- 31 Ocak 2023
- 42
- 13
- 39
Merhaba,
Cinsel yolla bulaşan ve geçmeyen vajinal enfeksiyonların nedenlerinden biraz bahsetmek istiyorum.
Şüpheli bir cinsel ilişkiden sonra ya da vajinada normal olmayan bir akıntı olduğunda mutlaka özel bir laboratuvarda pcr, std testlerini yaptırmanız gerekiyor. Bu konuda ne okuldan ne aileden bir eğitim almadığımız için çoğumuz akıntıları farketmiyoruz.
Bu arada bana göre bakteri, virüs, mantar tespiti için maalesef devlet ve özel hastanelerin kültür testleri yeterli değil. Özel laboratuvarlar pahalı olabilir. Ancak mikropların dna'larına baktıkları için vücudunuzda ne varsa görebiliyorlar.
Devlette yapılan testlerin sonucunda bir şey üremediğinde körleme ya da ampirik (deneysel) bir tedavi sunuyorlar.
Çok küçük bakteriler de gram negatif ve gram pozitif olarak ayırıyorlar. Doktorlar da bu tür bakterilerin hücre duvarı olmadığı için virüs gibi davrandıklarını söylüyor. Eğer hücre duvarları olsa antibiyotikler onları parçalayıp yok olmalarını sağlıyor. Bu yüzden de dünya sağlık örgütünün yeni antibiyotik geliştirilmesi için araştırmalar yapıyorlar.
Şimdi asıl konuya geleyim. Basit kültür testlerinde üreme yapmadıkları için testlerimiz negatif çıkıyor biz de seviniyoruz. Doktorun yanından verilen antibiyotikle evimize dönüyoruz.
Ancak körleme tedavilerle kafadan yazılan antibiyotiklerle çözüme kavuşamıyoruz.
Hatta bakteriler virüsler mantarlar direnç kazanıyorlar.
Sonra da 1-2 yıl geçmeyen vajinitlerle karşılaşıyoruz. Hatta kronikleşen akıntılar karşımıza çıkıyor. Eklem, kemik ağrıları, kısırlık, miyom vs hastalıklar alıp başını gidiyor.
Süreç böyleyken doktorluk mesleğini düzgün bir şekilde yapana rastlamak çok zor. Hala körleme tedavi uyguladıklarına akıl sır erdiremiyorum.
Bir devlet ya da özele gittiğinizde doktor basit bir kültür sonucuna bakıp sizi gönül rahatlığıyla evinize gönderiyor. Akıntı varsa bir antibiyotik veriyor. Sonra geçmeyince bir tane daha bir tane daha derken siz 5 kutu antibiyotik bitirmiş oluyorsunuz.
Sonra ozon, hacamat, sülük vs alternatif tedavileri araştırıp ya tutarsa diyerek çare arıyoruz. Dünya kurulduğundan ve insanlık var olduğundan beri bu bakteriler hayatımızda olduğuna göre geçmişin bilgeliğinden yararlanmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Ancak bu alanda da iyi ellerde miyiz emin olamıyoruz. Ya işe yaramazsa? Maddi manevi zorluk yaşıyoruz.
Alternatif tıbtaki doktorlar da genelde hastalarından öğreniyorlar. Kiminde işe yarıyor kiminde yaramıyor. Daha fazla devlet destekli bu alanların açılması belki sürecin daha kontrollü ilerlemesini sağlar.
Ancak tıpta ileri seviyede falan değiliz bence kör topal ilerliyoruz hala.
Olması gereken hiç antibiyotik almadan pcr, std testlerini yaptırmak gerekiyor.
Sonrasında da antibiyogram testi yapılmalı.
Bütün bunlar yapıldı yine geçmiyorsa burada süper bakteriler karşımıza çıkıyor.
Süper Gonore
Geçmeyen akıntı yüzünden bir sürü okuma yapıyorum. Örneğin yurtdışındaki haberlerde süper gonore (bel soğukluğu) denilen bir şey keşfetmişler. Abd, İngiltere ve Uzak Doğuda antibiyotiğe dirençli bakteri ve virüsler baş göstermiş. Çok eşlilik, prezervatif kullanmama, karşınızdaki kişiye safça güvenme, bakterinin bulaşını geç farketme, bilinçsiz antibiyotik kullanımı da bunlara neden oluyor.
Hatta Gonre geçmediği için yeni ilaç geliştirmeye çalışıyorlarmış.
Bir sevindirici haber de ingiltere ve abd'de geliyor. Araştırmalara göre bir menenjit aşısının (bexsero) gonoreye yüzde 40 oranda etki ettiği kanıtlanmış. Ancak hala test ve deneme aşamasındaymış. Yine de araştırmada binlerce gruba bu aşı yapılmış. Bu aşının iyi geldiği de şöyle bulunmuş. Gonoreli doğan çocukların menenjit aşsıdan sonra iyileştiği görülünce aşının işe yaradığı keşfedilmiş. Gonore bakterisiyle menenjit aynı gruba aitmiş. Birinin adı Neisseria Menenjit diğerinin adı Neisseria Gonorhea. Yani gonokok ve meningokok aynı aileden geliyor. Bu yüzden aşıda çaprazlama bir etkiyle başarılı sonuçlar elde ediliyor. Araştırmada aşının dozu şöyle ayarlanmış. 3 ay arayla 2 doz yapılıyor. Ancak 3. Dozun zamanını belirtmemişler. Belki yine 3 ay sonra yapılabilir diye düşünüyorum. Bu konuda 2 doktorla görüştüm. Ürolog olan işe yaramayacağını düşündü. Kadın doğum uzmanı ise çapraz reaksiyonla koruma sağlayabileceğini düşündü.
Haberin küçük bir bölümüne buradan bakabilirsiniz:
Cinsel yolla bulaşan ve geçmeyen vajinal enfeksiyonların nedenlerinden biraz bahsetmek istiyorum.
Şüpheli bir cinsel ilişkiden sonra ya da vajinada normal olmayan bir akıntı olduğunda mutlaka özel bir laboratuvarda pcr, std testlerini yaptırmanız gerekiyor. Bu konuda ne okuldan ne aileden bir eğitim almadığımız için çoğumuz akıntıları farketmiyoruz.
Bu arada bana göre bakteri, virüs, mantar tespiti için maalesef devlet ve özel hastanelerin kültür testleri yeterli değil. Özel laboratuvarlar pahalı olabilir. Ancak mikropların dna'larına baktıkları için vücudunuzda ne varsa görebiliyorlar.
Devlette yapılan testlerin sonucunda bir şey üremediğinde körleme ya da ampirik (deneysel) bir tedavi sunuyorlar.
Çok küçük bakteriler de gram negatif ve gram pozitif olarak ayırıyorlar. Doktorlar da bu tür bakterilerin hücre duvarı olmadığı için virüs gibi davrandıklarını söylüyor. Eğer hücre duvarları olsa antibiyotikler onları parçalayıp yok olmalarını sağlıyor. Bu yüzden de dünya sağlık örgütünün yeni antibiyotik geliştirilmesi için araştırmalar yapıyorlar.
Şimdi asıl konuya geleyim. Basit kültür testlerinde üreme yapmadıkları için testlerimiz negatif çıkıyor biz de seviniyoruz. Doktorun yanından verilen antibiyotikle evimize dönüyoruz.
Ancak körleme tedavilerle kafadan yazılan antibiyotiklerle çözüme kavuşamıyoruz.
Hatta bakteriler virüsler mantarlar direnç kazanıyorlar.
Sonra da 1-2 yıl geçmeyen vajinitlerle karşılaşıyoruz. Hatta kronikleşen akıntılar karşımıza çıkıyor. Eklem, kemik ağrıları, kısırlık, miyom vs hastalıklar alıp başını gidiyor.
Süreç böyleyken doktorluk mesleğini düzgün bir şekilde yapana rastlamak çok zor. Hala körleme tedavi uyguladıklarına akıl sır erdiremiyorum.
Bir devlet ya da özele gittiğinizde doktor basit bir kültür sonucuna bakıp sizi gönül rahatlığıyla evinize gönderiyor. Akıntı varsa bir antibiyotik veriyor. Sonra geçmeyince bir tane daha bir tane daha derken siz 5 kutu antibiyotik bitirmiş oluyorsunuz.
Sonra ozon, hacamat, sülük vs alternatif tedavileri araştırıp ya tutarsa diyerek çare arıyoruz. Dünya kurulduğundan ve insanlık var olduğundan beri bu bakteriler hayatımızda olduğuna göre geçmişin bilgeliğinden yararlanmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Ancak bu alanda da iyi ellerde miyiz emin olamıyoruz. Ya işe yaramazsa? Maddi manevi zorluk yaşıyoruz.
Alternatif tıbtaki doktorlar da genelde hastalarından öğreniyorlar. Kiminde işe yarıyor kiminde yaramıyor. Daha fazla devlet destekli bu alanların açılması belki sürecin daha kontrollü ilerlemesini sağlar.
Ancak tıpta ileri seviyede falan değiliz bence kör topal ilerliyoruz hala.
Olması gereken hiç antibiyotik almadan pcr, std testlerini yaptırmak gerekiyor.
Sonrasında da antibiyogram testi yapılmalı.
Bütün bunlar yapıldı yine geçmiyorsa burada süper bakteriler karşımıza çıkıyor.
Süper Gonore
Geçmeyen akıntı yüzünden bir sürü okuma yapıyorum. Örneğin yurtdışındaki haberlerde süper gonore (bel soğukluğu) denilen bir şey keşfetmişler. Abd, İngiltere ve Uzak Doğuda antibiyotiğe dirençli bakteri ve virüsler baş göstermiş. Çok eşlilik, prezervatif kullanmama, karşınızdaki kişiye safça güvenme, bakterinin bulaşını geç farketme, bilinçsiz antibiyotik kullanımı da bunlara neden oluyor.
Hatta Gonre geçmediği için yeni ilaç geliştirmeye çalışıyorlarmış.
Bir sevindirici haber de ingiltere ve abd'de geliyor. Araştırmalara göre bir menenjit aşısının (bexsero) gonoreye yüzde 40 oranda etki ettiği kanıtlanmış. Ancak hala test ve deneme aşamasındaymış. Yine de araştırmada binlerce gruba bu aşı yapılmış. Bu aşının iyi geldiği de şöyle bulunmuş. Gonoreli doğan çocukların menenjit aşsıdan sonra iyileştiği görülünce aşının işe yaradığı keşfedilmiş. Gonore bakterisiyle menenjit aynı gruba aitmiş. Birinin adı Neisseria Menenjit diğerinin adı Neisseria Gonorhea. Yani gonokok ve meningokok aynı aileden geliyor. Bu yüzden aşıda çaprazlama bir etkiyle başarılı sonuçlar elde ediliyor. Araştırmada aşının dozu şöyle ayarlanmış. 3 ay arayla 2 doz yapılıyor. Ancak 3. Dozun zamanını belirtmemişler. Belki yine 3 ay sonra yapılabilir diye düşünüyorum. Bu konuda 2 doktorla görüştüm. Ürolog olan işe yaramayacağını düşündü. Kadın doğum uzmanı ise çapraz reaksiyonla koruma sağlayabileceğini düşündü.
Haberin küçük bir bölümüne buradan bakabilirsiniz: