• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Divan Edebiyatindan beyitler

Gül âteş gülbün âteş gülsen âteş cûy-bâr âteş
Sernender-tıynetân-ı aşka beştir lâle-zâr âteş

Aşık içinde bulunduğu aşk ateşine öylesine ülfet etmiştir ki, ateşte yaşadığına inandigindan 'semender e dönmüştür ve onun gözünde her yer ateş, her şey ateştir...

Şeyh Galib
 
Aşk Belasına At Beni Tanrım

Yâ Rab bela-yı aşk ile kıl âşîna beni
Bir dem bela-yı aşktan kılma cüdâ beni

(Ya Rab aşk belasıyla içli dışlı kıl beni,
bir an bile ayırma aşk belasından beni)

Az eyleme inayetini ehl-i dertten
Yani ki çoh belâlara kıl müptelâ beni

(Az eyleme yardımını dertlilerden,
Yani çok aşk belaları ver bana)

Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigârımın
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni

(Gittikçe artır sevgilimin güzelliğini,
Bana gelince onun derdine daha çok müptela et beni)

Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkün ola yetürmek sabâ beni

(Onun ayrılığında öyle zayıflat beni ki
Saba yeli beni ona ulaştırabilsin)

Nahvet kılıp nasîb Fuzuli gibi bana
Yâ Rab mukayyed eyleme mutlak bana beni

(Ya Rabbi bana Fuzuli gibi gurur verme
beni bana asla bırakma)

Fuzuli
 
Cânı cânânı bütün vârımı alsın da Hüdâ
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ


muhtesem bir aruz
 
Bir merhaleden güneşle derya görünür
Bir merhaleden her iki dünyâ görünür
Son merhale bir fasl-ı hazandır ki sürer
Geçmiş gelecek cümlesi rüya görünür (Yahya Kemâl)
 
Bu şehr-i Sitanbul ki bî misl ü bahâdır
Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedâdır
Nedîm

istanbul denince akla nedim, nedim denince de istanbul gelirmis akla
 
Aşk derdinin devâsı kâbil-i dermân değil
Terk-i cân derler bu derdin mûteber dermanına
Fuzûlî


Makbule Aras Asuman Susam Melike Koçak `in 99 Beyit-Divan Şiirinden Seçmeler ve Çözümlemeleri kitabindan bir not

Fuzûlî’nin aslı adı Mehmed’dir. Neden “Fuzûlî” mahlasını seçtiğini ise Farsça Divanı’nın mukaddimesinde şöyle anlatır:Şiire başladığım zaman her gün bir mahlas beğeniyordum, fakat biraz sonra aynı mahlası kullanan bir başka şaire rastlıyor ve mahlasımı değiştiriyordum. Sonunda anladım ki benden önce gelen şair dostlarım, ibarelerden çok mahlasları kapışmışlar. Düşündüm, eğer şiirde başkalarıyla ortak bir mahlas alır da muvaffak olursam şiirlerim mahlas ortaklarımın sanılır, bana yazık olur. Muvaffak olmazsam, mahlas ortaklarıma kötülük etmiş olurum. Bu benzerliği ortadan kaldırmak için Fuzûlî mahlasını aldım. Bir kere ben, âlemde tek kalmak istiyordum. Bunu mahlasım sağladı, sonra ben bütün ilimleri, fenleri nefsimde toplamaya çalışıyordum. Mahlasımda bunun da ifadesini buldum; çünkü fuzul, lugatte ulum ve fünun (ilim ve fen) gibi fazl (ilim, marifet)’ın çoğuludur. Nihayet “fuzulî” sözcüğünün halk arasındaki manası edebe aykırı davranıştır. Edebe daha ne aykırılık olabilir ki ben, yüksek âlimlerle çok az beraber bulunduğum, merhametli hükümdarlar tarafından yetiştirilmediğim, gezip tozmayı da sevmediğim halde aklî bahislerde filozofların nice hükümlerine itiraz ederim. Bu davranış bir taraftan Fuzûlî’nin ilmine ve fazlına alamettir, bir taraftan da onun fodulluğunu gösterir.” Kendisini ve seçtiği mahlasın gerekçelerini böyle anlatan Fuzûlî, hem kendi zamanında hem de sonraki devirlerde erişilmez şiir gücü, lirizmi, aşkı ve aşkın ıstıraplarını dile getirmedeki başarısıyla Divan şiirinin Olympos’una yerleşmiştir.
 
Firkatin nariyle gönlüm yan olur püryan olur
Varlığın zevku sefadır yokluğun giryan olur
Ay yüzün gören gözlerim mest olur hayran olur
Yakma ey can yakma kalbim ateş-i suzan olur


...............
 
Ey dil hele alemde bir adem yok imiş
Var ise de ehl-i dile mahrem yok imiş
Ham çekme hakikatte eğer arif isen
Farz eyle ki el'an yine alem yok imiş.
Nefi
 
Son düzenleme:
Firkatin nariyle gönlüm yan olur püryan olur
Varlığın zevku sefadır yokluğun giryan olur
Ay yüzün gören gözlerim mest olur hayran olur
Yakma ey can yakma kalbim ateş-i suzan olur


...............

Buna bayıldım çok güzel kimin acaba?
 
bu şuun, alem
bisebat-ı bikıdem
nerde havva, adem?
varsa aklın ey dedem
dem bu demdir
 
divan edebiyati kadar olmasada farscada sevilir

Esrâr-i ezel râ ne to dânî yu ne men/ Vin harf-i muammâ ne to hânî yu ne men/ Hest ez pes-i perde goftigûy-i men u to/ Çon perde ber ofted, ne to mânî yu ne men.

Ezel sırlarını ne sen bilirsin, ne ben/ Bu muammayı ne sen okursun, ne ben/ Sen ile ben dedikodusu var perde arkasında / Perde kalktı mı ne sen kalırsın, ne ben.

hayyam

[video=youtube;lHEcMCOHzZk]http://www.youtube.com/watch?v=lHEcMCOHzZk[/video]
 
Cihân-ârâ cihân içindedür arayıbilmezler
O mâhîler ki deryâ içredür deryâyı bilmezler

Hayâlî
 
Seb-i yeldâda uzar fecre kadar kıssa-i ask
Tâ ki Mecnûn bitirir nutkunu Leylâ söyler
(Yahya kemal)


Surur getirdin atlantis
 
Takrir edemem sûz-ı dil ü derd-i derunum

Söyletme beni hâtır-ı zârımda keder var

Şairi bilmiyorum, İskender Pala bile hatırlamadıktan sonra sanırım benim bilmemem normal=) Kitab-ı Aşk'tan - İskender Pala

teşekkürler pia...
 
Çok güzel paylaşımlar kızlar ellerinize sağlık,bir tane de benden;

Aşk beni arif etti, inceltti zarif etti.
Ben aşkı bilmez idim; aşk beni tarif etti.
 
"Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen"

Şeyh Galib

("Kendine iyi bak ki, âlemin özü sensin. Sen varlığın gözbebeği olan âdemsin")
 
Ben şehid-i badeyem dostlar demim yad eyleyin
Türbemi meyhane enkazile bünyad eyleyin

Gaslolunmaz ma ile gerçi şahidanı vega
Yıkayın meyle beni bir mezheb icad eyleyin

Kabrime kandil için bir köhne sağer vakfeyleyin
Şu'le - i nar - ı arakle ruhumu şad eyleyin

Neyle meyle bir alay mahbub ile her dem gelin
Bezm - i cem ayinini kabrimde mutad eyleyin

Yadigar olsun bu nazmım evliyayı sağere
Per açıp gitti Rıfat ardınca feryad eyleyin
 
Son düzenleme:
Back
X