- 12 Temmuz 2006
- 55.395
- 212.111
- 52
Ekmek şöyle güzeldir, böyle iyidir demeyeceğim, yararları ya da zararları, yenmeli mi yenmemeli mi kısmına hiç girmeyeceğim, ben makarnayı bile ekmekle sıyırır, tabaklarda biten yemeklerin yerine yenisini koymak için tencereye uzanırken, yolluk olsun deyip ekmeği kıvırarak ağzına atan biri olarak sizlerle ekmek kavgası yapmam :)) Farklı bir boyutunu anlatacağım size.
Ekmeğin geçmişi eskilere dayanır, taaa milattan öncelerine gider tarihi, insanlar o zamanda yemek derdindeymiş tabii, topladıkları buğdayları ıslatmışlar, kabarıp göz göz olduğunu görünce bu nasıl birşeydir deyip kızgın taşlarda pişirip sonra afiyetle yemişler, bu kısımları ben uydurdum, milattan önce buğdayı ıslatmaları deneme yanılma yöntemi miydi yoksa bilinçli mi yapılmıştı bilemem ama pişirip yemişler sonuçta, e tabii o zaman hazır maya, fırınlar, fırıncılar yokmuş demek ki.
Sonra geliştirmişler, çeşit çeşit yapmaya başlamışlar, yufkayı keşfetmişler, yufka herşeyin en incesi demekmiş bu arada, velhasıl geçmiş yüzyıllardan bugüne kadar gelmiş ekmek, gelmişte bizim mutfağımızda daha başka bir yer edinmiş kendine, bizler her yemeği nimet sayar, saygı gösterir, varlığına şükrederiz ama ekmeğin yeri hep ayrıdır.
O bizim düştüğü yerden alırken öpüp başımıza koyduğumuz, kazandığımızı tasvir ederken ekmek parası, geçim derdine düştüğümüzde ekmek aslanın ağzında deyip kutsallaştırdığımız bir nimettir.
Ekmek bizde bazen lavaş olur, kimi zaman Mısır ekmeği olur, bazlama olur, taş fırın ekmeği olur, Ramazan'da pide olur gelir soframıza.
Ekmek faydalı mıdır zararlı mıdır bilemem, onu işin uzmanları tartışadursun, ekmek garibanın tek ve has yemeğidir, katık eder yer, çaya banar yer, yavan olsun bir kuru ekmeğim olsun der yer, ekmek garibana halk ekmek olur, askıda ekmek olur.