- 14 Ağustos 2009
- 53.296
- 42.833
- 898
Eski Erbil Başkonsolosu: ‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna gelindi
28/03/2016 09:28
PrintPocketPinterestGoogle+TumblrWhatsAppTwitterTelegramFacebook17
Eski Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen, Türkiye siyasetinin varoluşsal sınamalardan geçtiğini belirterek, gelinen noktayı ‘otoriterliğe gidiş ve Türkiye’nin devlet olarak öngörülürlüğünün yitirilmesi’ olarak tanımladı.
Fotoğraf: investingroup.org
Selcen Cumhuriyet gazetesinden Selin Ongun’a verdiği röportajda, Irak ve Suriye’deki mevcut duruma ve Türkiye’nin dış politikasına dair önemli tespitlerde bulundu.
Musul’un etrafının IŞİD’den temizlenmeye çalışıldığını söyleyen Selcen“Hatırlayın: IŞİD, Musul’u alırken, ‘Sykes Picot sınırını ortadan kaldırıyoruz’ demişti. Şimdi Rakka ile Musul ayrılarak Sykes Picot sınırı, yani Irak-Suriye sınırı yeniden çiziliyor” dedi ancak Türkiye’nin kritik bir noktayı gözden kaçırdığını söyledi.
IŞİD’in bir Suriye değil, Irak fenomeni olduğunu kaydeden Selcen şöyle devam etti: “Bu alev başladığı yerde yani Musul’da bitecek. Ankara’nın düşünmesi gerek: IŞİD bir devlet olma iddiası ile ortadan kaldırılabilir ama terör tehlikesi olarak hemen komşumuzda ve Türkiye üzerinden Batı’ya yönelik olarak da devam edebilir. Türkiye göz yummadığı takdirde burada IŞİD’in devam etmesine de imkan yok.”
IŞİD ateşkesin ardından Türkiye’ye sızabilir
Ateşkesten sonra, IŞİD ve El Nusra gibi örgütlerin üzerindeki baskı arttıkça Türkiye’ye çekileceğini kaydeden Selcen, “Hatay’a yerleşen bir Nusra’yı nasıl görmezden gelebiliriz? Endişenin gerçeğe dönüşmesi bir kıvılcıma bakar. Yaşadıklarımız, Türkiye’nin Ortadoğulaşması. Bu bir tehlike ve Türkiye için hiç arzulanacak bir şey değil” dedi.
Selcen, Türkiye’nin dış politikada yaşadığı krizleri ‘varoluşsal sınama’olarak tanımlayıp bu kavramı, ‘otoriterliğe gidiş ve Türkiye’nin devlet olarak öngörülürlüğünün yitirilmesi’ ile açıklıyor: “Bu varoluşsal sınamalar, iyi yönetilemediği takdirde Cumhuriyetin sonunu getirilebilir. Yerinden yönetimi güçlendirmek, ademi merkeziyetçi çözümler üretmek, Meclis’i çalıştıran, yargıyı güçlendiren önlemler geliştirmek zorundayız.”
Demokrasi iddiasında olan bir ülkede dış politikanın böyle yapılmayacağını savunan Selcen, güvenlik ve istihbarat politikaları gibi dış politikanın da Meclis denetimine açık olması gerektiğini söyledi.
Selcen dışişlerinde ‘İhvancı’ bazı ikincil kaynaklara gereğinden fazla önem verildiğini de söyleyerek, şöyle konuştu: “İdeolojik saplantılara dayanan bir yaklaşımla, varsayımlara dayanarak siyaset üretmeye çalışırsanız, kaçınılmaz olarak duvara toslarsınız. Birkaç ay içerisinde ilişkiler tamir edilerek işler yoluna koyulabilir. Bunun olması için politikanın arkasında duracak siyasi irade gerek. Ancak mevcut dış siyaset değişmediği müddetçe biz kendimizi bu tehditlere açık tutuyoruz.”
‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna gelindi
Rıza Sarraf’ın tutuklanmasının, Fatih Terim’in deyişiyle ‘ayar almam ayar veririm’ yaklaşımıyla yürütmeye çalışılan dış siyasetin sonuna gelindiğine işaret ettiğini ifade eden Selcen, Sarraf’ın tutuklanmasının diplomatik anlamıyla ilgili de “ABD gibi bir ülkede, o ülkenin başkanının bir savcıya herhangi bir talimat vermesi söz konusu değil. Ama rastgele bir tutuklama değil, ardında ciddi hazırlık var. Bu kadar kısa zamanda servet edinmiş bu denli genç bir girişimci, böylesi bir ortamda, ‘uçağıma binip bir Miami’ye gideyim’ diyecek kadar aptal olamaz. Bile bile gittiği çok belli” diye konuştu.
Selcen’e göre tutuklamanın ABD ile ilişkilerdeki etkisiniyse Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 29 Mart’taki ABD ziyaretinde göreceğiz.
‘Diplomat orada bulunabilir’
Selcen Erdoğan’ın Can Dündar ve Erdem Gül’ün duruşmasını izleyen konsoloslara çıkışmasını ise “Bir yürüyüş yapılıyorsa diplomat orada bulunup katılımcı sayısını, pankartlarda yazanları, atılan sloganları, varsa polis müdahalesinin şiddetini başkentine bildirmek isteyebilir. Ama elinde pankartla, slogan atarak yürüyen bir diplomat görürseniz, onu ülkenizden gönderebilirsiniz” diye yorumladı
http://www.diken.com.tr/eski-erbil-baskonsolosu-ayar-almam-ayar-veririm-siyasetinin-sonuna-gelindi/
28/03/2016 09:28
PrintPocketPinterestGoogle+TumblrWhatsAppTwitterTelegramFacebook17
Eski Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen, Türkiye siyasetinin varoluşsal sınamalardan geçtiğini belirterek, gelinen noktayı ‘otoriterliğe gidiş ve Türkiye’nin devlet olarak öngörülürlüğünün yitirilmesi’ olarak tanımladı.
Fotoğraf: investingroup.org
Selcen Cumhuriyet gazetesinden Selin Ongun’a verdiği röportajda, Irak ve Suriye’deki mevcut duruma ve Türkiye’nin dış politikasına dair önemli tespitlerde bulundu.
Musul’un etrafının IŞİD’den temizlenmeye çalışıldığını söyleyen Selcen“Hatırlayın: IŞİD, Musul’u alırken, ‘Sykes Picot sınırını ortadan kaldırıyoruz’ demişti. Şimdi Rakka ile Musul ayrılarak Sykes Picot sınırı, yani Irak-Suriye sınırı yeniden çiziliyor” dedi ancak Türkiye’nin kritik bir noktayı gözden kaçırdığını söyledi.
IŞİD’in bir Suriye değil, Irak fenomeni olduğunu kaydeden Selcen şöyle devam etti: “Bu alev başladığı yerde yani Musul’da bitecek. Ankara’nın düşünmesi gerek: IŞİD bir devlet olma iddiası ile ortadan kaldırılabilir ama terör tehlikesi olarak hemen komşumuzda ve Türkiye üzerinden Batı’ya yönelik olarak da devam edebilir. Türkiye göz yummadığı takdirde burada IŞİD’in devam etmesine de imkan yok.”
IŞİD ateşkesin ardından Türkiye’ye sızabilir
Ateşkesten sonra, IŞİD ve El Nusra gibi örgütlerin üzerindeki baskı arttıkça Türkiye’ye çekileceğini kaydeden Selcen, “Hatay’a yerleşen bir Nusra’yı nasıl görmezden gelebiliriz? Endişenin gerçeğe dönüşmesi bir kıvılcıma bakar. Yaşadıklarımız, Türkiye’nin Ortadoğulaşması. Bu bir tehlike ve Türkiye için hiç arzulanacak bir şey değil” dedi.
Selcen, Türkiye’nin dış politikada yaşadığı krizleri ‘varoluşsal sınama’olarak tanımlayıp bu kavramı, ‘otoriterliğe gidiş ve Türkiye’nin devlet olarak öngörülürlüğünün yitirilmesi’ ile açıklıyor: “Bu varoluşsal sınamalar, iyi yönetilemediği takdirde Cumhuriyetin sonunu getirilebilir. Yerinden yönetimi güçlendirmek, ademi merkeziyetçi çözümler üretmek, Meclis’i çalıştıran, yargıyı güçlendiren önlemler geliştirmek zorundayız.”
Demokrasi iddiasında olan bir ülkede dış politikanın böyle yapılmayacağını savunan Selcen, güvenlik ve istihbarat politikaları gibi dış politikanın da Meclis denetimine açık olması gerektiğini söyledi.
Selcen dışişlerinde ‘İhvancı’ bazı ikincil kaynaklara gereğinden fazla önem verildiğini de söyleyerek, şöyle konuştu: “İdeolojik saplantılara dayanan bir yaklaşımla, varsayımlara dayanarak siyaset üretmeye çalışırsanız, kaçınılmaz olarak duvara toslarsınız. Birkaç ay içerisinde ilişkiler tamir edilerek işler yoluna koyulabilir. Bunun olması için politikanın arkasında duracak siyasi irade gerek. Ancak mevcut dış siyaset değişmediği müddetçe biz kendimizi bu tehditlere açık tutuyoruz.”
‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna gelindi
Rıza Sarraf’ın tutuklanmasının, Fatih Terim’in deyişiyle ‘ayar almam ayar veririm’ yaklaşımıyla yürütmeye çalışılan dış siyasetin sonuna gelindiğine işaret ettiğini ifade eden Selcen, Sarraf’ın tutuklanmasının diplomatik anlamıyla ilgili de “ABD gibi bir ülkede, o ülkenin başkanının bir savcıya herhangi bir talimat vermesi söz konusu değil. Ama rastgele bir tutuklama değil, ardında ciddi hazırlık var. Bu kadar kısa zamanda servet edinmiş bu denli genç bir girişimci, böylesi bir ortamda, ‘uçağıma binip bir Miami’ye gideyim’ diyecek kadar aptal olamaz. Bile bile gittiği çok belli” diye konuştu.
Selcen’e göre tutuklamanın ABD ile ilişkilerdeki etkisiniyse Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 29 Mart’taki ABD ziyaretinde göreceğiz.
‘Diplomat orada bulunabilir’
Selcen Erdoğan’ın Can Dündar ve Erdem Gül’ün duruşmasını izleyen konsoloslara çıkışmasını ise “Bir yürüyüş yapılıyorsa diplomat orada bulunup katılımcı sayısını, pankartlarda yazanları, atılan sloganları, varsa polis müdahalesinin şiddetini başkentine bildirmek isteyebilir. Ama elinde pankartla, slogan atarak yürüyen bir diplomat görürseniz, onu ülkenizden gönderebilirsiniz” diye yorumladı
http://www.diken.com.tr/eski-erbil-baskonsolosu-ayar-almam-ayar-veririm-siyasetinin-sonuna-gelindi/
