- 26 Mayıs 2012
- 1
- 0
- Konu Sahibi zamaninsaati
- #1
Merhaba,
Aslında çözüm bulmak için yazmıyorum bu satırları. Az biraz rahatlamak ve yenemeyeceğimi düşündüğüm bu durumdan kurtulursam umut olmak.
Ben kendimi bildim bileli normal değilim. Normal bir insan benim gibi olmaz. Düşüncelerim, davranışlarım, hareketlerim, bakış açım. Diğer insanlardan farklı. Benim sorunum ise, sevmediğim onca davranışlarımı o kadar sahiplenmişim, onlarla yaşamaya o kadar alışmışım ki bağımlılık yapmış artık. Vazgeçemiyorum.
2 gün önce daha önce hiç yapmadığım bir şey yaptım. Psikoloji ve düşüncelerle ilgili internette araştırma yaparken, depresyon belirtileri adlı bir yazı dikkatimi çekti. Sanki beni tarif ediyordu. O yazıdaki belirtiler ben kendimi bildim bileli bende var. Yani ben doğuştan depresyonluyum bence!
Bunu yenmek istiyorum ama yeneceğimi düşünmüyorum. Sakın bana inanmazsan başaramazsın, olumlu düşünürsen olumlu olur demeyin. Asla böyle bir şey olmadı benim hayatımda. Ne kadar olumlu düşündüysem yine sonuç aynı oldu. Başka birinin başarı hikayesinden etkilensem bile etkisi 1 hafta sürdü. Yine aynı ben, yine çıkılmaz yollar. Ailem hayatta olduğu için, sağlıklı olduğumuz için şükrediyorum. Kendimden kötü olanları görüp düşüncelerim değişiyor ama etkisi geçiyor. Evet benden kötüler var ama iyilerde var. Benden insanlar olarak daha iyi olmayan insanlar bile daha iyi durumda. Onlar hakediyor da ben neden haketmiyorum?
Aslında bir psikologa gitmek istiyorum ancak ilaç kullanmak istemiyorum.
Ayrıca ilaçların çözüm olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Benim hayatım değişmedikçe, düşüncelerim değişmedikçe ilaçlar sadece geçici çözüm. Değiştiremeceğim onca şey etrafımdayken geçici çözümlere ihtiyacım yok.
20 yaşındayım. Ailemle aramda hiç sorun olmadı. Tek sorunum babamın beni hala küçük bir çocukmuşum gibi görmesi, azarlaması ve benim onun karşısında küçük düşme korkum. Ve ben hiçbir zaman büyümek istemedim. Küçükken bile asla bir sonraki doğum günümü heyecanla beklemedim. 18 bile olmak istemedim.
Evlilik fikri bana çok uzak. O kadar uzun süreli sadakata inanmıyorum. Herşeyden çabuk sıkıldığım ve sorumluluktan kaçtığım için kendime de güvenmiyorum.
Çizeme yeteneğim olduğu için mimar olmak isterdim, olamadım. Meslek lisesi mezunu mimar olamazdı ya hani, en nefret ettiğim muhasebe hayatımı ele geçirdi. Şu an da babamın isteğiyle kendi şirketimizde muhasebe sorumlusuyum ama faturaları gidip dolaptan almaya bile üşeniyorum. O kadar istemiyorum ki ve bu isteksizlik beni o kadar ele geçirdi ki. Sırf babam bir şeyleri başarabildiğime inansın diye kendimi heder ettim ama işe yaramıyor. Başka bir işte çalışsam bile hep aynı konu üzerine aynı mesleği yapacak olmam beni çileden çıkarıyor. Elimden hiçbir şey gelmiyor.
Lisedeki arkadaşlarımla hala görüşürüm ama yaptığım onlarca fedakarlık karşısında nankörlük aldığım için artık arkadaşlara da değer vermiyorum. Hala çıkıp bir şeyler içebildiğim arkadaşlarım olmasına rağmen yüzlerini görmek istemiyorum. Sanki zoraki arkadaşlık gibi bir şey. Onları seviyorum belki ama yeterli değil.
İnsan herkesi kendi gibi bilirmiş ya, kendim gibi bilip hep güvendim, dersimi aldım. Zaman beni güçsüz yapmadı, onları o kadar çok eleştirdim ki onlardan beter oldum. Her zaman arkadaşlığı aşka tercih etmeme rağmen erkek delisi çıkan arkadaşlarım yüzünden artık hiçbir arkadaş umrumda değil. Bana verdikleri sırrı bile tutmuyorum artık. Beni bu hale getiren insanlardan kurtulmak istiyorum.
Hiçbir zaman hayal ettiğim ortamım olmadı. Ortaokuldayken liseyi, lisedeyken üniversiteyi merakla beklememe rağmen hep daha kötüsü oldu. Her başları sıkıştığında yanlarında olmama rağmen doğum günümü bile bana haram ettiler.
Hani derler ya, herkes sana ters davranıyorsa sende sorun vardır diye. Eleştiriye tahammül edemem ama kendimi sonuna kadar eleştiririm. Yanlışlarım varsa düzeltirim insanlara karşı ve sürekli empati kurarım. Bunu denedim, gerçekten denedim ama insanların arkadaş kavramı farklı olduktan sonra ben denesem ne olur. 5 arkadaşsak eğer, 4ü kendi aralarında benimle oldukları kadar samimi değildir.
Dediğim gibi, depresyonla ilgili yazıyı okuduktan sonra bende olan belirtileri aldım içinden:
- Hayattan zevk alamamak;kişi daha önce yapmaktan keyif aldığı, mutlu olduğu hiçbir şeyden artık zevk alamaz hale gelir.
Resim çizmeyi, günlük tutmayı çok severdim. Orta okuldan beri günlük tutardım ancak en son geçen sene biten defterimden sonra ara verdim. Günlük tutmayı istiyorum ancak bu bana keyif vermiyor. Satırları yazdıkça bunalıyorum. Ve artık resimde çizemiyorum. Dakikasında sıkılıyorum.
- Yorgunluk, bitkinlik,enerji kaybı,hey uzanma yatma isteği.Çok cabuk yorulma
Hiçbir yorucu iş yapmasam bile bu bitmeyen yorgunluk yok olmuyor. Ne kadar uyursam uyuyayım geçmiyor. Beynim o kadar uyuşmuş ki eve gittiğimde yatarken değiştiyorum üstümü, zoraki. Yemek yapmaya üşendiğim için yemek yemiyorum. Sipariş vermek bile istemiyorum. Ve daha nicesi.
- Aşırı alınganlık ve duygusallık,çabuk ağlama.
- Sabırsızlık, tahammülsüzlük, çabuk sinirlenme,öfkelenme, kırıcı olma
- İntihar düşünceleri,yaşamı değersiz bulma, çok tehlikeli araç kullanıp kaza yaparak ölme istekleri.Sağa sola sataşarak kavga çıkarma eğilimi
Bazen yaşamı değersiz ve saçma buluyorum ancak bu zamana kadar asla ölmeyi, intiharı düşünmedim. Bu konuda avantajlıyım sanırım.
- Zihnini bir konuya takma,takıntı ve saplantıların ortaya çıkması
Benim diğer adım takıntılar kraliçesi olabilir cidden. Bu konudan çok muzdaribim.
- Kendine olan güvenin kaybolması, değersizlik ve işe yaramama düşünceleri.
- Geçmeyen baş ağrıları, mide barsak sistemi şikayetleri,değişik vücud ağrıları, yanmalar, ateş basmaları.Bazen bayılma ve kasılma nöbetleri.Kalp ağrıları, nefes darlıkları boğulma hissi.
Kalbimde batma hissedip nefes alamadığım zamanlar olmuştu. Doktor psikolojik olduğunu söyledi.
- İçe kapanma, kimseyle konuşmak istememe
Bu önceden ara sıra olurdu ama artık kimse olsun istemiyorum. Geçen sene evinden çıkmadığım komşulara gitmek istemiyorum, gelmelerini istemiyorum. Anlatmak ve dinlemek istemiyorum.
- Aşırı unutkanlık, dikkat ve konsantrasyon güçlükleri
Herşeyi aklımda tutmamla meşhurdum diyebilirdim. Konsantrasyon ve dikkat bozukluğu kendimi bildim bileli var ama unutkanlık yeni başladı.
- Ruhsal acı ve sıkıntı hissi.Sürekli daralma bunalma, bir yere sığamama hali
- Anlaşılmadığı, sevilmediği, istenmediği hisleri.
- Hiçbir şeyden memnun olmama, her şeyi eleştirme
- Sürekli mutsuzluk, karamsarlık ve umutsuzluk hali.
- Sevdiklerini ve sahip oldukların kaybetme endişeleri ve korkuları
Bu korku benim en büyük korkum. 5 yıl önce lisedeyken sevdiğim bir çocuk ölmüştü. O günden beri bunu o kadar çok takıntı haline getirdim ki inanamazsınız.
- Ülkeden çekip gitme isteği
Bu istek ülkenin düzeni yüzünden. Kesinlikle psikolojik değil.
- Aşırı şüphecilik, kıskançlık
- Her olayda en kötüsünü, karamsarını düşünme.Bütün olumsuzlukların gelip kendisini bulduğunu düşünme.
- Depresyon belirtilerinden biri de: Ya aşırı dine yönelme ya da dinden ve ibadetlerden soğumadır.
Dinden soğuma oldu kısa bir süre öncesine kadar. Allaha inancım değişmedi ama ibadetlerden soğumuş ve duaları saçma buluyordum. Ama bu konuda düzeldim. Artık inancımdan şüphe etmiyorum.
Kurtulmak istiyorum evet ama kurtulacağıma inanmıyorum. Kursa yazıldım, yeni dil yeni insanlar diye ama orada bile sıkılıyorum. Benim tek sorunum, beni bu düşünceye iten tek sorun insanlar. Kendimle problemim olsa zaten intiharı düşünürdüm. Çünkü biliyorum çevremde istediğim gibi insanlar olsa, istediğim kişiyle bir ilişkim olsa asla böyle olmam. Çünkü kendimi biliyorum. Çevremde hep mutlu bir imajım oldu. Konuşmayı severim ve asla sosyalfobim yok. Aksine çevremdeki insanlar sosyallikten kaçıyor. Konsere gidemiyorum, çok istememe rağmen Kız Kulesine bir kere bile gitmedim mesela. Çünkü bunlar tek başına keyif alabileceğim şeyler değil ve bunları yapabilecek tek bir insan yok.
İkinci bir başlık dikkatimi çekti bu arada. Manikdepresif. Ne olduğunu bilmiyordum ama bununda belirtilerini taşıyorum, çok azını.
Manik kişi çok konuşur. Hatta genellikle hiç durmamacasına, neredeyse nefes bile almadan ve yüksek sesle konuşur. Konudan konuya atlar, asla konu sıkıntısı çekmez. Manik hastanın düşünceleri hızlanmıştır. Aklına büyük bir süratle bin türlü düşünce üşüşür. Manide hastanın dikkati artmıştır, küçücük ayrıntıları gözden kaçırmaz, ama dikkatini belli bir konu üzerinde sürdüremez (yani dikkati dağınıktır). Manide hasta neşeli olmakla birlikte, kolaylıkla da sinirlenir. Kendisiyle tartışmaya, fikirlerini eleştirmeye, taşkın davranışlarını engellemeye çalıştığınızda büyük bir öfkeye kapılır.
Ayrıca aşırı kararsız ve dengesizim. Eğer şimdi çok konuşuyorsam biraz sonra konuşmak içimden gelmiyor. Bir gün tanımadığım bir insanla konulabiliyorken bir gün yanına gitmeye çekiniyorum. Bütün bunlar benim davranışlarım, alışkanlıklarım. Hastalıklı davranışlarım olduğunu ise yeni farkediyorum. Ve bunlar nasıl değişecek hiç bilmiyorum.
Aslında çözüm bulmak için yazmıyorum bu satırları. Az biraz rahatlamak ve yenemeyeceğimi düşündüğüm bu durumdan kurtulursam umut olmak.
Ben kendimi bildim bileli normal değilim. Normal bir insan benim gibi olmaz. Düşüncelerim, davranışlarım, hareketlerim, bakış açım. Diğer insanlardan farklı. Benim sorunum ise, sevmediğim onca davranışlarımı o kadar sahiplenmişim, onlarla yaşamaya o kadar alışmışım ki bağımlılık yapmış artık. Vazgeçemiyorum.
2 gün önce daha önce hiç yapmadığım bir şey yaptım. Psikoloji ve düşüncelerle ilgili internette araştırma yaparken, depresyon belirtileri adlı bir yazı dikkatimi çekti. Sanki beni tarif ediyordu. O yazıdaki belirtiler ben kendimi bildim bileli bende var. Yani ben doğuştan depresyonluyum bence!
Bunu yenmek istiyorum ama yeneceğimi düşünmüyorum. Sakın bana inanmazsan başaramazsın, olumlu düşünürsen olumlu olur demeyin. Asla böyle bir şey olmadı benim hayatımda. Ne kadar olumlu düşündüysem yine sonuç aynı oldu. Başka birinin başarı hikayesinden etkilensem bile etkisi 1 hafta sürdü. Yine aynı ben, yine çıkılmaz yollar. Ailem hayatta olduğu için, sağlıklı olduğumuz için şükrediyorum. Kendimden kötü olanları görüp düşüncelerim değişiyor ama etkisi geçiyor. Evet benden kötüler var ama iyilerde var. Benden insanlar olarak daha iyi olmayan insanlar bile daha iyi durumda. Onlar hakediyor da ben neden haketmiyorum?
Aslında bir psikologa gitmek istiyorum ancak ilaç kullanmak istemiyorum.
Ayrıca ilaçların çözüm olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Benim hayatım değişmedikçe, düşüncelerim değişmedikçe ilaçlar sadece geçici çözüm. Değiştiremeceğim onca şey etrafımdayken geçici çözümlere ihtiyacım yok.
20 yaşındayım. Ailemle aramda hiç sorun olmadı. Tek sorunum babamın beni hala küçük bir çocukmuşum gibi görmesi, azarlaması ve benim onun karşısında küçük düşme korkum. Ve ben hiçbir zaman büyümek istemedim. Küçükken bile asla bir sonraki doğum günümü heyecanla beklemedim. 18 bile olmak istemedim.
Evlilik fikri bana çok uzak. O kadar uzun süreli sadakata inanmıyorum. Herşeyden çabuk sıkıldığım ve sorumluluktan kaçtığım için kendime de güvenmiyorum.
Çizeme yeteneğim olduğu için mimar olmak isterdim, olamadım. Meslek lisesi mezunu mimar olamazdı ya hani, en nefret ettiğim muhasebe hayatımı ele geçirdi. Şu an da babamın isteğiyle kendi şirketimizde muhasebe sorumlusuyum ama faturaları gidip dolaptan almaya bile üşeniyorum. O kadar istemiyorum ki ve bu isteksizlik beni o kadar ele geçirdi ki. Sırf babam bir şeyleri başarabildiğime inansın diye kendimi heder ettim ama işe yaramıyor. Başka bir işte çalışsam bile hep aynı konu üzerine aynı mesleği yapacak olmam beni çileden çıkarıyor. Elimden hiçbir şey gelmiyor.
Lisedeki arkadaşlarımla hala görüşürüm ama yaptığım onlarca fedakarlık karşısında nankörlük aldığım için artık arkadaşlara da değer vermiyorum. Hala çıkıp bir şeyler içebildiğim arkadaşlarım olmasına rağmen yüzlerini görmek istemiyorum. Sanki zoraki arkadaşlık gibi bir şey. Onları seviyorum belki ama yeterli değil.
İnsan herkesi kendi gibi bilirmiş ya, kendim gibi bilip hep güvendim, dersimi aldım. Zaman beni güçsüz yapmadı, onları o kadar çok eleştirdim ki onlardan beter oldum. Her zaman arkadaşlığı aşka tercih etmeme rağmen erkek delisi çıkan arkadaşlarım yüzünden artık hiçbir arkadaş umrumda değil. Bana verdikleri sırrı bile tutmuyorum artık. Beni bu hale getiren insanlardan kurtulmak istiyorum.
Hiçbir zaman hayal ettiğim ortamım olmadı. Ortaokuldayken liseyi, lisedeyken üniversiteyi merakla beklememe rağmen hep daha kötüsü oldu. Her başları sıkıştığında yanlarında olmama rağmen doğum günümü bile bana haram ettiler.
Hani derler ya, herkes sana ters davranıyorsa sende sorun vardır diye. Eleştiriye tahammül edemem ama kendimi sonuna kadar eleştiririm. Yanlışlarım varsa düzeltirim insanlara karşı ve sürekli empati kurarım. Bunu denedim, gerçekten denedim ama insanların arkadaş kavramı farklı olduktan sonra ben denesem ne olur. 5 arkadaşsak eğer, 4ü kendi aralarında benimle oldukları kadar samimi değildir.
Dediğim gibi, depresyonla ilgili yazıyı okuduktan sonra bende olan belirtileri aldım içinden:
- Hayattan zevk alamamak;kişi daha önce yapmaktan keyif aldığı, mutlu olduğu hiçbir şeyden artık zevk alamaz hale gelir.
Resim çizmeyi, günlük tutmayı çok severdim. Orta okuldan beri günlük tutardım ancak en son geçen sene biten defterimden sonra ara verdim. Günlük tutmayı istiyorum ancak bu bana keyif vermiyor. Satırları yazdıkça bunalıyorum. Ve artık resimde çizemiyorum. Dakikasında sıkılıyorum.
- Yorgunluk, bitkinlik,enerji kaybı,hey uzanma yatma isteği.Çok cabuk yorulma
Hiçbir yorucu iş yapmasam bile bu bitmeyen yorgunluk yok olmuyor. Ne kadar uyursam uyuyayım geçmiyor. Beynim o kadar uyuşmuş ki eve gittiğimde yatarken değiştiyorum üstümü, zoraki. Yemek yapmaya üşendiğim için yemek yemiyorum. Sipariş vermek bile istemiyorum. Ve daha nicesi.
- Aşırı alınganlık ve duygusallık,çabuk ağlama.
- Sabırsızlık, tahammülsüzlük, çabuk sinirlenme,öfkelenme, kırıcı olma
- İntihar düşünceleri,yaşamı değersiz bulma, çok tehlikeli araç kullanıp kaza yaparak ölme istekleri.Sağa sola sataşarak kavga çıkarma eğilimi
Bazen yaşamı değersiz ve saçma buluyorum ancak bu zamana kadar asla ölmeyi, intiharı düşünmedim. Bu konuda avantajlıyım sanırım.
- Zihnini bir konuya takma,takıntı ve saplantıların ortaya çıkması
Benim diğer adım takıntılar kraliçesi olabilir cidden. Bu konudan çok muzdaribim.
- Kendine olan güvenin kaybolması, değersizlik ve işe yaramama düşünceleri.
- Geçmeyen baş ağrıları, mide barsak sistemi şikayetleri,değişik vücud ağrıları, yanmalar, ateş basmaları.Bazen bayılma ve kasılma nöbetleri.Kalp ağrıları, nefes darlıkları boğulma hissi.
Kalbimde batma hissedip nefes alamadığım zamanlar olmuştu. Doktor psikolojik olduğunu söyledi.
- İçe kapanma, kimseyle konuşmak istememe
Bu önceden ara sıra olurdu ama artık kimse olsun istemiyorum. Geçen sene evinden çıkmadığım komşulara gitmek istemiyorum, gelmelerini istemiyorum. Anlatmak ve dinlemek istemiyorum.
- Aşırı unutkanlık, dikkat ve konsantrasyon güçlükleri
Herşeyi aklımda tutmamla meşhurdum diyebilirdim. Konsantrasyon ve dikkat bozukluğu kendimi bildim bileli var ama unutkanlık yeni başladı.
- Ruhsal acı ve sıkıntı hissi.Sürekli daralma bunalma, bir yere sığamama hali
- Anlaşılmadığı, sevilmediği, istenmediği hisleri.
- Hiçbir şeyden memnun olmama, her şeyi eleştirme
- Sürekli mutsuzluk, karamsarlık ve umutsuzluk hali.
- Sevdiklerini ve sahip oldukların kaybetme endişeleri ve korkuları
Bu korku benim en büyük korkum. 5 yıl önce lisedeyken sevdiğim bir çocuk ölmüştü. O günden beri bunu o kadar çok takıntı haline getirdim ki inanamazsınız.
- Ülkeden çekip gitme isteği
Bu istek ülkenin düzeni yüzünden. Kesinlikle psikolojik değil.
- Aşırı şüphecilik, kıskançlık
- Her olayda en kötüsünü, karamsarını düşünme.Bütün olumsuzlukların gelip kendisini bulduğunu düşünme.
- Depresyon belirtilerinden biri de: Ya aşırı dine yönelme ya da dinden ve ibadetlerden soğumadır.
Dinden soğuma oldu kısa bir süre öncesine kadar. Allaha inancım değişmedi ama ibadetlerden soğumuş ve duaları saçma buluyordum. Ama bu konuda düzeldim. Artık inancımdan şüphe etmiyorum.
Kurtulmak istiyorum evet ama kurtulacağıma inanmıyorum. Kursa yazıldım, yeni dil yeni insanlar diye ama orada bile sıkılıyorum. Benim tek sorunum, beni bu düşünceye iten tek sorun insanlar. Kendimle problemim olsa zaten intiharı düşünürdüm. Çünkü biliyorum çevremde istediğim gibi insanlar olsa, istediğim kişiyle bir ilişkim olsa asla böyle olmam. Çünkü kendimi biliyorum. Çevremde hep mutlu bir imajım oldu. Konuşmayı severim ve asla sosyalfobim yok. Aksine çevremdeki insanlar sosyallikten kaçıyor. Konsere gidemiyorum, çok istememe rağmen Kız Kulesine bir kere bile gitmedim mesela. Çünkü bunlar tek başına keyif alabileceğim şeyler değil ve bunları yapabilecek tek bir insan yok.
İkinci bir başlık dikkatimi çekti bu arada. Manikdepresif. Ne olduğunu bilmiyordum ama bununda belirtilerini taşıyorum, çok azını.
Manik kişi çok konuşur. Hatta genellikle hiç durmamacasına, neredeyse nefes bile almadan ve yüksek sesle konuşur. Konudan konuya atlar, asla konu sıkıntısı çekmez. Manik hastanın düşünceleri hızlanmıştır. Aklına büyük bir süratle bin türlü düşünce üşüşür. Manide hastanın dikkati artmıştır, küçücük ayrıntıları gözden kaçırmaz, ama dikkatini belli bir konu üzerinde sürdüremez (yani dikkati dağınıktır). Manide hasta neşeli olmakla birlikte, kolaylıkla da sinirlenir. Kendisiyle tartışmaya, fikirlerini eleştirmeye, taşkın davranışlarını engellemeye çalıştığınızda büyük bir öfkeye kapılır.
Ayrıca aşırı kararsız ve dengesizim. Eğer şimdi çok konuşuyorsam biraz sonra konuşmak içimden gelmiyor. Bir gün tanımadığım bir insanla konulabiliyorken bir gün yanına gitmeye çekiniyorum. Bütün bunlar benim davranışlarım, alışkanlıklarım. Hastalıklı davranışlarım olduğunu ise yeni farkediyorum. Ve bunlar nasıl değişecek hiç bilmiyorum.