- 12 Temmuz 2006
- 1.651
- 19
- 50
--------------------------------------------------------------------------------
Çocukluğumuzun en güzel rüyasıydı yazlık sinemalar.
Sınıf geçme hediyesi olurdu çocuklara, içine leblebi atılmış gazozla film izlemek.
Her sinema çıkışı, koltuklara gelecek haftayı bırakırdı çocuklar.
Onların Turist Ömer'i vardı, Vahi Öz'ü, Nubar Terziyan'ı...
O çocuklar yoksul bahçelerdeki namuslu çiçeklerdi. Yüzleri ilk yaz güneşi gibi.
***
Çocukluğumuzun en güzel masalıydı yazlık sinemalar.
Afişlerle süslenmiş bir kamyonetten, megafonla filmin tanıtımı yapılırdı.
Onların Ayşecik'i vardı, Ömercik'i...
Her çocuk, kendi uçurtmasının kuyruğuna takılırdı.
Parasız sevinçlerin çocuklarıydı onlar, ceplerinde çakıl taşları.
Yaz ikindisi kokarlardı...
Helal süt emmiş, Cumhuriyet çocukları.
***
O yazlık sinemaların memelerinden, hayatın sütünü emerdi çocuklar.
Onlar hayat adına her rolü üstlenirken, analarının başı örtülüydü ya da açık!
Babaları camiden çıkarken, ne siyaset yapardı ne ikiyüzlü ticaret.
Onların Sadri Alışık'ı vardı, Ediz Hun'u, Cüneyt Arkın'ı...
O çocuklar bu ülkenin "Son Kuşlar" ıydı... Biten sevdalardan sonra bile, "Ayrılsak da Beraberiz" derlerdi.
Ülke sevgisinin surlarına çıkarlardı, her daim. Bilirlerdi ki, "Ağaçlar Ayakta Ölür" dü...
***
Çocukluğumuzun en anlamlı okuluydu yazlık sinemalar. Hayatın baş ucu kitabı.
O çocuklar, aynalara dürüstlüğün yansımasıydı. Gölgeleri bile el eleydi, harika bir dayanışmanın içinde.
Onların Hulusi Kentmen'i vardı, Danyal Topatan'ı, Filiz Akın'ı,
Türkan Şoray'ı...
Mazi onların kalbinde yara olarak kaldı.
Nereden bilsinler, geçmişe açılan pencerelerde, yarınlarının çalınacağını.
***
Hadi filmi geri alalım.
Çocuklarımızın geleceğini, bu televizyonlardan ve karanlık politikacıların elinden alalım.
Çünkü gelecek programın adı:
"Dönüşü olmayan yol!"
Çocukluğumuzun en güzel rüyasıydı yazlık sinemalar.
Sınıf geçme hediyesi olurdu çocuklara, içine leblebi atılmış gazozla film izlemek.
Her sinema çıkışı, koltuklara gelecek haftayı bırakırdı çocuklar.
Onların Turist Ömer'i vardı, Vahi Öz'ü, Nubar Terziyan'ı...
O çocuklar yoksul bahçelerdeki namuslu çiçeklerdi. Yüzleri ilk yaz güneşi gibi.
***
Çocukluğumuzun en güzel masalıydı yazlık sinemalar.
Afişlerle süslenmiş bir kamyonetten, megafonla filmin tanıtımı yapılırdı.
Onların Ayşecik'i vardı, Ömercik'i...
Her çocuk, kendi uçurtmasının kuyruğuna takılırdı.
Parasız sevinçlerin çocuklarıydı onlar, ceplerinde çakıl taşları.
Yaz ikindisi kokarlardı...
Helal süt emmiş, Cumhuriyet çocukları.
***
O yazlık sinemaların memelerinden, hayatın sütünü emerdi çocuklar.
Onlar hayat adına her rolü üstlenirken, analarının başı örtülüydü ya da açık!
Babaları camiden çıkarken, ne siyaset yapardı ne ikiyüzlü ticaret.
Onların Sadri Alışık'ı vardı, Ediz Hun'u, Cüneyt Arkın'ı...
O çocuklar bu ülkenin "Son Kuşlar" ıydı... Biten sevdalardan sonra bile, "Ayrılsak da Beraberiz" derlerdi.
Ülke sevgisinin surlarına çıkarlardı, her daim. Bilirlerdi ki, "Ağaçlar Ayakta Ölür" dü...
***
Çocukluğumuzun en anlamlı okuluydu yazlık sinemalar. Hayatın baş ucu kitabı.
O çocuklar, aynalara dürüstlüğün yansımasıydı. Gölgeleri bile el eleydi, harika bir dayanışmanın içinde.
Onların Hulusi Kentmen'i vardı, Danyal Topatan'ı, Filiz Akın'ı,
Türkan Şoray'ı...
Mazi onların kalbinde yara olarak kaldı.
Nereden bilsinler, geçmişe açılan pencerelerde, yarınlarının çalınacağını.
***
Hadi filmi geri alalım.
Çocuklarımızın geleceğini, bu televizyonlardan ve karanlık politikacıların elinden alalım.
Çünkü gelecek programın adı:
"Dönüşü olmayan yol!"