• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Erdoğan: Evladlarımdan biri yolsuzluğa karıştıysa, evlatlıktan reddederim

Madem öyle oğlu Sevim Tanürek'i öldüren kim?O olay yolsuzluktan daha mı az kötü?!

Barkın KarslıBundan tam 13 yıl önce, 11 Mayıs 1998′de İstanbul’da (Şişli Abide-i Hürriyet Caddesi’nde) saat 11:45 sularında ölümlü bir trafik kazası meydana geldi. 34 ABR 93 plakalı Opel marka aracın çarptığı yaya, Türk Sanat Müziği sanatçısı Sevim Tanürek (d. 1934) ağır yaralanarak hastaneye kaldırıldı, altı gün sonra Alman Hastanesi’nde vefat etti. Tanürek’e çarpan aracın sürücüsü Ahmet Burak Erdoğan, o zaman İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğluydu. Sürücünün14 Kasım 1997′de 42485 sicil numarasıyla Kağıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden B sınıfı ehliyet aldığı bildirilse de, bunun geçmişe dönük ve sahte olarak düzenlendiği savlandı. Sevim Tanürek’in eşi, Ahmet Burak Erdoğan’ın sürücü belgesi olmadığının kendisine kazanın ardından gittiği karakolda söylendiğini belirtti. Kazanın ardından Erdoğan hakkında “Dikkatsizlik ve Tedbirsizlik ile Hayati Tehlike Teşkil Edecek Derecede Yaralamaya Sebebiyet Vermek” suçundan Asliye Ceza Mahkemesi’nde TCK 459/2 maddesi uyarınca 3 aydan 20 aya kadar hapis istemiyle davaaçıldı. Erdoğan’ın, trafik raporunda “dalgın olarak araç kullandığı için tali kusurlu” olduğu, Tanürek’in, duran taşıtların önünden yola çıktığı için hatalı olduğu ifade edildi. Erdoğan’ın kusur oranı, 3/8 olarak belirlendi. Tanürek’in hastanede vefatı üzerine oğul Erdoğan hakkında ek iddianame düzenlendi ve istenen ceza 2 yıldan 5 yıla kadar hapis olarak yükseltildi.
Kazaya ilişkin yargılama süreci 16 Ekim 1998′de, yani kazadan tam beş ay sonra Şişli 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başladı. Daha sonra Kemal Kerinçsiz’in de avukatlığını yapacak olan Avukat Kadir Kartal, müvekkili (olay tarihinde savcı Süha Babacan tarafından tutuksuz yargılanması istenen) Ahmet Burak Erdoğan’ın ¨İngiltere’de dil eğitimi¨ gördüğü için mahkemeye katılmadığını belirtti. 20 Eylül 1999′da görülen, Erdoğan’ın yine katılmadığı duruşmada Adli Tıp İhtisas Dairesi’nin kazayla ilgili raporu açıklandı. Buna göre Ahmet Burak Erdoğan tamamen suçsuz bulunurken, kazanın kusuru bütünüyle (8/8) Sevim Tanürek’eyüklendi. Bu rapor aynı daire tarafından 20 Ocak 2000′de teyit edildi. Bu rapor hazırlanırken Eyüp Çakmak ilgili ihtisas dairesinin başındaki kişiydi. Mahkemenin 2 Haziran 2000 tarihli duruşmasında, Ahmet Burak Erdoğan’ın beraatine karar verildi.
Kaza olduğunda ehliyetini aldığı belirtilen tarihin üzerinden henüz altı ay bile geçmemiş olan Ahmet Burak Erdoğan’ın suçsuz bulunması Türkiye’deki trafik istatistiklerine biraz aykırı bir durumdu. 2005 yılında Ankara odaklı bir istatistiğe göre şehir içi trafik kazalarının %44′ü yayaya çarpma şeklinde gerçekleşmektedir [SUP]1[/SUP]. 1998 yılında Türkiye’de toplam 551,211 trafik kazası meydana gelmiş, bu kazaların yalnızca %2.72′sinde yayalar kusurlubulunmuştur, sürücü kusur oranı ise %95.96′dır.
17 Haziran 2001′de Hürriyet’te çıkan bir köşeyazısında Tanürek’in eşi Ahmet Tanürek’in şu sözleri yer aldı:
“Tayyip’in oğlu kırmızı ışıkta hızla geçiyor. Peşine siren çalarak ekip takılıyor. Kaçarken, yaya geçidine 5 metre kala eşime çarpıyor. 30 metre sürüklüyor. Eşim 6 gün sonra vefat etti. Yakalandığında polislere Tayyip’in oğlu olduğunu söylüyor. Zaten o andan itibaren her şey değişti. Karakola gittik, çocuğun ehliyetini sormuyorlar. Polislere bunu hatırlattığımızda ‘Siz ukalalık etmeyin, biz ne yapacağımızı biliriz’ dediler. Kazadan hemen sonra caddemize belediye arazözleri geldi. Tarihte ilk kez, caddemiz baştan aşağı yıkandı. 35 metre fren izi vardı ve her şeyi bir anda yok ettiler. Çocuğun ehliyeti yoktu. Kazadan sonra, üç ay önce verilmiş gibi ehliyet düzenlediler. Mahkeme başladı, çocuk bir kez olsun gelmedi. Babası tarafından yurtdışına gönderilmişti! Ama Tayyip’in adamları hep oradaydı. Karımın hakkını ararken bir şey söylediğimizde dirsek yedik, tehdit edildik, tacize uğradık. Hákime çocuğun ehliyeti olmadığını, kazadan sonra babasının forsuyla düzmece ehliyet verildiğini söylediğimizde ‘Ne demek yani, siz koskoca belediye başkanını sahtecilikle mi suçluyorsunuz’ diye azar işittik. Sakin bir insanımdır ama o anda elimde bir şey olsaydı, kafasına fırlatırdım. Olayın oluşunu gören tanıkların hepsi tehdit edildi ve korkutuldu. Buna bir yakınımız dahildir. Sadece bir tek genç kız tanıklık yapmakta direndi. Fakat işin rengi değişmişti. Başına iş gelmemesi için ona da tanıklık yaptırmadık. Şişli karakolunda çocuğun ehliyetini sormayan polislerin ve sahte ehliyet veren trafikçilerin aileleri dava görülürken defalarca gelip yalvardılar, işin üzerine gidersek kocalarının görevine son verileceğini, aç kalacaklarını söylediler. Onlardan da şikáyetçi olmadık! Kapımızda her gün belediye araçları durur, Tayyip’in adamları önümüze çıkardı. Tanıklara olduğu gibi, bize de, uğraşmayalım diye en az 20 ‘ricacı’ geldi. Tayyip belediye başkanıydı. O zaman anladık ki, karşımızda bir ‘dev’ vardır ve onunla baş etmek mümkün olmayacaktır. Biz bu durumda aile meclisi olarak toplandık ve işin ucunu bırakmaya karar verdik… Çünkü bir sonuç çıkmayacaktı. Onlar çok güçlüydü. Sonuçta efendim, mahkeme kararını verdi! 8′de 4 kusurlu olan çocuk 3 ay hapis cezası aldı. Bu da paraya çevrildi. 1998 yılının parasıyla toplam 540 bin lira ceza ödediler. Bugünün parasıyla yaklaşık 2 milyon eder.” [SUP]2[/SUP]
Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı o günkü köşeyazısında dile getirilenleri 30.6.2001′de tekzip etti:
“17.6.2001 tarihli yazınızda sözü geçen olayda kusurun tamamının merhum Sevim Tanürek’e ait olduğu saptanmış ve bu olguya göre Ahmet Burak Erdoğan’ın beraatine 2.6.2000 tarihinde karar verilmiştir. (Sevim Tanürek’in kocası) Ahmet Ürek ile oğlu Cavit Ürek, mahkemeye sundukları 8.1.1999 tarihli dilekçeleri ile şikáyet ve müdahaleden vazgeçmişlerdir. Yazınızda gerek ehliyet, gerek kaza anı ve sonrası ve gerekse yargılama aşamalarında iddia ettiğiniz şekilde bir durum hiçbir zaman olmamıştır.”
Ahmet Burak Erdoğan hakkında kusursuzluk raporu veren Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi’nin başındaki Eyüp Çakmak, 4 Mart 2004′te, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidardayken Türkiye Denizcilik İşletmeleri (TDİ) A.Ş.’ye genel müdür yardımcısı olarak atanır. 2008′de yanlarındaki mikrofonun açık olduğunu unutan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci arasında geçen bir diyalogda Unakıtan TDİ’nin yönetim kademesinin değiştirilmesi konusunu gündeme getiren Kilci’ye, Başbakan’dan mutlaka izin alınması gerektiğini belirtir. 2011 yılı itibarı ile Çakmak hâlen aynı görevi ifa etmektedir.
2000 yılında – 21 yaşındayken – Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nden ‘askerlik yapamaz’ raporu alan Ahmet Burak Erdoğan ise, babasının sözleri ile 2 milyon ABD Doları, Frank Shipbrokers’a göre 4.5 milyon ABD Doları değerinde bir gemiyi (Başbakan’ın sözleri ile ¨gemicik¨i) ortağı Mert Çetinkaya ile birlikte satın almış, yaşamını sürdürmektedir.
Ha birde askerliğini "elverişsiz"diye tecil ettiren benim kardeşim erkek arkadaşım ya da dedem olmadığına göre bu nedir?Kızına hiiiç girmeyeyim üniversiteyi burada okumaya puanı yetmeyince baş örtüsü bahane oldu ama gel gör ki şimdi herkesten çok kazanıyor 52 bincik.
 
Son düzenleme:
"Erdoğan: Evladlarımdan biri yolsuzluğa karıştıysa, evlatlıktan reddederim"

sanki erdoğan değil de kanuni sülüman konuşuyormuş gibi geldi. hörrrrmetler sunarım hünkaaaarım.

padişahımızın hikmetinden sual olunmaz, oğlum yapmadı dediyse yapmamıştır, haşa ondan daha iyi bilecek değiliz. :47:
 
"Erdoğan: Evladlarımdan biri yolsuzluğa karıştıysa, evlatlıktan reddederim"

sanki erdoğan değil de kanuni sülüman konuşuyormuş gibi geldi. hörrrrmetler sunarım hünkaaaarım.

padişahımızın hikmetinden sual olunmaz, oğlum yapmadı dediyse yapmamıştır, haşa ondan daha iyi bilecek değiliz. :47:
:60::60::60::19::19::19:
 
"Erdoğan: Evladlarımdan biri yolsuzluğa karıştıysa, evlatlıktan reddederim"

sanki erdoğan değil de kanuni sülüman konuşuyormuş gibi geldi. hörrrrmetler sunarım hünkaaaarım.

padişahımızın hikmetinden sual olunmaz, oğlum yapmadı dediyse yapmamıştır, haşa ondan daha iyi bilecek değiliz. :47:


%50 yle empati yaptım. :ssz:
 
erdoğan kendını ınsanlıktan reddetmelı bence içi dolu ayakkabı kutuları, gemicikler, yurtdışında okuyan kız evlatlar(!), gezı parkında ölen gençler, onca insanın katılıne sayın demeler..... başkada bişey demıyorum:ssz::ssz:
 
videosu yukarda, neden imamhatip mezunuyuz diye vurguladığını ise anlamadım

İmam Hatip Liselerinin 100. kuruluş yılı etkinliklerinde mezunlara seslenerek konuşma yaptığı için .
 
Son düzenleme:
http://www.milliyet.tv/video-izle/-Evlatliktan-reddederim--ofBJmMS6voqT.html

videosu yukarda, neden imamhatip mezunuyuz diye vurguladığını ise anlamadım

imam hatip mezunuyuz lafı bana birini hatırlattı :D bizim tükana gelip giden bi herif vardı biraz kırıktı kırıtarak yürürdü ojeler tokalar saçları boyatmalar falan konuşma o biçim ay kız ayol modeli :1: çokta hanım hanımcık yada beyefendicik mi diyim bilemedim öyle biriydi erkek sesli kadın görünüşlü bide kız arkadaşı vardı oda topuklu ayakkabı giyer saçını topuz yapardı öyle tuhaf bi çifttiler.. gele gide esnaf psikolojisi olarak ister istemez bi muabbet kuruluyo nasılsın iyisin ne okuyosun okudun derken ben imam hatip mezunuyum dedi :53: ha böle kaldım.. yaa işte nerden nereye şimdi alakam yok baksana hahay dedi kırıtarak..

o gün bugündür hayata bakış açım değişti.. demekki neymiş imam hatip mezunu olmak seni bişey yapmıyormuş ney olacağın belli olmuyormuş..
 
İmam Hatip Liselerinin 100. kuruluş yılı etkinliklerinde mezunlara seslenerek konuşma yaptığı için .

okumuştum canım ama yine de aşırı vurgulu geldi, bi arada imam hatip mezunundan kötü adam çıkmaz gibisinden bişeyler demişti, tam detay hatırlayamadım şimdi

imam hatip olmayan okulları bile imam hatibe benzetme çabası bu yüzden sanırım
:27::27:
 

okumuştum canım ama yine de aşırı vurgulu geldi, bi arada imam hatip mezunundan kötü adam çıkmaz gibisinden bişeyler demişti, tam detay hatırlayamadım şimdi

imam hatip olmayan okulları bile imam hatibe benzetme çabası bu yüzden sanırım
:27::27:

Çıkıyor çıkıyor hem de öyle bir çıkıyor ki ...

Tıpkı alimden zalim , zalimden alim doğduğu gibi her yerden her bir şey çıkabiliyor :ssz:

O aşırı vurgu ise salonu çoşturmak içindir , normal bence .
 
Imam Hatipten bozuk adam cikmaz miymis?:1::1: bugun ulkenin civisini cikaranlar hangi lisenin mezunu imis acaba? Ulkede rezillik dizboyu diyecegim, adam boyunu coktan asmis... Dalga gecer gibi...:53:
 
Ben çok merak ediyorum başbakanın nasıl bu kadar zengin olduğunu:26:
Belediye başkanlığı maaşıyla mı,yoksa başbakanlık maaşıyla mı:26:
 
Ne imam hatipmiş arkadaş ?
Bu küçük yaşta zorla evlendirilen kızların nikahını da imam hatip mezunu kıymıyor mu ?
İmam hatip mezunuysa dürüst, namuslu, şerefli
Diğer okullardan mezunsan değilsin gibi birşey oluyor.
Bu kadar vurgu yapmak insanı ayrıştırmaya giriyor.

Peki başbakan yolsuzluğa karıştıysa halk onu reddecek mi ?
 
Böyle lafla evlatlıktan redderim demek ne kadar da kolay. (!) :19:
 
bir kadının ölümüne neden olan oğlunu bir şekilde karşı tarafı 8/8 suçlu göstererek beraat ettirdi.yolsuzluk olayı oğluna ulaşmasın diye kanun değişiklikleri,atamalarla sürgünlerle uğraşıyopr.:50:hiç mi vijdanları sızlamıyor ki:ssz:
 
bir kadının ölümüne neden olan oğlunu bir şekilde karşı tarafı 8/8 suçlu göstererek beraat ettirdi.yolsuzluk olayı oğluna ulaşmasın diye kanun değişiklikleri,atamalarla sürgünlerle uğraşıyopr.:50:hiç mi vijdanları sızlamıyor ki:ssz:

bir bilal uğruna yarab, ne hayatlar sönüyor, diyesim geldi.

uğraşmayın bilalle bakiim, veliaht şehzademizle ilgili ne biçim sözler bunlar. :27:
 
Back