vay ben nerelere gidem
etiyopya, ürdün bile bizden önde, dünya ülkelerini yanlış tanımışız anlaşılan medyadan
beğenip + 1 ledimBiz birbirimize eşit davranmazken, kadın-erkek eşitsizliğini tartışmamız fayda etmeyecektir, eh bu durumda 120. sırada olmamız doğal değil mi?
Biz birbirimize eşit davranmazken, kadın-erkek eşitsizliğini tartışmamız fayda etmeyecektir, eh bu durumda 120. sırada olmamız doğal değil mi?
kesinlikle haklısın, eşitisizliğin mimarı erkekler değil kadınlar derim hep, bizim ülkede statü sahibi olmak değil, statü sahibi erkeğe sahip olmak önemli genelde, statü sahibi kadınlarda bu yüzden çekilemiyor, büyük çaplı olaylardan bahsetmiyorum ha, aile içi, akrabalar arası, en önemlisi iş yeri, kadın kadının kuyusunu kazmazmı genelde, birbirlerine destek olup, yükseleni yücelteceklerine, illaki bir erkeği yüceltecekler, güçlü olanı...
kadın dayanışması diye bişey yok anlayacağınız
kesinlikle haklısın, eşitisizliğin mimarı erkekler değil kadınlar derim hep, bizim ülkede statü sahibi olmak değil, statü sahibi erkeğe sahip olmak önemli genelde, statü sahibi kadınlarda bu yüzden çekilemiyor, büyük çaplı olaylardan bahsetmiyorum ha, aile içi, akrabalar arası, en önemlisi iş yeri, kadın kadının kuyusunu kazmazmı genelde, birbirlerine destek olup, yükseleni yücelteceklerine, illaki bir erkeği yüceltecekler, güçlü olanı...
kadın dayanışması diye bişey yok anlayacağınız
bu kısmın altı çizilmeli
Sizler nasıl ortamlarda büyüdünüz, mahalle kültürünüz var mı bilmiyorum fakat ben mahalle de büyüdüm, kızım da, mahallede oturanların büyük çoğunluğu birbirini tanır, sen onlardan farklı davranan biriysen, seninle ilgili yorumlar yaparlar, perdelerini ve camlarını hergün açmayan biriysen evi rutubetli'den başlanır söze, onlarla birlikte vakit geçirmemene kadar herşeyin eleştirilir:))
Sokaktan geçen kızın yanındaki erkek hakkında fikir yürütülür, ... teyzenin gelinine takılan altınlar, çeyizi masaya yatırılır, çocuğunuzla aynı sınıfta okuyan komşu çocuğu kıyaslanır, akrabalar deseniz kıyafetiniz, kullandığınız araba, eğitiminiz, evin geliri gideri hep konu ederler.
Ahh biz kadınlar konuşacak ne çok konu buluruz birbirimiz hakkında, erkeklere fırsat kaldığı zamanlarda 120. sıralardayız işte, birde kadın-kadın eşitsizliği istatistiği yapılsa keşke, sıralamada ki yerimizi merak ediyorum doğrusu
Sizler nasıl ortamlarda büyüdünüz, mahalle kültürünüz var mı bilmiyorum fakat ben mahalle de büyüdüm, kızım da, mahallede oturanların büyük çoğunluğu birbirini tanır, sen onlardan farklı davranan biriysen, seninle ilgili yorumlar yaparlar, perdelerini ve camlarını hergün açmayan biriysen evi rutubetli'den başlanır söze, onlarla birlikte vakit geçirmemene kadar herşeyin eleştirilir:))
Sokaktan geçen kızın yanındaki erkek hakkında fikir yürütülür, ... teyzenin gelinine takılan altınlar, çeyizi masaya yatırılır, çocuğunuzla aynı sınıfta okuyan komşu çocuğu kıyaslanır, akrabalar deseniz kıyafetiniz, kullandığınız araba, eğitiminiz, evin geliri gideri hep konu ederler.
Ahh biz kadınlar konuşacak ne çok konu buluruz birbirimiz hakkında, erkeklere fırsat kaldığı zamanlarda 120. sıralardayız işte, birde kadın-kadın eşitsizliği istatistiği yapılsa keşke, sıralamada ki yerimizi merak ediyorum doğrusu
Türkiye'de kadın olmak, boynunda bir namus yaftasıyla dolaşmak zorunda bırakılmaktır. Türkiyede kadın olmak, boşanmışsa dul, evlenmemişse evde kalmış, çocuğu yoksa kısır, dekolte giyiniyorsa hafifmeşrep, çok gülüyorsa oynak, çok geziyorsa sürtük, bir erkekle ilişkisi varsa o diye etiketlenmektir. Türkiyede kadın olmak, ayıplarla, önyargılarla, geri kafalılıkla savaşmaktır.
Fikrini savunamamak, düşünememek, konuşamamak, gülememek, içinden geldiği gibi davranamamak, hakkını arayamamaktır. Türkiyede kadın olmak. Ben bilmem beyim bilir. deyince, aldatılmaya, şiddete göz yumunca, erkeğin gerisinde kalınca Hanımefendi, bunlara itiraz edince Feminist diye adlandırılmaktır. Türkiyede kadın olmak, bedeninden, cinselliğinden, kadınlığından utandırılarak eğitilmek, her zaman bir cinsel obje olarak görülmektir. Sustuğunda, gözlerini yerden kaldırmadığında, başı eğik olduğunda, Terbiyeli sıfatıyla ödüllendirilirken, tam tersini yaptığında ahlaksız olmaktır.
Gen kızlığa adım attığında, bundan bahsetmenin yakışıksızlığı fısıldanırken kulağına, ailedeki oğlan çocuklarının erkekliğe adım atışlarının düğünlerle kutlanmasını şaşkınlıkla izlemektir Türkiyede kadın olmak,ana babaların oğullarının çapkınlıklarından böbürlenerek bahsederken, kızlarının bir erkekle çay içmesinin bile namuslarını iki paralık etmesine tanık olmaktır. Ağabeyi mahallenin bütün kızlarıyla gezip tozarken, kendinin bir sınıf arkadaşına bile selam vermekten çekinmesi, kocasının, mini etekli kadınlara salyalarını akıtarak bakarken, kendine kısa kollu elbise dahi giydirmemesine karşı gelememesi, kızkardeşlerine aynısı yapılınca kavga çıkaran adamların, ona yollarda laf atmalarını sineye çekmesidir.
Türkiyede kadın olmak, emeğiyle başardığı her iş için, Kimbilir kimlerle düşüp kalktı. iftirası atılmasıdır. Aynı işi yaptığı halde erkeklerden daha az ücret almak, daha başarılı olduğu halde terfi ettirilmemektir. Türkiyede kadın olmak, dayak yediğinde hak ettiği, taciz edildiğinde arandığı düşünülmek, tecavüze uğradığında bile suçlanmaktır. Türkiyede kadın olmak, hayat kadınlarına tecavüz edenlere mahkemede verilen ceza indirimlerini, kocası tarafından öldürülen kadınları, küçücük kızlara yapılan işkenceleri televizyonda izlemek ve içi sızlamaktır. Türkiyede kadın olmak, her türlü şiddete maruz kalmak, polise gidince ciddiye alınmamak, devlet tarafından korunmamaktır. Okula gönderilmemek, istediğiyle evlenememek, daha küçücükken babası yaşında adamlara satılmak, zorla evlendirilmek, mal gibi kullanılmak, üzerine kuma getirilmek, töre cinayetine kurban gitmektir. Saçı uzun aklı kısa sözünü omuzlarında bir yük gibi taşımaktır. Hor görülmek, aşağılanmak, küçümsenmek, ayıplanmak, suçlanmaktır. Türkiyede kadın olmak, baskıcı, ikiyüzlü bir toplumda nefes almaya çalışmaktır.
Her şeye rağmen başı dik durmak, Halide Edip, Sabiha Gökçen, Nene hatun, Türkan Saylan olabilmektir. ------------------
Milliyet blog.
Bu yazı ne kadar eşit olmadığımızı çok güzel anlatmış.
beğenip + 1 ledim
(bu fikride Nurtenden çaldım:)))
daha tehlikeli ve üzücü olanda, ilerde statü sahibi olacak erkek çocuk yetiştirmek ( ki bence kaynana sorunlarınında patladığı nokta da burası)
en büyük ayrım ailede ve anne tarafından yapılıyor, mesela benim annem yapmazdı ama diğerleri yapardı, kız çocukte erkek çocukta okuldan gelmiş, anne derdi ki, aslanım paşam okuldan geldi yoruldu, hadi kızım abine/erkek kardeşine yemek hazırla, sanki kız hiç yorulmamış, bi de üstüne tüm ev ahalisine yemek hazırlardı, durum şimdi değiştimi hayır, sadece boyut değiştirdi
hem kız hem erkek çocuğuna olan arkadaşlarımda kesinlikle erkek çocuğu kayırıyor, sadece deminki örnek kadar keskin değil, ve bunu hiç kabul etmiyorlar
sonuçta itibariyle toplumsal sorunların mimarı anneler, malesef bi kısır döngü var kırılamayan...
İşte bu yazı alkışlanır!Türkiye'de kadın olmak, boynunda bir namus yaftasıyla dolaşmak zorunda bırakılmaktır. Türkiyede kadın olmak, boşanmışsa dul, evlenmemişse evde kalmış, çocuğu yoksa kısır, dekolte giyiniyorsa hafifmeşrep, çok gülüyorsa oynak, çok geziyorsa sürtük, bir erkekle ilişkisi varsa o diye etiketlenmektir. Türkiyede kadın olmak, ayıplarla, önyargılarla, geri kafalılıkla savaşmaktır.
Fikrini savunamamak, düşünememek, konuşamamak, gülememek, içinden geldiği gibi davranamamak, hakkını arayamamaktır. Türkiyede kadın olmak. Ben bilmem beyim bilir. deyince, aldatılmaya, şiddete göz yumunca, erkeğin gerisinde kalınca Hanımefendi, bunlara itiraz edince Feminist diye adlandırılmaktır. Türkiyede kadın olmak, bedeninden, cinselliğinden, kadınlığından utandırılarak eğitilmek, her zaman bir cinsel obje olarak görülmektir. Sustuğunda, gözlerini yerden kaldırmadığında, başı eğik olduğunda, Terbiyeli sıfatıyla ödüllendirilirken, tam tersini yaptığında ahlaksız olmaktır.
Gen kızlığa adım attığında, bundan bahsetmenin yakışıksızlığı fısıldanırken kulağına, ailedeki oğlan çocuklarının erkekliğe adım atışlarının düğünlerle kutlanmasını şaşkınlıkla izlemektir Türkiyede kadın olmak,ana babaların oğullarının çapkınlıklarından böbürlenerek bahsederken, kızlarının bir erkekle çay içmesinin bile namuslarını iki paralık etmesine tanık olmaktır. Ağabeyi mahallenin bütün kızlarıyla gezip tozarken, kendinin bir sınıf arkadaşına bile selam vermekten çekinmesi, kocasının, mini etekli kadınlara salyalarını akıtarak bakarken, kendine kısa kollu elbise dahi giydirmemesine karşı gelememesi, kızkardeşlerine aynısı yapılınca kavga çıkaran adamların, ona yollarda laf atmalarını sineye çekmesidir.
Türkiyede kadın olmak, emeğiyle başardığı her iş için, Kimbilir kimlerle düşüp kalktı. iftirası atılmasıdır. Aynı işi yaptığı halde erkeklerden daha az ücret almak, daha başarılı olduğu halde terfi ettirilmemektir. Türkiyede kadın olmak, dayak yediğinde hak ettiği, taciz edildiğinde arandığı düşünülmek, tecavüze uğradığında bile suçlanmaktır. Türkiyede kadın olmak, hayat kadınlarına tecavüz edenlere mahkemede verilen ceza indirimlerini, kocası tarafından öldürülen kadınları, küçücük kızlara yapılan işkenceleri televizyonda izlemek ve içi sızlamaktır. Türkiyede kadın olmak, her türlü şiddete maruz kalmak, polise gidince ciddiye alınmamak, devlet tarafından korunmamaktır. Okula gönderilmemek, istediğiyle evlenememek, daha küçücükken babası yaşında adamlara satılmak, zorla evlendirilmek, mal gibi kullanılmak, üzerine kuma getirilmek, töre cinayetine kurban gitmektir. Saçı uzun aklı kısa sözünü omuzlarında bir yük gibi taşımaktır. Hor görülmek, aşağılanmak, küçümsenmek, ayıplanmak, suçlanmaktır. Türkiyede kadın olmak, baskıcı, ikiyüzlü bir toplumda nefes almaya çalışmaktır.
Her şeye rağmen başı dik durmak, Halide Edip, Sabiha Gökçen, Nene hatun, Türkan Saylan olabilmektir. ------------------
Milliyet blog.
Bu yazı ne kadar eşit olmadığımızı çok güzel anlatmış.
Türkiye'de kadın olmak, boynunda bir namus yaftasıyla dolaşmak zorunda bırakılmaktır. Türkiye’de kadın olmak, boşanmışsa dul, evlenmemişse evde kalmış, çocuğu yoksa kısır, dekolte giyiniyorsa hafifmeşrep, çok gülüyorsa oynak, çok geziyorsa sürtük, bir erkekle ilişkisi varsa o… diye etiketlenmektir. Türkiye’de kadın olmak, ayıplarla, önyargılarla, geri kafalılıkla savaşmaktır.
Fikrini savunamamak, düşünememek, konuşamamak, gülememek, içinden geldiği gibi davranamamak, hakkını arayamamaktır. Türkiye’de kadın olmak. “Ben bilmem beyim bilir.” deyince, aldatılmaya, şiddete göz yumunca, erkeğin gerisinde kalınca “Hanımefendi”, bunlara itiraz edince “Feminist” diye adlandırılmaktır. Türkiye’de kadın olmak, bedeninden, cinselliğinden, kadınlığından utandırılarak eğitilmek, her zaman bir cinsel obje olarak görülmektir. Sustuğunda, gözlerini yerden kaldırmadığında, başı eğik olduğunda, “Terbiyeli” sıfatıyla ödüllendirilirken, tam tersini yaptığında ahlaksız olmaktır.
Genç kızlığa adım attığında, bundan bahsetmenin yakışıksızlığı fısıldanırken kulağına, ailedeki oğlan çocuklarının erkekliğe adım atışlarının düğünlerle kutlanmasını şaşkınlıkla izlemektir Türkiye’de kadın olmak,ana babaların oğullarının çapkınlıklarından böbürlenerek bahsederken, kızlarının bir erkekle çay içmesinin bile namuslarını iki paralık etmesine tanık olmaktır. Ağabeyi mahallenin bütün kızlarıyla gezip tozarken, kendinin bir sınıf arkadaşına bile selam vermekten çekinmesi, kocasının, mini etekli kadınlara salyalarını akıtarak bakarken, kendine kısa kollu elbise dahi giydirmemesine karşı gelememesi, kızkardeşlerine aynısı yapılınca kavga çıkaran adamların, ona yollarda laf atmalarını sineye çekmesidir.
Türkiye’de kadın olmak, emeğiyle başardığı her iş için, “Kimbilir kimlerle düşüp kalktı.” iftirası atılmasıdır. Aynı işi yaptığı halde erkeklerden daha az ücret almak, daha başarılı olduğu halde terfi ettirilmemektir. Türkiye’de kadın olmak, dayak yediğinde hak ettiği, taciz edildiğinde arandığı düşünülmek, tecavüze uğradığında bile suçlanmaktır. Türkiye’de kadın olmak, hayat kadınlarına tecavüz edenlere mahkemede verilen ceza indirimlerini, kocası tarafından öldürülen kadınları, küçücük kızlara yapılan işkenceleri televizyonda izlemek ve içi sızlamaktır. Türkiye’de kadın olmak, her türlü şiddete maruz kalmak, polise gidince ciddiye alınmamak, devlet tarafından korunmamaktır. Okula gönderilmemek, istediğiyle evlenememek, daha küçücükken babası yaşında adamlara satılmak, zorla evlendirilmek, mal gibi kullanılmak, üzerine kuma getirilmek, töre cinayetine kurban gitmektir. “Saçı uzun aklı kısa” sözünü omuzlarında bir yük gibi taşımaktır. Hor görülmek, aşağılanmak, küçümsenmek, ayıplanmak, suçlanmaktır. Türkiye’de kadın olmak, baskıcı, ikiyüzlü bir toplumda nefes almaya çalışmaktır.
Her şeye rağmen başı dik durmak, Halide Edip, Sabiha Gökçen, Nene hatun, Türkan Saylan olabilmektir. ------------------
Milliyet blog.
Bu yazı ne kadar eşit olmadığımızı çok güzel anlatmış.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?