- 10 Ağustos 2009
- 26.173
- 18.333
- 823
Gülse Birsel'den çok konuşulacak
başörtü yazısı
Ana Sayfa» Gündem
01.10.2014 12:04
Hürriyet gazetesi yazarı Gülse
Birsel ilköğretimde başörgütüsü
kullanımının serbest kalmasını
bugünkü köşesinden eleştirdi.
Ortaöğretimde başörtü kullanımına
izin veren düzenlemeye yönelik
eleştiriler sürüyor.
Tartışmalara "Git patlat o kafayı
şimdi" başlıklı bugünkü yazısıyla
katılan Hürriyet yazarı Gülse Birsel,
eğitim sisteminin kız öğrencilerin
durumuna indirgendiğini yazdı.
"Kızların kafalarıyla ilgili herkesin
söyleyeceği ne çok laf varmış
arkadaş? Nasıl kafaya takılmışsa bu
konu, yıllardır bitmedi" diye
yazısına başlayan Birsel,
tartışmalara gelişmeler 'Şaşırıyor
musunuz? Yoo' yorumunda
bulundu.
SAÇINI BOYATAMAZ AMA...
Gülse Birsel'in yazısından öne çıkan
bölümler şöyle:
"Halihazırda kız öğrencilerin saçını
boyaması, röfle yaptırması yasak.
Başörtüsü takması ise özgürlük
olduğu için serbest! "Ailenin
kararıdır" deniyor. Katılıyorum.
Ancak anladığım kadarıyla kızların
saç rengini değiştirip
değiştirememesi ailenin değil,
devletin kararı!
Şaşırıyor muyuz? Yoo.
Senelerdir Milli Eğitim'in önemli bir
ayağı kızlann kafası üzerine inşa
edilir! Eğitimin siyasi yaklaşımını
her dönem kız öğrencilerin saç
tuvaletine göz atarak çıkarabiliriz.
Şimdi niye değişsin ki?
Biz öğrenciyken başörtüsü de
yasaktı, saçları atkuyruğu
yapmadan serbest bırakmamız da.
Her pazartesi okula girişte, her
cuma çıkışta, tek tek, saçlarımızın
hangi modelde örüldüğü,
toplandığı, tarandığı, perçemlerdeki
açık kumralların kuaför marifetiyle
mi, güneş ışığı sebebiyle mi
meydana geldiği sıkı kontrolden
geçerdi.
Oysa hiçbir pazartesi veya hiçbir
cuma, bize tek tek "Bu hafta hangi
kitapları okudunuz, bir tiyatroya,
müzeye, sergiye, konsere, gittiniz
mi, bir fizik, kimya deneyi gördünüz
mü, seyahat ettiniz mi, derslerle
ilgili ek bir bilgi araştırdınız mı"
diye soran olmadı. Kafamızın
görünüm olarak kurallara uyması,
bunun denetlenmesi daha mühimdi
sanırım.
NEYİN KAFASI BU?
Kafa aynı kafa. Eğitimde gündem
yine çook önemli bir OECD'nin
Öğrenci Değerlendirme Programı
nın araştırmasından o çıkıyor. Türk
öğrenciler fen bilimleri, matematik
ve okuduğunu anlama konularında
65 ülke arasında 40'lı sıralarda.
Konu: İmam hatiplerde zaten
başörtüsü takılıyormuş, bazı
öğrenciler düz liselerde din
derslerinde de takıyorlarmış, fiili
olarak yaşanan bu durumun
yönetmelikle düzenlenmesi,
gereksinim haline gelmiş filan.
Fiili olarak genç kızların kafa
bölgesinde yaşanan başka bir
durumu söyleyeyim mi?
Son 3 yılda 130 bin kız çocuğunun
kafasına duvak takıldı! Yani: Ailenin
14 yaşındaki kız çocuğunu 50
yaşında adamla evlendirme hakkı
var, ama aynı kızın okula saçına
röfle yaptırıp gitmesi, ailesi izin
verse de, devlet tarafından
yasaklanmış! Başka bir "kafa"
konusu.
Son on yılda kadın cinayetleri
yüzde 1400 arttı. Yani kocaları,
sevgilileri, akrabaları, bazen abi,
hatta baba, bu kadınların kafasına
sıktı! Ve artık rahmetlilerin
başörtüsü, atkuyruğu, saç boyası ve
bu tercihlerine aile mi devlet mi
karar versin gibi bir meseleleri
kalmadı.
Bazı kafaların değişmesi lazım ama
genç kızlarınkinin değil! Ben
ülkenin iyi okullarında okudum,
ama o zaman eğitimin durumu
bayağı kötüydü! Şu an? Belki daha
berbat.
TİTRERİM MÜCRİM GİBİ BAKTIKÇA
İSTİKBALİME
Türkiye'den yıllardır çok az
bilimadamı çıkıyor. İcat yok.
Yenilik yok. Sanayi geriliyor. İşsizlik
diz boyu ama sanayiciler yetişmiş
eleman bile bulamıyor! Hiçbir değer
yaratamıyoruz. Kupon araziler
bittiğinde ne yapacağız?
Kız öğrencilerin saçlarını kırmızıya
boyaması, kazıtması, başörtüsü,
fötr şapka veya naylon torba
takması beni zerre kadar
ilgilendirmiyor! Ama eğitimin
kalitesizliği yüzünden geleceğimiz
tehlikede. Ufukta bilgisiz ve
mesleksiz genç yığınlarının bizi
sürüklediği yoksul ve geri kalmış
bir karanlık görünüyor.
"Cumhuriyet in ilk yıllarındaki bir
ortaokul mezununun yanında,
bugünün üniversite öğrencisi kara
cahildir" denir ya hep! O yokluk
döneminde, hâlâ en iyi eğitimi
veren üniversitelerin, sanat ve bilim
kurumlarının kurulması, buraların
insan yetiştirmesi için yurtdışından
getirtilen hocalar, ayrılan enerji ve
kaynak, o günün öncelik sırasındaki
doğru bakışı gösteriyor.
Kanımca şu an Türkiye'nin en vahim
problemi, İlber Hoca gibi konuşmak
pahasına, cahilliktir! Bu durumu
değiştirmeye, detayları ve toplum
mühendisliğini bırakıp "iyi ve
bilimsel eğitime" acilen kafa
patlatmak lazım.
www.istanbulhaber.com.tr/gulse-birselden-cok-konusulacak-basortu-yazisi-haber-208571.htm
başörtü yazısı
Ana Sayfa» Gündem
01.10.2014 12:04
Hürriyet gazetesi yazarı Gülse
Birsel ilköğretimde başörgütüsü
kullanımının serbest kalmasını
bugünkü köşesinden eleştirdi.
Ortaöğretimde başörtü kullanımına
izin veren düzenlemeye yönelik
eleştiriler sürüyor.
Tartışmalara "Git patlat o kafayı
şimdi" başlıklı bugünkü yazısıyla
katılan Hürriyet yazarı Gülse Birsel,
eğitim sisteminin kız öğrencilerin
durumuna indirgendiğini yazdı.
"Kızların kafalarıyla ilgili herkesin
söyleyeceği ne çok laf varmış
arkadaş? Nasıl kafaya takılmışsa bu
konu, yıllardır bitmedi" diye
yazısına başlayan Birsel,
tartışmalara gelişmeler 'Şaşırıyor
musunuz? Yoo' yorumunda
bulundu.
SAÇINI BOYATAMAZ AMA...
Gülse Birsel'in yazısından öne çıkan
bölümler şöyle:
"Halihazırda kız öğrencilerin saçını
boyaması, röfle yaptırması yasak.
Başörtüsü takması ise özgürlük
olduğu için serbest! "Ailenin
kararıdır" deniyor. Katılıyorum.
Ancak anladığım kadarıyla kızların
saç rengini değiştirip
değiştirememesi ailenin değil,
devletin kararı!
Şaşırıyor muyuz? Yoo.
Senelerdir Milli Eğitim'in önemli bir
ayağı kızlann kafası üzerine inşa
edilir! Eğitimin siyasi yaklaşımını
her dönem kız öğrencilerin saç
tuvaletine göz atarak çıkarabiliriz.
Şimdi niye değişsin ki?
Biz öğrenciyken başörtüsü de
yasaktı, saçları atkuyruğu
yapmadan serbest bırakmamız da.
Her pazartesi okula girişte, her
cuma çıkışta, tek tek, saçlarımızın
hangi modelde örüldüğü,
toplandığı, tarandığı, perçemlerdeki
açık kumralların kuaför marifetiyle
mi, güneş ışığı sebebiyle mi
meydana geldiği sıkı kontrolden
geçerdi.
Oysa hiçbir pazartesi veya hiçbir
cuma, bize tek tek "Bu hafta hangi
kitapları okudunuz, bir tiyatroya,
müzeye, sergiye, konsere, gittiniz
mi, bir fizik, kimya deneyi gördünüz
mü, seyahat ettiniz mi, derslerle
ilgili ek bir bilgi araştırdınız mı"
diye soran olmadı. Kafamızın
görünüm olarak kurallara uyması,
bunun denetlenmesi daha mühimdi
sanırım.
NEYİN KAFASI BU?
Kafa aynı kafa. Eğitimde gündem
yine çook önemli bir OECD'nin
Öğrenci Değerlendirme Programı
nın araştırmasından o çıkıyor. Türk
öğrenciler fen bilimleri, matematik
ve okuduğunu anlama konularında
65 ülke arasında 40'lı sıralarda.
Konu: İmam hatiplerde zaten
başörtüsü takılıyormuş, bazı
öğrenciler düz liselerde din
derslerinde de takıyorlarmış, fiili
olarak yaşanan bu durumun
yönetmelikle düzenlenmesi,
gereksinim haline gelmiş filan.
Fiili olarak genç kızların kafa
bölgesinde yaşanan başka bir
durumu söyleyeyim mi?
Son 3 yılda 130 bin kız çocuğunun
kafasına duvak takıldı! Yani: Ailenin
14 yaşındaki kız çocuğunu 50
yaşında adamla evlendirme hakkı
var, ama aynı kızın okula saçına
röfle yaptırıp gitmesi, ailesi izin
verse de, devlet tarafından
yasaklanmış! Başka bir "kafa"
konusu.
Son on yılda kadın cinayetleri
yüzde 1400 arttı. Yani kocaları,
sevgilileri, akrabaları, bazen abi,
hatta baba, bu kadınların kafasına
sıktı! Ve artık rahmetlilerin
başörtüsü, atkuyruğu, saç boyası ve
bu tercihlerine aile mi devlet mi
karar versin gibi bir meseleleri
kalmadı.
Bazı kafaların değişmesi lazım ama
genç kızlarınkinin değil! Ben
ülkenin iyi okullarında okudum,
ama o zaman eğitimin durumu
bayağı kötüydü! Şu an? Belki daha
berbat.
TİTRERİM MÜCRİM GİBİ BAKTIKÇA
İSTİKBALİME
Türkiye'den yıllardır çok az
bilimadamı çıkıyor. İcat yok.
Yenilik yok. Sanayi geriliyor. İşsizlik
diz boyu ama sanayiciler yetişmiş
eleman bile bulamıyor! Hiçbir değer
yaratamıyoruz. Kupon araziler
bittiğinde ne yapacağız?
Kız öğrencilerin saçlarını kırmızıya
boyaması, kazıtması, başörtüsü,
fötr şapka veya naylon torba
takması beni zerre kadar
ilgilendirmiyor! Ama eğitimin
kalitesizliği yüzünden geleceğimiz
tehlikede. Ufukta bilgisiz ve
mesleksiz genç yığınlarının bizi
sürüklediği yoksul ve geri kalmış
bir karanlık görünüyor.
"Cumhuriyet in ilk yıllarındaki bir
ortaokul mezununun yanında,
bugünün üniversite öğrencisi kara
cahildir" denir ya hep! O yokluk
döneminde, hâlâ en iyi eğitimi
veren üniversitelerin, sanat ve bilim
kurumlarının kurulması, buraların
insan yetiştirmesi için yurtdışından
getirtilen hocalar, ayrılan enerji ve
kaynak, o günün öncelik sırasındaki
doğru bakışı gösteriyor.
Kanımca şu an Türkiye'nin en vahim
problemi, İlber Hoca gibi konuşmak
pahasına, cahilliktir! Bu durumu
değiştirmeye, detayları ve toplum
mühendisliğini bırakıp "iyi ve
bilimsel eğitime" acilen kafa
patlatmak lazım.
www.istanbulhaber.com.tr/gulse-birselden-cok-konusulacak-basortu-yazisi-haber-208571.htm