- 20 Kasım 2006
- 1.098
- 26
İLKE 1: SÖYLEYİN
Aklınızdan geçen her şeyi söyleyin kaygılarınızı, korkularınızı ve isteklerinizi dile getirin. Sizin için önemli konulara eşinizin de önem vermesi için tercihlerinizi ortaya koymanız gerekir. Her duygunuzu açıklıkla paylaşmak, aranızda bir yakınlık bağı oluşturur. Bu da birbirinize olan bağın güçlenmesini ve derinleşmesini sağlar. Ayrıca kendinizi ciddiye alarak, duygu ve düşüncelerinize saygıyla kulak vererek, eşinizin de sizi anlayışla dinlemesi olasılığını arttırabilirsiniz.
• Gerçekten söyleyin: İpucu vermek yada dolaylı iletişim, riski fazla, kazanç umudu az bir stratejidir. Duygu ve istekleri açıklıkla ifade etmek her zaman daha etkilidir.
• Ummaktan ve merak etmekten kaçının: Eşinizin aklınızdan geçenleri okumasını ummanız, hem onu hem de sizin aklınızı karıştırır: Aynı sizin eşinizin aklından geçenleri okuduğunuzu zannettiğiniz gibi. Ummak ve merak etmek konularının alternatifi, söylemek ve sormaktır.
• “Biliyorsun, bence” lere dikkat edin: Eşinize belli bir konudaki düşüncenizi daha öncede ifade ettiğinizi düşündüğünüzde sözlerinizle biliyorsun, bence diye barlarsınız oysa “biliyorsun, bence” diye başlamak yerine düşüncenizi dolaysız olarak ifade etmeniz daha doğrudur, çünkü diğeri eleştirel yöntemdir ve karşınızdaki insanın hemen kendisini savunmaya çekmesine neden olur.
• “İstediklerinizi söyleyin, istemediklerinizi değil”: İstemediklerinizi söyleyerek kaygılarınızı dile getirebilirsiniz, ama bu yolla istediklerinizi ifade etmiş olmazsınız. Birine istemediklerinizi söylemek, o insana renkli bir fotoğraf vermek yerine filmin negatifini vermeye benzer eşinize negatifler vermek yerine pozitifi verin, yani istediklerinizi ifade edin.
• “Rica edin, şikayet değil”: Şikayetler geçmişe odaklanır, umutsuzluk yaratır. Ricalar tercihlerinizi ifade eder gelecekle ilgili davranışlarınıza odaklanır ve şimdiki durumunuzu düzeltmeniz yolunda size yol gösterirler.
İLKE 2 : DUYGULARINIZI DİLE GETİRİN
Duygularınız eşinizle paylaşmanız gereken önemli bilgilerdir. Aynı zamanda duygularımızı düşüncelerimiz için bir başlangıç noktası olarak almamız gerekir. Duygular, düşünceler ve eylemler birbirinden ayrılmazlar: Üçü bir arada iş başındadır. Bir duygunuzun farkına vardığınızda, aldığınız mesajı doğru değerlendirebilmeniz için, o duygu hakkında iyice düşünmeniz gerekir. Duygularınızı bu şekilde kullanabilirseniz, kaygılarınızın, korkularınızın ve tercihlerinizin neler olduğunu anlamanızda size yol gösterirler.
• “Duygular tek sözcükten oluşan etiketlerdir”: “Hissediyorum” demek bir takım duygular içinde olduğunuzu belirtir. Duygunuza utanç, neşe, sinirli, iğrenmek gibi bir etiket yapıştırıp, bu duygunuza odaklanmakla ilk adımı atmış olursunuz.
• “Senin .... tığını hissediyorum” şeklindeki ifadelerinize özellikle dikkat edin : “Senin yeterince uyumadığını hissediyorum şeklindeki bir ifade bir duygunun ifadesi değil, karşıdaki insan hakkında söylenmiş bir sözdür. Karşıdaki kişinin hemen savunmaya geçmesine neden olur, çünkü bir eleştirinin yolda olduğunu göstermektedir. Çözüm duygulardan önce düşüncelerin ifade edilmesindedir.
• “Duygularınızı sözcükler dökün davranışlara değil”: Duyguların davranışlarla değil sözcüklerle ifade edilmesi yanlış anlaşılma riskini azaltır ve eşinizin tepkilerinin de içten olmasını sağlar.
• “Kışkırtıcı bir dil kullanmaktan vazgeçin”:kullandığınız dil duygusal anlamda ne kadar yoğunsa eşinizin yanıtları da o kadar yoğun olacaktır. Her ikinizde ne kadar duygusal olursanız, tartıştığınız konu ne olursa olsun birbirinizi düşman görmeniz o kadar olasıdır.
• “Benim kendimi....... hisetmeme neden oluyorsun” dememeye özen gösterin: Örneğin “Benim kendimi çok kötü hissetmeme neden oluyorsun ve ne yapacağımı bilemiyorum.” Gibi bir cümle bir suçlamadır, duygularınızı ifade etme biçimi değil. Böyle bir ifade duygularınızın sorumluluğunu sizi dinleyen kişinin omuzlarına yükler. Oysa “Kendimi çok kötü hissediyorum” cümlesi yaşadığınız durumu tanımlar bir suçlama değildir.
İLKE 3 GİRMEK YASAKTIR
Eşinizin düşünceleri hakkında konuşmamalısınız kendi düşünceleriniz hakkında konuşmanız ve eşinizin düşüncelerini sormanız çok önemlidir: Ancak eşinizin düşünceleri hakkında konuşmakla, kendi kişisel duygu ve düşüncelerinizle eşinizin kişisel duygu ve düşüncelerinin arasındaki sınırı zorlarsınız.
Eşiniz hakkında konuşmak, eşinizin özerkliğini tehlikeye atar ve iki ayrı birey değil de tek bir insanmışsınız gibi olağandışı bir durum ortaya çıkar. Bireyler bağımsız kimliklerini yitirmek istemezler. Eşinizin düşünceleri hakkında yorum yapmak aranızda zıtlık doğmasına neden olurken eşinizin kaygıları yada düşünceleri hakkında soru sormak sizi birbirinize yakınlaştırır.
• “Sınır ihlallerini bırakın iç görü kazanın”: Bir başkası adına konuşmak, ona ne yapması yada kendisini nasıl hissetmesi gerektiğini söylemek, o insanların sınırlarını zorlamak anlamına gelir. Bu tür sınır ihlalleri hiç farkına varmadan gerçekleşir ve ters bir tepkinin bedeli çok ağırdır.Sadece kendiniz hakkında konuşmanız ve eşinize hakkında soru sormanız gerektiğini unutmayın.Sınır ihlalinde bulunduğunuzu her fark ettiğinizde eğer duygu ve düşüncelerinizi hemen kendinize yönlendire bilirseniz iç görü kazanma becerisi elde edebilirsiniz
Sınır ihlallerinin türü:Akıldan geçenleri okumaya çalışmak.duyguları okumaya çalışmak,etiket(nitelikler)yapıştırmak eleştirmek,öğüt vermek yada yönetmeye çalışmak.
• “Kördüğüm haline gelmiş konuşmaları çözün”:kördüğüm terimini eşlerin birbirlerinin duygu ve düşüncelerini ifade etmelerinden kaynaklanan karışık durumlar için kullanılıyor.Eğer eşinizin kendinizce ne düşündüğü hakkında konuşuyorsanız ve eşiniz de size karşı aynı şekilde davranıyorsa,aranızdaki diyalog zamanla çözümsüz bir hal alır bu diyalogu çözebilmek için,cümlelerinize”ben”diyerek başlayın ve sadece kendi duygu ve düşüncelerinizden söz edin,yada eşinize soru sorun.
• “Biz”diye konuşmamaya özen gösterin:”Biz” adılı iki özerk birey olduğunuz ve farklı duygu ve düşüncelere sahip olduğunuz gerçeğini maskeleyen bir sözcüktür.Duygu yada düşünceleriniz hakkında konuşurken biz adılını kullanmak gerginliklere yol açabilir.
• “Sen ...dıgın zaman ben” ile başlayan cümlelerin yarattığı cümleler:
“Sen sofrayı kurmadığın zaman ne yapacağımı bilemedim”.Diye başlayan cümleler eşinizin sizin sınırlarınızı ihlal etmeden size diyalogu sürdürme olanağı tanıdığının kanıtıdır.
Aklınızdan geçen her şeyi söyleyin kaygılarınızı, korkularınızı ve isteklerinizi dile getirin. Sizin için önemli konulara eşinizin de önem vermesi için tercihlerinizi ortaya koymanız gerekir. Her duygunuzu açıklıkla paylaşmak, aranızda bir yakınlık bağı oluşturur. Bu da birbirinize olan bağın güçlenmesini ve derinleşmesini sağlar. Ayrıca kendinizi ciddiye alarak, duygu ve düşüncelerinize saygıyla kulak vererek, eşinizin de sizi anlayışla dinlemesi olasılığını arttırabilirsiniz.
• Gerçekten söyleyin: İpucu vermek yada dolaylı iletişim, riski fazla, kazanç umudu az bir stratejidir. Duygu ve istekleri açıklıkla ifade etmek her zaman daha etkilidir.
• Ummaktan ve merak etmekten kaçının: Eşinizin aklınızdan geçenleri okumasını ummanız, hem onu hem de sizin aklınızı karıştırır: Aynı sizin eşinizin aklından geçenleri okuduğunuzu zannettiğiniz gibi. Ummak ve merak etmek konularının alternatifi, söylemek ve sormaktır.
• “Biliyorsun, bence” lere dikkat edin: Eşinize belli bir konudaki düşüncenizi daha öncede ifade ettiğinizi düşündüğünüzde sözlerinizle biliyorsun, bence diye barlarsınız oysa “biliyorsun, bence” diye başlamak yerine düşüncenizi dolaysız olarak ifade etmeniz daha doğrudur, çünkü diğeri eleştirel yöntemdir ve karşınızdaki insanın hemen kendisini savunmaya çekmesine neden olur.
• “İstediklerinizi söyleyin, istemediklerinizi değil”: İstemediklerinizi söyleyerek kaygılarınızı dile getirebilirsiniz, ama bu yolla istediklerinizi ifade etmiş olmazsınız. Birine istemediklerinizi söylemek, o insana renkli bir fotoğraf vermek yerine filmin negatifini vermeye benzer eşinize negatifler vermek yerine pozitifi verin, yani istediklerinizi ifade edin.
• “Rica edin, şikayet değil”: Şikayetler geçmişe odaklanır, umutsuzluk yaratır. Ricalar tercihlerinizi ifade eder gelecekle ilgili davranışlarınıza odaklanır ve şimdiki durumunuzu düzeltmeniz yolunda size yol gösterirler.
İLKE 2 : DUYGULARINIZI DİLE GETİRİN
Duygularınız eşinizle paylaşmanız gereken önemli bilgilerdir. Aynı zamanda duygularımızı düşüncelerimiz için bir başlangıç noktası olarak almamız gerekir. Duygular, düşünceler ve eylemler birbirinden ayrılmazlar: Üçü bir arada iş başındadır. Bir duygunuzun farkına vardığınızda, aldığınız mesajı doğru değerlendirebilmeniz için, o duygu hakkında iyice düşünmeniz gerekir. Duygularınızı bu şekilde kullanabilirseniz, kaygılarınızın, korkularınızın ve tercihlerinizin neler olduğunu anlamanızda size yol gösterirler.
• “Duygular tek sözcükten oluşan etiketlerdir”: “Hissediyorum” demek bir takım duygular içinde olduğunuzu belirtir. Duygunuza utanç, neşe, sinirli, iğrenmek gibi bir etiket yapıştırıp, bu duygunuza odaklanmakla ilk adımı atmış olursunuz.
• “Senin .... tığını hissediyorum” şeklindeki ifadelerinize özellikle dikkat edin : “Senin yeterince uyumadığını hissediyorum şeklindeki bir ifade bir duygunun ifadesi değil, karşıdaki insan hakkında söylenmiş bir sözdür. Karşıdaki kişinin hemen savunmaya geçmesine neden olur, çünkü bir eleştirinin yolda olduğunu göstermektedir. Çözüm duygulardan önce düşüncelerin ifade edilmesindedir.
• “Duygularınızı sözcükler dökün davranışlara değil”: Duyguların davranışlarla değil sözcüklerle ifade edilmesi yanlış anlaşılma riskini azaltır ve eşinizin tepkilerinin de içten olmasını sağlar.
• “Kışkırtıcı bir dil kullanmaktan vazgeçin”:kullandığınız dil duygusal anlamda ne kadar yoğunsa eşinizin yanıtları da o kadar yoğun olacaktır. Her ikinizde ne kadar duygusal olursanız, tartıştığınız konu ne olursa olsun birbirinizi düşman görmeniz o kadar olasıdır.
• “Benim kendimi....... hisetmeme neden oluyorsun” dememeye özen gösterin: Örneğin “Benim kendimi çok kötü hissetmeme neden oluyorsun ve ne yapacağımı bilemiyorum.” Gibi bir cümle bir suçlamadır, duygularınızı ifade etme biçimi değil. Böyle bir ifade duygularınızın sorumluluğunu sizi dinleyen kişinin omuzlarına yükler. Oysa “Kendimi çok kötü hissediyorum” cümlesi yaşadığınız durumu tanımlar bir suçlama değildir.
İLKE 3 GİRMEK YASAKTIR
Eşinizin düşünceleri hakkında konuşmamalısınız kendi düşünceleriniz hakkında konuşmanız ve eşinizin düşüncelerini sormanız çok önemlidir: Ancak eşinizin düşünceleri hakkında konuşmakla, kendi kişisel duygu ve düşüncelerinizle eşinizin kişisel duygu ve düşüncelerinin arasındaki sınırı zorlarsınız.
Eşiniz hakkında konuşmak, eşinizin özerkliğini tehlikeye atar ve iki ayrı birey değil de tek bir insanmışsınız gibi olağandışı bir durum ortaya çıkar. Bireyler bağımsız kimliklerini yitirmek istemezler. Eşinizin düşünceleri hakkında yorum yapmak aranızda zıtlık doğmasına neden olurken eşinizin kaygıları yada düşünceleri hakkında soru sormak sizi birbirinize yakınlaştırır.
• “Sınır ihlallerini bırakın iç görü kazanın”: Bir başkası adına konuşmak, ona ne yapması yada kendisini nasıl hissetmesi gerektiğini söylemek, o insanların sınırlarını zorlamak anlamına gelir. Bu tür sınır ihlalleri hiç farkına varmadan gerçekleşir ve ters bir tepkinin bedeli çok ağırdır.Sadece kendiniz hakkında konuşmanız ve eşinize hakkında soru sormanız gerektiğini unutmayın.Sınır ihlalinde bulunduğunuzu her fark ettiğinizde eğer duygu ve düşüncelerinizi hemen kendinize yönlendire bilirseniz iç görü kazanma becerisi elde edebilirsiniz
Sınır ihlallerinin türü:Akıldan geçenleri okumaya çalışmak.duyguları okumaya çalışmak,etiket(nitelikler)yapıştırmak eleştirmek,öğüt vermek yada yönetmeye çalışmak.
• “Kördüğüm haline gelmiş konuşmaları çözün”:kördüğüm terimini eşlerin birbirlerinin duygu ve düşüncelerini ifade etmelerinden kaynaklanan karışık durumlar için kullanılıyor.Eğer eşinizin kendinizce ne düşündüğü hakkında konuşuyorsanız ve eşiniz de size karşı aynı şekilde davranıyorsa,aranızdaki diyalog zamanla çözümsüz bir hal alır bu diyalogu çözebilmek için,cümlelerinize”ben”diyerek başlayın ve sadece kendi duygu ve düşüncelerinizden söz edin,yada eşinize soru sorun.
• “Biz”diye konuşmamaya özen gösterin:”Biz” adılı iki özerk birey olduğunuz ve farklı duygu ve düşüncelere sahip olduğunuz gerçeğini maskeleyen bir sözcüktür.Duygu yada düşünceleriniz hakkında konuşurken biz adılını kullanmak gerginliklere yol açabilir.
• “Sen ...dıgın zaman ben” ile başlayan cümlelerin yarattığı cümleler:
“Sen sofrayı kurmadığın zaman ne yapacağımı bilemedim”.Diye başlayan cümleler eşinizin sizin sınırlarınızı ihlal etmeden size diyalogu sürdürme olanağı tanıdığının kanıtıdır.