Yorumum küba üzerine olmadı. Genel olarak komünizm üzerine. Kübada komünizm baki kalsın halk nasıl istiyorsa öyle olsun tabii.
Komünizm olan bir memlekette yolsuzluk olması o sistemin toplumun bozulduğunu delalettir bence. İlk mesajımdaki belirttiğim gibi güç tatlıdır. İnsan nefsi gibi bir gerçek var. Süper ahlaki bir standartı yakalamak gerekiyorki kübada komünizm baki kalsın. İnsanlık bu kadar kötüye giderken imkansız. Yani ahlaki mükemmellik ütopya. Bu da sadece komünizm için değil diğer sistemler içinde geçerli. Benim gözümde bu varsayım oldugu sürece sistemlerin hepsi bozulmaya mahkum.
Komünizmde güç tatlı gelince bizim basımızdaki adamlar gibi bir adamın eline geçtiğinde sistemin devamlılığı için gereklilikler yani çarklar bozulacaktır. Bir kaç yıl önce yablış hatırlamıyorsam Kübada toplumsal disiplinsizliğin maddi ve ahlaki çöküşü doğurduğuna dair haberler çıkmıştı. Bir dizi reform yapıldı sanırım. Bu da ceketin yırtılan kısmını yama yapmaya benziyor.
Özünde sistem çöktüğünde hepsinin sonu aynı oluyor. Vardıkları noktada çöp oluyor.
Olay denge ve denetimle alakalı. Komünizmde dahi denge denetim düzgün işlemezse, yolsuzluklar ve güç savaşlarıyla sınıf refah ayrışması olmayacak mı?
Bu da bana çok tanıdık yaşadığımız bazı fıkra gibi olayları hatırlatıyor.
Tek bildiğim gücün cok tehlikeli oldugu.
Saçmalamışta olabilirim accık uykum geldi affola.
Konu Komünizm olunca, kaçınılmaz bir şekilde dahil edilecek yegane ülkede elbette ki rüyaların vücut bulmuş hali olan Küba'dır.
"Komünist ülkede yolsuzlukluk" olduğunu iddia etmişsin. Fakat ben bunun asılsız, hatta asparagas bir haber olduğunu gönül rahatlığıyla, altına adımı ve kalıbımı koyarak söyleyebiliyorum. Muhtemelen Forbes dergisinde yer alan ve zamanında çok tartışılmış, bizzat Castro tarafından 4 saat süren canlı yayın boyunca yalanlanmış devamı niteliğinde tek bir yazının, bilginin ve kaynağın bulunmadığı haberden bahsediyorsun. O, bir finans dergisi. Ki kendileri seçilmiş başkanı, bir doktor ile hizmetlinin ancak %3'lük maaş/ücret farkı alabilmesini sağlayan kişiyi, ülkesini dünya sağlığında bir numaya taşıyan şahsı, Komünizm'i sırtlamış yegane lideri "diktatör" olarak isitmlendiriyor, tanıtıyor. Yazılarında Chavez, Castro ve yoldaşlarından diktatörler olarak bahseder. Ayrıca, Castro'nun savunması karşısında tek bir anti tez öne sürememiş, ortaya attığı lafı destekleyecek bir satırlık veri bulamamıştır.
Kısacası, Küba'da yolsuzluk sorunu asla yaşanmadı.
Ve bildiğim, şimdiye dek okuyup araştırdığım kadarıyla diğer Komünizm ideolojisine bağlı ülkelerdede öyle.
Varsa bir örneğin, belirt.
Sanıyorum ki, "süper ahlaki bir standartı" yakalamanın imkansız olduğunu düşünmenin sebebi, diğer insanlarında sıkça başvurduğu bir yol olan; kolaya kaçma sevdasına tutulmuş olman.
Oysa ben sana bilgisayar başında rahatlıkla araştırabileceğin bir ülke adı vereyim ve sende bana onların "süper olanı yakalayamamış" olmaları savını destekleyecek kanıtlar bul; Küba.
Son olarak, insanın genel olarak güce tapacağını yazmışsın. Sana yine isimler vereyim, fakat karşılığında bana "nadir olan, azınlık, istisna" şeklinde yorumlar yapma. Çünkü kötüye odaklanıp azınlığı görmezden gelmek, çoğunluğu beslemektir. Ve "istisna" olmanın, gün gelir devran döner tezini çürütemeyeceğine inanıyorum.
Bir de Küba'da yapılan reformların senin gözünde "yama" görevi gördüğünü belirtmişsin. Ben hangi değişiklik ya da süregelen yasadan bahsettiğini anlayamadım. Evet, kesinlikle Venezüela'da bile ayaklanmalar yaşanıyor. Buna karşın Suudi Arabistanda insanlar sessiz, sakin. Yani kıstasın bir kesimin (zengin olan) isyan etmesi olmamalı. Bir ayaklanma, bir haykırış duyduğunda öncelikle cebinin dolu olup olmadığına bakman lazım. Elinde kürek, sırtında yük olan insanlar "eşitlik" naraları atıyorsa, haklısındır. Tıpkı SSCB'yi kuran, koruyan ve Güney Amerika ülkelerini bugününe taşıyan kadim halkların yaptığı gibi.
Ama Hummer'ını bir arka sokağa park edip "isyan" bayrağı çekenleride ayırt edebilmelisin. Çünkü onlar jantlarına eşitlikten, hak ve hukuktan daha çok değer veriyorlar.