- 25 Kasım 2006
- 8.868
- 19
alsancak iskelesine kadar yürüdüm otobüs efes otelinin önünde bıraktı
atatürk heykelinden iskeleye kadar...sabah 5.30. tanrım bu ne muhteşem bir manzara...kim biner taksiye.
sakinliği bana bırakmışlar sanki.kimseler yok koklaya koklaya,yavaşça sindirerek ...
inanılmaz görünüyor.çok değişmiş dediler hayır değişmemiş aynı,çoğalmış sadece.genişlemiş kordonuyla daha bir güzel
banklara oturuyorum seyrediyorum karşıyakayı sanki ışıklar bana göz kırpıyor hava aydınlanmadan tadını çıkarmalıyım..tüttürüyorum bir sabah sıgarası.
bitince devam ediyorum yürümeğe çocukluğum genç kızlığım fır dönüyor etrafımda. sağımda,solumda.karşıyakadan göz kırpmalar azalıyor.iskelenin karşısındaki kahve açılmış mis gibi çay kokusu geliyor oturuyorum bir boyoz,kumru,izmir tulumu,duble çay.aman tanrım unutacaktım nerdeyse şu tadı.
hareketlenmeler başlıyor yavaşça uyanıyor şehir.
kalkıyorum akşam üzeri gelmek üzere.bu kahve benim artık seyrine doyamadığım..
sokağa sapıyorum.elimdeki çanta çok hafif,ağır olsa ne yazar genede yürürdüm..
kilisenin önünden geçerken madamın ailesinin tümünün düğün,kominyon,ölüm merasimleri geliyor aklıma.içeri girsem,bir mum yaksam tüm ölmüşlere okusam kendimce neden olmasın...giriyorum kimse yok mumları yakıyorum,dualarımı ediyorum kendimce..yavaşça çıkıyorum ev yan tarafta...
vakit kaybetmeden hazırlanıp sokağa atıyorum kendimi.adeta labirent gibi tüm sokakları dolaşıyorum.kıbrıs şehitleri sokağından başlıyarak...
ali kocatepe,gönül yazar,ferdi özbeğen ve daha nice sokakları.değişmemiş hiç değişse kaybolmadan dolaşabilirmiydim..
tek camisi vardır alsancağın giriyorum,dualarımı ediyorum şükrediyorum..
meşhur çöp şişçisine,bounjoura,sevinç pastanesine de uğruyorum eskilere bana ait yerlere..her şeyden az az tadarak.madamın babamla kaçtığı sokaklara özlemle bakarak.
altay kahvesine uğruyorum olurya bir tanıdık varmı diye.uzatıyorum kafamı
ikisini görüyorum..benim çok genç bıraktığım.. artık beni tanımıyorlar bende seslenmiyorum gözümde yaşlar üzülerek..
vapurla karşıya geçiyorum lokmadan tadıyorum,kıyıda oturup alsancağı seyrediyorum bu kez..ve dönüyorum kahveme
çiğdem çıtlatırken kaldığım üç gün aynı kahvede martıları,vapuru,güneşi seyrederken uğurluyorum günü imbata karşı...
üçgüne sığdırdıklarım yıllarca yetecek kadar tadımlıktı.yediklerimle..
bakabildiğim,gezdiğim güzelliklerle bana sonsuz haz veren havası ile çuprası,rokası,radikası,bardacığı ile..en önemlisi çocukluğum ve ben sadece ikimize bize özel.kimseye anlatamadığım anlayamıyacaklarını bildiğimden sadece satırlarıma özetini yazabildiklerim...
yeşilimin duygularından anıları...
atatürk heykelinden iskeleye kadar...sabah 5.30. tanrım bu ne muhteşem bir manzara...kim biner taksiye.
sakinliği bana bırakmışlar sanki.kimseler yok koklaya koklaya,yavaşça sindirerek ...
inanılmaz görünüyor.çok değişmiş dediler hayır değişmemiş aynı,çoğalmış sadece.genişlemiş kordonuyla daha bir güzel
banklara oturuyorum seyrediyorum karşıyakayı sanki ışıklar bana göz kırpıyor hava aydınlanmadan tadını çıkarmalıyım..tüttürüyorum bir sabah sıgarası.
bitince devam ediyorum yürümeğe çocukluğum genç kızlığım fır dönüyor etrafımda. sağımda,solumda.karşıyakadan göz kırpmalar azalıyor.iskelenin karşısındaki kahve açılmış mis gibi çay kokusu geliyor oturuyorum bir boyoz,kumru,izmir tulumu,duble çay.aman tanrım unutacaktım nerdeyse şu tadı.
hareketlenmeler başlıyor yavaşça uyanıyor şehir.
kalkıyorum akşam üzeri gelmek üzere.bu kahve benim artık seyrine doyamadığım..
sokağa sapıyorum.elimdeki çanta çok hafif,ağır olsa ne yazar genede yürürdüm..
kilisenin önünden geçerken madamın ailesinin tümünün düğün,kominyon,ölüm merasimleri geliyor aklıma.içeri girsem,bir mum yaksam tüm ölmüşlere okusam kendimce neden olmasın...giriyorum kimse yok mumları yakıyorum,dualarımı ediyorum kendimce..yavaşça çıkıyorum ev yan tarafta...
vakit kaybetmeden hazırlanıp sokağa atıyorum kendimi.adeta labirent gibi tüm sokakları dolaşıyorum.kıbrıs şehitleri sokağından başlıyarak...
ali kocatepe,gönül yazar,ferdi özbeğen ve daha nice sokakları.değişmemiş hiç değişse kaybolmadan dolaşabilirmiydim..
tek camisi vardır alsancağın giriyorum,dualarımı ediyorum şükrediyorum..
meşhur çöp şişçisine,bounjoura,sevinç pastanesine de uğruyorum eskilere bana ait yerlere..her şeyden az az tadarak.madamın babamla kaçtığı sokaklara özlemle bakarak.
altay kahvesine uğruyorum olurya bir tanıdık varmı diye.uzatıyorum kafamı
ikisini görüyorum..benim çok genç bıraktığım.. artık beni tanımıyorlar bende seslenmiyorum gözümde yaşlar üzülerek..
vapurla karşıya geçiyorum lokmadan tadıyorum,kıyıda oturup alsancağı seyrediyorum bu kez..ve dönüyorum kahveme
çiğdem çıtlatırken kaldığım üç gün aynı kahvede martıları,vapuru,güneşi seyrederken uğurluyorum günü imbata karşı...
üçgüne sığdırdıklarım yıllarca yetecek kadar tadımlıktı.yediklerimle..
bakabildiğim,gezdiğim güzelliklerle bana sonsuz haz veren havası ile çuprası,rokası,radikası,bardacığı ile..en önemlisi çocukluğum ve ben sadece ikimize bize özel.kimseye anlatamadığım anlayamıyacaklarını bildiğimden sadece satırlarıma özetini yazabildiklerim...
yeşilimin duygularından anıları...