Bu konuya en güzel cevabı Uğur Dündar'ın Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı halk arenasından ve Uğur Dündar'a yöneltilen Ekmeleddin beyle ilgili sorulara cevaplarıyla vereceğim. Yalnız şunu diyeceğim önce Kılıçdaroğlunun artık her kesine hitap etmek istemesi neden bazılarını geriyor. Kılıçdaroğlu çıkıp ben dine karşıyım demedi ki İslama karşıyım demedi ki. Kaldı ki böyle bir Cumhurbaşkanı işe şeriat ortak mı olmuş oluyor? Erdoğan dindar mı sanıyorsunuz sadece dini kullanıp oy topluyor gerçekten Allahtan korksa gerçekten din bilgisi olsa zalimin yanında olmamayı bilirdi senelerce cemaatle elele olan bir insan dersane olayında çatışınca bir anda düşman oldu şimdi chp cemaatle iş birliği yapmışmış sözde diye mi bu siteminiz. Darbeciler akp yi yıkmaya çalışıyorlar bavul bavul belgeler toplandı derken başbakan o savcılar hakimler hiç cemaatten değildi dimi ya da yazık haberi yoktu tabi. O cezalar onanırken de sesi çıkmadı hiç şimdi cemaatle ters düşünce mi o insanlar masun o belgeler şaibeli oldu önce bunu sorun kendinize kendi çıkarları için o insanlar boşu boşuna yattı senelerce orada. Erdoğan kameralarla camiye girip çıkınca pek bir dindar oluyor değil mi. Şimdi chp o tabana kayınca da sorun oluyor. Gerçi o tabana kaymış gibi görüyorsunuz. Cumhurbaşkanın kendi düşüncesi idealleri yaşam tarzı kendine bunu neden Kılıçdaroğlu ile bağdaştıyorsunuz adam chp ye başbakan değil bu ülkeye CB olacak.
Şimdi Ekmeleddin bey şeriatçı mıymış sadece islam din yönü mü varmış bir bakalım inceleyelim.
İlahiyatçılığını niçin vurgulamadınız?”
Vurgulamadım, çünkü Ekmel Bey ilahiyatçı değil kimya doktorudur. Ayrıca bilim tarihçisidir.
Tamam her şeye değindiğiniz, zihnimizde oluşan tüm soruları Kılıçdaroğlu’na yönelttiğiniz için size teşekkür ederiz ama, İhsanoğlu’nun şeriatçılığı üzerinde yeterince durmadınız! Ayrıca Mursi’ye karşı darbeci Sisi’yi Suudiler’in, dolayısıyla ABD’nin, yani emperyalizmin telkiniyle desteklediğinin altını yeterince çizmediniz?”
Çizmedim çünkü değerli İslam felsefecisi, araştırmacı-yazar Eren Erdem’in şu görüşlerinın dikkatle okunması gerektiğine inanıyorum:
“Öncelikle, Ekmel Bey’in “Mursi ile ilişkilerinin bozulma sebebi, söylendiği gibi Sisi darbesi sonrası Suudiler’in tavır değişikliği falan değildir. Ekmel Bey, darbenin çok öncesinde Mursi’yi tenkit etmeye başlamış, henüz Suudiler Mursi’yi destekliyorken, Müslüman Kardeşler hareketinin “demokrasiyle barışıklaşması” hususunda telkinler yapmış, ve Mursi yönetiminin genel tutumu nedeniyle bir fikirsel çatışmanın tarafı olmuştur.
İslam dünyasında, sanıldığı gibi her taşın altından bir “şeriatçı” çıkmaz. İslam rönesansını savunan, aydınlanmayı ve demokratik kültürle uzlaşmayı esas alan çok sayıda bilim insanı da mevcuttur. Bu insanlar, ömürlerini İslam dünyasının en eksik kaldığı noktaları tamamlamaya adarlar.
Ekmel Bey de neredeyse bütün ömrünü; “İslam’da sanat, kadın-erkek eşitliği” gibi, üzeri örtülmüş ve “Arap-Emevi saltanatının tahrif ettiği” alanları ihya etmeye adamıştır. Bu hususta kaleme aldığı “Büyük Cihad ve Frenk Fodulluğu” adlı eserinde, Batılı aydınlanmanın tarihsel gelişimine dem vurarak, Osmanlı’nın “bilim ve eşitlikçi ilkelerle hemhal olduğu evrelere değinerek, yeni bir İslami rönesans çağrısı yapmış, tüm dünyada İslamofobi ile mücadele ederken, “bilimsel aklın gelişimi atıflarıyla, Müslümanların cehaletten kurtulması adına ciddi gayretler sarf etmiştir.”
Ekmel Bey, henüz darbe olmamışken Mısır’da laikliği savunan ve Mursi ile “laiklik nedeniyle karşı karşıya gelen,” aydınlanmayı esas alan bir bilim ve irfan insanıdır.