• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Faruk Nafiz Çamlıbel Şiirleri

OGLUMA

Biliyorsun ki,oğlum,ortada ne sen varsın,
Ne seni yeryüzüne getirecek bir anne:
Bir gün cihana gelmen mukadderse,anlarsın,
Bu gelişten gözümü,gönlümü yıldıran ne?

Her gün saban başında topladığın kederler
Seni yorgun çıkarır sabahın altısına
Çalışkan ellerine bakanlar kirli derler,
Leke derler alnında güneş karaltısına.

İnce belin bükülmez zamanın dizlerinde,
Öpülen eteklere ayağını silersin.
Yoksulluğun yüzerek sonsuz denizlerinde
Gördüğün her kıtaya açıktan diş bilersin.

Ayağında çarıklar dökülür parça parça,
Göz yaşların çürütür gömleğinin kolunu.
Bir lokmanın ardında dolaşır haftalarca,
Sürgün gibi gezersin kendi Anadolu'nu!

Fazilet arkadaşın,hakikat yoldaşınla
Seyredersin yabancı bir ufkun baharını,
Bulutları delsen de yükselen dik başınla
Sonunda mal edersin bir dişiye varını.

Akşamları bir camın önünde seni değil,
Elindeki çıkını gözetleyen karındır.
Hakkın önünde eğil,zulmün önünde eğil!
Taçlar bile cihanda eğilen başlarındır...

Derdim,omuzlarına yük olmasın bu varlık,
Derdim,oğlum ne haktan,ne kuldan bir şey umsun.
Nasip olmaz kimseye bu kadar bahtiyarlık
Ki sen benim doğmamış,doğmayacak oğlumsun!

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
 
ONU BİRGUN GÖRMEDİM

Yüzüme sert çizgiler çekti senin adını,
Hasret saatlerini saydı saçımda aklar.
Senin ağzından çıkan bir cümlenin tadını
Ne bugün içki verdi,ne bu gece dudaklar!

Sorma,nasıl yollarda tutunabildiğimi,
Nasıl siyah rüzgara yaşımı sildiğimi...
Görür görmez kapında yere devrildiğimi
Ürperdi bir tekinsiz kedi gibi sokaklar.

Gece muzlim şeklini bana çizmese perde,
Sesin bir sırça gbii kırılmazsa içerde,
Beni bugün serilmiş görenler orta yerde
Yarın da bir çukurun içinde bulacaklar...

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
 
ÖLÜMÜ HATIRLATAN KADIN

Kayalıklarda gördüm seni,bir sisli günde,
Fırtınadan saçların çözülmüş bir demetti.
O kayalıklarda ki bir yıl evvel üstünde
Çöllerden aşık dönen bir genç intihar etti.

Seni her nerde,artık,her ne suretle görsem
Bir gölgenin duyarım ruhuma düştüğünü.
Ben de o aşık gibi bir kayada ölürsem
Rabb'im mukaddes etsin seni gördüğüm günü!

Kayalıklarda bir genç öldüğü gün beldenin
Halkı seni karanlık rüyalarında görmüş,
Ey yadı gönlümüzden çıkmayan afet senin
Sevmediklerin değil,sevdiklerin ölürmüş.

Bazı ruhum kararır kefenlerden,mezardan
Yok mu,Rabb'im,ölümün bir güzel şekli,derdim.
O kayalıklarda ilk seni gördüğüm zaman
Hayalimde ölüme en güzel şekli verdim.

Başka bir göz yaşını dudaklarınla silsen
Ürpererek:Bu,derim,mezardan bir nefestir!
Buna kıskançlık deme,bence değil yalnız sen,
Seni gören göz bile ne kadar mukaddestir!

Kimse karşında belki titremez gönlüm gibi,
Bense hala korkarım dizinde ağlamaktan.
Teması korku veren tatlı bir ölüm gibi
Daha cana yakındır görünüşün uzaktan

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
 
SANAT

Yalnız senin gezdigin bahçede açmaz çiçek,
Bizim diyarımızda binbir baharı saklar!
Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek,
Incinir düz caddede dağda gezen ayaklar.

Sen kubbesinde ince bir mozayik arar da
Gezersin kırk asırlık bir mabedin içini,
Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda,
Bize heyecan verir bir parça yesil çini...
Sen raksına dalarken için titrer derinden
Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebegin,
Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden
Topraga diz vurusu da? gibi bir zeybegin.

Fırtınayı andıran orkestra sesleri
Bir ürperi? getirir senin sinirlerine,
Izdırap çekenlerin acıklı nefesleri
Bizde geçer en hazinli bir musiki yerine!

Sen anlıyan bir gözle süzersin uzun uzun
Yabancı bir Sehirde bir kadın heykelini,
Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun
Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini...

Baska sanat bilmeyiz, karsımızda dururken
Söylenmemi? bir masal gibi Anadolu'muz
Arkada? biz bu yolda türküler tuttururken
Sana ugurlar olsun...ayrılıyor yolumuz!

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
 
SEN NERDESİN ?

Caddeden sokaklara doğru sesler elendi,
Pencereler kapandı,kapılar sürmelendi.
Bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar,
Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar...
Son yolcunun gömüldü yolda son adımları,
Bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları.
Mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda:
Yanan alnım duvarda,sönen gözlerim camda,
Yuvamı çiçekledim,sen bir meleksin diye,
Yollarını bekledim görüneceksin diye.
Senin için kandiller tutuştu kendisinden,
Resmine sürme çektim kandillerin isinden.
Saksıda incilendi yapraklar senin için,
Söylendi gelmez diye uzaklar senin için...
Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle,
Saatler son gecemin geçti cenazesiyle,
Nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü,
Sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü...

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
 
SERENAD

Bir nisan akşamı,serin bir günün,
Şark'ın bu sevimli,güzel köyünün
Cenneti andıran bir akşamıydı.

Sizi ilk balkonda gördüğüm gündü,
Yüzünüz sararmış gibi göründü,
Acaba ruhunuz çok hasta mıydı?

Sordum ki bu kimdir,gülümsediler,
Eşinden ayrılan bir kız dediler,
Gezdiği yer işte bu ücra saray.

Hicran ne anlamış,sevda ne bilmiş,
Ağlatmış,ağlamış,sevmiş,sevilmiş
Bir güzelmişsiniz,isminizde Ay.

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
 
SON ASIK

Hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım,
Ey sevdiğim, ben umitsiz değilim gene
Ak düşünce saçların kumral rengine
Kollarında son aşıkın ben olacağım.

Ey başında şimdi sevda rüzgarları esen
Böyle her gün yollarımdan geçsen de süzgün
Sen benimsin büsbütün terk olunduğun gün
O mukadder günü, bilmem, düşündün mü sen...

Ben bir beyaz şaçlı aşık, sen bir ihtiyar
O gün bana yalaşırken ey ilahi yar
Esirgeme gözlerimden bir son buseni...

Kirpiğinden yavaş yavaş bir damla aksın,
Çünkü, ruhum, sen de o gün anlayacaksın
Ki hiç kimse benim kadar sevmemiş seni...

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
 
SUYUN USTUNDE MISRALAR

Dün gece parçaladı bir aslan kafesini
Bir gönül sonsuz ufka yol aldı kartal gibi
Fırtınam!Baş ucunda duyunca nefesini
Otuz yıllık bir ağaç eğildi bir dal gibi...

Tatmak için enginin şi'rini dalgalarla
Kalbimiz göğsümüzde ayrı bir şeydi yarda
İki taş heykel oldu vücudumuz kenarda
Ruhumuz enginlere açıldı sandal gibi...

Sonsuzluğun sırrına ererek biz denizde
Sonsuzluğu yaşatmak istedik sevgimizde
Saçımız ağarmadan toprak olunca biz de
Gezecek maceramız dillerde masal gibi...

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
 
ZAFER TURKUSU

Yaşamaz ölümü göze almayan
Zafer, göz yummadan koşarda gider.
Bayrağa kanının alı çalmayan
Gözyaşı boşana boşana gider..

Kazanmak istersen sen de zaferi
Gürleyen sesinle doldur gökleri
Zafer dedikleri kahraman peri
Susandan kaçar da coşana gider...

Bu yolda herkes bir ey delikanlı
Diriler şerefli ölüler şanlı
Yurt için döğüsen başı dumanlı
Her zaman bu sandan, o sana gider...

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
 
ALLAH'A ISMARLADIK



Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git
Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git...

Yavrusunun yoluna dalan bir dul bakışı
Andırıyor ışıksız evinde pencereler.
Biraz yeşermek için beklesin artık kışı
Çağlayansız yamaçlar,suyu dinmiş dereler...

Bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna
Buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz
Benim kadar titremez hiç bir yiğit oğluna
Hiç bir ana kızına bu kadar düşkün olmaz...

Bin fersahtan duyarım kimle gülüştüğünü
Alnından öz kardeşim öpse ben irkilirim
Değil yalnız ardına kimlerin düştüğünü
Kimlerin rüyasına girdiğini bilirim..

Gözlerimi gün gibi kamaştıran yüzünü
Daha candan görürüm senden uzaklaşınca
Sararırsın dönüşte görünce öksüzünü
Bir gelinlik kız olur aşkım senin yaşınca.

Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git.
Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git...
 
Back