- 12 Haziran 2007
- 4.523
- 784
Bizim geleneksel yapımızda, erkekler eşlerine "seni seviyorum" dedikleri zaman, onun kontrolünü kaybedeceğini, kendilerinin de otoritelerinin zayıflayacağını düşünürler. Kadınlar ise, genellikle sevgiyi ifade etmenin ayıplanacağı anlayışıyla yetiştirilirler. Halbuki nasıl yüz sene öncesine göre kıyafetler, günlük ihtiyaçlar değiştiyse, bazı davranış kalıplarının da değişmesi kaçınılmazdır. Zaman içinde kaçınılmaz olarak değişen davranış kalıpları sevgi dilleri için de geçerlidir. İşte bu değişimlere uyum sağlamak için, eşlerin farklı sevgi dillerini ve birbirinden farklı sevgi dillerine sahip olsalar bile bunu paylaşmayı öğrenmesi gerekir.
Sevgi, para yönetimi gibidir. Nasıl ki başarılı işadamları riske girerek yatırım yaparlar ve bu risk kar olarak geri dönerse, sevgiye yapılan yatırım da mutlaka kişiye geri döner. Verilen sevginin boşa gitme, değerlendirilmeme, anlaşılamama ihtimali vardır. Bu ihtimal, farklı sevgi dillerine sahip eşler arasında daha da yüksektir. Eşlerden biri "Ben
seni seviyorum" diyerek bir sonuç alamadıysa, B planına geçmeli, yani eşinin anladığı sevgi dilini konuşmaya çalışmalıdır. Bu ise ancak onun davranışlarını inceleyerek yapılabilir. "Ben şunu istiyorum" deyip beklemek yerine, çok iyi gözlemci olup hangi durumların onu mutlu ettiğini öğrenmek gerekir. Karşı tarafın sevgi dili, fiziksel temas, hediyeleşmek, beraber zaman geçirmek, açık iletişim kurmak vs'den hangisiyse o dili fark ederek, o yoldan ilerlemek gerekir. Yüz kapılı bir saray sarayın doksan kapısı kapalıysa, bu kapılardan zorla girmek yerine biraz uğraşıp açık olan on kapıyı bulmak ve buradan içeri girmeye çalışmak daha doğrudur. Eşinizin sevgi dilini fark etmek, tıpkı sarayın kapılarını bulmak için harcanan çaba gibi, onunla olan iletişiminiz üzerine düşünmeyi, çaba sarf etmeyi gerektirir. Bunun için yıllarca çaba gösterilmesi gerekebilir. Nitekim bizler sık sık, "Bunca yıldır evliyim, eşimin bazı huylarını yeni keşfettim" diyenlere ya da eşine sürekli sevgi gösterip karşılığını ancak yıllar sonra alan kişilere rastlarız.
Bazı insanlar, sevgilerini direkt olarak belli etmezler. Bu kişiler arasında evliliğini çok güzel yürütenler de vardır. Bu demektir ki, bu çiftlerin sevgi dilleri birbirine yakındır ve iki taraf da birbirine duyduğu sevgiyi sözden ziyade davranışla ifade etmektedir.
Prof.Dr.Nevzat Tarhan
Sevgi, para yönetimi gibidir. Nasıl ki başarılı işadamları riske girerek yatırım yaparlar ve bu risk kar olarak geri dönerse, sevgiye yapılan yatırım da mutlaka kişiye geri döner. Verilen sevginin boşa gitme, değerlendirilmeme, anlaşılamama ihtimali vardır. Bu ihtimal, farklı sevgi dillerine sahip eşler arasında daha da yüksektir. Eşlerden biri "Ben
seni seviyorum" diyerek bir sonuç alamadıysa, B planına geçmeli, yani eşinin anladığı sevgi dilini konuşmaya çalışmalıdır. Bu ise ancak onun davranışlarını inceleyerek yapılabilir. "Ben şunu istiyorum" deyip beklemek yerine, çok iyi gözlemci olup hangi durumların onu mutlu ettiğini öğrenmek gerekir. Karşı tarafın sevgi dili, fiziksel temas, hediyeleşmek, beraber zaman geçirmek, açık iletişim kurmak vs'den hangisiyse o dili fark ederek, o yoldan ilerlemek gerekir. Yüz kapılı bir saray sarayın doksan kapısı kapalıysa, bu kapılardan zorla girmek yerine biraz uğraşıp açık olan on kapıyı bulmak ve buradan içeri girmeye çalışmak daha doğrudur. Eşinizin sevgi dilini fark etmek, tıpkı sarayın kapılarını bulmak için harcanan çaba gibi, onunla olan iletişiminiz üzerine düşünmeyi, çaba sarf etmeyi gerektirir. Bunun için yıllarca çaba gösterilmesi gerekebilir. Nitekim bizler sık sık, "Bunca yıldır evliyim, eşimin bazı huylarını yeni keşfettim" diyenlere ya da eşine sürekli sevgi gösterip karşılığını ancak yıllar sonra alan kişilere rastlarız.
Bazı insanlar, sevgilerini direkt olarak belli etmezler. Bu kişiler arasında evliliğini çok güzel yürütenler de vardır. Bu demektir ki, bu çiftlerin sevgi dilleri birbirine yakındır ve iki taraf da birbirine duyduğu sevgiyi sözden ziyade davranışla ifade etmektedir.
Prof.Dr.Nevzat Tarhan