Fareler ve İnsanlar - Özet - John Steinbeck

BenNazKsK

Çiçek&Böcük:)
Kayıtlı Üye
6 Mayıs 2007
3.943
9
Fareler Ve Insanlar (john Steinbeck)

FARELER VE İNSANLAR

JOHN STEİNBECK (1902 - 1968) :


California’da bir ırgat ailenin çocuğu olan John Steinbeck , öteki yaşıtları gibi küçük yaşlarda çiftçilik yaptı . Üniversitede oku¬yabil¬mek için duvarcılık, boyacılık, kapıcılık, eczacılık işleri yaptı. John Steinbeck 27 yaşında ilk romanı “Altın Kadeh”i yazdı. Bu yıllarda balıkçılar, serseriler ve her türden renkli kişilerle ilişkiler geliştirdi.
John Steinbeck ’ in yapıtları, imgelerden bolca yararlanan “sanatsal” yapıtlar olmaktan çok, yüzyılın başında önemli toplumsal değişimler yaşanan topraklarda, toplumsal gerçekliğin, ayrıntılı bir gözleme dayanan, tamamıyla gerçekçi birer yansıtılışıdır.
En önemli eseri olan “Gazap Üzümleri” romanında, tarımdaki hızlı kapital¬ist¬leş¬me sürecinin toplumsal anlamını ve küçük çiftçilerin hızlı proleterleşme sürecini anlatır. Küçük toprakları, bankalar tarafından istimlak edilen Oklahomalı çiftçiler, topraklarından kovulup, kapitalizmin olağan işleyişi gereği açlığa ve işsizliğe terk edilirler. Başka çalışma olanağı olmadığından, California’ya, emeklerinin, yok pahasına kullanılacağı büyük kapitalist çiftliklere doğru giden bu aileler birbirleriyle yarışır .
Proletaryanın doğuşu her yerde sancılı olmaktadır ve bu süreçte yaşanan dramatik durumları gerçekçi ve çarpıcı bir biçimde Steinbeck eserlerine yansıtmıştır. Tek yiyecekleri olan katı ekmeği dişleri olmadığı için yemekte zorluk çeken büyükannenin, sonunda bu uzun yolculuğa dayanamaması, çocukların kitlesel açlığı vb. sahnelerden etkilenmemek mümkün değildir. Cüzi bir alışveriş için girdikleri dükkanda geçen sahne, çocukların şeker de yiyebildiği bir dünya özlemini körükler.
“Fareler ve İnsanlar”, “Sardalye Sokağı”, “Cennetin Yolu” yazarın diğer önemli eserleri arasındadır. California’daki ırgatların grevini anlatan “Bitmeyen Kavga” adlı romanı dolayısıyla, Steinbeck’in adı ise, ABD’de “Kızıl”a çıkmıştır.

Roman Hakkında:

Bu romanın içeriğinde geçenler sevdiklerine dokunmak ve onları hissedebilmek isteyen bir insanın kurbanları anlatılmaktadır . Beğendiği varlıkları , anlık bir heves içinde mıncıklamak¬tan aldığı zevk onun hayatına mal olmuştur .
Romanın adı (FARELER VE İNSANLAR) ilk bakışta yazarın ne anlatmak istediğini yansıtmamakta . Romanın adını ilk gördüğümde bu romanın fareler ve insanlar arasındaki bağları benzerlikleri yansıttığını düşünmüştüm . Fakat kitabı okuyunca kitabın içeriğinin düşündüklerimle alakadar olmadıklarını fark ettim . Çünkü roman akılsız bir insanın çevresindeki insanlarla ve hayvanlarla olan ilişkilerini anlatmaktadır .



LENNİE:

Lennie , George’un Clara teyzesine bakmak için söz verdiği , aklı çalışmayan , bu şahısın unutkanlığı vardı ve her şeyi unutuyordu . Anlamsız bir suratı vardı , iri ve ölü gibi bakan gözleri , düşük ama iri omuzları vardı . Ayaklarını tıpkı bir orangutan gibi sürüyerek yürü¬yor¬du . İki ağır kalas parçası gibi sallanmadan yerinde duran kolları vardı . Arkadaşı George ise tam zıttı tipte bir insandı .
İlk bakışta kötü biri olmadığı anlaşılırdı . Saf ve temiz kalpli olduğu gibi salaktı da. Hiç sinirlenmezdi . Karşısında onunla dalga geçen kişi için kılını bile kıpırdatmazdı . Konuşmaları ve hareketleri tıpkı bir çocuk gibiydi . Çocuktan tek farkı fazla gelişmiş vücuduydu . Sevdiği her şeye dokunmak onları hissedebilmek isterdi .Yolda yürürken bulduğu ölü fareleri cebine atar ve okşardı . Yeni doğmuş fareleri , köpekleri mıncık¬lamayı çok severdi . Gördüğü ve hoşlandığı nesneleri okşardı .
Her şeyi unuturdu . Unutkanlığın yanına saflıkta eklenince başına gelmeyen olay kalmazdı . Yani Lennie tam manasıyla bir mongol gibi davranıyordu.

GEORGE:

George arpa çekme işine kendini adamıştı . Para kazanabilmek için köyden köye Lennie ile birlikte gezmektedir . Her arpa işçisi gibi boş hayaller kurardı .
Kendisi orangutan ayı karışımı gibi iri olan arkadaşı Lennie‘nin yanında minnacık kalıyordu . Vücudunun bölümleri kendisini ilk bakışta hemen belli ederdi . İncecik kolları küçük ama güçlü elleri vardı . Canlı ve keskin bakışlara sahip , kemikli bir burnu olan ve yanık tenli bir kişidir .
Her zaman Lennie yüzünden iş alamayacaklarından çok korkardı . O yüzden Lennie ’yi konuşturtmazdı . Bazen George dayanamayıp Lennie ye sinirlenirdi . Çünkü hem unutkandı hem de budalaydı . O yüzden Lennie ‘nin yanında bulunmaktan bazen yakınırdı .
O da her arpa işçisi gibi parlak metal düğmeleri olan mavi keten pantolon ve ceket giyerdi . Başında kalıbı bozulmuş siyah yamuk yumuk bir şapkayla gezerdi .
Arkadaşının başkaları tarafından öldürülmesine dayanamadı ve kendi elleriyle öldürdü .




SLİM:

Slim çiftliğin arabacılarının en tecrübelisidir . Kimsenin dalaşamayacağı biri idi . Arabacıydı fakat çiftliğin kralı gibiydi . Öteki işçiler gibi mavi keten pantolonla kısa bir ceket giyerdi . Başında ise fötr bir şapka vardı . Davranışları¬n¬a bakan biri onda soylu biri yada usta bir tiyatro oyuncusu havası görürdü . Ağırbaşlı , oturaklı haliyle ister istemez büyük bir saygı uyandırırdı . O Konuş¬maya başlayınca herkes susar ve onu dinlerdi .
Başkasını dinlerken kulakları sanki sesten , sözden ötesine , daha derinlikler¬de yatan duyguları ve kelimeleri de anlardı .
Slim soğuk kanlı , sağlam kişilikli , hareketleri oturaklı olan bir şahıstır.

CROOKS:

Çiftliğin seyisi Crooks‘tu seneler önce California’da doğmuştur . Buna rağmen o yöredeki tek zenci o ‘dur .
Zamanında beyaz çocuklarla oynamış , onlarla kaynaşarak arkadaşlıklar kurmuş¬tu . Şimdi çiftlikteki tek zenci o idi ama eskisi gibi insanlarla anlaşmaktansa susmayı tercih ediyordu . Samanlığın duvarına bitişik olan kulübede kalıyordu .
Hiç kimsesi yoktu . Kimsesi olmadığı için sıkıştığı konularda kimseye danışamı¬yordu . Hafif kamburca bir sırtı vardı . Kendi halinde sessiz biri olmaya mahkum kalmıştı . Çünkü diğer işçiler onu aralarına almazlardı . Herkes hıncını zenciden çıkarırdı . Patron bile sinirlenince hıncını seyisten çıkarırdı . Fakat seyis bunlara pek aldırmazdı . O da içten onlara karşı nefret duyardı .
Durumun böyle olması onu geceleri odasında kalarak kitap okumasına yol açmış¬ geceleri düşüncelerin arasında boğulmasına sebep olmuştur .

CANDY:

Yaşlı adam Candy çiftliğin işçilerindendi . Yatakhanenin temizliğinden sorumluydu . Bir de köpeği vardı . Fakat Carlson çok şikayetçiydi bu durumdan
Kör gözleriyle , dökülmüş dişleriyle oynatamadığı bacaklarıyla Candy ‘ye faydası olmayacağını anlatmaya çalışıyordu . Sonunda Candy ‘yi ikna etti . Carlson tarafından köpek (Luger) silahla öldürüldü .
Candy ‘nin bir eli yoktu . Elini çiftlikte kaybetmişti . Namuslu biriydi . Patronun gelinin cazibesine katlanabiliyordu .

CURLEY:

Curley çiftlikteki patronun oğluydu . Bu yüzden herkese karşı şımarık ve dik davranırdı . Ufak tefek kahverengi gözlü bir gençti . Yanık teni , gür kıvırcık saçları vardı . Yüksek topuklu çizmeler giyerdi .
Lennie ’ye daha ilk görüşte sinir olmuştu . Bir zamanlar hafif siklet boksör¬dü . Bu nedenle iriyarı insanları hiç sevmeyen bastıbacak bir tiptir . Lennie ’nin ızbandutluğu onun büyük ölçüde sinirini bozmuştur . Bu yüzden onunla dövüşebilmek için yer arıyordu .
Gün geldi ve olmadık anda Curley Lennie ‘ye sataşmaya başladı . Sonra Curley Lennie ‘yi yumruklamaya başladı . George’dan onu durdurmasını istedi ama George yapamadı . Olmayınca o da karşılık verdi . ve Patronun şımarık oğluna gününü gösterdi . Fakat Curley ’in bunu hak ettiğini herkes biliyordu . O yüzden kimse Lennie ‘ye kızmadı .
Curley bir süre sonra evlendi .

PATRON:

Patron kısa boylu tıknaz bir adamdı . Başında kirli eski püskü bir şapka ile gezerdi . İşçileri gibi o da mavi ketenden bir pantolon giyerdi . Yalnız sırtında fanila gömlek ve düğmeleri iliklenmiş koyu renk bir yelekle siyah bir ceket var¬dı . Yüksek topuklu çizmelerindeki mahmuza bakınca sıradan biri olmadığı an¬laşılırdı .
İşçilerin gözünde kötü biri değildi . Gerçi zaman zaman şerrinden kimsenin yanına yaklaşamadığı gibi kızdığında seyisten hıncını çıkarırdı .
Çoğu patron gibi işçilerine zulüm eden onlarla sadece iş alanlarında görüşen tiplerden değildir . Bir keresinde Noel ‘ de işçilerine bir damacana viski getirtip gönül rahatlığıyla eğlenmelerini sağlamıştı . O işçiler arasındaki güreşlerden de izlemişti .
Sonrada Soledad’a gitmiştir.

KADIN:

Curley ’in hanımı evleneli iki hafta olmasına rağmen başkalarıyla beraber oluyordu . Giyinişiyle ve sözleriyle işçileri baştan çıkarmaya çalışırdı .
Titrek ve pürüzlü bir sesi vardı . Belki de çiftlikte göze çarpan tek kadın olduğu düşüncesiyle herkese yanaşırdı . Gördüklerini ‘canım , cicim vs.’ diye çağırarak kandırmaya çalışırdı .
Günün birinde akılsız Lennie ‘yi samanlıkta yakalamıştı . Lennie de kadına kandı ama kadın Lennie ‘nin huyunu bilmediği için Lennie saçını çekince bağır¬dı . Ve Lennie hiddetlenerek kadını itti ve boynunun kırılmasına sebep oldu .
Kadın her koyun kendi bacağından asılır sözüyle özdeşti .






MEKANLAR:


1-SOLEDAD:

Soledad sessiz sakin ormanlık bir kasabadır. Bir kaç mil güneyinden bir nehir geçer. Bu nehrin yakınında gali ban dağları vardır. Diğer yanında baharda yeşeren ve alt yaprak diplerinde kısın su taşkınlarının bıraktığı kalıntıları taşıyan salkımsöğütleri ve cam ağaçları vardır. Kıyılarda yapraklar uzanmıştır.Ağaçların arsından bir patika uzanır. Çevredeki çiftliklerden derin suda yüzmeye gelen çocuklarla gün boyu ana yolu tepip yorgun düşmüş ve geceleyin nehir kıyısında dinlenmek isteyenlerin üzerinden geçe geçe sertleştirdikleri toprak bir yoldur bu.

2-YATAKHANELER:

Uzun dikdörtgen biçimde bir yapıydı. İç duvarları badanalı yerler boyasızdı. Sekiz tane kerevet vardı. Her birinin üstünde açık yanı öne bakar şekilde duvara çakılmış elma kasaları vardı. Bunlar yatak sahiplerinin eşyalarını koymaya yarardı. Duvarların birine yakın soba vardı borusu doğrudan tavandan çıkıyordu. Ortada dört köşe büyük bir masa vardı. Masanın çevresinde oturmak için kasalar vardı.

3-CROOKSUN BARAKASI:

Samanlığın duvarına bitişik küçük bir baraka halinde konuşlanmıştı. Crooks 'un yatağının içi saman dolu uzun bir tahta kasadan oluşuyordu. Üzerine battaniye seriliydi. Yatağın üzerindeki elma kasasında ilaçlar sabun kutuları ve konserve kutusu vardı. Şahsi eşyaları etrafa dağılmıştı. Crooks 'un bir çift ayakkabısı , lastik çizmesi çalar saati tüfeği vardı. Yatağın üstündeki rafta kitapları da vardı. Baş ucundaki duvarda bulunan bir çividen bir gözlük sarkıyordu. Oda süpürülmüş ve temizdi
 
evt çok hoşuma gitmişti ilk okuduğumda ilginç bi konu filminide seyretmiştim ben seyretmediyseniz tavsiye ederim
 
uzun seneler oldu okuyalı ama hala aklımda okunması gereken bir kitap..
 
X