• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Derdini büyütme....

angelsky

Ümmü Eymen olcam inş.
Kayıtlı Üye
14 Şubat 2008
1.763
33
158
Diğer
kıslar paylaşmak istedimm, içindenalabileceklerimizi alalım hep birlikte inşallah


Derdini Büyütme...!

Çevrene bak;
Acısı, üzüntüsü olmayan var mı?
Dünya halidir bu !...
Tatlısı az, acısı fazladır.
Sevinci az, üzüntüsü fazladır...

Çevrene bak;
Babalara , annelere..
Kardeşlere, dostlara...
Evlere, işyerlerine bak...
Çoğunun acılarına yürek dayanmaz.
Her evden bir inilti,
Bir çığlık, bir feryat yayılır...
Her gözden bir yaş akar...
Fakat her şeye rağmen nice felaketlere sabredenler var...
Acıyı yüreklerine akıtanlar var...
Bir lokma ekmeği bulamayanlar,
Hayatın ağır yükünü,
Cılız bedenleriyle taşımaya çalışanlar var...

Çevrene bak;
Yalnız sen değilsin
Sıkıntı, üzüntü ve acıyla kıvranan!...
Yalnız sen değilsin
Dünya cenderesinde ezilen!..
Yalnız sen değilsin
Umduğunu bulamayan!..
Belki başkasına oranla,
Senin gülmen gerek..
Haline şükredip sevinmen gerek!..

Çevrene bak;
Nice hasta var; yıllarca yatağında kıvranan..
Acı ve sızı ile inleyen...
Nice yoksul var;
Evine, eşine, çocuğuna...
Yüzlerini güldürecek bir haberle,
Karınlarını doyuracak bir gıdayla..
Evine dönmeyi hayal eden!...
Nice kimsesiz, yaşlı var;
Konuşacak, halini soracak,
Yüzüne gülümseyecek birini gözleyen!...

Çevrene bak;
Ve umduğun şeyleri, eldekilerle telafi et.
Hayatın artısı ile eksisini,
Müspeti ile menfisini,
Tatlısı ile acısını,
Sevinci ile üzüntüsünü..
Hafifletmeye çalış!..
ıster beğen,ister beğenme,
ışte budur hayat ; ısyana gerek yok!...
Dünya işte bu;değiştirmene imkan yok!...




Acı olmayınca tatlının değeri olmaz.
Kötülük görülmeyince iyiliğin değeri bilinmez.
Savaş olmayınca barışın kıymeti fark edilmez!...
Yaşlılık olmazsa gençliğin,
Hastalık olmazsa sağlığın,
Yoksulluk olmazsa varlığın değeri anlaşılmaz!..

O halde çevrene bak ve gününü iyi yaşa!...
Hayatın gerçeğinden kaçma!...
Hayal alemine dalıp kanma!...
Hayatı olduğu gibi kabul et!...
Ve onunla barışık ol!...
Elinde olanla yetin,
Sahip olduğun şeye şükret!...
Çevrenle yakın ol, onları mutlu et!...
Gerektiğinde bağışla, affet!...
Bazen de görmezlikten gel, göz yum!...
ımkansızın peşinden koşma!...

Çünkü dünya;
Her şeyi ele geçirmenin yurdu değildir!...

Çevrene bak;
Ceza evlerinde nice hükümlü vardır;
Yıllardır güneşi görmemiş,
Hücresinin dışına çıkmamıştır.
Huzur evlerinde nice yaşlı vardır;
Yıllardır kendisiyle bayramlaşacak,
Elini öpecek birini beklemiştir...
Nice anne – baba vardır;
Genç yaştaki çocuklarını,
Ciğerparelerini kaybetmiştir.
Nice evler, saraylar vardır;
Neşe ve sevinç cıvıltılarıyla yaşarken,
Bir anda harabeye dönmüştür...
Şu halde çevrene bak,
Ve sıkıntını büyütmeden,
Kendini diğerleriyle kıyas et!...
Çevrene , geçmişine bak ve düşün;

ınsanlığın Efendisi Son ılahî Elçi bile
Taşlandı,Mübarek yüzü ve başı yaralandı...
Dişi kırıldı..
Öz yurdundan çıkarıldı...
Eşine iftira edildi...
En yakın dostları öldürüldü..
Oğlu ,kızları öldü...

ınananlarıyla boykot edildi;
Gıda bulamadı, ağaç yapraklarını yedi.
Açlıktan karnına taş bağladı.
Elçiliği inkâr edildi.
O(a.s.m)’na şair dendi, sihirbaz, yalancı dendi..
Bundan daha büyük acı olur mu ?.

Tarihe mal olmuş tüm büyükler,
Benzeri acılar çekmedi mi?
Hz. Zekeriya öldürüldü...
Hz. Yahya boğazlandı..
Hz. Musa yurdundan kovuldu..
Hz. ıbrahim ateşe atıldı...

Diğer büyükler de aynı acıyı çekti.
Fakat hiç biri,
Derdini büyütmedi.
Hayattan vazgeçmedi.
Ümidini kesmedi.
Yaşama umudunu kırmadı...


Ve unutma ki;

Bu dünya,

Her canlı için olduğu gibi,

Senin için de geçicidir.

Zira asıl hayat ileridedir!...

SELAM VE DUA ıLE......


alıntıdır


 
Son düzenleme:
kıslar paylaşmak istedimm, içindenalabileceklerimizi alalım hep birlikte inşallah


Derdini Büyütme...!

Çevrene bak;
Acısı, üzüntüsü olmayan var mı?
Dünya halidir bu !...
Tatlısı az, acısı fazladır.
Sevinci az, üzüntüsü fazladır...

Çevrene bak;
Babalara , annelere..
Kardeşlere, dostlara...
Evlere, işyerlerine bak...
Çoğunun acılarına yürek dayanmaz.
Her evden bir inilti,
Bir çığlık, bir feryat yayılır...
Her gözden bir yaş akar...
Fakat her şeye rağmen nice felaketlere sabredenler var...
Acıyı yüreklerine akıtanlar var...
Bir lokma ekmeği bulamayanlar,
Hayatın ağır yükünü,
Cılız bedenleriyle taşımaya çalışanlar var...

Çevrene bak;
Yalnız sen değilsin
Sıkıntı, üzüntü ve acıyla kıvranan!...
Yalnız sen değilsin
Dünya cenderesinde ezilen!..
Yalnız sen değilsin
Umduğunu bulamayan!..
Belki başkasına oranla,
Senin gülmen gerek..
Haline şükredip sevinmen gerek!..

Çevrene bak;
Nice hasta var; yıllarca yatağında kıvranan..
Acı ve sızı ile inleyen...
Nice yoksul var;
Evine, eşine, çocuğuna...
Yüzlerini güldürecek bir haberle,
Karınlarını doyuracak bir gıdayla..
Evine dönmeyi hayal eden!...
Nice kimsesiz, yaşlı var;
Konuşacak, halini soracak,
Yüzüne gülümseyecek birini gözleyen!...

Çevrene bak;
Ve umduğun şeyleri, eldekilerle telafi et.
Hayatın artısı ile eksisini,
Müspeti ile menfisini,
Tatlısı ile acısını,
Sevinci ile üzüntüsünü..
Hafifletmeye çalış!..
İster beğen,ister beğenme,
İşte budur hayat ; İsyana gerek yok!...
Dünya işte bu;değiştirmene imkan yok!...




Acı olmayınca tatlının değeri olmaz.
Kötülük görülmeyince iyiliğin değeri bilinmez.
Savaş olmayınca barışın kıymeti fark edilmez!...
Yaşlılık olmazsa gençliğin,
Hastalık olmazsa sağlığın,
Yoksulluk olmazsa varlığın değeri anlaşılmaz!..

O halde çevrene bak ve gününü iyi yaşa!...
Hayatın gerçeğinden kaçma!...
Hayal alemine dalıp kanma!...
Hayatı olduğu gibi kabul et!...
Ve onunla barışık ol!...
Elinde olanla yetin,
Sahip olduğun şeye şükret!...
Çevrenle yakın ol, onları mutlu et!...
Gerektiğinde bağışla, affet!...
Bazen de görmezlikten gel, göz yum!...
İmkansızın peşinden koşma!...

Çünkü dünya;
Her şeyi ele geçirmenin yurdu değildir!...

Çevrene bak;
Ceza evlerinde nice hükümlü vardır;
Yıllardır güneşi görmemiş,
Hücresinin dışına çıkmamıştır.
Huzur evlerinde nice yaşlı vardır;
Yıllardır kendisiyle bayramlaşacak,
Elini öpecek birini beklemiştir...
Nice anne – baba vardır;
Genç yaştaki çocuklarını,
Ciğerparelerini kaybetmiştir.
Nice evler, saraylar vardır;
Neşe ve sevinç cıvıltılarıyla yaşarken,
Bir anda harabeye dönmüştür...
Şu halde çevrene bak,
Ve sıkıntını büyütmeden,
Kendini diğerleriyle kıyas et!...
Çevrene , geçmişine bak ve düşün;

İnsanlığın Efendisi Son İlahî Elçi bile
Taşlandı,Mübarek yüzü ve başı yaralandı...
Dişi kırıldı..
Öz yurdundan çıkarıldı...
Eşine iftira edildi...
En yakın dostları öldürüldü..
Oğlu ,kızları öldü...

İnananlarıyla boykot edildi;
Gıda bulamadı, ağaç yapraklarını yedi.
Açlıktan karnına taş bağladı.
Elçiliği inkâr edildi.
O(a.s.m)’na şair dendi, sihirbaz, yalancı dendi..
Bundan daha büyük acı olur mu ?.

Tarihe mal olmuş tüm büyükler,
Benzeri acılar çekmedi mi?
Hz. Zekeriya öldürüldü...
Hz. Yahya boğazlandı..
Hz. Musa yurdundan kovuldu..
Hz. İbrahim ateşe atıldı...

Diğer büyükler de aynı acıyı çekti.
Fakat hiç biri,
Derdini büyütmedi.
Hayattan vazgeçmedi.
Ümidini kesmedi.
Yaşama umudunu kırmadı...


Ve unutma ki;

Bu dünya,

Her canlı için olduğu gibi,

Senin için de geçicidir.

Zira asıl hayat ileridedir!...

SELAM VE DUA İLE......





Cok güzel bir paylasim arkadasim tesekkür ederim. Elbette herkezin cikaracagi bir pay vardir bu yazidan..
 
ama sonuçta insan kendi derdini çekiyor değil mi bütün insanlar böyle diye adam içindekini söküp atamaz pozitif bir yazı ama çoğu insan için bir şey ifade etmiyor sonuçta herkesin kendi sorunu var demi onu ortak çekmiyor kimse.............
 
mls cim haklısın insanlar ortak aynı derdi çekmiyoır ama
herkesin farklı farklı dertleri var bu açıdan bakmamızı sağlamaya yardımcı
olabileceği düşüncesindeyimm ,
bende sana teşekkür ederimm cnmm
 
canım çok güzel bir yazı çok güzel anlatım , işte bazen ii şeylerin farkında olmuyoruz insanız sonuçta.. RAbbim elimizdekileri almadan değerini bilenlerden eylesin bizleri inş..günümüze binlerce şükürler hamdü senalar olsunnn:Saruboceq:
 
bende bir yazı paylasmak istiyorum...

gecenin ürkütücü sessizliginde şehirlerin semalarında gezinen meleklera katılsanız, apartmanların catılarından semaya yükselen hüzünlü yakarıslar duyacaksınız....
bir anne cocugunun hastalıgını mırıldanıyordur...bir cocuk penceresinden ay ı izlerken gecen yıl kaybettigi babasını hayal ediyordur....
sehrin ötesindeki vadilere dalsanız topragın kücük magaralarına sıgınmaya cabalayan dar bilincli canlıların fısıltılarını duyacaksınız...
bir cekirge gecenin sogugunda üsüyordur....bir serce sessizce süzülen yılanlardan birine yem olamktan cekiniyordur...
bir gelincik bir avuc darlıgındaki yuvasında yavrularını ısıtmaya calısıyordur....

bir kalp o gecenin sessizliginde ,aclıktan korunmak ister...apartmanın catılarında bekleyen ac güvercinler aklına gelmez...
bir digeri beni sevdigime kavustur der.. avcıya hedef olan annelerinin yiyecek getirmesini bekleyen yavru tavsanlar aklından gecemez...

KULAKLARIMIZ GÖKLERE YÜKSELEN YAKARISLARI DUYABıLSEYDı ,ıHTıYACLARIN BÜYÜKLÜGÜNDEN DEHSETE KAPILIRDIK....
 
çok güzel ve doğru bir yazı
bazen dertlerimizi gözümüzde fazlasıyla büyütüyoruz
ufacıkken gözümüzde dağ kadar oluveriyor
her zaman beterin beteri vardır diye düşünmek gerek
tabi bu benim kendi şahsi düşüncem
 
O kadar güzel yere açmışsın ki.. Bir derdim var..
Gerçekten sorunu olan insanları tenzih ederek söylüyorum, o kadar saçma şeyleri büyüten, kendine dert eden insanlar var ki.. Ben o insanların hayatlarında hiç bir sıkıntı yaşamadıklarını ve kendilerine sıkıntı yarattıklarını düşünüyorum. Yani bazen öyle şeyler duyuyorum ki sinirlerim bozuluyor, bu dünyada gerçekten sorunlar ve sorunları olan insanlar var. Ve o insanlarla dalga geçer gibi incir çekirdeğini doldurmayacak şeyleri dert edinmeyin lütfen.
 
görüyoruz ne acılar var..
Allah korusun benim, bizim acılarımız ne ki onların yanında..

örnek vermek istedim ama benzerini yaşayanlar varsa üzerim diye çekiniyorum açıkcası..

en basit örnek mardindeki katliamda bir kız çocuğu spikere saydı
"abim öldü "dedi, neyse dedim annesi babası sağ,
dinlemeye devam ettim
"annem öldü",neyse bari dedim babası var
devam etti
"babam öldü",
kardeşim öldü,
öbür kardeşim öldü
amcam öldü
saydı ya
spiker ağladı ben ağladım..
Allah kimseye böyle acılar vermesin..
 
kıslar paylaşmak istedimm, içindenalabileceklerimizi alalım hep birlikte inşallah


Derdini Büyütme...!

Çevrene bak;
Acısı, üzüntüsü olmayan var mı?
Dünya halidir bu !...
Tatlısı az, acısı fazladır.
Sevinci az, üzüntüsü fazladır...

Çevrene bak;
Babalara , annelere..
Kardeşlere, dostlara...
Evlere, işyerlerine bak...
Çoğunun acılarına yürek dayanmaz.
Her evden bir inilti,
Bir çığlık, bir feryat yayılır...
Her gözden bir yaş akar...
Fakat her şeye rağmen nice felaketlere sabredenler var...
Acıyı yüreklerine akıtanlar var...
Bir lokma ekmeği bulamayanlar,
Hayatın ağır yükünü,
Cılız bedenleriyle taşımaya çalışanlar var...

Çevrene bak;
Yalnız sen değilsin
Sıkıntı, üzüntü ve acıyla kıvranan!...
Yalnız sen değilsin
Dünya cenderesinde ezilen!..
Yalnız sen değilsin
Umduğunu bulamayan!..
Belki başkasına oranla,
Senin gülmen gerek..
Haline şükredip sevinmen gerek!..

Çevrene bak;
Nice hasta var; yıllarca yatağında kıvranan..
Acı ve sızı ile inleyen...
Nice yoksul var;
Evine, eşine, çocuğuna...
Yüzlerini güldürecek bir haberle,
Karınlarını doyuracak bir gıdayla..
Evine dönmeyi hayal eden!...
Nice kimsesiz, yaşlı var;
Konuşacak, halini soracak,
Yüzüne gülümseyecek birini gözleyen!...

Çevrene bak;
Ve umduğun şeyleri, eldekilerle telafi et.
Hayatın artısı ile eksisini,
Müspeti ile menfisini,
Tatlısı ile acısını,
Sevinci ile üzüntüsünü..
Hafifletmeye çalış!..
İster beğen,ister beğenme,
İşte budur hayat ; İsyana gerek yok!...
Dünya işte bu;değiştirmene imkan yok!...




Acı olmayınca tatlının değeri olmaz.
Kötülük görülmeyince iyiliğin değeri bilinmez.
Savaş olmayınca barışın kıymeti fark edilmez!...
Yaşlılık olmazsa gençliğin,
Hastalık olmazsa sağlığın,
Yoksulluk olmazsa varlığın değeri anlaşılmaz!..

O halde çevrene bak ve gününü iyi yaşa!...
Hayatın gerçeğinden kaçma!...
Hayal alemine dalıp kanma!...
Hayatı olduğu gibi kabul et!...
Ve onunla barışık ol!...
Elinde olanla yetin,
Sahip olduğun şeye şükret!...
Çevrenle yakın ol, onları mutlu et!...
Gerektiğinde bağışla, affet!...
Bazen de görmezlikten gel, göz yum!...
İmkansızın peşinden koşma!...

Çünkü dünya;
Her şeyi ele geçirmenin yurdu değildir!...

Çevrene bak;
Ceza evlerinde nice hükümlü vardır;
Yıllardır güneşi görmemiş,
Hücresinin dışına çıkmamıştır.
Huzur evlerinde nice yaşlı vardır;
Yıllardır kendisiyle bayramlaşacak,
Elini öpecek birini beklemiştir...
Nice anne – baba vardır;
Genç yaştaki çocuklarını,
Ciğerparelerini kaybetmiştir.
Nice evler, saraylar vardır;
Neşe ve sevinç cıvıltılarıyla yaşarken,
Bir anda harabeye dönmüştür...
Şu halde çevrene bak,
Ve sıkıntını büyütmeden,
Kendini diğerleriyle kıyas et!...
Çevrene , geçmişine bak ve düşün;

İnsanlığın Efendisi Son İlahî Elçi bile
Taşlandı,Mübarek yüzü ve başı yaralandı...
Dişi kırıldı..
Öz yurdundan çıkarıldı...
Eşine iftira edildi...
En yakın dostları öldürüldü..
Oğlu ,kızları öldü...

İnananlarıyla boykot edildi;
Gıda bulamadı, ağaç yapraklarını yedi.
Açlıktan karnına taş bağladı.
Elçiliği inkâr edildi.
O(a.s.m)’na şair dendi, sihirbaz, yalancı dendi..
Bundan daha büyük acı olur mu ?.

Tarihe mal olmuş tüm büyükler,
Benzeri acılar çekmedi mi?
Hz. Zekeriya öldürüldü...
Hz. Yahya boğazlandı..
Hz. Musa yurdundan kovuldu..
Hz. İbrahim ateşe atıldı...

Diğer büyükler de aynı acıyı çekti.
Fakat hiç biri,
Derdini büyütmedi.
Hayattan vazgeçmedi.
Ümidini kesmedi.
Yaşama umudunu kırmadı...


Ve unutma ki;

Bu dünya,

Her canlı için olduğu gibi,

Senin için de geçicidir.

Zira asıl hayat ileridedir!...

SELAM VE DUA İLE......


alıntıdır



alkisalkisalkisalkisalkisalkisalkisalkisalkis
 
Bende buradaki bircok arkadasın sıkıntısına yorumda bulunurken bunun gibi yaklaşımlarda bulunuyorum

ama bir tarafım her zaman sunu tekrarlar

Ateş düştüğü yeri yakar.... Davulun sesi uzaktan hoş gelir....
 
mutlaka öyle ifrit haklısın
ama kendimizi ateşe versek bir çok durumu
değiştirme şansımız olmuyor böyle durumlarda
nasıl avutabilirki insan başka türlü kendini
 
Back