, her gün ilişkide bulunsalar bile, gebe kalma olasılığı sadece %25’dir. Çiftin fertilite potansiyelini gösteren bu durum “fekundite” olarak adlandırılır.
İnsan, organizma olarak üreme potansiyeli çok yüksek bir canlı değildir. Bunun pekçok nedeni vardır. Bazı yumurtalar döllenmez, bazıları da döllense bile embryo döneminde gelişme gösteremez. Gebelik bir anlamda şans işidir. Bunu kabaca Rus ruletine benzetmek mümkündür. Hangi çiftin gebe kalabileceğini, yada hangisinin gebe kalamayacağını önceden tahmin etmek imkansızdır!
Tamamen normal ve gebe kalma potansiyeli olan bir çift korunmaksızın düzenli ve yeterli sayıda ilişkiye girseler bile kadının o ay hamile kalma olasılığı sadece %25’dir. Korunmayı bırakır bırakmaz ilk ayda hamile kalmak aslında çok zor bir iştir ve genelde filmlerde karşılaşılan bir senaryodur. Aradan 4-5 ay geçip de hala daha hamile kalamayan bir kadın çoğu zaman ciddi endişeler yaşar. Özellikle etraftan eşinden dostundan duyduğu hemen hamile kalma öyküleri kadının moralini bozar. Oysa bu da tamamen normal bir durumdur ve 5 aylık denemenin sonunda çiftlerin sadece %50’sinde hamilelik oluşur. Zaman geçmeye devam etmektedir. Bu sırada kadın etrafında ne kadar çok kısırlık sorunu yaşayan çift olduğunu fark eder. Bu durum hemkadını hem de eşini derinden yaralar. Artık her ikisi de kendilerinde bir problem olduğunu düşünmektedir.Birinci yılın sonuna ulaşıldığında artık her ikisi de kendilerinde bir problem olduğundan emindir. Bazı çiftler bir yılı beklemeden 3-4 ay içinde hamile kalamazlarsa doktor doktor dolaşmaya başlarlar. Sabırlı olanlar ise bir süre daha beklemeyi yeğlerler. Bekleyenler aslında doğru davrananlardır. Tamamen sağlıklı ve üreme yeteneklerinde hiçbir problem olmayan 100 çiftten 85’i birinci yılın sonunda muratlarına ererler. Bu süre iki yıla ulaştığında oran %92’ye çıkar. Geri kalan çiftlerde ise infertilite ya da yaygın bilinen adı ile kısırlık söz konusudur.