Tıpkı dört mevsim gibi,hergün değişen ruhumuz.Ne yazlarımız belli nede kışlarımız.Bazen öyle fırtınalar koparıyoruzki,öyle kasırgalar ve öyle rüzgarlar...
Ama hep yeni gün ve inadına doğan güneş.Sorguzuz geçen dakikalar.Bazen bir emsalini daha bulamayız ruhumuzun,bazende zaruri olarak kabul ederiz benliğimizi.Kimi zaman en güzel yapraklarımızı dökeriz,.Hüzünlere boğolur arzularımız,rengini sonbahardan alır umut yapraklarımız.Yeni bir heyecen ,yeni bir tutku ve yeni bir haz duyduğumuzda açarız bütün çiçeklerimizi tıpkı ilkbahar gibi.Filizlenir sonra tekrar yaşamak isteyen duygularımız.
ve daha sonraları...
Bütün kara bulutların üzerimizde dola nmasını,bütün arzuların ,değerlerin yarınların elimizin altından kayıp gittiğini gör-düğümüzde ağlarız, ağlarız hemde için için,tükenircesine,sel misali olur göz bebeklerimiz.Üşürüz yanlızlığımızla tıpkı kış gibi...
Hayat bu ya tekrar yeni günler yeni umutlar,üşüyen ruhumuzu ısıtan bir güneş çepeçevreler dünyamızı.yeni yaşama sevinçleri dökülür avuçlarımızdan.Bir tebessüm karışır gülüşlerimize utanırız sonra çocuk misali.Herşey yenide başlar tıpkı yaz gibi....
Yaşamak için mi değişiyor ruhumuz günden güne,yoksa savaşmak için mi.Evet,evet yaşamak için savaşmak gerekiyor ve değişmek;tıpkı
DÖRT MEVSİM GİBİ....