Merhabalar,
Direkt konuya giriyorum. Çok uzun olacak baştan söyleyeyim. Çünkü uzun uzun içimi dökmek istiyorum.
Eşimin ailesiyle tanıştığımdan beri sorunum hiç bitmedi. Onların açısından bakarsanız her şey normal gibi. Çünkü ben biraz pasif agresif takılıyorum. Biraz da onlar laftan anlamıyor. Bana göre tuhaf olan onlardı ama buraya ne zaman yaşadığım sorunlarla ilgili konu açsam hep linç yedim :) eşim de ailesinin tuhaf olduğunu, bu nedenle bekarken de evde çok fazla vakit geçirmediğini, bir şey yapacağı zaman onlara anlatmadığını, yaptıktan sonra haberlerinin olduğunu söylüyor. Kendisi alışmış benim de boşvermemi söylüyor hep. Çünkü gerçekten çok acayipler.
Üç erkek çocukları var ve genel olarak iletişimi kopuk bir aile yapıları var. Hiçbir zaman bir aile olarak akşam yemeği, kahvaltı, bayram yemeği vs olmamış. Hep birileri eksik. Herkes kendi kafasına göre takılıyor. Kv yemeği yapar çıkar mahalleye. Acıkan mutfaktan yemeğini alıp yer. Hep birlikte oturalım sohbet edelim diye bir şey yok. Çay demlenir tv karşısına geçilir. Kimseden çıt çıkmaz. Tv deki herhangi bir şeye odaklanırlar ve asla sohbet etmezler. Anne baba olarak çocuklarıyla sağlıklı bir iletişim kuramamışlar. Eşim daha yeni yeni bunları anlatabiliyor. Bazen gözleri doluyor anlatırken. Ama haklarını yemeyeyim evlatlarına düşkünler. Sadece yetiştirme yöntemleri acayip. Yani çocuk yetiştirmekten bir haberler desem daha doğru olur. Ben evlendiğimden beri de hiçbir zaman diğer kardeşler yemekte olmuyor ama biz sürekli zorla yemeğe davet ediliyoruz. Bayram kahvaltısına davet ediliyoruz hatta zorlanıyoruz ama gittiğimizde küçük kardeş kalkmamış oluyor. Akşamdan tembihliyor sabah uyandırmayın diye. Ortanca kardeş tatile gidiyor. Bu hep böyle. Tüm bunlar olurken de kv sürekli birbirlerine çok düşkün olduklarını ispatlamakla meşgul. Ben dışardan bakınca öyle bir düşkünlük göremiyorum. Eşime soruyorum o da diyor bizde kimsenin kimseden haberi olmaz.
Düğünden gelen takılarla araba almıştık biraz da borcumuz vardı ama araba alarak aslında iyi kâr ettik. Buna rağmen kp: araba alacağınıza borcunuzu ödeseydiniz. Araba çok gereksiz. Eşim de çocuk olunca araba daha çok lazım diyor. En yakın doktor bile arabasız eziyet oluyor vs diyor. Kp yine : biz üç tane büyüttük arabamız yoktu. Ama ne hikmetse bize hiç yürüyerek ya da dolmuşla gelmiyor. Hep eşimi arıyorlar gel bizi al, bizi eve bırak. Eğer araba o kadar gereksizse dolmuşa bin o zaman. Bi de bizim araba üzerinden planlar yapıyorlar yazın şuraya gideriz böyle yaparız. Yine linç yiyeceğim diye tedirginim ama gerçekten ben tahammül edemiyorum bu duruma. Normal mi yani?
Bebekle bu konular ne alaka diyecek olursanız bebek doğduğundan beri bize daha çok sardılar. Nefes aldırmıyorlar resmen. Sardılar diyorum çünkü her gün çağırıyorlar, gitmezsek görüntülü arıyorlar. Ertesi gün kv kendisi geliyor. O gün geçiyor eve gidiyor ertesi gün tekrar görüntülü arıyor. Tekrar çağırıyorlar vs. Sürekli böyle bir döngü var. Sanki ilk defa bebek görmüş gibiler. Bir de garip garip şeyler soruyorlar. Mesela çocuk ağlıyor neden ağlıyor diyorlar. Beş aylık bebek yani birçok şey için ağlayabilir. Acıkmış olabilir mesela. Sonra kp başlıyor saçma tespitlere. “Biz 3 tane büyüttük” ile başlayan cümleler. Bizim çocuklar gündüz hiç ağlamazdı. Bizim çocuklar şöyleydi böyleydi. Ne zaman dışardan yemek vereceksin. Et suyu verelim. Yoğurda reçel koyup veriyorduk biz. Çok sağlıklı buna da verelim. İçim şişiyor.
Reflü yatağı aldık. Kp gördü bu ne biçim yatak. Hiç sevmedim bunu. Eşim anlattı ne amaçla kullanıldığını. Kp: biz 3 tane büyüttük böyle bi şey görmedik.
Onlara gidiyoruz daha kapıdan girerken çocuğu kucağımızdan kapıyorlar resmen çekerek alıyorlar. Çocuk daha alışmadan başına üşüşüyorlar. Haliyle ağlamaya başlıyor tedirgin oluyor. Aç mı diyorlar bu defa. Niye ağladı huysuz mu hep böyle ağlıyor mu? Alıp saatlerce kucaklarında tutmak istiyorlar. Ama çocuk istemiyor. Aşırı derecede tedirgin oluyor tepkisiz kalıyor. Ne gülüyor ne ağlıyor öyle oturuyor. İyice daralınca ağlıyor al götür emzir diyorlar. Emzirmek için bile kucağıma alamıyorum. Kv alıyor odaya kadar götürüyor bana da gel diyor gidiyorum orada veriyor. İnanılmaz saçma bir ortam. Vermesen çocuğu vermedi derler. Eşim vermiyor bırakın önce alışsın diyor ama dinlemiyorlar çekmeye çalışıyorlar. Bizim çocuklar böyle değildi üç tane büyüttük hiç ağlamazlardı falan filan.
Mesela bu akşam olanları anlatayım. Eşimle bir taktik geliştirdik. Asla onlar çağırdığında gitmiyoruz. Her söylediklerine hayır diyoruz. Kendi istediğimiz zaman gidiyoruz. Çünkü aşırı ısrarlarıyla insanı bunaltıyorlar. Bu akşam da kendimiz dedik geleceğiz diye ve yemeğe gittik. Kp ısrarla çocuğu kucağında tutarak yemeğini yemek istiyor. Sıcak çorba var önünde ve oğlum uzanıyor korkuyoruz yanacak diye. Eşim çocuğu yere yatıralım biraz oynar yemek yiyene kadar böyle kucakta olmaz dedi. Kp yok ben tutarım dedi. Eşim de o zaman sen ver yemeğini ye sonra alırsın dedi. Kp yok ben böyle yerim sen geç otur yerine dedi. Kv de bırak bırak baban tutsun öyle yesin diyor. Kv bambaşka bir platformun konusu aslında ama of ne kadar çok anlatacak şey var. Gerçekten bu insanlar benim içimi şişiriyor.
Kv Sürekli çocuğu amcaların ve dedesinin ne kadar çok sevdiğinden bahsediyor. Amcaları çocuğun yüzüne bakmıyor görmeye bile gelmiyorlar oysaki. Amcası şöyle dedi dedesi böyle sevdi. Sürekli bir ispat derdinde. Bir kere amcası oğlumun fotoğrafını durumuna koymuş diye anlat anlat bitiremedi. Fotoğrafı da ben atmıştım gelip kendisi çekmedi yani
Gördünüz mü amcasının tosunu yazmış hııhhh. Ne kadar seviyor gördünüz mü diyip durdu. Aynı gün amcası beni arayıp ayak numarasını sormuştu, oğluma Ayakkabı almış biz oradayken getirdi. Benim yanıma bıraktı paketi. Ben de eşim de gelsin birlikte açarız derken kv hemen paketi kaptı açtı. Sonra bir yüz ifadesi var anlatamam. İlk kez ayakkabı görmüş gibiydi. “Hemde adidaaaas” diye uzatarak söylemesi. Kp ye uzatması. Ayakkabıyı elden ele dolaştırmaları. Sonra kp diyor ki kutusu da çok güzel saklayın kutuyu. Ayakkabısını temiz kullanın. Kullandıktan sonra kutusuna koyun diyor. Amcası da diyor ki bebek ayakkabısı olduğuna bakmayın büyük ayakkabılardan daha pahalı. İnsanın bir daha o ayakkabıyı göresi gelmiyor. Buna benzer o kadar görgüsüzce davranışları var ki anlatamam. Çocuk içlerinden birine hafif gülümsüyor mesela. Ay bu bana çok düşkün olacak diyorlar. Belki çok basit şeyler ama insan sürekli bu cahilce yorumlara maruz kalınca acayip doluyor.
Sanırım biraz benim ailemle yarışıyorlar. Doğuma bir hafta kala annemlerin alt katına taşındık. Çocuğu benim ailemin daha fazla görmesine tahammül edemiyorlar. Kv sürekli annen baban çocuğu çok seviyor mu diye soruyor. Bir kere çok seviyorlar demiş bulundum keşke demeseydim. Her aradığında torununu ne kadar sevdiğinden bahsediyor. O kadar çok sevicem ki göreceksin diyor. ??!!! Neden ya neden? Niye bu ispat çabası? Bir kere onların yanında oğlum babama güldü kollarını uzattı diye delirdiler. Eşim bazen birkaç saatliğine oğlumu alıp onlara gidiyor. Hemen kp nin kucağında oğlumun fotosunu çekip bana gönderiyor kv. Amcası çok seviyor diyor ama amcası bir doğumda gördü bir de bayramda. Bir de işte ayakkabı aldığı gün. Bebeğim beş aylık bu arada ve yakın oturuyoruz. Ona rağmen gelip görme ihtiyacı hissetmiyor. Pahalı ayakkabı almak yerine arada görmeye gelse sevdiğine inanırdım ama 5 ayda 3 defa gören birinin yeğenine çok düşkün olduğunu söylediklerinde komik buluyorum. Hediye kıstas değil bence sevgiyi göstermek için. Benim ailemle yarışacaklar diye kendilerini maymun ettiler bunun tanımı bu bence.
Oysaki asla anlatmıyorum sırf yarışa girmesinler diye. Sürekli bunu vurgulasam konusunu yapsam neyse ama sırf sakin bir hayat yaşamak için hiçbir şey anlatmıyorum. Ne ailemin aldıklarını ne nasıl sevdiklerini. Hep susuyorum. Bebek doğacağı zaman eşim söylemiş her şeyini abimin aldığını. Kv sordu ben de o zaman söylemek zorunda kaldım. Künyesini gördüler sordular yine eşim söyledi bizimkilerin aldığını.
Bu arada ailemle aynı apartmandayım ama ben gitmediğim sürece annem babam asla kapımı çalmazlar. Beni onlara gitmeye mecbur etmezler. Ben gidersem giderim, gitmezsem asla çağırmazlar. Eşim evdeyken zilimi bile çalmazlar. Bir yere giderken mesaj atarlar bir ihtiyacın var mı diye. Eşim ailemi belki 10-15 günde bir görür. O da kendisi giderse. Ben de eşim evdeyken asla gitmem. Eşim yokken sabah kahvaltıya gidiyorum bazen. Sonra yine evime geliyorum kendime ait bir düzenim var sonuçta. Oğlumla vakit geçiriyorum. Eşim bu duruma çok şaşırıyor. Benim ailemle böyle yakın olsak asla evinde oturma şansın olmazdı diyor. Ben de farkındayım zaten.
Bebekten önce ben çalışırken de bazen kv arardım hal hatır sormak için. Hemen eşimin vardiyasını sorardı. Eğer akşam evde yok dediysem ısrarla çağırırdı. Üstelik kp benden hiç hoşlanmıyor başından beri. Ama sürekli kv beni çağırıp duruyordu. Yalnız evde ne yapacaksın sıkılırsın gel diyordu. Tüm ailem akrabalarım arkadaşlarım aynı şehirde ama ısrarla sıkılınca onlara gideceğime inandırıyor kendini. Eğer böyle anormal olmasalar tabi giderdim ki ilk başlarda denedim de ama yaşadıklarımdan sonra sadece eşimle gidip gelmeye karar verdim. Yani eşim böyle istedi aslında. Bensiz gitme dedi ben de bir daha gitmedim. Sürekli aradığımda ısrar ettiği için aramayı bıraktım. Sonra kendisi sürekli aramaya başladı. Ama sadece eşim yokken arıyor. Sürekli arıyor çağırıyor. Gitmezsem kendisi kardeşlerini ya da komşusunu alıp gelmek istiyor. O zamanlar ailemin alt katında değildim henüz. Yalnız olmayı çok sevdiğimi söylerdim, sıkılırsam da arkadaşlarım geliyor ya da dışarı çıkıyorum falan derdim anlasın diye. Ama ikna olmazdı ertesi gün yine aynı şekilde arardı.
Şimdi de annemlere gidiyor muyum diye her dk görüntülü arama huyu başladı. Güya çocuğu özlüyor ama ne hikmetse sadece eşimin evde olmadığı zamanlarda özlüyor. Mesela eşim bir hafta akşamları evde. O hafta çocuğu asla görme ihtiyacı hissetmiyor. Ne geliyor ne de görüntülü arıyor. Ne zamanki eşim akşam vardiyasına dönüyor her dk görüntülü arama. Bir gün önce gelip gördüğü halde ertesi gün görüntülü arıyor. He bir de şöyle bir şey var. Bizim aile cuma akşamları toplanır. Ertesi gün haftasonu diye abimler ailecek annemlere gelirler. Yıllardır böyledir. Kimse o güne plan yapmaz. Kv de bunu öğrenmiş. Eşim gececi olduğunda hep cuma akşamları geliyordu mesela. Ben annemlere gitmeyeyim diye yaptığını düşünüyordum ben. Artık eşim vardiyalı değil ve kv hiç görüntülü aramıyor akşamları. Sadece gündüz arıyor. Çok tuhaf değil mi oğlu varken hiç gelmemesi ve aramaması? Rahatsız etmemek için diyeceğim ama hani bir kere oğlun varken gelirsin bir kere yokken gelirsin. Sürekli de olmadığı zamana denk getirmezsin.
Ayrıca sürekli beni araması artık bende travma oldu. O kadar çok arıyor ki ismini ekranda gördüğümde daralıyorum artık. Ya bir kere de oğlunu ara. Arkadaşlarıma soruyorum mesela. Hepsi oğlunu arıyor. Torunlarını sorup geline selam söyleyip kapatıyorlar. Benimki sürekli arıyor çocuk ne yapıyor uyudu mu foto at. Özledim görüntülü ara. Evdeysen geliyorum çocuğu görcem. Müsait misin demez evde olmam yeterli. Bir kere aradı dışardaydım geç döndüm. Yola çıkmış diyor ki sen açmayınca çıktım ben geliyorum. Evde değilim dedim. Çok mu uzaksın dönemez misin diyor. Benim suçum ne? Lütfen seni seviyor değer veriyor vs demeyin. Öyle olmadığını cümle alem biliyor. Beni zerre kadar sevmiyor ama benimle arası bozulursa oğlunu onlardan soğutacağımı sanıyor. Oysaki eşimle her şeyi konuşuyoruz ve kırmadan çözüm yolları arıyoruz. Eşimi hep ailesini aramaya yönlendiriyorum. Çünkü ona kalsa hiç aramaz bile. Sayemde olmayan iletişimleri arttı. Ben sevmiyorum diye eşimi neden soğutayım ki. Oğlumu da aynı şekilde asla soğutmam ve biraz daha büyüyüp bir şeyleri anlamaya başlayana kadar bu meseleleri çözüp çocuğu böyle şeylerin içine sokmamaya çalışıyoruz.
Kendisi sürekli çocuklarına babanne ve halaları kötülediği için benden de bekliyor maalesef. Cehalet kötü bir şey. Bir de fesatlık. Kv yi en iyi anlatan iki kelime cehalet ve fesatlık. Kp anlatmaya ise kelimeler yetmez
Çok uzattım biliyorum ama o kadar içim sıkılıyor ki. Eşimle çok zorlu süreçlerden geçtik kötü günler atlattık tam her şey düzeldi sonra çocuk oldu derken ailesi yüzünden huzur bulamıyoruz. Şimdilerde çocuğa yemek yedirmek için pusuda bekliyorlar. Defalarca kp sordu başlamadım dedim. Bir ay sonra dedim. Bu akşam yine diyor ki yemeğe başlasaydı sofradakilerden tattırırdık. Sofradakiler: sarma, tavuk, pilav. Ki yemeğe başlasa bile tuzsuz vs yedireceğim. Sebzeyle başlayacağım. Bir sürü ayrıntı. Doğru ya da yanlış ben çocuğumu kendi bildiğim gibi yetiştirmek istiyorum ama fırsat vermiyorlar. Ben oğlumu kendim büyüteyim diye işimi bıraktım. Uzun bir süre çalışmayı düşünmüyorum. Onlar kendilerine bırakıp çalışacağımı sanıyor ama biz hiç onlara bırakmayı düşünmüyoruz. Son zamanlarda şakayla karışık çocuğu bırakın siz gidin demeye başladılar. Biliyorum ki biraz daha büyüdüğünde sürekli bize bırakın bizde kalsın diyecekler. Babaannesi dedesi bırak tabiki demeyin gerçekten eşim bile anne babasının bu anormal hallerinden bıkmış çocuğumu neden bırakayım.
Düşündükçe içim daralıyor. Bu saçma söylemleriyle, çocuğu sürekli kendilerine bağlamaya çalışmalarıyla( kendileri söylüyor bunu, bizi sık görsün alışsın bizde kalacak diyorlar) nasıl baş edeceğim bilmiyorum. Boşver duyma diyebilirsiniz ama insan sürekli maruz kalınca gerçekten tahammülü azalıyor. Verecek cevap bulamıyorum cahilce yorumlarına. Sizler bu tarz şeylerle nasıl başa çıkıyorsunuz? Nasıl davranmalıyım? Ne söylemeliyim?