Aşk derdinin devâsı kâbil-i dermân değil
Terk-i cân derler bu derdin mûteber dermanına
Fuzûlî
Makbule Aras Asuman Susam Melike Koçak `in 99 Beyit-Divan Şiirinden Seçmeler ve Çözümlemeleri kitabindan bir not
Fuzûlî’nin aslı adı Mehmed’dir. Neden “Fuzûlî” mahlasını seçtiğini ise Farsça Divanı’nın mukaddimesinde şöyle anlatır:Şiire başladığım zaman her gün bir mahlas beğeniyordum, fakat biraz sonra aynı mahlası kullanan bir başka şaire rastlıyor ve mahlasımı değiştiriyordum. Sonunda anladım ki benden önce gelen şair dostlarım, ibarelerden çok mahlasları kapışmışlar. Düşündüm, eğer şiirde başkalarıyla ortak bir mahlas alır da muvaffak olursam şiirlerim mahlas ortaklarımın sanılır, bana yazık olur. Muvaffak olmazsam, mahlas ortaklarıma kötülük etmiş olurum. Bu benzerliği ortadan kaldırmak için Fuzûlî mahlasını aldım. Bir kere ben, âlemde tek kalmak istiyordum. Bunu mahlasım sağladı, sonra ben bütün ilimleri, fenleri nefsimde toplamaya çalışıyordum. Mahlasımda bunun da ifadesini buldum; çünkü fuzul, lugatte ulum ve fünun (ilim ve fen) gibi fazl (ilim, marifet)’ın çoğuludur. Nihayet “fuzulî” sözcüğünün halk arasındaki manası edebe aykırı davranıştır. Edebe daha ne aykırılık olabilir ki ben, yüksek âlimlerle çok az beraber bulunduğum, merhametli hükümdarlar tarafından yetiştirilmediğim, gezip tozmayı da sevmediğim halde aklî bahislerde filozofların nice hükümlerine itiraz ederim. Bu davranış bir taraftan Fuzûlî’nin ilmine ve fazlına alamettir, bir taraftan da onun fodulluğunu gösterir.” Kendisini ve seçtiği mahlasın gerekçelerini böyle anlatan Fuzûlî, hem kendi zamanında hem de sonraki devirlerde erişilmez şiir gücü, lirizmi, aşkı ve aşkın ıstıraplarını dile getirmedeki başarısıyla Divan şiirinin Olympos’una yerleşmiştir.