Bastırılmış olan herşey açığa çıkıp yok olmayı bekler, yok edemediğimiz sürece sistem bizi maruz bırakıp acıyla yoğurur; taa ki duyarsızlaşıp ne kadar boş şeylere tutunduğumuzu anlayana kadar. Bilinçaltı doğduğumuzdan itibaren herşeyi kayıt altına alır ve orada birlik vardır ayrım yoktur. Buda demek oluyor ki herşey sensin baktığın, gördüğün, anlattığın, yargıladığın, sevdiğin, sevmediğin. Sorun bunu kabul edemediğimizde başlıyor. Nefret ettiğim şey nasıl ben olabilirim? Egomuz bunu asla kabul etmez ve görmezden gelir. Buda aynı döngüden başka birşeyi getirmez. Görüş alanınızı buna odaklayın, gozlemciye geçin, kendinize "benim" diye bakmayı bırakın. Bırakın ki objektif tarafta ne olduğunuzu görebilin. Kabul etmediğimiz ve farketmediğimiz birşeyi dönüştürme şansımız yoktur. Her gün sistem bizimle konuşmakta fakat biz öylesine yaşadığımızı zannediyoruz. Yaşanmadığı sürece anlaşılması mümkün olmayan bu durumu görmeye çalışın, hayatı niyetler şekillendirir ve bunun doğrultusunda odaklandığımız şey çoğalır. İstekleri ve arzuları bir kenara bırakın bunları neden istiyorsunuz? Olmama sebebi ne? Sorularını sorun. Öyle cevaplar gelecek ki kendiniz şaşıracaksınız..