- 30 Kasım 2006
- 213
- 1
ÇORLU ADI
Çorlu, Trakya'nın merkezi kesiminde, plato yüzeyinin üzerindeki düzlükte yer alır. çevreye oranla daha yüksekte olması, şehrin savunmasını kolaylaştırmakta, diğer taraftan gelebilecek tehlikeleri önceden görme avantajı sağlamaktadır. Ayrıca hemen kuzeyden geçen Çorlu Deresi, her mevsim şehrin su ihtiyacını karşılar. ilk çağ insanlarının aradığı bütün coğrafi özelliklere sahip alan bu sahanın, Trak göçleriyle birlikte yerleşmeye ve tarıma açıldığı şüphesizdir. Nitekim yakın çevrede Prehistorik döneme inen yerleşme merkezlerinin ortaya çıkarılması, bu görüşü doğrular. Bununla birlikte yeterince araştırma yapılmadığı için, Çorlu şehrinin kuruluş tarihi hakkında kesin bilgi veremiyoruz.
Çorlu'nun adı ile ilgili çok değişik ifadeler mevcuttur. Eski atlaslarda şehrin adı "Tzarylus", 'Tzurulum", "Tzuruius", "Tzurule", 'Tschuria", "Tziraitum" şeklinde geçmektedir. Bizans döneminde peyniri meşhur olduğu için, "Peynir Kasabası' anlamında "Tribiton" adı verilmekte, bazı eserlerde "Sirello" şeklinde kayıtlara da rastlanmaktadır. Halk arasında Çorlu adının çorak, işe yaramaz anlamındaki "çor" veya "çur"dan kaynaklandığı, şehrin Türkler tarafından alınışı sırasında zorluklarla karşılaşıldığından zor kelimesine benzetme yapılarak "çor"dan geldiği ifade edilmektedir. Roma zamanında Trakya'da "Cohors III. Lucensum" adını taşıyan bir askeri birliğin bulunduğu ve bu birliğin tamamen Trak savaşçılarından oluştuğu bilinmektedir. Romalılar savaşlarda Traklar dan yararlanıyor ve onlara "Cohors" kıtalarında görev veriyorlardı. Buradaki 'Cohors' kelimesi, Çorlu şehrinin adına son derece benzemektedir. Marmara Ereğlisi 'nin hemen doğusundaki Kamaradere 'de ortaya çıkarılan tarihi belge, Çorlu hakkında en eski ve kesin bilgileri vermektedir. Kamaradere de ele geçen mezarın kitabesinde 'burada iki defa Çorlu-Tzouios idarecisi olan Sisinis gömülüdür" şeklinde kayıt mevcuttur. Sisinis'in 814 yılında öldüğü göz önüne alınırsa, belgenin Bizans dönemine ait olduğu anlaşılmaktadır. Sisinis, Çorlu kasabasında Curator Civitatis" ünvanı ile idarecilik yapmış, başarılı olduğu için iki defa bu görevi üstlenmiştir. Çorlu'nun adı ile yakından ilgisi olan "Curator" kelimesinin anlamı, gerek Latin gerekse Grek alfabesinde özen gösteren, dikkat eden şeklinde verilmektedir. Curator, belediye büyüklüğüne gelen yerleşmelerde özel işlerle görevli kişilerin, diğer deyişle belediye başkanlarının ünvanıydı. Bu ünvan, 2. yüzyılın sonunda Roma eyaletlerindeki şehirlerde belediye başkanları içinde kullanılmaktaydı.
Geniş sahaya yayılan Bizans imparatorluğunda, sınırları korumak için devamlı hudut muhafızları mevcuttu. Sınırdaki kuvvetler, Özellikle cesur ve savaşçı uluslardan seçiliyordu. Kamaradere'de mezarı bulunan Sisinisin yaşadığı yıllarda Trakya, Bulgar Kralı Kurum'un, ordularının tehditi altındaydı. Giderek artan Bulgar baskısına karşı, Bizansın ücretli askerlerle anlaşarak, bunları sınırdaki savunma noktalarına yerleştirmesi gayet doğaldır. Çorlu şehrinin adının da bu sırada. 9. yüzyılın başında şekillenmesi kuvvetle muhtemeldir.
Çor veya Çur terimi eski Türk boylarında yüksek bir rütbe veya ünvan olarak kullanılmaktaydı. Aynı şekilde sisinis kelimesininde Bizans ordusunda yardımcı olarak bulunan hunların veya Alanların kumandanlarına ünvan olarak verildiği bilinmektedir. Gerek sisinis, gerekse Çor Bizans kültürünün etkisi altında değişerek, Sisinis görevli memurun, çor ise görevin yapılsığı sınır kalesinin adı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Böylece Çor veya Çur'dan, Çorlu şehrinin adı çıkmıştır.
ÇORLU TARİHİ
Padişahlar otağı Çorlu, elverişli doğal yapısı, güçlü ulaşım bağlantıları ve stratejik önemi ile Tekirdağ'ın en gelişmiş ilçesidir. Kuzeyden Kırklareli, Saray ve Çerkezköy, doğudan İstanbul, batıdan Tekirdağ ve Muratlı, güneyden Marmara Ereğlisi ve Marmara Denizi ile çevrilidir. İl merkezine 37 km. uzaklıkta olan ilçenin yüzölçümü 949 km2'dir.
Bölgede tarih öncesi döneme ait buluntuların elde edilmiş olması, bölge tarihini ilk Tunç çağına kadar götürmektedir. Bilinen en eski adı Tzirallum olan Çorlu, MÖ. 1000 yıllarında Trako-Friglerin kurduğu koloni kentlerden biridir. Tarihin çeşitli dönemlerinde Frig-Yunan-İskit--Pers-Makedonya-Roma ve Bizans istilalarına uğramıştır. Zaman zaman Hun, Avar ve Peçenek akınlarına da maruz kalmıştır. Ayrıca İstanbul üzerine çeşitli seferler düzenleyen Arap ordularının istilasına da uğramıştır. Kısaca; Trakya'nın yaşadığı her istiladan etkilenmiştir.
Ortaçağda burada, Bizans'ı korumak için kullanılan Tzirallum kale kentinin bulunması İstanbul yolu üzerinde yer alan Çorlu'ya askeri bir önem kazandırmıştır.
Osmanlılar döneminde ise, Anadolu'dan Rumeli sınır boylarına uzanan anayol üzerinde konaklama yeri olmasından dolayı da önemli tarihi olaylara sahne olmuştur.
Çorlu 1357 tarihinde 1. Murat tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmıştır. Süleyman Paşa ve Orhan Gazinin ölümleri üzenine tekrar Bizans egemenliğine geçen Çorlu, 1361 tarihinde kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmiştir. 1. Murat'ın emriyle Trakya'daki öteki Bizans şehirlerine ibret olması maksadıyla burayı savunan Bizanslılar ağır şekilde cezalandırılarak kale duvarları yıkılmıştır. Böylece Tzirallum'un askeri önemi de ortadan kaldırılmıştır. Bu sert davranış hemen etkisini göstermiş ve Trakya'nın fethi kolayca tamamlanmıştır.
Çorlu, imparatorluk döneminde ilk defa II. Beyazıt ile oğlu Şehzade Selim (Yavuz) arasında geçen baba-oğul savaşında yer almıştır. Şehzade Selim ile II. Beyazıt Çorlu yakınlarındaki Uğraşdere'de karşılaşmış ve Şehzade Selim babasının kuvvetleri önünde yenilmiştir.
1512 de tahtını oğluna bırakan II. Beyazıt Dimetoka Sarayına giderken Çorlu konağında ölmüştür. Daha sonra Yavuz Sultan Selim'de İstanbul'dan Edirne'ye giderken 21 Eylül 1520 tarihinde aynı topraklarda ölmüştür. Bu suretle II. Beyazıt Dimetoka'ya, Yavuz da Edirne'ye varamamıştır.
Eylül 1676 da son Sadrazam köprülü Fazıl Ahmet Paşa, Çorlu ile Karıştıran arasındaki Karabiber çiftliğinde vefat etmiştir.
Çorlu 18. yüzyılda Kırım'dan uzaklaştırılan Hanzadelerin ve Girayların sürgün yerlerinden biri olmuştur.
1927
1958
Çorlu Kalesi
2000
Süleymaniye Camii
1830 yılında Rumeli Beylerbeyliği kaldırılıp Edirne vilayeti kurulunca, Çorlu bu vilayetin Tekirdağ sancağına bağlı bir kazası haline getirildi. 1870 de vilayetler örgütünün ıslahı sırasında durumunu olduğu gibi korudu. 1876 da geçici olarak Rusların eline düştü.
1912-1913 Balkan savaşlarının birinci devresinde Osmanlı Doğu Ordusu Kumandanlığı karargahı Çorlu'da idi. 5-6 Aralık 1912 savaşlarından sonra Bulgarların eline geçti. Balkan Savaşlarının ikinci devresinde Edirne'ye doğru ilerleyen Türk Ordusu tarafından 15.Temmuz.1913 de kurtarıldı.Kurtuluş savaşı yıllarında ise Çorlu, 25.Temmuz.1920 de Yunan işgaline uğradı. 1918 yılından beri faaliyet gösteren ve Trakya'nın kurtuluş savaşını yöneten Trakya ve Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurduğu çeteler, büyük zafere kadar faaliyetlerine devam ettiler. 15.Ekim.1922 de Türk Jandarma Kuvvetleri tarafından kesin olarak kurtarıldı.
Çorlu halen, ikinci Dünya Harbinden beri savunma bakımından önemli bir garnizon olma özelliğini devam ettirmektedir.
COĞRAFİ YAPI
Çorlu, Türkiye'nin kuzeybatı (Trakya) bölgesinde olup, 41 derece 07 dakika 30 saniye doğu boylamı ile 27 derece 45 dakika 00 saniye kuzey enlemi arasındadır.
Kırklareli, F-19 - c1, 1/25.000 ölçekli pafta üzerinde yer almaktadır. Çorlu'nun, denizden yüksekliği 150-180 m. arasındadır. Çorlu, Ergene havzasında ve Trakya'nın merkezi bir yerinde bulunmaktadır. Doğudan; İstanbul'un Silivri ilçesi, Muratlı ilçesi ve Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçeleri ile çevrilidir. Güney 'de ise; Marmara Denizi ve Marmara EreğIisi ilçesine komşu olmaktadır. Çorlu, Tekirdağ ilinde kapladığı alan bakımından dördüncü sıradadır. Çorlu'nun yüzölçümü 991 km. 'ye yakındır. İlçe rakımı 183 m.dir. Yıldız dağlarının uzantısı halinde sokulan sırtlar, Çorlu'nun en yüksek kesimini oluşturur. Çorlu arazisinin büyük bölümü Ergene havzası içinde yer alır. Burası Yıldız (Istranca) dağlarından taşınan ve akarsulardan sürüklenen tortuların depolandığı bir dolgu bölgesidir. Ayrıca bu bölge, Ergene havzası ile Marmara kıyıları arasındaki su bölümünün ayrım sınırıdır. Çorlunun yüzölçümü 951 km2ye yakındır.
BİTKİ ÖRTÜSÜ VE TOPRAKLAR
İlçemizin toplam arazisi 950.000 ha.dır. Bu arazinin 702.290 dekarı işlenen arazi, 39.300 dekarı çayır mera arazisi, 8.000 dekarı orman arazisi, 749.590 dekar ziraat ve orman arazileri toplamı, 200.410 dekarı kültür dışı arazilerdir. Sulanabilir saha 43.250 dekar, sulanan saha 6.600 dekar'dır. Çorlu'da en fazla ince elemanlardan meydana gelen orman toprağı ile karışık kırmızı-kahverengi topraklar yaygındır. Kalınlığı yer, yer 30-40 cm. 'yi bulan bu topraklar son derece verimlidir. Eski tarihi belgelerde, ormanlarla kaplı olan Ergene havzası tarih boyunca gelen istilalar sırasında tahrip edilmiş, yakacak ve tarla olarak kullanılmak maksadıyla yok edilmiştir. Günümüzde görülen ağaç topluluklarının çoğu sonradan dikilmiştir.
İKLİM
Çorlu, iç kesimde yer alması nedeniyle Trakya'da en az yağış alan bölgedir. Yıllık yağış miktarı 545 mm. (Kg/m2) dir. Yağışların %20'si ilkbahar, %10'u Yaz, %30'u Sonbahar, %40'ı Kış mevsiminde düşmektedir.
Ortalama rüzgarın yönü kuzey-kuzeydoğu 'dur ve rüzgarın hızı 3.6 m/sn. kadar yükselir. Bu rüzgarlar fazla yağış getirmezler. Nemli hava kütlelerini getiren ve yağışa neden olan rüzgarlar güney-güneybatı yönlü Lodos ve Kıble 'dir. Kışın kendisini hissettiren Karayel ise soğuk hava dalgasını getirerek kar yağışına sebep olur.
Yıllık sıcaklık ortalaması 12.6 C. en yüksek sıcaklık ortalaması 18.2 C. en düşük sıcaklık ortalaması 8.1 C dir. Çorlu, Karadeniz ile Akdeniz arasında yer aldığı gün bu iklim bölgelerinin etkileri altında kalır. Kuzeyden gelen soğuk hava kütleleri ile güneyden, Akdeniz ve Ege'den gelen nemlilik hava akımları bölge iklim yapısını belirler.
AKARSULAR
Ergene çayı Çorlu'nun 12 km. kuzeyinden geçer. Bu çay, Ergene nehrinin önemli bir koludur. Ergene Trakya'nın en büyük akarsuyu olan Meriç Nehri'nin kolu olmaktadır. ilçemizden geçen Ergene çayı, Muratlı yakınlarından Çorlu deresini alarak batıdan Meriç nehrine boşalır.
Çorlu deresi, Yıldız dağlarının (lstranca) doğu yamaçlarından beslenir. Bir çok mevsimlik dereyi kendine bağlar. Gerek Çorlu deresi gerek Ergene çayından tarım sahalarının sulanmasında ve sanayide büyük ölçüde yararlanılır. Diğer önemli dereler ise; Pınarbaşı deresi, Esece deresi ve Ahımehmet deresi 'dir.
YERALTI ZENGİNLİKLERİ
Trakya'nın ikinci büyük yeraltı sularına sahip bir bölgededir. Bir çanak gibi üstü kum çakıl olan arazi, bir süzgeç gibi yağan kar ve yağmur sularını yeraltına geçirmektedir. Bu durum kirlilik açısından da tehlike arz etmektedir. Çöp atıklarının, sanayi atıklarının sızıntıları da bu yeraltı sularına karışmaktadır. Bu kirlenmenin acil olarak önlenmesi için gerekli tedbirlerin ele alınması, kaçınılmaz olarak önümüzde durmaktadır.
Yöredeki yeraltı suyu potansiyelinin 274 hm3/yıl'ı, Ergene Havzası'ndan kaynaklanmaktadır. Tekirdağ'ın kullandığı su miktarı toplam suyun %42'sini oluşturmaktadır. Bu miktarın %61'inin (51.72 hm3/ yıl) Çorlu ilçesine ait olduğu dikkat çekicidir. Ayrıca Çorlu ilçesinin içme, kullanma ve sanayi amaçlı çektiği su miktarının, sulama suyundan daha fazla olduğu görülmektedir.
Çorlu Belediyesi, şehir merkezinin 160.000 kişi olduğunu ve kişi başına 124m31/kişi-gün su miktarı olduğunu belirtmiştir.
Endüstrilerin günlük toplam su ihtiyacı 90.000m3/gün'ü bulmaktadır. Bu miktar kuyular yardımıyla ve yeraltı suyunun plansız bir şekilde kullanılmasıyla karşılanmaktadır.
Kum-çakıl açısından da bölgenin zengin yerinde bulunan Çorlu Karatepe taş ocakları bölgenin yegane beton, beton agregası ve asfalt mucuru üreten sahasıdır. Bütün beton santralleri, belediyeler, karayolları, köy hizmetleri, liman işletmeleri, hava meydanları işletmeleri ihtiyaçlarını Karatepe Taş Ocakları'ndan karşılamaktadır. Hatta İstanbul Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Mecidiyeköy üst geçidi, Haliç Köprüsü aşınma tabakalarını da burası sağlamıştır. Ayrıca, Yulaflı (Karacali) yöresinde TPOAŞ 'in yaptığı sondajlarda yörede doğalgaz kaynakları görülmüştür.
Link Silinmiştir.
_________________
Çorlu, Trakya'nın merkezi kesiminde, plato yüzeyinin üzerindeki düzlükte yer alır. çevreye oranla daha yüksekte olması, şehrin savunmasını kolaylaştırmakta, diğer taraftan gelebilecek tehlikeleri önceden görme avantajı sağlamaktadır. Ayrıca hemen kuzeyden geçen Çorlu Deresi, her mevsim şehrin su ihtiyacını karşılar. ilk çağ insanlarının aradığı bütün coğrafi özelliklere sahip alan bu sahanın, Trak göçleriyle birlikte yerleşmeye ve tarıma açıldığı şüphesizdir. Nitekim yakın çevrede Prehistorik döneme inen yerleşme merkezlerinin ortaya çıkarılması, bu görüşü doğrular. Bununla birlikte yeterince araştırma yapılmadığı için, Çorlu şehrinin kuruluş tarihi hakkında kesin bilgi veremiyoruz.
Çorlu'nun adı ile ilgili çok değişik ifadeler mevcuttur. Eski atlaslarda şehrin adı "Tzarylus", 'Tzurulum", "Tzuruius", "Tzurule", 'Tschuria", "Tziraitum" şeklinde geçmektedir. Bizans döneminde peyniri meşhur olduğu için, "Peynir Kasabası' anlamında "Tribiton" adı verilmekte, bazı eserlerde "Sirello" şeklinde kayıtlara da rastlanmaktadır. Halk arasında Çorlu adının çorak, işe yaramaz anlamındaki "çor" veya "çur"dan kaynaklandığı, şehrin Türkler tarafından alınışı sırasında zorluklarla karşılaşıldığından zor kelimesine benzetme yapılarak "çor"dan geldiği ifade edilmektedir. Roma zamanında Trakya'da "Cohors III. Lucensum" adını taşıyan bir askeri birliğin bulunduğu ve bu birliğin tamamen Trak savaşçılarından oluştuğu bilinmektedir. Romalılar savaşlarda Traklar dan yararlanıyor ve onlara "Cohors" kıtalarında görev veriyorlardı. Buradaki 'Cohors' kelimesi, Çorlu şehrinin adına son derece benzemektedir. Marmara Ereğlisi 'nin hemen doğusundaki Kamaradere 'de ortaya çıkarılan tarihi belge, Çorlu hakkında en eski ve kesin bilgileri vermektedir. Kamaradere de ele geçen mezarın kitabesinde 'burada iki defa Çorlu-Tzouios idarecisi olan Sisinis gömülüdür" şeklinde kayıt mevcuttur. Sisinis'in 814 yılında öldüğü göz önüne alınırsa, belgenin Bizans dönemine ait olduğu anlaşılmaktadır. Sisinis, Çorlu kasabasında Curator Civitatis" ünvanı ile idarecilik yapmış, başarılı olduğu için iki defa bu görevi üstlenmiştir. Çorlu'nun adı ile yakından ilgisi olan "Curator" kelimesinin anlamı, gerek Latin gerekse Grek alfabesinde özen gösteren, dikkat eden şeklinde verilmektedir. Curator, belediye büyüklüğüne gelen yerleşmelerde özel işlerle görevli kişilerin, diğer deyişle belediye başkanlarının ünvanıydı. Bu ünvan, 2. yüzyılın sonunda Roma eyaletlerindeki şehirlerde belediye başkanları içinde kullanılmaktaydı.
Geniş sahaya yayılan Bizans imparatorluğunda, sınırları korumak için devamlı hudut muhafızları mevcuttu. Sınırdaki kuvvetler, Özellikle cesur ve savaşçı uluslardan seçiliyordu. Kamaradere'de mezarı bulunan Sisinisin yaşadığı yıllarda Trakya, Bulgar Kralı Kurum'un, ordularının tehditi altındaydı. Giderek artan Bulgar baskısına karşı, Bizansın ücretli askerlerle anlaşarak, bunları sınırdaki savunma noktalarına yerleştirmesi gayet doğaldır. Çorlu şehrinin adının da bu sırada. 9. yüzyılın başında şekillenmesi kuvvetle muhtemeldir.
Çor veya Çur terimi eski Türk boylarında yüksek bir rütbe veya ünvan olarak kullanılmaktaydı. Aynı şekilde sisinis kelimesininde Bizans ordusunda yardımcı olarak bulunan hunların veya Alanların kumandanlarına ünvan olarak verildiği bilinmektedir. Gerek sisinis, gerekse Çor Bizans kültürünün etkisi altında değişerek, Sisinis görevli memurun, çor ise görevin yapılsığı sınır kalesinin adı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Böylece Çor veya Çur'dan, Çorlu şehrinin adı çıkmıştır.
ÇORLU TARİHİ
Padişahlar otağı Çorlu, elverişli doğal yapısı, güçlü ulaşım bağlantıları ve stratejik önemi ile Tekirdağ'ın en gelişmiş ilçesidir. Kuzeyden Kırklareli, Saray ve Çerkezköy, doğudan İstanbul, batıdan Tekirdağ ve Muratlı, güneyden Marmara Ereğlisi ve Marmara Denizi ile çevrilidir. İl merkezine 37 km. uzaklıkta olan ilçenin yüzölçümü 949 km2'dir.
Bölgede tarih öncesi döneme ait buluntuların elde edilmiş olması, bölge tarihini ilk Tunç çağına kadar götürmektedir. Bilinen en eski adı Tzirallum olan Çorlu, MÖ. 1000 yıllarında Trako-Friglerin kurduğu koloni kentlerden biridir. Tarihin çeşitli dönemlerinde Frig-Yunan-İskit--Pers-Makedonya-Roma ve Bizans istilalarına uğramıştır. Zaman zaman Hun, Avar ve Peçenek akınlarına da maruz kalmıştır. Ayrıca İstanbul üzerine çeşitli seferler düzenleyen Arap ordularının istilasına da uğramıştır. Kısaca; Trakya'nın yaşadığı her istiladan etkilenmiştir.
Ortaçağda burada, Bizans'ı korumak için kullanılan Tzirallum kale kentinin bulunması İstanbul yolu üzerinde yer alan Çorlu'ya askeri bir önem kazandırmıştır.
Osmanlılar döneminde ise, Anadolu'dan Rumeli sınır boylarına uzanan anayol üzerinde konaklama yeri olmasından dolayı da önemli tarihi olaylara sahne olmuştur.
Çorlu 1357 tarihinde 1. Murat tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmıştır. Süleyman Paşa ve Orhan Gazinin ölümleri üzenine tekrar Bizans egemenliğine geçen Çorlu, 1361 tarihinde kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmiştir. 1. Murat'ın emriyle Trakya'daki öteki Bizans şehirlerine ibret olması maksadıyla burayı savunan Bizanslılar ağır şekilde cezalandırılarak kale duvarları yıkılmıştır. Böylece Tzirallum'un askeri önemi de ortadan kaldırılmıştır. Bu sert davranış hemen etkisini göstermiş ve Trakya'nın fethi kolayca tamamlanmıştır.
Çorlu, imparatorluk döneminde ilk defa II. Beyazıt ile oğlu Şehzade Selim (Yavuz) arasında geçen baba-oğul savaşında yer almıştır. Şehzade Selim ile II. Beyazıt Çorlu yakınlarındaki Uğraşdere'de karşılaşmış ve Şehzade Selim babasının kuvvetleri önünde yenilmiştir.
1512 de tahtını oğluna bırakan II. Beyazıt Dimetoka Sarayına giderken Çorlu konağında ölmüştür. Daha sonra Yavuz Sultan Selim'de İstanbul'dan Edirne'ye giderken 21 Eylül 1520 tarihinde aynı topraklarda ölmüştür. Bu suretle II. Beyazıt Dimetoka'ya, Yavuz da Edirne'ye varamamıştır.
Eylül 1676 da son Sadrazam köprülü Fazıl Ahmet Paşa, Çorlu ile Karıştıran arasındaki Karabiber çiftliğinde vefat etmiştir.
Çorlu 18. yüzyılda Kırım'dan uzaklaştırılan Hanzadelerin ve Girayların sürgün yerlerinden biri olmuştur.
1927
1958
Çorlu Kalesi
2000
Süleymaniye Camii
1830 yılında Rumeli Beylerbeyliği kaldırılıp Edirne vilayeti kurulunca, Çorlu bu vilayetin Tekirdağ sancağına bağlı bir kazası haline getirildi. 1870 de vilayetler örgütünün ıslahı sırasında durumunu olduğu gibi korudu. 1876 da geçici olarak Rusların eline düştü.
1912-1913 Balkan savaşlarının birinci devresinde Osmanlı Doğu Ordusu Kumandanlığı karargahı Çorlu'da idi. 5-6 Aralık 1912 savaşlarından sonra Bulgarların eline geçti. Balkan Savaşlarının ikinci devresinde Edirne'ye doğru ilerleyen Türk Ordusu tarafından 15.Temmuz.1913 de kurtarıldı.Kurtuluş savaşı yıllarında ise Çorlu, 25.Temmuz.1920 de Yunan işgaline uğradı. 1918 yılından beri faaliyet gösteren ve Trakya'nın kurtuluş savaşını yöneten Trakya ve Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurduğu çeteler, büyük zafere kadar faaliyetlerine devam ettiler. 15.Ekim.1922 de Türk Jandarma Kuvvetleri tarafından kesin olarak kurtarıldı.
Çorlu halen, ikinci Dünya Harbinden beri savunma bakımından önemli bir garnizon olma özelliğini devam ettirmektedir.
COĞRAFİ YAPI
Çorlu, Türkiye'nin kuzeybatı (Trakya) bölgesinde olup, 41 derece 07 dakika 30 saniye doğu boylamı ile 27 derece 45 dakika 00 saniye kuzey enlemi arasındadır.
Kırklareli, F-19 - c1, 1/25.000 ölçekli pafta üzerinde yer almaktadır. Çorlu'nun, denizden yüksekliği 150-180 m. arasındadır. Çorlu, Ergene havzasında ve Trakya'nın merkezi bir yerinde bulunmaktadır. Doğudan; İstanbul'un Silivri ilçesi, Muratlı ilçesi ve Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçeleri ile çevrilidir. Güney 'de ise; Marmara Denizi ve Marmara EreğIisi ilçesine komşu olmaktadır. Çorlu, Tekirdağ ilinde kapladığı alan bakımından dördüncü sıradadır. Çorlu'nun yüzölçümü 991 km. 'ye yakındır. İlçe rakımı 183 m.dir. Yıldız dağlarının uzantısı halinde sokulan sırtlar, Çorlu'nun en yüksek kesimini oluşturur. Çorlu arazisinin büyük bölümü Ergene havzası içinde yer alır. Burası Yıldız (Istranca) dağlarından taşınan ve akarsulardan sürüklenen tortuların depolandığı bir dolgu bölgesidir. Ayrıca bu bölge, Ergene havzası ile Marmara kıyıları arasındaki su bölümünün ayrım sınırıdır. Çorlunun yüzölçümü 951 km2ye yakındır.
BİTKİ ÖRTÜSÜ VE TOPRAKLAR
İlçemizin toplam arazisi 950.000 ha.dır. Bu arazinin 702.290 dekarı işlenen arazi, 39.300 dekarı çayır mera arazisi, 8.000 dekarı orman arazisi, 749.590 dekar ziraat ve orman arazileri toplamı, 200.410 dekarı kültür dışı arazilerdir. Sulanabilir saha 43.250 dekar, sulanan saha 6.600 dekar'dır. Çorlu'da en fazla ince elemanlardan meydana gelen orman toprağı ile karışık kırmızı-kahverengi topraklar yaygındır. Kalınlığı yer, yer 30-40 cm. 'yi bulan bu topraklar son derece verimlidir. Eski tarihi belgelerde, ormanlarla kaplı olan Ergene havzası tarih boyunca gelen istilalar sırasında tahrip edilmiş, yakacak ve tarla olarak kullanılmak maksadıyla yok edilmiştir. Günümüzde görülen ağaç topluluklarının çoğu sonradan dikilmiştir.
İKLİM
Çorlu, iç kesimde yer alması nedeniyle Trakya'da en az yağış alan bölgedir. Yıllık yağış miktarı 545 mm. (Kg/m2) dir. Yağışların %20'si ilkbahar, %10'u Yaz, %30'u Sonbahar, %40'ı Kış mevsiminde düşmektedir.
Ortalama rüzgarın yönü kuzey-kuzeydoğu 'dur ve rüzgarın hızı 3.6 m/sn. kadar yükselir. Bu rüzgarlar fazla yağış getirmezler. Nemli hava kütlelerini getiren ve yağışa neden olan rüzgarlar güney-güneybatı yönlü Lodos ve Kıble 'dir. Kışın kendisini hissettiren Karayel ise soğuk hava dalgasını getirerek kar yağışına sebep olur.
Yıllık sıcaklık ortalaması 12.6 C. en yüksek sıcaklık ortalaması 18.2 C. en düşük sıcaklık ortalaması 8.1 C dir. Çorlu, Karadeniz ile Akdeniz arasında yer aldığı gün bu iklim bölgelerinin etkileri altında kalır. Kuzeyden gelen soğuk hava kütleleri ile güneyden, Akdeniz ve Ege'den gelen nemlilik hava akımları bölge iklim yapısını belirler.
AKARSULAR
Ergene çayı Çorlu'nun 12 km. kuzeyinden geçer. Bu çay, Ergene nehrinin önemli bir koludur. Ergene Trakya'nın en büyük akarsuyu olan Meriç Nehri'nin kolu olmaktadır. ilçemizden geçen Ergene çayı, Muratlı yakınlarından Çorlu deresini alarak batıdan Meriç nehrine boşalır.
Çorlu deresi, Yıldız dağlarının (lstranca) doğu yamaçlarından beslenir. Bir çok mevsimlik dereyi kendine bağlar. Gerek Çorlu deresi gerek Ergene çayından tarım sahalarının sulanmasında ve sanayide büyük ölçüde yararlanılır. Diğer önemli dereler ise; Pınarbaşı deresi, Esece deresi ve Ahımehmet deresi 'dir.
YERALTI ZENGİNLİKLERİ
Trakya'nın ikinci büyük yeraltı sularına sahip bir bölgededir. Bir çanak gibi üstü kum çakıl olan arazi, bir süzgeç gibi yağan kar ve yağmur sularını yeraltına geçirmektedir. Bu durum kirlilik açısından da tehlike arz etmektedir. Çöp atıklarının, sanayi atıklarının sızıntıları da bu yeraltı sularına karışmaktadır. Bu kirlenmenin acil olarak önlenmesi için gerekli tedbirlerin ele alınması, kaçınılmaz olarak önümüzde durmaktadır.
Yöredeki yeraltı suyu potansiyelinin 274 hm3/yıl'ı, Ergene Havzası'ndan kaynaklanmaktadır. Tekirdağ'ın kullandığı su miktarı toplam suyun %42'sini oluşturmaktadır. Bu miktarın %61'inin (51.72 hm3/ yıl) Çorlu ilçesine ait olduğu dikkat çekicidir. Ayrıca Çorlu ilçesinin içme, kullanma ve sanayi amaçlı çektiği su miktarının, sulama suyundan daha fazla olduğu görülmektedir.
Çorlu Belediyesi, şehir merkezinin 160.000 kişi olduğunu ve kişi başına 124m31/kişi-gün su miktarı olduğunu belirtmiştir.
Endüstrilerin günlük toplam su ihtiyacı 90.000m3/gün'ü bulmaktadır. Bu miktar kuyular yardımıyla ve yeraltı suyunun plansız bir şekilde kullanılmasıyla karşılanmaktadır.
Kum-çakıl açısından da bölgenin zengin yerinde bulunan Çorlu Karatepe taş ocakları bölgenin yegane beton, beton agregası ve asfalt mucuru üreten sahasıdır. Bütün beton santralleri, belediyeler, karayolları, köy hizmetleri, liman işletmeleri, hava meydanları işletmeleri ihtiyaçlarını Karatepe Taş Ocakları'ndan karşılamaktadır. Hatta İstanbul Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Mecidiyeköy üst geçidi, Haliç Köprüsü aşınma tabakalarını da burası sağlamıştır. Ayrıca, Yulaflı (Karacali) yöresinde TPOAŞ 'in yaptığı sondajlarda yörede doğalgaz kaynakları görülmüştür.
Link Silinmiştir.
_________________