Erdoğan'ın tarihi bilgisizliği

Tarihi bilgim yok bence önemi de yok. Ben müslüman değilim ve açığım ya bana hep diyorlar osmanlının torunuyuz diye.

Ben sanki yerden bittim.

söğüt lüyüm halbuki, osmanlının ilk kurulduğu yerden.

Araştırdığım ve bulduğum kısmı ile de büyük büyük dedem Manisa sarayında imiş.

Lakin bilmiyorum çok net. kuzenim söylemişti bunu da.

Özetle ben de osmanlı torunuyum ve sizin gibi düşünmek zorunda değili, osmanlıyı da takdir ettiğim yanları olsa da takdir etmediğim yanları da vardır. Bunu ecdadını sevmemekle alakası nedir?

Ben mantarım.

Kültür mantarıyım.
 
İkinci Viyana Kuşatması (14 Temmuz 1683)Merzifonlu Kara Mustafa Paşa kumandasındaki Osmanlı ordusunun Viyana'yı kuşatması.XVII. yüzyıl ortalarında Avusturya imparatorunun, Protestan olan orta Macaristan halkına baskısı sonucu, orta Macar Beyi İmre Tököli (Thököly), Osmanlı himayesine girmişti. İmre Tököli, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'yı, Avusturya'nın elinde bulunan orta Macar kalelerini geri almaya teşvik etti. Varad (Nagy-Varda, Alm. Gros-Wardein) beylerbeyi Hasan Paşa da, orta Macaristan'a ait kaleleri geri alarak, İmre Tököli'ye verdi. Bunun üzerine, Avusturya imparatoru Leopold, Türk kuvvetlerinden yararlanarak, bu kaleleri tekrar ele geçirdi. Bu yüzden, Osmanlı-Avusturya ilişkileri bozuldu.Sadrazam Kara Mustafa Paşa'nın amacı, Avusturya'ya savaş açılmasıydı. Bu yolda, savaş taraftarı olmayan padişahIV. Mehmed Han'ı da kandırmak için, özellikle yeniçeri ağası Bekri Mustafa Paşa aracılığıyla yeniçerileri kışkırttı.Reisülküttabı ve çavuşbaşıyı Avusturya elçisiyle görüşmek üzere görevlendirdi. Osmanlı temsilcileri, barışın yenilenmesinin, ancak Yanık kalesinin Osmanlılara bırakılmasıyla sağlanabileceğini ileri sürdüler. Ayrıca, yapılan savaş hazırlıklarının tazmin edilmesi istendi. Avusturya elçisi, kendisinin yalnız barış antlaşmasını yenilemeye yetkili olduğunu bildirerek, ileri sürülen teklifleri kabul etmedi. Avusturya elçisi Kont Caprara göz hapsi altına alındı. 6 Ağustos 1682'de Topkapı Sarayı'nda toplanan bir mecliste savaşa karar verildi.Avusturya, Osmanlı Devleti'yle savaşmak istemiyordu. Avusturya imparatoru Leopold, savaşın kesinleşmesi karşısında, başta Papalık olmak üzere İspanya, Venedik ve Lehistan'dan yardım istedi. Fransa, Avusturya'ya yardım etmemekle birlikte, düşmanca bir davranışta bulunmayacağını bildirdi. Papa Innocentius XI, Katolik devletlerin Avusturya'ya yardımını sağlamak için çalışıyordu. Papa'nın etkisiyle, 31 Mart 1683'te Avusturya ile Lehistan arasında ittifak yapıldı. Lehliler, savaşın sonuna kadar Avusturya'nın yanında olacaklardı. Türk ordusu yenilirse Lehistan,Bucaş Antlaşmasıyla Türklere bıraktığı yerleri geri alacaktı. Ayrıca Eflak ve Boğdan, Lehistan'a verilecekti.Nisan 1683'te IV. Mehmed Han ve Sadrazam Kara Mustafa Paşa kuvvetli bir orduyla Edirne'den hareket etti. Ordu, 3 Mayıs 1683'te Belgrad'a geldi. 13 Mayıs 1683'te Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa serdar-ı ekrem tayin edildi ve Osmanlı ordusu, Viyana üstüne yürüyüşe geçti. Osmanlı ordusu, o zamana kadar sefere çıkmış olan orduların en kalabalığıydı. Timarlı sipahiler, kapıkulu askerleri, Mısır ve Şam askeri, Eflak, Boğdan voyvodalarının kuvvetleri, orta Macar kralı İmre Tököli'nin 20 000 kişilik ordusu ve Kırım Hanı'nın 50 000 kişilik süvarisiyle 350 000 kişiyi buluyordu. Ayrıca, 150 000 kişilik geri hizmet askeri ve ağırlıkları taşıyan 50 000 araba vardı. Belgrad yakınlarında Sava ırmağını geçen Osmanlı ordusuna, 10 Haziran 1683'te, Ösijek'te İmre Tököli kuvvetleri katıldı. Osijek'ten hareket ederek Drava ırmağını geçen Osmanlı ordusu, 26 Haziran'da, Erdel'de bulunan İstolni-Belgrad'a (Macarca Szekesfehervar, Alm. Stuh) geldi. Burada Kırım Hanı Murad Giray, Kırım kuvvetleriyle orduya katıldı. Osmanlı donanması da, Akdeniz'de güvenliği sağlamak amacıyla dolaşıyordu. Ayrıca, 150 gemiden meydana gelen ince donanma da Tuna'da güvenliği sağlıyor ve ordunun bazı malzemesini taşıyordu. Nehir donanması, 59 top ve çok sayıda mühimmatı, Tuna yoluyla Budin'e getirmişti.Padişah, Kara Mustafa Paşa'yı, Yanık Kalesini ele geçirmekle görevlendirmişti; fakat sadrazam, bunu önemsiz bir iş olarak görüyordu. Amacı, Avusturya'nın başkenti olan Viyana'yı alarak büyük bir ün sağlamaktı. Özellikle, emrine verilen kuvvetli orduyla bunu başaracağından emindi. İstolni-Belgrad'da bir savaş meclisi toplandı. Kara Mustafa Paşa, bu mecliste asıl amacının Yanık veya Kommarom kalesini almak değil, Beç (Viyana) şehrini kuşatmak olduğunu açıkladı.Toplantıda bulunan defterdar, Anadolu, Rumeli, Şam ve Diyarbakır beylerbeyleri, reisülküttap, yeniçeri ağası, serdarın bu kararını uygun buldular. Yalnız Kırım Hanı, bu görüşe karşı çıktı. Tecrübeli bir asker olan Budin valisi Uzun İbrahim Paşa da Kırım Hanını destekledi. Öncelikle, Macaristan'da, Avusturya imparatoruna bağlı Macar beylerinin topraklarının, Yanık ve Kommarom kalelerinin alınmasını, sonra Viyana'nın kuşatılmasını teklif ettiler.Osmanlı ordusunun Viyana üzerine yürüyüşü, Avrupa'da, özelikle Almanya'da büyük bir heyecana sebep oldu. İmparator Leopold, şehirde 20 - 25 000 kişilik bir savunma kuvveti bırakarak, Viyana'dan 60 saat uzaklıkta bulunan Lenz kasabasına çekildi. Osmanlı ordusu, 14 Temmuz 1683'te Viyana önüne geldi. Gelenek üzerine şehrin teslimi istendi. Teklifin reddedilmesi üzerine kuşatma başladı. Akıncı kuvvetleri, Avusturya'nın Burgenland, İstirya ve Doğu Avusturya eyaletlerini işgal ettiler. Abaza Hüseyin Paşa ve İmre Tököli, Kuzey Macaristan'da askerî faaliyette bulunmakla görevlendirildiler. Kara Mustafa Paşa, kuvvetlerinin bir kısmını, Moravya, Galiçya, Slovakya içlerine yolladığı için, şehri gerektiği gibi kuşatamadı. 1529 yılındaki Birinci Viyana Kuşatmasında olduğu gibi, bu seferde de orduda büyük toplar yoktu. Havan toplarıyla yapılan atışlarda şehir içinde yangın çıktı. Barut depoları ateş alacağı sırada yangın söndürüldü. Avusturya başkumandanı, Viyana'ya 15 km uzaklıkta Leopold şehrine çekilmişti. Adana beylerbeyi Mehmed Paşa, emrindeki kuvvetlerle buradaki Alman ordusunu yenilgiye uğrattı; fakat Viyana'ya Avrupa'nın bir çok yerinden yardım gelmeye başlamıştı. Osmanlı ordusunda, yiyecek sıkıntısı başladı. Yemsizlik yüzünden, ordudaki hayvanlar ölüyordu. Yakalanan esirlerden, Leh ve Alman kuvvetlerinin yardıma geldiği anlaşıldı. Durumun zorlaştığını gören Kara Mustafa Paşa, 26 Ağustos 1683'te yaptığı kuvvetli bir saldırıyla bazı tabyaları ele geçirdi. Şehirde dizanteri çıkmıştı. Kale kumandanı, acele yardım istiyordu. 7 Eylül 1683'te müttefik kuvvetleri, Jan Sobieski kumandasında Tuna'yı geçti ve Osmanlı ordusunun sol geri hatlarına yaklaştı. Viyana'ya gelecek yardımı önlemek için, büyük Tuna köprüsünün güvenliğiyle görevlendirilen Kırım Hanı Murad Giray, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'ya duyduğu kin yüzünden, düşmanın Tuna'yı geçmesine göz yumdu. Osmanlı ordusunun gerisine düşen düşman için gerekli hazırlıklar yapıldı; fakat Budin beylerbeyi İbrahim Paşa'nın Jan Sobieski'ye yenilmesi, vezir[/URL] Sarı Hüseyin Paşa kuvvetlerinin dağılması ve Kırım kuvvetlerinin yardıma gelmemesi yüzünden, genel bir bozgun başladı. Serdar-ı ekrem, yerinden kımıldamadan 5 - 6 saat düşmanla çarpıştıysa da sağ ve sol kanatların çökmesi üzerine çekilmek zorunda kaldı. Yanık kalesine çekilen serdar, kuvvetlerini toplamağa çalıştı. Viyana bozgununu haber alan IV. Mehmed Han, Belgrad'dan Edirne'ye döndü. Budin'de kuvvetlerine çekidüzen veren Sadrazam Kara Mustafa Paşa, düşmanın saldırısına uğraması muhtemel kalelere asker yerleştirdi.Viyana Bozgunu, Avrupa'nın ortasına kadar girmiş olan [URL="http://www.dallog.net/kurumlar/turkordusu.htm"]Türk ordusunun son seferi oldu. Sadrazam, 16 Ekim'de Belgrad'a döndü. 29 Ekim'de Estergon Kalesi düşmanın eline geçti. Durumdan son derece üzüntü duyan IV. Mehmed Han, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın idamını emretti. İkinci Viyana Kuşatmasıyla başlayan ve 1699 Karlofça Barış Antlaşmasına kadar süren savaşlar, Osmanlı Devletinin yenilgisiyle sona erdi. Kara Mustafa Paşa, Belgrad'da idam edildi.


]
 
Son düzenleme:
[TABLE="width: 700"]
[TR]
[TD]Birinci Viyana Kuşatması (1529)Kanunî Sultan Süleyman kumandasındaki Osmanlı ordusunun, Viyana'yı kuşatması.
1526'da Macar kralı Lajos II'nin, Mohaç'ta ölmesinden sonra bazı Macar beyleri, Osmanlılar'ın da desteklediği Erdel voyvodası Janos Zapolya'yı kral seçtiler ve Osmanlı ordusu bu yeni kralın tahta geçmesinden sonra Macaristan'dan çekildi. Fakat, Janos'a rakip olan Macar beyleri, Alman imparatoru Karl V'in (Şarlken) kardeşi Ferdinand'ı kral seçtiler. Aynı zamanda Bohemya kralı ve Avusturya dükü bulunan Ferdinand, ölen kral Lajos ile akraba olduğundan, Macar krallık tacı üstünde miras yoluyla hak iddia ediyordu. Şarlken de, Ferdinand'ı gerçek Macar kralı olarak tanıdı ve Janos'u âsî ve din düşmanı ilan etti. Osmanlı ordusunun Macaristan'dan geri dönmesinden sonra Ferdinand, Budin üstüne yürüyerek kaleyi ele geçirdi, yenilgiye uğrayan Janos kaçarak, kayınbabası olan Leh kralına sığındı.
Ferdinand, Kanunî Sultan Süleyman'a başvurarak, Belgrad, Sirem (Srem) ve Bosna'nın bir kısmını içine almak üzere Macaristan'ın bazı bölgelerinin, vergi vermek şartıyla kendisine bırakılmasını teklif etti. Osmanlı hükümeti, bu teklifi kabul etmedi ve Budin'in, Janos'a geri verilmesini istedi. Kanunî Sultan Süleyman, Macaristan'ın korunması ve Almanya'nın baskı altında tutulabilmesi için Viyana'nın ele geçirilmesi gerektiğini anladı ve Viyana üstüne yürümeğe karar verdi. Osmanlı ordusu, 10 Mayıs 1529'da İstanbul'dan hareket etti. Edirne'de Anadolu beylerbeyi Behram Paşa,Anadolu eyaleti askerleriyle birlikte orduya katıldı. Sofya'daki Serasker İbrahim Paşa ve emrindeki Rumeli eyaletiaskerleri, öncü tayin edildi. Ordu, Niş - Alacahisar - Belgrad - Sirem yoluyla, 5 Ağustos 1529'da Eszek'e vardı. Mohaç'a giren ordu, 5 Eylül'de, Budin kalesi önüne geldi. Kaledeki Avusturya kuvvetleri, 5 Eylül'de kaleyi teslim etiiler. Kanunî Sultan Süleyman, 12 Eylül'de, kral Janos'u tekrar tahta geçirdi. Osmanlı ordusu, ileri yürüyüşüne devam ederek, 26 Eylül'de Viyana'yı kuşatmağa başladı. Ferdinand, Osmanlı ordusuna karşı koyabilmek için, Viyana'yı tahkim etmiş ve komşu devletlerden yardım istemişti. Kanunî Sultan Süleyman, kale kumandanı Niklas Zalem'e haber göndererek, kalenin teslimini teklif etti. Kale kumandanı, bunu kabul etmeyerek, bütün kuvvetleriyle kale gerisinde savunma düzenine geçti. Bu arada Tuna yolundan gemilerle Viyana'ya gönderilen 12 bölük kadar bir Avusturya yardımcı kuvveti, 25 Eylül'de sisten yaralanarak kaleye girdi. Avusturyalılar, kuşatma süresince 30 000 kişilik kuvvetlerle kaleden yaptıkları karşı saldırılar ve baskınlarla, savunmayı aktif olarak yürütmek istedilerse de, büyük kayıplara uğradılar. Viyana kalesine karşı şiddetli savaşların verildiği sırada, Mehmed Bey kumandasındaki Osmanlı akıncıları, Bavyera'da Regensburg, Çekoslovakya'da Brün şehirlerine kadar akınlar yaptılar.
Yolların elverişsizliği ve mevsim şartlarının erken bozulması yüzünden, ağır kuşatma topları yollarda kalmış ve kale önüne getirilememişti. Bu yüzden Viyana kalesi yeteri kadar tahrip edilemedi. Bu elverişsiz şartlara rağmen, 11 Ekim'de Viyana kalesine büyük bir saldırı yapıldı; fakat kesin sonuç alınamadı. Daha sonra yapılan ikinci saldırı da sonuç vermedi. Kışın şiddetlenmesi ve yiyecek sıkıntısının başlaması, ordunun moralini bozdu. Askere büyük ödüller vaat edilerek, 13 ve 14 Ekim'de yapılan saldırılardan da sonuç alınamayınca, Kanunî Sultan Süleyman, 15 Ekim'de, kuşatmayı kaldırarak dönüşe karar verdi. Kuşatmanın kaldırılmasından sonra Sadrazam İbrahim Paşa, Viyana kalesinin güneyinde gereken güvenlik tedbirlerini aldı ve böylece kaleden yapılacak düşman çıkış harekâtını ve saldırılarını önledi. Ayrıca Kasım Bey kumandasında 12 000 kişilik akıncı kuvveti de, düşman baskısını önlemek amacıyla, Almanya'ya ve Steiermark'a akınlar yapmakla görevlendirildi. Osmanlı ordusu, Estergon üzerinden Tuna yoluyla 25 Ekim'de Budin'e geldi ve Kral Janos tarafından karşılandı. Buradan Tuna üzerine kurulan köprüyle Peşte'ye geçildi ve 29 Ekim'de Tuna'nın doğu kıyısı takip edilerek, İstanbul'a dönüş yürüyüşüne başlandı.

[/TD]
[/TR]
[/TABLE]
 
Son düzenleme:
Sacmaladi yine... Konuya yorum yapiyoruz veya konuyu oluyoruz değil mi ? Dolayisiyla yorumlara da göz atiyoruz değil mi ? Sen buna siki takip etmek diyorsan durum vahim :))
 
Osmanli torunu olmakla gaza gelebilen insanlara hitap edince bu sekilde konusmasi garip degil. Hepimuz tarihimizle gecmisimizle ovunuruz kimse osmanliyi asagilamiyor ama mantikli konusmak lazim. Basarisiz olunan kusatmayla fethedilen yerlerle ovunmek cok sacma bu devirden. Ovunecekseniz edebiyatiyla minyaturleriyle kulturuyle sanatiyla ovunun ne biliyim. Savas cok mu matah biseymis.
 


biz de kafkas torunuyuz hiçç
 
Erdogan in, herhangi bir kusatma ismi söylememesine ragmen, sözlerini direk viyana kusatmasina baglayan ve Kanuni nin neden batida "muhtesem " diye anildigini bile bilmeyen bir adamin yazini kaynak kabul etmek:)))

Yahu Kanuni sadece Mohac, bodan, budin gibi muhtesem zaferlerin adami degildi..

Kanuni, adina "kanuni" denmesine neden olan kanunlar yapti, hukuk ve adalet islerinde cigir acti, bugün takdir edilen bircok siirler yazdi..

Madem Osmanlinin sanati, edebiyati falan filani ile konusulacak, neden yazar beyefendi Kanuni isminden birtek viyanayi cikardi:))))

Erdogan in "Kanuni nin torunuyuz" sözünden viyanayi cikaracagina o muhtesem siirlerini, kanun koyuculugunu ve muhtesem Süleyman nasil oldugunu anlasaymis bizim bilgili yazar! imiz...

Hadi yazar cahilin önde gideni bari burada yazanlar o yönünü anlasaymis neden Erdogan in " Kanuni" demesinden viyana kusatmasini cikardiniz?

Illede cikaracaksaniz, bugün hala avrupada okutulan Mohac zaferini cikarsaydiniz:)))
 
Sacmaladi yine... Konuya yorum yapiyoruz veya konuyu oluyoruz değil mi ? Dolayisiyla yorumlara da göz atiyoruz değil mi ? Sen buna siki takip etmek diyorsan durum vahim :))

Sen konuya yorum yapmamissin..Konuya yorum yapacaksan adimi yorumunun icinde kullanip seninle muhattap dahi olmadigim bir diyalogta konuyla alakasiz baska bir basliktaki yorumlarimdan derleyip o zaten diger konularda oyle boyle yazmis, Onun hakkinda sunu dusunuyorum diye giyabimda konusarak burnunu konuya sokma..Konuyla alakali ne yazarsan yaz umrum degil benim giyabimda konusma.Muneye bahsettim daha yazmayacagim diye bu konuyla alakali.Daha polemige girmek istemiyorum seninle.Kendi isine bakarsan sevinirim.

Kadınlar Kulübü Mobil uygulaması kullanılarak gönderilmiştir.
 
Heeeh ben hem kafkas hem arnavut hem turkmenlik falan var bi dedede. valla ne torunu oldugum belli degil. Cok da umrumda ne torunu oldugum


ben de daha yeni öğreniyorum ki büyük büyükannem bulgarmış kadın öldü yeni öğrendim
 
Heeeh ben hem kafkas hem arnavut hem turkmenlik falan var bi dedede. valla ne torunu oldugum belli degil. Cok da umrumda ne torunu oldugum
benim gibi melezsin sende:))
. tipik osmanlı torunuyuz. karışık kan :)
 
Son düzenleme:
Sen bana hiç bulaşma istersen ebedi...İster misin?

yahu sen kimsin beni tehdit ediyorsun terbiyesiz !
hem niye üstüne alındın,cennet mahallesini yaşattığını biliyorsun değilmi :)
durun ben tehdidini söyliyim eksi rep yağmuruna tutuyorda beni
yanı demek istiyorki tekrar bunu yaparım bak
cürmün kadar yer yakarsın baby :) bekliyorum :)
 
Haddini bil terbiyenin ne olduğunu öğren sen önce.
Senin seviyeni herkes gördü biliyor zaten benim sana ekstradan birşey yapmama gerek yok.
Bana sataşmak için hiçbir fırsatı kaçırmadığından ve cennet mahallesi lafını kullanan ben olduğumdan "niye üzerine alındın ki" diye saf ayaklarına yatma hiç.Kendini küçük düşürürmüş olursun sadece
 

o lafı sana demediğimi söyledimmi,evet sana söyledim
sen kendini bildiğin için hemen üstüne alındın,aferin kendini tanıyorsun bak :)
ben senin yerinde olsam hiç cevap vermeden geçerdim,banada o kadar laflar söylendi
sen niye dayanamadın,cevap vermeden geçebilirdin
beni kim biliyor lütfen söyle :) yahu burda herkesin rezilliklerini biliyoruz biz,buna sende dahil
şimdi hanımefendi gibi takılma,önceki yorumlarında aklımda
siz hepiniz aynısınız al birini vur ötekine
o zaman beni neden tehdit ettin,sana bişi yapmama gerek yok diyorsun
senin bana en fazla yapacağın nedir,günde bi kaç tane canın sıkılınca rep vermektir :)
dedim ya sorun yok,seviyeni gösteriyorsun sadece
ben bi insana gıcık oldum diye rep vermem,yazısın beğenmezsem veririm
şimdi rep davasına döünüştü sanmasın kimse,senin tehdidini anlatmak sitedim
 

Allah allah baksen eee başka başka anlat dinliyorum başka istediğin bir şey var mi :)) siz diyorsunuz ya hani çocuğa bile anlatabiliyorum diye ha bak ona hic sasirmadim zaten kullandigin dil ve anlatim tarzin çocukça alintiladigim yazinizda olduğu gibi dolayisiyla çocuklarla iletişim kurabilmeniz bir yetenek değil , zaten o dilde konusmaniz:)) güldum geçtim cevap ver ve ya verme banane :)) valla kimin giyabinda kimin hakkında konusacagima sen karar veremezsin !! Böyle konusursan tepemin tasi atar bilesin !!
 
Weiss ağzını açmışsın cahille kapatmışsın cahille (Senin baktığın pencereden bakmayan herkesi cahil ilan etmişsin).. Sosyal bilimlerde tek boyutluluk, tek yönlülük söz konusu bile olamaz...Nereden bakmak istemişsen, oradan görmüşsün... Sen oradan bakarsın, başkası buradan.. Kimsenin haddine düşmemeli birilerini cahil ilan etmek...
 
Allah Allah:) Bak sen, koskoca bir ülkenin basbakanini bilgisizlikle itham edenlerin böyle birsey söylemesi komedimi desem trajikomik mi?:)))

Basbakan viyana kusatmasini agzina almadigi halde, sadece " Kanuni" demesinden direk viyna kusatmasini cikarip, basbakani bilgisizlikle suclayan birde asil cahilin kendileri oldugu, Kanuni nin kim oldugunu ögrenip öyle gelmeleri söylenincede yine basbakanin hic agzina almadigi halde " osmanlinin savaslari, zaferleri neden konusuluyor, edebiyati, sanati vsv konusulsun" diyenlere, Basbakan sadece Kanuni nin torunuyuz demis, siz Kanuni isminden, viyana kusatmasi, savas, zafer cikaracaginiza, Kanuni nin "kanun koyucu, sairligi vs" özelliklerini anlasaydiniz demek, insanlara nasilda olaylari karalamaya cevirme cabasina girdiklerini göstermektir:))

Aynen söyledigim gibi, cahilliklerine bakmadan, Basbakanin " Kanuni nin torunlariyiz" sözünden viyana kusatmasini hatta hatta Kanuni nin yenik bir padisah oldugunu cikaranlar cahilin önde gideni bayrak tutanidir:))
 
kanuniyi de babasını da zerre sevmem

evlat katili adamların neyi sevilir onu da anlamam

ha o zamanın sartları baska dimi
ay benim aklım evladın kanına sebep olmayı o zaman bu zaman anlamaz

kanuni yeniktir herseyden önce rus hürreme yeniktir
toprak genişletmekle ülke büyüyorsa moğalistan hindistan dünyanın en büyük ülkeleri
yoksa minicik Avrupa ülkeleri mi büyük
ülkeler ekonomi ile eğitim bilimle fenle büyür
 
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…