Çok Hassas Kişilik (Highly Sensitive Person – HSP)

Munzevi Zencefil

Kullanıcı üyeliğini pasifleştirmiştir.
Üyelik İptali
Kayıtlı Üye
28 Mart 2014
16.087
55.123

Dr. Elaine Aron

Size daha önce yeterince girişken olmadığınız ya da fazla hassas olduğunuz söylendi mi? Kendi kendinize çekingen ya da içe kapanık olduğunuz hissine kapılır mısınız? Zaman zaman kalabalıktan yorulur ve yalnız kalmak, kendinize zaman ayırmak ister misiniz? Acele karar vermeniz gerektiğinde gerginleşir misiniz? Huzurunuzun kaçacağı endişesini taşır mısınız? Bunlar sadece sonuçlar. Kişiliğinizle ilgili bilmediğiniz şey ise bütün bunlara neden olan Çok Hassas Kişilik yapınız.


Amerikalı psikolog Elaine Aron 1991’de bu kişilik yapısını araştırmaya başladı ve bugün de devam ediyor. Ondan önce böyle bir tanım yapılmamıştı ve hassas kişilik özellikleri dağınık, başka başka tanımlara sahip olarak ele alınıyorlardı. Yüzlerce kişiyle yaptığı görüşmeler neticesinde vardığı sonuçları The Highly Sensitive Person adlı kitabında topladı ve yayınladı.




Çok Hassas Birey olmak sinir sisteminizin çalışmasıyla ilgili kalıtsal bir özelliktir.

Söz konusu hassaslık özetle bir sinir sistemi özelliğidir. Beyniniz “bu şekilde” çalışır ve büyük olasılıkla bu özelliğiniz size atalarınızdan mirastır. Doğumunuzla birlikte başlar ve sonradan yok olmaz. Ancak toplumsal olarak “hassaslık” ve “zayıf” oluş genellikle birlikte anılır. “Utangaçlık” ya da “İçe kapanık” oluşla da karıştırılır. Üstelik bu tabirler toplumsal değerler açısından negatif eleştiri sınıfındadırlar. Ancak durum bu kadar basit değildir. Gerçek hassaslık, sorun yaratmadığı durumlarda bireyi güçlendirici bir özelliktir. Hassas kişinin sinir sistemi doğuştan farklı çalışmakta, başkalarına göre daha fazla bilgiyi, daha kısa zamanda ve daha detaylı işleyebilmektedir. Bu yoğunlukta bilgi, hassas kişinin zihinin her algı ve konuya büyüteçtuttuğu anlamına gelir. Hassas kişilerin de farklı farklı olabileceklerini görüyoruz. Kimisi beden acısını daha çok algılarken, bir başkasında aşk daha yoğun yaşanır. Bir diğeri dar ses aralıklarını, yakın notaları farkederken, bir başkası olaylarda gözden kaçan detayları da hesaba katarak yaşar. Bu özellik fayda sağlayabileceği gibi diğer bireylerle ilişkilerde uyumsuzluklara yol açabilir.


Çok Hassas Kişilik sahibi bireyler, uzun zaman bunun sorunlu bir anormallik olduğunu sandılar. Üstelik kimi zaman, herkeste bulunabilecek diğer sorunlara (depresyon vb) sahip olduklarında durumları daha da karmaşık hale geldi.

Psikolog Elaine Aron, boy, saç rengi vb. özellikler gibi, hassaslığın da doğuştan gelen bir özellik olduğunu söylüyor. Bizi, tarih boyunca gözden kaçmış bu kişilik özelliğine sahip insanlarla tanıştırıyor. Örneğin savaşçı kralları dengeleyen bilge danışman bu sınıftan. Yönetme hırsı yok ama uzak görüşlü olup doğru analizleri yapan hep o. Eyleme geçmeden önce doğru bir model tasarlar ve buna ulaşacak yolu tarif eder. Hassas çocuk da, oyun alanına girmeden, diğer çocuklara karışmadan önce onları izler. Sıkılmadan ve hareketsiz bir şekilde çevresinde olup bitenleri, hareketleri, renkleri, sesleri kaydeder. Ancak bunun doygunluğuna vardıktan, bütün zihinsel sorular yanıt bulduktan sonra sıra oyuna gelir. Üstelik çocuk bunu kasten değil, kendiliğinden yapar. Kafasının içinde olup bitenlerden habersiz dışarıdan bakanlar, bu “hazırlık” süresince çocuğun sadece “utangaç” ya da “içe kapanık” olduğunu söyleyeceklerdir. Kimi zaman ana babalar dahi çocuklarının bu durumundan habersizdirler.

En çok da, modern toplumda, hızlı düşünce yapılarıyla uyumsuzluk ve entelektüel yalnızlık hisseden HSP’ler, sahip oldukları özelliğin “normal” olduğunu bilmeliler. Kısa zamanda çok sayıda detayla ilgili bilgi işleyen HSP zihni zaman zaman doygunluğa ulaşıyor ve kişi yalnız kalma ihtiyacı hissediyor. HSP’lerden bir şeyler isteyenler, onları nasıl sorumlu hissettirdiklerini, tekrarlarla ne derece yorduklarını farketmeyebiliyorlar. Eliane Aron’un kitapları HSP olmayan ancak HSP yakını olanlar için de paha biçilmez birer yaşam rehberi. Bu konudaki farkındalık arttığında, farklı olanların HSPlerle bir arada yaşamaları kolaylaşıyor. Hassaslık sorun kaynağı olmaktan çıkıp güce dönüşüyor.

Şimdi Elaine Aron’a kulak verelim :

“Özelliğiniz normaldir. Toplumun %15 ilâ %20’sinde bulunur. Bunu bir rahatsızlık olarak tanımlamak için yüksek bir oran. Ancak çevrenizdeki “çoğunluğu” anlamak için de yetersiz bir sayı…

  • Özelliğiniz doğuştan gelmektedir. Biyologlar bunu meyve sineklerinden balık, kedi, köpek, at ve maymunsular gibi hayvan türlerinin çoğunda bulgulamışlardır. Bu özellik bir yaşamda kalma stratejisini açığa vurur. Bu strateji de harekete geçmeden önce gözlem yapmaktır. Gerçekten de HSP’lerin beyinleri başkalarından farklı çalışmaktadır.
  • Başkalarına göre ince nüansların daha çok farkındasınızdır. Bunun nedeni beyninizin bilgileri daha derinlemesine alıp işlemesidir. Örneğin, gözlük takan biri olsanız dahi, başkalarından daha çok şey farkedersiniz.
  • Sık sık kafa yorgunluğu çekersiniz. Herşeyi farkederseniz, doğal olarak ortam çok yoğun, karmaşık, uzun süre yeniliklerle sahne oluyor ise, doğal olarak aşırı uyarılırsınız.
Ancak siz bundan daha da fazlasısınız :

Bu özellik yeni bir keşif değildir ancak yanlış anlaşılmıştır. Çünkü HSPler yeni durumlara girmeden önce bakmayı tercih ederler, bu nedenle de utangaç damgası yerler. Oysa utangaçlık doğuştan gelmeyip öğrenilen bir özelliktir. Gerçekte, bu olgu içedönüklük olarak etiketlense de, HSPlerin %30’u dışadönüktür. Hatta bastırılmışlık, korkaklık ya da nevrotiklik olarak dahi tanımlanılmaya çalışılır. Bazı HSPler böyle davransalar da, bunlar doğuştan gelen hassasiyete bağlı değildir.

Hassaslık değişik kültürlerde de farklı değerlendirilir. Bunun değerli olmadığı kültürlerde HSPlerin kendine güven eksikliği görülür. Onlara “Bu kadar hassas olma” denildikçe kendilerini anormal hissederler.


Toplumlarda sıradışı işler yapabilen, farklı bir bakış açısı sunan, düzene ve huzura özen gösteren bireylerin HSP olduklarını söyleyebiliriz. İçlerinde sanatçılar olduğu gibi, aşçılar, bilim insanları, siyasi danışmanlar vb. de bulunabilir. Kısa zamanda çok sayıda detay farkeden ve bunları işleyerek karar alan kişiler olmaları ortak noktalarıdır.

TEST – Aşağıdaki özelliklerden en az 14’üne sahipseniz bir HSP olmanız kuvvetle muhtemeldir.

  • Güçlü dış uyarılara maruz kaldığımda kolayca kafam yorulur.
  • Çevremde olup biten en ufak olayın farkındayımdır.
  • Başkalarının ruh halleri beni etkiler.
  • Ağrı eşiğim düşüktür. Canım kolay yanar.
  • Yoğun günlerde dinlenme ihtiyacı hissederim. Uyaranlardan uzak kalabileceğim bir yerde yalnız kalmak, loş bir odada ya da yatağımda zaman geçirmek isterim.
  • Kafein beni etkiler.
  • Parlak ışıklar, güçlü kokular, sert kumaşlar, siren sesleri beni rahatsız eder.
  • Zengin ve karmaşık bir iç dünyam vardır.
  • Yüksek sesler beni rahatsız eder.
  • Sanatsal üretim ve müzik beni duygulandırır.
  • Bazen sinir sistemim o kadar bitkin düşer ki, alıp başımı gidesim gelir.
  • Titizimdir.
  • Kolayca irkilirim.
  • Kısa zamanda çok iş yapmam gerektiğinde gerilirim.
  • Fiziksel şartlar insanları rahatsız ediyorsa onların konforunu arttırmaya ve rahat etmelerinde çalışırım (ışığı ayarlama ya da oturma şeklini değiştirmek).
  • İnsanlar bir seferde bana birden fazla iş yüklemeye çalıştığında canım sıkılır.
  • Hata yapmamak ve bir şeyleri unutmamak için çok çaba sarfederim.
  • Şiddet içeren film ve televizyon programlarından sakınırım.
  • Çevremde çok fazla sayıda olay gerçekleştiğinde nahoş bir şekilde sıkılırım.
  • Çok fazla acıkmak bende konsantrasyonumu ve ruh halimi bozacak bir tepki yaratır.
  • Yaşamımdaki değişiklikler beni sarsar.
  • Hoş koku, tat, sesleri ve sanat eserlerini farkeder, zevk alırım.
  • Aynı anda çok sayıda olayın birlikte gerçekleşmesinden hoşlanmam.
  • Üzücü ve yorucu durumların ortaya çıkmaması için özel çaba gösteririm.
  • Yüksek sesler ve kaos durumları gibi yoğun uyarılar canımı sıkar.
  • Rekabet içinde olmam ya da bir iş yaparken gözlemlendiğimde asabileşirim ve beceriksizleşirim. Yapabileceklerimi yapamam, performansım bozulur.
  • Çocukken öğretmenlerim ve ebeveynlerim benim hassas ya da utangaç olduğumu söylerlerdi.









Derleyen: Suavi Kendiroğlu (Bu konuyla tanışmamı sağlayan değerliarkadaşım ve bilim insanı Yrd. Doç. Dr. Özlem Yılmaz’a [Fizyoterapi Uzmanı] teşekkürü borç bilirim. Bu bilgiyi sadece toplumla paylaşmaya değer bulmakla kalmayıp kendi hayatıma da ışık tuttuğu için önemsedim ve inceledim.)

İnsanın Yolu
 
Bu konuyu açtığınız için çok teşekkür ederim. En kısa zamanda kitabı sipariş edip okuyacağım inşallah.

İçimden bir ses çocukluğumdan beri cevaplarını bulamadığım soruların bu kitapla aydınlığa kavuşacağını söylüyor.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…