- 29 Ocak 2015
- 6.904
- 127.465
- 748
Çocukken kolumun bacağımın kırılmasını çok isterdim. Alçıya alacaklar, öyle havalı havalı gezeceğim, birileri üzerine imza atacak, öyle bir artistlik falan. Sırf bu haller için ağaçların tepesinden atlar, kapıya duvara bodozlama girerdim. Yine de hiçbir yerim kırılmadı. Sonraları, büyüyünce; hiç istemememe rağmen kalbim çok kırıldı ama. Oysa gayet temkinli olduğumu, öyle bir yerlerden atlamadığımı sanıyordum, demek ki atlıyormuşum. Yoksa niye kırılsın? Hep önüme bakıyordum ama duvara tosluyordum, kırılıyordu. Bir yerden düşüp de "acaba kırıldı mı?" dediğimizde "cık, kırılmamıştır, kırık olsa duramazsın" diyorlar ya hani; inanmıyorum onlara. Kalbin kırılınca duruyorsun, valla bayağı kırık ama, senin içinin sıcaklığıyla hissetmiyorsun sanırım, alışıyorsun. Acıyan kolunu, ağrıyan başını, adet sancında karnını ellerinle tuttuğun gibi; arada bir kalbini yokluyorsun ellerinle. Yerinde duruyor mu diye... Artık nereye gidecekse...
Sonra, az daha büyüyünce fark ettim ki; koltuk değneği kullananlar yavaş yürüyor. Herkesten birkaç adım gerideler, alçılı bacaklarını sürüklüyorlar peşlerinden, iyileşmek için kemik suyu kaynatıp içiyorlar tadına bakmaksızın, iyileşmek için alçıya aldırıyorlar bacaklarını, iyileşmek için çabalıyorlar. Yeniden yürümek, yeniden koşmak istiyorlar, geriden gitmek istemiyorlar... Aaa ben niye yapmayayım diyebildim günün birinde. Kalbimi alçıya almayı öğrendim, inan olsun çok işe yaradı, şiddetle tavsiye ederim sana da. Sar sarmala, iyi gelir dedikleri şeyleri dene, dinlen, rapor al, alçıla kalbini. Bacağından daha mı az kıymetli? Sar ki iyileşsin, yoksa hep geriden geleceksin! Kimsenin görmediği alçıların üzerine atabilirsin kendi imzanı şimdi ispirtolu kalemlerle: Geçmiş olsun kalbim, iyileşeceksin!
Oyuncu Anne- Şermin Yaşar yazmış bu yazıyı. Okurken kendimi buldum bu yazıda. Sizlerle paylaşmak istedim.
Kırılan kalplerimizin iyileşmesi dileğiyle.
Sonra, az daha büyüyünce fark ettim ki; koltuk değneği kullananlar yavaş yürüyor. Herkesten birkaç adım gerideler, alçılı bacaklarını sürüklüyorlar peşlerinden, iyileşmek için kemik suyu kaynatıp içiyorlar tadına bakmaksızın, iyileşmek için alçıya aldırıyorlar bacaklarını, iyileşmek için çabalıyorlar. Yeniden yürümek, yeniden koşmak istiyorlar, geriden gitmek istemiyorlar... Aaa ben niye yapmayayım diyebildim günün birinde. Kalbimi alçıya almayı öğrendim, inan olsun çok işe yaradı, şiddetle tavsiye ederim sana da. Sar sarmala, iyi gelir dedikleri şeyleri dene, dinlen, rapor al, alçıla kalbini. Bacağından daha mı az kıymetli? Sar ki iyileşsin, yoksa hep geriden geleceksin! Kimsenin görmediği alçıların üzerine atabilirsin kendi imzanı şimdi ispirtolu kalemlerle: Geçmiş olsun kalbim, iyileşeceksin!
Oyuncu Anne- Şermin Yaşar yazmış bu yazıyı. Okurken kendimi buldum bu yazıda. Sizlerle paylaşmak istedim.
Kırılan kalplerimizin iyileşmesi dileğiyle.