- 2 Aralık 2012
- 839
- 1.150
- 333
Merhaba hanımlar;
Ben 25 yaşında, bekar, çoğumuz gibi büyük şehirde yaşayan, sıradan bir kadınım.
Sorunum ise; ilişkilerimi yürütememem. Yani uzun bir ilişkim olmuyor, olamıyor. Sorun bende mi yoksa karşıma çıkan insanlarda mı gerçekten onu da anlayamıyorum. Sadece bu durum çok kafamı karıştırıyor. Özellikle son 2 ilişkim ve bitiş nedenleri beni çok yıprattı ve bu konuda kendimi sorgulamaya itti. Bu gidişle sorunlu ve huysuz bir insan olduğumu düşünüp, her şeyden elimi ayağımı çekip, kendi kabuğuma çekileceğim. Ben bu işleri beceremiyorum sanırım.
Daha iyi yorumlanması açısından kısaca son 2 ilişkimden ve birkaç olaydan bahsedeyim;
(Baştan belirteyim, sanırım biraz uzun olacak okuyanlara şimdiden teşekkürler)
İlki; iyi bir üniversitede okumuş, 30 yaşında, görünüş olarak da gayet iyi, kibar bir adamdı.
Yıllık iznimde yaz tatili için arkadaşlarımla Antalya'ya gittiğimde tanıştık. Tanışmamız son günlere denk geldiğinden, tatil boyunca 4 kere görüşebildik. Biraz araştırmaya meraklı bir yapım olduğundan, onun da merak etiğim konularda bilgisi olduğundan sürekli belli konular hakkında konuşur, saatlerce analiz yapardık. Aslında bizi yakınlaştıran da bu olmuştu, ta ki kafamda kurma huyum gün yüzüne çıkana kadar...
Yine böyle bir gün buluşmak için beni arkadaşlarımla kaldığım yerden almaya geldi. Ben her zamanki gibi cafeye, deniz kıyısına falan gidicez sanarken bu arabayı ıssız bir yere sürmeye başladı. Ben içimden 'noluyoruz' diye yavaştan pır pır ediyorum ama çaktırmamaya çalışıyorum.
Sonra dayanamadım sordum 'nereye gidiyoruz' diye cevap vermedi. Ben iyice kıllanmaya başladım. Aklıma beni kaçırdığı, bir şey yapacağı falan geliyor. Koltuğa yapıştım.
Sonra bu arabayı öyle bir yere çekti ki; sanarsınız daha önce insan ayak basmamış. Her yer ağaç, çiçek, böcek. Gecenin bir vakti. Ben donmuş bir halde aklımdaki tilkilerle uğraşırken müzik açtı bu.
Ben bir atak bekliyorum. Gözlerim fıldır fıldır dönüyor. Beni kesecek mi, saldıracak mı diye tetikteyim. Adam yanımda konuşuyor ama düşünmekten ne dediğini dahi duymuyorum.
Sonra baktım bir ara elini cebine attı bu. Ben 'aha bıçak çıkarıyor' diye başladım bağırmaya.
Polisi arıyorum. Katilsin sen. Öldürmek için getirdin buraya. Cebinde bıçak var diye ortalığı ayağa kaldırdım. Bir yandan da telefonumdan polisi aramaya çalışıyorum. Bu da beni sakinleştirmeye çalışıyor. Sonra cebinden bir kağıt çıkardı.
Meğer bana açılmayı düşünüyormuş. Bütün gece bunu planlamış. İnsanların içinde konuşmaktan çekinir diye de benim için duygularını anlattığı bir yazı yazmış. O an onu verecekmiş
Ben olayı anlayınca özür falan diledim tabi ama adam manyak olduğumu düşündü. Yine de haksız olduğumu düşünmüyorum açıkçası. İnsan biraz belli ederdi :) Sonra biz yinede ilişkiye başladık.
Fakat ben daha sonra çalıştığım şehre dönmek zorunda kaldım. Açıkçası ilgiyi çok seven bir insanım. O da söylediğine göre mesajlaşmayı çok sevmiyordu!? Günde sadece 2 defa arıyordu. Tabi bu da bana yetmedi. Bir de kıskançlık yaptım ve bu şekilde bir ilişki istemediğimi söyleyip bitirdim. Yaklaşık 2 ay sürebildi. Sürekli ilgi yüzünden kavga ettik.
Sizce haksız mıyım? Günde 2 defa aramak nedir? Birbirimizi nasıl tanıyacağız? Ayrıldıktan sonra da nadir olarak konuşmaya devam ettik ve garip bir şekilde daha iyi anlaştık. Arkadaş olarak konuşuyorduk. Bu yüzden de ne kıskançlık yaptım ne trip attım. İlişkide olmadığımız için bir beklentim de yoktu nasılsa...
Bu olaydan yaklaşık 5 ay sonra hayatıma yeni biri girdi. Bu da son ilişkim oluyor. Kendisi sporcuydu. Aslında onu 1 2 yıl önce spora gittiğim zamanlardan tanıyordum. Arada havadan sudan konuşup, sosyal medyada takipleşiyorduk. Sonra hoşlantıya dönüştü. Buluşmalar, görüşmeler derken ilişkiye başladık. Tek başına yaşıyordu. Benim de işim onun evine daha yakın olduğundan, genelde onda kalıyordum. Zamanla hayat tarzımızın, düşüncelerimizin pek uyuşmadığını fark ettim. İlişkim yine sürekli kavga etmeye dönüştü. Aslında kişilik olarak çok kibar ve düşünceli biri. Kendi yemediği halde benim sevdiğim yiyecekleri evine doldurur, azcık suratım asılsa noldu diye peşimde pervane olur, heryeri benimle gezmek, görmek isterdi. Fakat aynı zamanda iş için şehir dışına çıktığında, en yakın kız! arkadaşının evinde başbaşa kalmaktan çekinmez ve bunun çok normal olduğunu iddia ederdi!
Allah aşkına, ister kardeşi gibi görsün, ister anası gibi. İlişkisi olan hangi adam bir kızın evine gidip kalabilir? ne münasebet? olay çıkardım tabi. Sonra 'kezban' oldum. O içinde olsa zaten yaparmış. O onun kardeşiymiş. Benden önce de varmış. Şehir dışına çıktığı için kalmış. Sokakta mı yatsaymış. Bir ton şey anlattı. Tamam dedim sustum.
Sonra düğün konusu açıldı. Beyefendi kokteyl istiyormuş. Düğün yapmayacakmış. Çocuk ta istemiyormuş. Benimle dünyayı gezecekmiş. İyi de her şeyin bir adabı var. Ben aileme nasıl derim arkadaşlar arasında kokteyl yapacağız, sonra da dünyayı gezeceğiz, çocuk falan da olmayacak diye. 32 yaşındaki adam bu.
Sizce de 18 yaş hayalleri değil mi? yoksa ben mi geri kafalıyım? Ben böyle diyince paşa beni küçümsemeye başladı. Neymiş ben klasik türk kızıymışım. Sabah programları izliyormuşım. Kahvaltı da belgesel izliyoruz. Tuz yemez, şeker kullanmaz, kahvaltı da mısır gevreği yer. Ben de gidip kendime bol yağlı sucuklu yumurta hazırlayıp misler gibi kahvaltımı yapıyordum inadına. Belgesel izlersin de kahvaltı da açmazsın. Bir de çok ingilizcesi var gibi yabancı kanallar açar. Ben 3 dil biliyorum, sen bana neyin havasını atıyorsun? yazarken sinirlerim zıpladı.
Acaba ben mi çok sinirli ve geçimsizim yoksa bu sinir olduğum konularda haklı mıyım ayrımını yapamıyorum.
En son ki olayda da biraz uzaklaşmak için ona gitmemeye başladım. Gitsem de erkenden kalkıp geri dönüyordum, vay efendim ben artık onun evinde duramıyormuşum, biran önce kaçmaya çalışıyormuşum.
Böyle tartışmalı bir ilişkim oldu sonunda. Kangren oldu. Bana kıskançlık yaptığım için 'sen hastasın, ben bu çocukça tavırları aştım' diyor. Çocuk olan kim acaba? Ben miyim gerçekten?
Birde bunların üstüne ilk başta anlattığım kişi; ilişkim olduğunu duyup bana ateş püskürdü. Biz ayrıldık diyorum 'ne ayrılması sen bana yanlış yaptın, senin komplekslerin ve manyaklıkların yüzünden senden uzak durdum ve hala iletişim halinde olmamızın sebebi bu diğer türlü tamamen kopmuştuk' diyor. Hala ilişkimiz var sanıyormuş. Bunlar mı seçmece yoksa bende mi bir tuhaflık var gerçekten anlamıyorum. İlişkide ilgilenmeyen adam 'seni çok yanlış tanımışım, sen beni mahvettin' demeye başladı.
Bu anlattığım olaylarda sorunlu olan ben miyim?
Kendimi hangi yönlerden törpülemem gerekiyor sizce?
Yoksa haklı mıyım?...
Ben 25 yaşında, bekar, çoğumuz gibi büyük şehirde yaşayan, sıradan bir kadınım.
Sorunum ise; ilişkilerimi yürütememem. Yani uzun bir ilişkim olmuyor, olamıyor. Sorun bende mi yoksa karşıma çıkan insanlarda mı gerçekten onu da anlayamıyorum. Sadece bu durum çok kafamı karıştırıyor. Özellikle son 2 ilişkim ve bitiş nedenleri beni çok yıprattı ve bu konuda kendimi sorgulamaya itti. Bu gidişle sorunlu ve huysuz bir insan olduğumu düşünüp, her şeyden elimi ayağımı çekip, kendi kabuğuma çekileceğim. Ben bu işleri beceremiyorum sanırım.
Daha iyi yorumlanması açısından kısaca son 2 ilişkimden ve birkaç olaydan bahsedeyim;
(Baştan belirteyim, sanırım biraz uzun olacak
İlki; iyi bir üniversitede okumuş, 30 yaşında, görünüş olarak da gayet iyi, kibar bir adamdı.
Yıllık iznimde yaz tatili için arkadaşlarımla Antalya'ya gittiğimde tanıştık. Tanışmamız son günlere denk geldiğinden, tatil boyunca 4 kere görüşebildik. Biraz araştırmaya meraklı bir yapım olduğundan, onun da merak etiğim konularda bilgisi olduğundan sürekli belli konular hakkında konuşur, saatlerce analiz yapardık. Aslında bizi yakınlaştıran da bu olmuştu, ta ki kafamda kurma huyum gün yüzüne çıkana kadar...
Yine böyle bir gün buluşmak için beni arkadaşlarımla kaldığım yerden almaya geldi. Ben her zamanki gibi cafeye, deniz kıyısına falan gidicez sanarken bu arabayı ıssız bir yere sürmeye başladı. Ben içimden 'noluyoruz' diye yavaştan pır pır ediyorum ama çaktırmamaya çalışıyorum.
Sonra dayanamadım sordum 'nereye gidiyoruz' diye cevap vermedi. Ben iyice kıllanmaya başladım. Aklıma beni kaçırdığı, bir şey yapacağı falan geliyor. Koltuğa yapıştım.
Sonra bu arabayı öyle bir yere çekti ki; sanarsınız daha önce insan ayak basmamış. Her yer ağaç, çiçek, böcek. Gecenin bir vakti. Ben donmuş bir halde aklımdaki tilkilerle uğraşırken müzik açtı bu.
Ben bir atak bekliyorum. Gözlerim fıldır fıldır dönüyor. Beni kesecek mi, saldıracak mı diye tetikteyim. Adam yanımda konuşuyor ama düşünmekten ne dediğini dahi duymuyorum.
Sonra baktım bir ara elini cebine attı bu. Ben 'aha bıçak çıkarıyor' diye başladım bağırmaya.
Polisi arıyorum. Katilsin sen. Öldürmek için getirdin buraya. Cebinde bıçak var diye ortalığı ayağa kaldırdım. Bir yandan da telefonumdan polisi aramaya çalışıyorum. Bu da beni sakinleştirmeye çalışıyor. Sonra cebinden bir kağıt çıkardı.
Meğer bana açılmayı düşünüyormuş. Bütün gece bunu planlamış. İnsanların içinde konuşmaktan çekinir diye de benim için duygularını anlattığı bir yazı yazmış. O an onu verecekmiş
Ben olayı anlayınca özür falan diledim tabi ama adam manyak olduğumu düşündü. Yine de haksız olduğumu düşünmüyorum açıkçası. İnsan biraz belli ederdi :) Sonra biz yinede ilişkiye başladık.
Fakat ben daha sonra çalıştığım şehre dönmek zorunda kaldım. Açıkçası ilgiyi çok seven bir insanım. O da söylediğine göre mesajlaşmayı çok sevmiyordu!? Günde sadece 2 defa arıyordu. Tabi bu da bana yetmedi. Bir de kıskançlık yaptım ve bu şekilde bir ilişki istemediğimi söyleyip bitirdim. Yaklaşık 2 ay sürebildi. Sürekli ilgi yüzünden kavga ettik.
Sizce haksız mıyım? Günde 2 defa aramak nedir? Birbirimizi nasıl tanıyacağız? Ayrıldıktan sonra da nadir olarak konuşmaya devam ettik ve garip bir şekilde daha iyi anlaştık. Arkadaş olarak konuşuyorduk. Bu yüzden de ne kıskançlık yaptım ne trip attım. İlişkide olmadığımız için bir beklentim de yoktu nasılsa...
Bu olaydan yaklaşık 5 ay sonra hayatıma yeni biri girdi. Bu da son ilişkim oluyor. Kendisi sporcuydu. Aslında onu 1 2 yıl önce spora gittiğim zamanlardan tanıyordum. Arada havadan sudan konuşup, sosyal medyada takipleşiyorduk. Sonra hoşlantıya dönüştü. Buluşmalar, görüşmeler derken ilişkiye başladık. Tek başına yaşıyordu. Benim de işim onun evine daha yakın olduğundan, genelde onda kalıyordum. Zamanla hayat tarzımızın, düşüncelerimizin pek uyuşmadığını fark ettim. İlişkim yine sürekli kavga etmeye dönüştü. Aslında kişilik olarak çok kibar ve düşünceli biri. Kendi yemediği halde benim sevdiğim yiyecekleri evine doldurur, azcık suratım asılsa noldu diye peşimde pervane olur, heryeri benimle gezmek, görmek isterdi. Fakat aynı zamanda iş için şehir dışına çıktığında, en yakın kız! arkadaşının evinde başbaşa kalmaktan çekinmez ve bunun çok normal olduğunu iddia ederdi!
Allah aşkına, ister kardeşi gibi görsün, ister anası gibi. İlişkisi olan hangi adam bir kızın evine gidip kalabilir? ne münasebet? olay çıkardım tabi. Sonra 'kezban' oldum. O içinde olsa zaten yaparmış. O onun kardeşiymiş. Benden önce de varmış. Şehir dışına çıktığı için kalmış. Sokakta mı yatsaymış. Bir ton şey anlattı. Tamam dedim sustum.
Sonra düğün konusu açıldı. Beyefendi kokteyl istiyormuş. Düğün yapmayacakmış. Çocuk ta istemiyormuş. Benimle dünyayı gezecekmiş. İyi de her şeyin bir adabı var. Ben aileme nasıl derim arkadaşlar arasında kokteyl yapacağız, sonra da dünyayı gezeceğiz, çocuk falan da olmayacak diye. 32 yaşındaki adam bu.
Sizce de 18 yaş hayalleri değil mi? yoksa ben mi geri kafalıyım? Ben böyle diyince paşa beni küçümsemeye başladı. Neymiş ben klasik türk kızıymışım. Sabah programları izliyormuşım. Kahvaltı da belgesel izliyoruz. Tuz yemez, şeker kullanmaz, kahvaltı da mısır gevreği yer. Ben de gidip kendime bol yağlı sucuklu yumurta hazırlayıp misler gibi kahvaltımı yapıyordum inadına. Belgesel izlersin de kahvaltı da açmazsın. Bir de çok ingilizcesi var gibi yabancı kanallar açar. Ben 3 dil biliyorum, sen bana neyin havasını atıyorsun? yazarken sinirlerim zıpladı.
Acaba ben mi çok sinirli ve geçimsizim yoksa bu sinir olduğum konularda haklı mıyım ayrımını yapamıyorum.
En son ki olayda da biraz uzaklaşmak için ona gitmemeye başladım. Gitsem de erkenden kalkıp geri dönüyordum, vay efendim ben artık onun evinde duramıyormuşum, biran önce kaçmaya çalışıyormuşum.
Böyle tartışmalı bir ilişkim oldu sonunda. Kangren oldu. Bana kıskançlık yaptığım için 'sen hastasın, ben bu çocukça tavırları aştım' diyor. Çocuk olan kim acaba? Ben miyim gerçekten?
Birde bunların üstüne ilk başta anlattığım kişi; ilişkim olduğunu duyup bana ateş püskürdü. Biz ayrıldık diyorum 'ne ayrılması sen bana yanlış yaptın, senin komplekslerin ve manyaklıkların yüzünden senden uzak durdum ve hala iletişim halinde olmamızın sebebi bu diğer türlü tamamen kopmuştuk' diyor. Hala ilişkimiz var sanıyormuş. Bunlar mı seçmece yoksa bende mi bir tuhaflık var gerçekten anlamıyorum. İlişkide ilgilenmeyen adam 'seni çok yanlış tanımışım, sen beni mahvettin' demeye başladı.
Bu anlattığım olaylarda sorunlu olan ben miyim?
Kendimi hangi yönlerden törpülemem gerekiyor sizce?
Yoksa haklı mıyım?...
Son düzenleyen: Moderatör: