- 21 Temmuz 2006
- 9.312
- 21
- 45
Dayakçı Anne Olmamak İçin...
Ceza vermekten nefret etmeyen anne-baba pek az. Cezanın tam ne işe yaradığını, nasıl etkilediğini bilmediğinizde, hem pek
Dayakçı bir anne olmayı hiç istemiyorum. Ama, dört yaşındaki oğlum herkesi rahatsız edici davranışları ile beni zıvanadan çıkartıyor.oğlumun zarar verici davranışlarını ortadan kaldırmak, başkalarına saygılı birisi olarak yetiştirmek istiyorum. Ceza vermekten nefret ediyorum. Ama bunu yaptığımda, hiç olmazsa işe yarasın. Pratik önerileriniz var mı?
Ceza vermekten nefret etmeyen anne-baba pek az. Cezanın tam ne işe yaradığını, nasıl etkilediğini bilmediğinizde, hem pek sevmediğiniz bir işi yapmış, hem de yaptığınız hiçbir işe yaramamış oluyor. O zaman, hem cezadan, hem kendisinden nefret etmeye başlayan anne-baba da pek çok. Birkaç temel ilkeyi buraya aktarayım:
· Verdiğiniz ceza çocuğun anlayabileceği düzeyde olsun. Çocuğunuz hangi davranışının neden cezalandırıldığını anlayabilecek yaşa gelene kadar ceza yöntemini kesinlikle kullanmayın. Çocuklar cezanın anlamını en erken 2 yaş civarında, dil gelişimindeki hamlelere paralel olarak kavramaya başlarlar. Çocuk ne için cezalandırıldığını bilemediği için, cezalandırıldığı davranışa benzer davranışların hepsinden vazgeçer. Gelişimi için gerekli olabilecek keşif duygusunu da yok etmiş oluruz. iki yaşının altındaki çocuklarda, klasik disiplin için aceleci olmayın. Uyku-beslenme düzenini tutturmak, keşif davranışı için gereken güvenliği sağlamak, ona örnek oluşturacak şekilde davranmak yetip de artabilir.
· Verdiğiniz cezalar etkili olsun. Uygulamalarınız etkili olmuyorsa ne yaptığınızı bir kez daha düşünün. Bir yerde hata yapıyor olabilir misiniz? Çocuğunuz konuşmaya başladıkça onu da bu sürece dahil edebilirsiniz. Kendisini kontrol edebilmesi için neyin işe yarayacağını, kendisini kontrol edemediğinde ne yapmanız gerektiği hakkında fikrini sorun ( verilen her fikir uygulanmak zorunda değildir, unutmadan). Geleneksel olarak dayakla cezalandırılan durumlarda, mola yönteminin dayaktan daha etkili olduğunu gösteren bir çok çalışma var.
Mola yönteminin özü, çocukla ilişkiyi kısa bir süre için (yaşına göre 3-5 dakika) askıya almaktır. Bu çocuğu belirlenmiş süre boyunca, yalnız bırakmak anlamına gelir. Yalnızlık, yaşı elverişli ise, fiziki olarak da olabilir. Ama, daha önemli olan, tanımlanan sürede, çocukla iletişimi kesmektir. Anne ya da babanın ilgisini bir süre için olsun kaybetmekten daha büyük bir ceza olabilir mi? Biz büyükler için bile anne-babamızın suratını biraz asık görmek, içimizde pek hoş olmayan duygular yaratabilir.
Vicdan yapmak, sebepsiz surat asmak ile moladaki soğukluk arasında bir önemli fark var: Çocuk iletişimin neden askıya alındığını bilmelidir. Sebep molanın sonrasında net biçimde anlatılmış olmalıdır. “Molaya gittin, çünkü kardeşinin saçlarını yoldun” gibi bir açıklamayı hemen molanın bitiminde öğrenmek, bir daha saç yolmama konusunda iyi bir mesaj sayılabilir.
· Verdiğiniz cezalar “münasip” olsun. Ceza çocuğun yaşına, gelişim düzeyine, huyuna-suyuna ve cezalandırılan davranışın orantılı olmalı. Verdiğiniz ceza hiçbir zaman çok ağır olmasın. Hele üç yaşından küçüklerde çocuğunuzun güvenliğini zora sokan ciddi durumlar dışında ceza yöntemini kullanmaktan kaçının. Çocuğunuzun her hatasını, her hoşunuza gitmeyen davranışını cezalandırırsanız, daha ciddi sorunlar karşısında etkili bir yönteminiz kalmayabilir.
· Ödüller ve cezalar anında verilmeli. Gecikmeli verilen her ödül ve ceza, (örneğin,sene sonunda teslim bisiklet, akşam baban geldiğinde verilen oda cezası) neden verildiği tam anlaşılmadığından, anında tarihe karışır. Teşvik etmek ya da ortadan kaldırmak istediğimiz davranışlar üzerine etkimiz de sıfıra yakın olur.
Prof.Dr.Yankı Yazgan
Ceza vermekten nefret etmeyen anne-baba pek az. Cezanın tam ne işe yaradığını, nasıl etkilediğini bilmediğinizde, hem pek
Dayakçı bir anne olmayı hiç istemiyorum. Ama, dört yaşındaki oğlum herkesi rahatsız edici davranışları ile beni zıvanadan çıkartıyor.oğlumun zarar verici davranışlarını ortadan kaldırmak, başkalarına saygılı birisi olarak yetiştirmek istiyorum. Ceza vermekten nefret ediyorum. Ama bunu yaptığımda, hiç olmazsa işe yarasın. Pratik önerileriniz var mı?
Ceza vermekten nefret etmeyen anne-baba pek az. Cezanın tam ne işe yaradığını, nasıl etkilediğini bilmediğinizde, hem pek sevmediğiniz bir işi yapmış, hem de yaptığınız hiçbir işe yaramamış oluyor. O zaman, hem cezadan, hem kendisinden nefret etmeye başlayan anne-baba da pek çok. Birkaç temel ilkeyi buraya aktarayım:
· Verdiğiniz ceza çocuğun anlayabileceği düzeyde olsun. Çocuğunuz hangi davranışının neden cezalandırıldığını anlayabilecek yaşa gelene kadar ceza yöntemini kesinlikle kullanmayın. Çocuklar cezanın anlamını en erken 2 yaş civarında, dil gelişimindeki hamlelere paralel olarak kavramaya başlarlar. Çocuk ne için cezalandırıldığını bilemediği için, cezalandırıldığı davranışa benzer davranışların hepsinden vazgeçer. Gelişimi için gerekli olabilecek keşif duygusunu da yok etmiş oluruz. iki yaşının altındaki çocuklarda, klasik disiplin için aceleci olmayın. Uyku-beslenme düzenini tutturmak, keşif davranışı için gereken güvenliği sağlamak, ona örnek oluşturacak şekilde davranmak yetip de artabilir.
· Verdiğiniz cezalar etkili olsun. Uygulamalarınız etkili olmuyorsa ne yaptığınızı bir kez daha düşünün. Bir yerde hata yapıyor olabilir misiniz? Çocuğunuz konuşmaya başladıkça onu da bu sürece dahil edebilirsiniz. Kendisini kontrol edebilmesi için neyin işe yarayacağını, kendisini kontrol edemediğinde ne yapmanız gerektiği hakkında fikrini sorun ( verilen her fikir uygulanmak zorunda değildir, unutmadan). Geleneksel olarak dayakla cezalandırılan durumlarda, mola yönteminin dayaktan daha etkili olduğunu gösteren bir çok çalışma var.
Mola yönteminin özü, çocukla ilişkiyi kısa bir süre için (yaşına göre 3-5 dakika) askıya almaktır. Bu çocuğu belirlenmiş süre boyunca, yalnız bırakmak anlamına gelir. Yalnızlık, yaşı elverişli ise, fiziki olarak da olabilir. Ama, daha önemli olan, tanımlanan sürede, çocukla iletişimi kesmektir. Anne ya da babanın ilgisini bir süre için olsun kaybetmekten daha büyük bir ceza olabilir mi? Biz büyükler için bile anne-babamızın suratını biraz asık görmek, içimizde pek hoş olmayan duygular yaratabilir.
Vicdan yapmak, sebepsiz surat asmak ile moladaki soğukluk arasında bir önemli fark var: Çocuk iletişimin neden askıya alındığını bilmelidir. Sebep molanın sonrasında net biçimde anlatılmış olmalıdır. “Molaya gittin, çünkü kardeşinin saçlarını yoldun” gibi bir açıklamayı hemen molanın bitiminde öğrenmek, bir daha saç yolmama konusunda iyi bir mesaj sayılabilir.
· Verdiğiniz cezalar “münasip” olsun. Ceza çocuğun yaşına, gelişim düzeyine, huyuna-suyuna ve cezalandırılan davranışın orantılı olmalı. Verdiğiniz ceza hiçbir zaman çok ağır olmasın. Hele üç yaşından küçüklerde çocuğunuzun güvenliğini zora sokan ciddi durumlar dışında ceza yöntemini kullanmaktan kaçının. Çocuğunuzun her hatasını, her hoşunuza gitmeyen davranışını cezalandırırsanız, daha ciddi sorunlar karşısında etkili bir yönteminiz kalmayabilir.
· Ödüller ve cezalar anında verilmeli. Gecikmeli verilen her ödül ve ceza, (örneğin,sene sonunda teslim bisiklet, akşam baban geldiğinde verilen oda cezası) neden verildiği tam anlaşılmadığından, anında tarihe karışır. Teşvik etmek ya da ortadan kaldırmak istediğimiz davranışlar üzerine etkimiz de sıfıra yakın olur.
Prof.Dr.Yankı Yazgan