• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Fazıl Hüsnü Dağlarca Şiirleri

DÖRT YAPRAKLI CİCEK

Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse.
Oynamamız bundandır.
Kara toprakla binlerce yıl.

Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse.
Bundandır sevmemiz
kiraz ağaçlarını.

Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse.
Kardeşliğimiz bundandır
Mavi sularla binlerce yıl.

Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse
Bundandır inanmamamız
Kocaman bombalara.

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
DÜNYACA

Burda, Hindistan'da, Afrika'da,
Her şey birbirine benzemektedir.
Burda, Hindistan'da, Afrika'da,
Buğdaya karşı sevgi aynı,
Ölüm önünde düşünce bir.

Nece konuşursa konuşsun,
Anlaşılır gözlerinden dediği.
Nece konuşursa konuşsun,
Benim duyduğum rüzgarlardır,
Dinlediği.

Biz insanlar ayrı ayrı kalmışız,
Bölmüş saadetimizi çizgisi yurtların;
Biz insanlar ayrı ayrı kalmışız,
Gökte kuşların kardeşliği,
Yerde kurtların.

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARC
A
 
GECEYE KARSI MÜDAFAA

Bu adam ölmüstür ama,
Düsmedi topraga henüz vakit.
Hayatini devrettik agaçlara
Kalbi kimlere ait.

Bu adam ölmüstür ama,
Basucundan ayrilamadik.
Sonsuz kederinde gecelerimizin
Nedendir hala bu beyazlik.

Bu adam ölmüstür ama,
Henüz durmadi nehir.
Ve nasibi muhtesem kuslar gibi
Onu götürebilir....

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
GEÇEN ŞEY

Kocaman yildizlar altinda ufacik dünyamiz,
Ve minnacik bir hane,
Kokar kir çiçekleri gün agarmadan,
Anisiz, uykusuz,
Kokar nane..

Ta öncelerden beri mestolmus herkes,
Bir bakima her sey mestane.
Hayal edilir nazli yar yönlerden,
Ask ile kuslar süzülür,
Degisir gökler sahane..

Farkinda degil gönül,
Sanki hepten divane
Içimizden, disimizdan
Geçer vakit
Zalim, zalimane...

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
GERİ VERİLEN

Peki alınız sizin
Daha istemiyorum
Bu el bu ayak
Bu duyu bu düşünce
Sizin
Daha istemiyorum

Dallarda göklerde sularda
Açılarım bir denklemle uykusuz
Belki anlarlar beni
Sevindirirler umdururlar ama
Sizin
Daha istemiyorum

Ta çocukluğumdan beri
Yanım sıra yürüyen
Sevince acıkınca
Konuşunca yazınca duyduğum şey
Sizin
Daha istemiyorum

Gece koyu karanlıklar büyür
Alır tasalarımı yollarda
Alır güzelliğimi dağlardan
Peki sizin bu doldurduğum boşluk
Sizin
daha istemiyorum

Hepsi taş toprak orman deniz
Işıksızlığını yaşadığım varlık
Yokluğunda ağrıdığım ölüler
Hepsi hepsi
Sizin
Daha istemiyorum

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
GÖNLÜMÜN İNTİHAR ARZUSU

Yaprak kokularında akşamı duyuyorum
Ki beni yokluk denen yere yaklaştıracak.
Yaprak kokularında akşamı duyuyorum
Ki alnımda sulardan şarkılardan bir şafak.

Sükûn bir gemi olur, gece bir deniz şimdi
Ki yelken gibi açmış yasını gençliğimin.
Sükûn bir gemi olur, gece bir deniz şimdi
Ki geçer dalgaları içimden serin serin.

Rüzgâr istiyorum ben ruhumun güllerine
Ki bir anda yaşasın iç içe rüyalarım.
Rüzgâr istiyorum ben ruhumun güllerine
Ki dökülsün, dağılsın, yok olsun hülyalarım...

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
GÜNLERDE

Geçip gideceksin
Karanlığın
Nereye götürdüğünü bilmeden hiç

Analar kızlar nineler oğullar
Daha da üzülürken sızlarken
Güzelleşirken daha da

Dönerdi değil mi her akşam
Kurdu andıran dağ doruğunda
Kuzey yıldızı

Verirdi ya
Anılarındaki kırmızıyı
Ağaçlar her kirazında

Sevmez miydi oğlanın esmerliğini
İnince perdeler
Kız geceleyin

Emekli nasılda bomboştu kahvede
Anlatırdı gözleri ıslak
Elleri uykulu

Bir çağrısı yokmuydu ha
Gün doğar doğmaz
Yeni otomobillerin

Kötüydü biliyorsun
Gazetedeki yazılar
Savaşlardan ekmekten kiralardan ötürü

Sen geçip gideceksin
Bütün aydınlığı
Böylece bırakıp...

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
HASRET

Sevgimi unutmak için seyrederim bir tabloyu, bir mermeri,
Ki ne kadar dalsa ruhum yeniden döner geriye
Okurum düşüne düşüne okuduğun şiirleri,
Senin düşüncen geçerken üzerlerinde bir sıcaklık kalmıştır...

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA


KORKU

Korkuyorum anneciğim, nerde ellerin
Bu gecelerden ki kalbe aşina
Havalarda büyük misafirlikler dolaşıyor.
Korkuyorum değerken karanlığın hayatına.

Korkuyorum anneciğim, nerde ellerin
Bu adamlar ki çalışmakta
Sabahın temiz şarkıları,
Yükselmiş bayraklar uzakta.

Korkuyorum anneciğim ellerin nerde
Okşa benim saçlarımı rüyaya bedel.
garip ninnilerle uyut beni,
Korkuyorum yaşamaktan ki, çok güzel...

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
ÖLDÜRDÜGÜMÜZ

Geceyle parlayan gözleri vardi,
Cesurdu, cesurdu ziyade.
Nasil ki çekti bizi,
Istifade.

Karanlik magaranin kapisinda durduk,
Geçerken biraktik tasi.
Sustu büyük bagirmasinda,
Gecelerin ve ormanlarin sirdasi.

Artik bizim gibi degil,
Su içmez, kimildamaz.
Uyanikligi hiç yok,
Uykusu az.

Öyle garip ve öyle sade,
Süsler yapacagiz süslerinden.
Tüyleri gibi aydinlik,
Ve bir sey görmeyen.

Hazir, etrafin düsmanliginda,
Zaferin bitmez tükenmez yemegi.
Aklimizin, korkumuzun, ellerimizin,
Beraber yiyecegi...

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
ÖLÜ

Hangi mahallede imam yok,
Ben orada öleceğim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.

Ölüler namına azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balık
Müslüman değil miyim, haşa,
Fakat istemiyorum kalabalık.

Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sızlamasın karanlığım havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım,
Ki bütün azalarım hülyada.

Hiç bir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı....

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
SİMGELERDE YÜZLER

Bir isik üstünde gelir
Gelir o
Isirsin
Seversin yeri gögü
Uyanmis tutsaklar çagrisina dek.
Dolar da
Dolar da yüregine tohumlarin davranisi
Uzarsin
Bir anidan bir gelecege gövermiscene.

Gelir de bir uykusuza su
Gelir bir orman uyanik yellerden.
Gider hele
Yildizlarin
Gider hele göllerin yalnizligi
Kalirsiniz
Yaptiklarinizla yüz yüze, çirilçiplak.

Almistiniz
Vurmustunuz
Ovalar basak çogalimiyla doluydu,
Derelerde vardi bilinmez anilarin gücü
Agaçlarin yemisleri sizin agirliginizdaydi,
Çalmistiniz
Öldürmüstünüz çünkü.

Bir sorgu günü degil anlamak günü
Gözleriniz açilsa
Maviden
Açik kalsa agziniz kandan simdi
Sizi bagislamaz yeralti otlari bile
Almaz yilan uykulari bile düslerinizi sizin
Siz dikeysiniz, siz hamsiniz.

Simdi ne siz varsiniz, ne o, ne oteki,
Yaban yesili ev yesilini kovmustur.
Yine issiz
Yeryüzü gökyüzü,
Yine issiz
Ölüler unutulmus gider
Ölülerin ardindan bir köpek gider.

Kopmuscasina sen simdi
Karanligin, yoklugun ardinda sen
Bitersin yerden göge
Upuzun
Egri uzun
Dar uzun.
Gider o
Gider
Gider bir isik üstünde...

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
SULAR BİZDEN AKILLIDIR

Sular bizden akillidir, daha evvel görür aksami,
Iner havadan önce, karanliga,
Büyük bir balik gibi ortadan silinir,
Kaçisirken hayvanlar daga.

Sular bizden akillidir, memnun olur,
Sadece agaçlardan.
Baska insanlardan degil,
Bizi yalniz birakan.

Sular bizden akillidir, uyumaz,
Açar mavilige, iri gözlerini.
Ve bekler bir ölüm sirri içinde,
Kendi hayatinin yerini...

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA


TENHA

Ben ölecegim, kimse seyretmesin,
Günes ve düsünceler içinde.
Soyunacagim elbiselerden ve hatiralardan,
Bir semalar sessizliginde.

Asude ve mahzun ellerimle,
Nasibimi bir kenara birakip.
Eski sarkilar söylerken,
Daglarda atesler yakip.

Kimse seyretmesin, ask ve sonsuzluk,
Garip mezarliklar arasindan gidecegim.
Kokulu sularla yikanarak
Karanliklarda zevk edecegim...

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
YALNIZLIĞIM

Ilık bir su gibidir içimde yalnızlığım,
Yalnızlığım, ruhumda uzak bir ses gibidir.
Her sabah ufuklardan mavi şarkılar gelir,
Ve her sabah ürperir içimde yalnızlığım

Güneşim aydan sarı, yarınım dünden zorsa,
Sarsın artık ömrümü tunç kandillerin isi
Üşüyen ellerimden tutmalıydı birisi,
Eğer benim gözlerim onları görmüyorsa.

Bir camın arkasında açılıyor güllerim,
Havuzum pırıl pırıl... yıkar bakışlarımı.
İşler temiz ziyalar suya nakışlarımı
Ruhumun dünyasından eser tahayyüllerim

Rüya rüzgarlarında bir yaprak yalnızlığım
Düşüncem bir neydir ki ürperir perde perde
Belki bu mısralarım esecek gönüllerde
Fakat herkese uzak kalacak,yalnızlığım...

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
YENİLEN BÜYÜR

İşte karanlik büyümüstür,
Dag daha dag
Su daha su
Yildiz daha yildiz olmustur ötelerde.
İşte karanlik büyümüstür,
Ellerin
Ayaklarin
Soluklarin karasi,
Göklere, göklerin karasina karismistir kocaman.
İşte karanlik büyümüstür,
Yarali atlarin kisnemeleri
Geri çekilen toplarin gicirtisiyla büyümüstür yusyuvarlak.
Uzaklarda
İzmirden çok uzaklarda
İşte karanlik büyümüstür,
İşte gözlerini örtmüstür yenilen...

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
ZAMAN PARILTISI

Karanliklarda, gündüzlerin arkasindayim,
Bitmis ikinci dünya savasi, ugursuz ve kahraman,
Uzakta esir uluslar türkü söyler,
Türklügümün farkindayim.

Bir soluk gelmekte karsi gezegenlerden,
Vakt içinden inmektedir gölgeler.
Toprak üzerinde, atmosferler üzerinde
Soguyan gecemin farkindayim.

Biçimler, evlere, esyalara rahatça sigmis,
Var olmus var olmayan.
Biçimler sonsuzluga yaklasmis,
Aklimin farkindayim.

Ne agaçlar uzanmis mevsimlerimce
Ne yildizlar gerçek, aydınlıgım kadar.
Aşkla kımıldayan küçücük ışıklar uçusur içimde yön yön,
Yaşadigimin farkindayim....

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
Ortaokul yıllarımdan beri çok sevdiğim, her dinleğimde-okuduğumda çok etkilendiğim şiirini sizinle paylaşmak istedim. Cuma günü sınıfta okudum ve okurken ağlamamak için kendimi zor tuttum, ne eşsiz bir şiir:

MUSTAFA KEMAL İN KAĞNISI

Yediyordu Elif kağnısını
Kara geceden geceden
Sanki elif elif uzuyordu inceliyordu
Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar
İnliyordu dağın ardı yasla
Herbir heceden heceden

Mustafa Kemal'in Kağnısı derdi kağnısına
Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifcik
Nam salmıştı asker içinde
Bu kez herkesten evvel almıştı yükünü
Doğrulmuştu yola, önceden önceden

Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif,
Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar
Kocabaş çok ihtiyardı çok zayıftı
Mahzundu bütün Sarıkız, yanısıra
Gecenin ulu ağırlığına karşı,
Hafiftiler, inceden inceden

İriydi Elif kuvvetliydi kağnı başında
Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri
Kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim
Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına
Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti
Niceden niceden

Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu.
Nazar mı değdi göklerden, ne?
Dah etti, yok. Dahha! dedi, gitmez.
Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gıcır gıcır
Nasıl durur Mustafa Kemal'in Kağnısı
Kahroldu Elifcik, düşünceden düşünceden

Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş,
Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni.
Geçer, götürür ana çocuk mermisini askerciğin
Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım
Bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır
Düşerim gerilere iyceden iyceden

Kocabaş yığıldı çamura
Büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar
Örtüldü gözleri örtüldü hep
Kalır mı Mustafa Kemal'in Kağnısı bacım
Kocabaşın yerine koştu kendini Elifcik
Yürüdü düşman üstüne yüceden yüceden.

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 
Back