- 11 Aralık 2016
- 1.370
- 3.903
- 48
Duygusal Açlık Nedir?
Duygusal açlık bir yeme bozukluğudur. Kişi aç olduğu için değil duygusal bir boşlukta olduğu için yemek yer. Fiziksel olarak başlaması gereken açlık hissi duygusal olarak başlar ve kişi umutsuz hissettiği, yalnız kaldığı, sinirlendiği ve hatta canı sıkıldığı anlarda bile duygusal boşluğunun yerini durmadan yemek yiyerek doldurur.
Fiziksel açlık ve duygusal açlık arasındaki farklı anlamaksa çok kolaydır.
"Bedenini dinlemek."
Fiziksel açlık mideden başlar ve kademeli olarak gelir. Ertelenebilir, seçim olanağı vardır. Mide dolduğunda açlık da son bulur. Sonrasındaysa suçluluk hissedilmez.
Duygusal açlıksa aksine bir anda gelir, ertelenemez, çoğu zaman seçim şansı tanımaz (pasta, krema, çikolata gibi seçeneklerle sınırlar kendini), kişi midesi ağrısa, bulansa bile yemek yemeye devam eder. Sonrasında pişmanlık barındırır.
Kilo problemlerininse büyük bölümü duygusal açlık krizleri nedeniyle başlamaktadır.
Daha önce üzgün, mutsuz, kırgın olduğu anda kendini yiyeceklerle geçici olarak tatmin eden kişi daha sonrasında da sürekli aynı yola başvurur.
Duygusal açlıkla nasıl mücadele edilebilir?
Duygusal açlığın ne olduğunu, sebeplerini bilerek aslında ilk adımı atmış bulunuyoruz.
Duygusal açlıkla mücadele için ilk olarak kendimize şunu sormalıyız; "Beni buna iten his nedir?"
Bunun farkına vardıktan sonraysa artık adım atmak gerekiyor. Sinirliyken duygusal açlık krizi yaşıyorsanız ilk olarak sinirlerinizi kontrol etmeli, sakinleşmeye çalışmalı ve ardından yemekten daha çok haz verecek başka bir eyleme yönelmeliyiz. Bu makyaj yapmak, resim yapmak, şarkı söylemek, dans etmek, meditasyon yapmak, spor yapmak gibi herhangi bir aktivite olabilir. Zamanla bilinçaltı sinir anında artık yemek yemeyi değil şarkı söylemeyi emredecektir ve kişi böylece artık sinir anında yemek yeme ihtiyacı hissetmeyecektir.
Duygusal açlık krizi geldiğinde içilen sade türk kahvesi de bir mücadele yöntemidir. Aynı şekilde içilecek yeşil çay da bunu engellemektedir.
Duygusal açlıkla mücadele eden bireyler kendilerini olabildiğince aç bırakmamalı, şok diyetlere başvurmamalıdır.
Bedenini değil, ruhunu doyur.
Duygusal açlık bir yeme bozukluğudur. Kişi aç olduğu için değil duygusal bir boşlukta olduğu için yemek yer. Fiziksel olarak başlaması gereken açlık hissi duygusal olarak başlar ve kişi umutsuz hissettiği, yalnız kaldığı, sinirlendiği ve hatta canı sıkıldığı anlarda bile duygusal boşluğunun yerini durmadan yemek yiyerek doldurur.
Fiziksel açlık ve duygusal açlık arasındaki farklı anlamaksa çok kolaydır.
"Bedenini dinlemek."
Fiziksel açlık mideden başlar ve kademeli olarak gelir. Ertelenebilir, seçim olanağı vardır. Mide dolduğunda açlık da son bulur. Sonrasındaysa suçluluk hissedilmez.
Duygusal açlıksa aksine bir anda gelir, ertelenemez, çoğu zaman seçim şansı tanımaz (pasta, krema, çikolata gibi seçeneklerle sınırlar kendini), kişi midesi ağrısa, bulansa bile yemek yemeye devam eder. Sonrasında pişmanlık barındırır.
Kilo problemlerininse büyük bölümü duygusal açlık krizleri nedeniyle başlamaktadır.
Daha önce üzgün, mutsuz, kırgın olduğu anda kendini yiyeceklerle geçici olarak tatmin eden kişi daha sonrasında da sürekli aynı yola başvurur.
Duygusal açlıkla nasıl mücadele edilebilir?
Duygusal açlığın ne olduğunu, sebeplerini bilerek aslında ilk adımı atmış bulunuyoruz.
Duygusal açlıkla mücadele için ilk olarak kendimize şunu sormalıyız; "Beni buna iten his nedir?"
Bunun farkına vardıktan sonraysa artık adım atmak gerekiyor. Sinirliyken duygusal açlık krizi yaşıyorsanız ilk olarak sinirlerinizi kontrol etmeli, sakinleşmeye çalışmalı ve ardından yemekten daha çok haz verecek başka bir eyleme yönelmeliyiz. Bu makyaj yapmak, resim yapmak, şarkı söylemek, dans etmek, meditasyon yapmak, spor yapmak gibi herhangi bir aktivite olabilir. Zamanla bilinçaltı sinir anında artık yemek yemeyi değil şarkı söylemeyi emredecektir ve kişi böylece artık sinir anında yemek yeme ihtiyacı hissetmeyecektir.
Duygusal açlık krizi geldiğinde içilen sade türk kahvesi de bir mücadele yöntemidir. Aynı şekilde içilecek yeşil çay da bunu engellemektedir.
Duygusal açlıkla mücadele eden bireyler kendilerini olabildiğince aç bırakmamalı, şok diyetlere başvurmamalıdır.
Bedenini değil, ruhunu doyur.