- 21 Eylül 2006
- 1.453
- 28
Kişisel Gelişim Uzmanı Sıtkı Aslanhan; Radyo 7 ‘de her Salı 19.45–22.00 saatleri arasında yayınlanan “Hayata Gülümse” programında bu hafta aile içi iletişim nasıl olmalı ve mutlu evlilikler nasıl olur konusunu işledi. İşte o programdan bazı alıntılar…
Son zamanlarda gerek yazılı basın olsun, gerekse sözlü basında olsun takip ettiğimiz çatışmalar. Ve bu çatışmalara neden olan gençlerimiz neden birbiriyle, ailesiyle ve kendi ile sürekli bir kavga halinde?
Gençlerin bu halde olmasının altında yatan en büyük etkenin eşlerin birbiriyle doğru dürüst iletişim kuramaması, ailelerin içinde bir sevgi ortamı olmadığı bir gerçek. Ama bu şu demek değildir; her kötü davranış sergileyen çocuğun ailesi olumsuz davranışlar sergiliyor, çocuğuyla ilgilenmiyor değildir. Çocuğu ile yakından ilgilenen, hakikaten çocuğunun üstüne düşen ailelerin çocukları da olumsuz davranışlar sergileyebiliyor. Nitekim tarihte de nice güzel insanların, nice Allah dostlarının çocuklarının hatta Peygamber çocuklarının bile Allah’a itaat etmedikleri, yanlış yolda oldukları bir gerçektir. Bizim burada Radyo 7 dinleyicilerine söylemek istediğimiz, üzerimize düşen görevi yerine getirmek, anne – baba olma görevi vardır, eş olma görevi vardır. Biz eşimizle olan, çocuğumuzla olan görevlerimizi sorumluluklarımızı yerine getirelim. Biz sorumluluğumuzu, görevlerimizi yerine getiririz gerisini Allah’ın takdirine bırakırız. Elbette ki aile hayatımızda problemler olacak, tümsekler olacak. Hayatımız dümdüz bir ova değil. Önemli olan aile fertlerinden eşimiz olsun, çocuğumuz olsa da düşen elinden beraberce tutup kaldırmak, gerekirse onunla beraber düşüp onu motive edip güçlükleri beraber yenmektir.
Evliliklerde neden çatışma olur?
Her evlilik adımı atılırken gençlerin hep mutlu olacağı, hiç sorun yaşamayacakları düşünülür ya da öyle olması ümit edilir en azından. Ama evliliklerde sorunlar da, tartışmalar da, çatışmalar da yaşanır. Cevap bekleyen soru şudur. Sevgi temelleri ile üzerine kurulu bir evlilikte, birbirini seven eşler arasında neden çatışma olur? Acaba eşlerin her ikisi de daha sakin ve anlayışlı davransa çatışma olur mu? Peki ya birbirlerini kendilerini düşündüklerinden daha fazla düşünseler, beklentilerinden ve bencilce isteklerinden biraz daha uzaklaşsalar ne olur? Tartışmaların ve çatışmaların temelinde benliğimiz bir yerlerinde saklanan bencil duygularımız yatar. Alışveriş sırasında, tatil zamanına karar vermekte, kişisel rahatını, zevkini ve haklarını düşünmek. Ve bunları elde etmek konusunda eşinin bağımsızlığını ve haklarını hiçe sayacak şekilde ısrarcı olmak bencil davranışlarımızın en başında gelir. Eşinin duygularını görmezden gelmek, kendi çevresinde, kendi özel dünyasında yaşamak, sınırlarını belirlediği dünyasına kimseyi almamak, eşini hizmet etmek için, sevindirmek için fazladan bir saatini ayırmamayı istememek, kişisel bir zafer kazanmayı güçlü bir evlilik kurmaya yeğlemek. Bütün bu bencillikleri alt etmek için bir tek sihirli sözcüğe ihtiyacınız var. O da kendinize şu soruyu sormak. bencilce davranıp kendi bildiğimi okuyorum. Şu yaptığım şeyde eşimin ne kadar etkisi ve mutluluğu var?
Evlilik hayatınızı süslemek için birilerinin sizin hizmetinize koşması esiklerinizi tamamlamak için değildir. Evlilik elinde olan bütün güzellikleri hayatın birleştirdiği insanla paylaşmak ve onu mutlu etmek için yaşamaktır. Evliliğiniz boyunca size sunulacak nimetlerden vazgeçip, kendi verebileceklerinizi düşünmeye ve paylaşmaya başlarsanız.
Hakiki mutluluğu yakalayabilirsiniz. Talepkar olmaktan uzaklaşıp, istenilmeden vermeye alışırsanız, düşünmediğiniz kadar nimetin ardınızdan koştuğunu göreceksiniz. Zamanınızı ailenizle ve eşinizle paylaştığınızda huzurunuzu geri kazanacaksınız. Neşenizi paylaştığınızda, etrafınızda sizi mutlu etmek için koşuşan eşinizi ve çocuklarınızı kazanacaksınız. Başarınızı paylaştığınızda, size güvenle ve gururla bakan, hayran bir çift göz kazanacaksınız. Sorunlarınızı paylaştığınızda, hayat ve dert ortağınızın takdirini ve hafifleyen yüklerinizden kurtulmayı kazanacaksınız. Uzun hayat yolculuğunda hiçbir yük uzun süre taşınacak kadar hafif kalmayacak. Şimdiden çevrenizdekileri fark edip, ikramınızı arttırın ki zorda kaldığınız da bir de yalnız kalmayasınız....
Son zamanlarda gerek yazılı basın olsun, gerekse sözlü basında olsun takip ettiğimiz çatışmalar. Ve bu çatışmalara neden olan gençlerimiz neden birbiriyle, ailesiyle ve kendi ile sürekli bir kavga halinde?
Gençlerin bu halde olmasının altında yatan en büyük etkenin eşlerin birbiriyle doğru dürüst iletişim kuramaması, ailelerin içinde bir sevgi ortamı olmadığı bir gerçek. Ama bu şu demek değildir; her kötü davranış sergileyen çocuğun ailesi olumsuz davranışlar sergiliyor, çocuğuyla ilgilenmiyor değildir. Çocuğu ile yakından ilgilenen, hakikaten çocuğunun üstüne düşen ailelerin çocukları da olumsuz davranışlar sergileyebiliyor. Nitekim tarihte de nice güzel insanların, nice Allah dostlarının çocuklarının hatta Peygamber çocuklarının bile Allah’a itaat etmedikleri, yanlış yolda oldukları bir gerçektir. Bizim burada Radyo 7 dinleyicilerine söylemek istediğimiz, üzerimize düşen görevi yerine getirmek, anne – baba olma görevi vardır, eş olma görevi vardır. Biz eşimizle olan, çocuğumuzla olan görevlerimizi sorumluluklarımızı yerine getirelim. Biz sorumluluğumuzu, görevlerimizi yerine getiririz gerisini Allah’ın takdirine bırakırız. Elbette ki aile hayatımızda problemler olacak, tümsekler olacak. Hayatımız dümdüz bir ova değil. Önemli olan aile fertlerinden eşimiz olsun, çocuğumuz olsa da düşen elinden beraberce tutup kaldırmak, gerekirse onunla beraber düşüp onu motive edip güçlükleri beraber yenmektir.
Evliliklerde neden çatışma olur?
Her evlilik adımı atılırken gençlerin hep mutlu olacağı, hiç sorun yaşamayacakları düşünülür ya da öyle olması ümit edilir en azından. Ama evliliklerde sorunlar da, tartışmalar da, çatışmalar da yaşanır. Cevap bekleyen soru şudur. Sevgi temelleri ile üzerine kurulu bir evlilikte, birbirini seven eşler arasında neden çatışma olur? Acaba eşlerin her ikisi de daha sakin ve anlayışlı davransa çatışma olur mu? Peki ya birbirlerini kendilerini düşündüklerinden daha fazla düşünseler, beklentilerinden ve bencilce isteklerinden biraz daha uzaklaşsalar ne olur? Tartışmaların ve çatışmaların temelinde benliğimiz bir yerlerinde saklanan bencil duygularımız yatar. Alışveriş sırasında, tatil zamanına karar vermekte, kişisel rahatını, zevkini ve haklarını düşünmek. Ve bunları elde etmek konusunda eşinin bağımsızlığını ve haklarını hiçe sayacak şekilde ısrarcı olmak bencil davranışlarımızın en başında gelir. Eşinin duygularını görmezden gelmek, kendi çevresinde, kendi özel dünyasında yaşamak, sınırlarını belirlediği dünyasına kimseyi almamak, eşini hizmet etmek için, sevindirmek için fazladan bir saatini ayırmamayı istememek, kişisel bir zafer kazanmayı güçlü bir evlilik kurmaya yeğlemek. Bütün bu bencillikleri alt etmek için bir tek sihirli sözcüğe ihtiyacınız var. O da kendinize şu soruyu sormak. bencilce davranıp kendi bildiğimi okuyorum. Şu yaptığım şeyde eşimin ne kadar etkisi ve mutluluğu var?
Evlilik hayatınızı süslemek için birilerinin sizin hizmetinize koşması esiklerinizi tamamlamak için değildir. Evlilik elinde olan bütün güzellikleri hayatın birleştirdiği insanla paylaşmak ve onu mutlu etmek için yaşamaktır. Evliliğiniz boyunca size sunulacak nimetlerden vazgeçip, kendi verebileceklerinizi düşünmeye ve paylaşmaya başlarsanız.
Hakiki mutluluğu yakalayabilirsiniz. Talepkar olmaktan uzaklaşıp, istenilmeden vermeye alışırsanız, düşünmediğiniz kadar nimetin ardınızdan koştuğunu göreceksiniz. Zamanınızı ailenizle ve eşinizle paylaştığınızda huzurunuzu geri kazanacaksınız. Neşenizi paylaştığınızda, etrafınızda sizi mutlu etmek için koşuşan eşinizi ve çocuklarınızı kazanacaksınız. Başarınızı paylaştığınızda, size güvenle ve gururla bakan, hayran bir çift göz kazanacaksınız. Sorunlarınızı paylaştığınızda, hayat ve dert ortağınızın takdirini ve hafifleyen yüklerinizden kurtulmayı kazanacaksınız. Uzun hayat yolculuğunda hiçbir yük uzun süre taşınacak kadar hafif kalmayacak. Şimdiden çevrenizdekileri fark edip, ikramınızı arttırın ki zorda kaldığınız da bir de yalnız kalmayasınız....