Bazı yorumları hayretler içinde okudum.
Bebeklerin, çocukların ve ergenlerin, yetişkinler gibi insan statüsüne eriştiği bir toplum ne zaman oluruz acaba, dedim içimden.
Öncelikle bu konuda kilit bir şey var ki, o da konu sahibinin fiziken kabullendiği annelik rolünü duygusal olarak kabullenemeyişi. Bunun farklı sebepleri olabilir; zaten çocuk doğurmaya kaygılı bir biçimde girişmiş, çocuğu ilişkisi içinde sorun kaynağı olarak kodlamış, yahut zor bir çocukluk geçirdiği için bunu şuan çocuğuna yansıtıyor olabilir. Hepsi çok normal ve insani. Ama bu köken nedenleri göremeden sorunun kaynağını çocuk gibi görmek bir yanılgıdır.
Konu sahibi, belki vicdanından ya da sorumluluk duygusundan ötürü çocuğunun fiziksel ihtiyaçları hususunda hassasken, duygusal ihtiyaçları noktasında bir boşluk var bu tabloda. Bu iki taraflı bir durum: hem kendini çocuğa bırakamama, hem de kendisi ondan ayrı birey olamama.
Çok zor ve acil çözüm bulunası bir durum yani.
Ama çözüm ASLA uyku eğitimi, çocuğa yerini ve haddini bildirmek gibi ilkel ve insanlık dışı terbiye yöntemleri değil. Şu lanet olası uyku eğitimini kim destekliyorsa onlara da zorlandığı bir konuda günlerce ağlatılarak muamele edilmesini diliyorum.
Çocuklar bizim malımız değil, sirkte bir hayvanı eğitir gibi, bir bebeğe öğrenilmiş çaresizlik yaşatmak şeklindeki bir eğitimi (!) kınıyorum.
Peki nedir çözüm?
Anne ve baba bu konuda sorunların kökenine inmeli.
Burda sayfalarca sonuç üzerine oyalanılmış, minik bir çocuğun yaşadığı ortamdan emdiği ve öğrendiği şeyler üzerinden çocuk yargılanmış. Yahu bu çocuk bunları uzaydan getirmedi.
Sonuç olarak çocuğu tartışmayı bi kenara bırakalım.
Bizim hangi yanımızın yansıması bunlar kısmına bir odaklanalım. Elbette çevresel faktörlerinde etkisi var, kreş vs. gibi. Ama ilk aile içindeki handikaplar tespit edilmeli.
Benim burdan gözlemim, ki elbette yalnızca gözlem, birebirde tanımıyorum, konu sahibinin kaygılı bir yapısı olduğu. Bu kaygıyı çocuk sünger gibi çeker. Ve duygularını bastıran biri olduğu. Bunu da şuradan anlıyorum, eşine karşı bir savunma güdüsü var. Ama adam bariz bencil, yalnız konu sahibi bunu konduramıyor eşine. Mevcut sorununuz sadece çocukla oyun oynamakla çözülmez. Oyun dışında sorumluluk alma konusunda yetersiz bir eş. Çocuk olmadan önce ye iç uzan film seyret, onda her koca uyumludur. Asıl eş olmak böyle zamanlarda anlaşılır. Adam ayrı yatmayı konfor hâline getirmiş. Kadın nezaketinden bunu belki sorgulamıyor bile, ve stresi olduğu gibi çocuğa yansıyor. Sonra da benim çocuk sorunlu mu?
Hayır, eşiniz yetişkin olamamış, sizi hayat mücadelenizde yeterince desteklemiyor, ve sizin stresiniz çocuğa yansıyor. Bir neden bu.
Diğeri ise yetişkin olarak çocuklu yaşama zihnen hazırlanmamış gördüm sizi. Belki de öncesinde fazlasıyla spontandınız ve bundan dolayı her bebeğin ihtiyaç duyduğu günlük rutinler mevzuunda zorlandınız. İşte tam bu noktada, çözüm uyku eğitiminden ziyade bir aile rutini oluşturabilmek. Çocuk da zamanla bu sisteme uyum sağlar. Ama sorumlulukların, sınırların ve ihtiyaçların netleşmediği, çocukla kaliteli zamanla bireysel zamanın iç içe girdiği bir atmosfer, yalnızca çocuğa değil size de eziyet.
Son ve en önemli madde: çocuğunuzdan razı olun. Bu da onu kabul etmekten geçer. Kabul ettiniz diye sizi gütsün demiyorum. Ama onu ilk olarak bir sorumluluk yükleyici olarak görmek yerine bir insan olduğunu, yalnızca ebatının küçük olduğunu hatırlayın. Edilgen, sizin tarafınızdan yönlendirilecek birinden ziyade, eşlik ettiğiniz, saygı duyduğunuz biri olarak görün. Siz saygı duydukça o da sizin sınırlarınıza saygı duymayı öğrenecek. Mutlaka olacak bu, içinizi ferah tutun...
Umarım ilk fırsatta bunları eşinizle konuşup çözüm yoluna girersiniz. Bunlar çözüldüğü halde çocuğuz hala problematikse beni bulun. Buralardayım.
S Spizella
Merhaba, zaman ayırıp yazdığınız için her birinize teşekkür ederim. Tek tek alıntı yapamadım ama hepsini okudum.
Konuyu açarken çok bunalmış vaziyetteydim. Üstüne kızım hasta oldu 3 gündür onun derdindeyiz.
Ayda bir hasta oluyor, geniz eti büyümesi varmış gece tıkanıp tıkanıp uyanmaları bundanmış. Doktor 7-8 yaşına kadar çekersiniz dedi. Şu an takip edilecek daha çok büyürse ameliyat olacakmış.
Sizin yazdıklarınızı dikkatle okudum. Çocuk sahibi olmaya çok zor ama kendi isteğimle karar verdim. İlk gençlik yıllarımda ve evlendiğimde çocuk yapmayı hiç düşünmüyordum. Sonra bir hayat şekillendirme, bir insan yetiştirme fikri cazip geldi. Annemin ölümünden sonra bu his tetiklendi.
Sanırım eşimle sorunumuz tüm bu olanlardan önce zaten çok yorgun oluşumuz. Yani eşimin çocukluktan benim üniversite yıllarından beri yaşadığımız sürekli hayat mücadelesinin bizi getirdiği nokta.. çocuğumuzun da biraz fazla talepkar olması bana tam rahat edecekken rahatım kaçtı hissi yaratıyor :/
Bizi şahsen tanımadığınız için bazı çıkarımlarınız tam doğru değil. Bencil yapıda olan ben, empati kuran ve verici olan kişi aslında o bizim ilişkimizde.
Odak noktamızı çocuğumuz yaptığımız için birbirimizi görmez olduk galiba. Bakıyorum bana nasıl davranıyorsa o tüm sözel ve fiziksel hareketleri kızıma gösteriyor.
Biz nasıl anlatayım size illaki otururken uyurken falan bir yerlerimiz temas halinde olmasa rahat edemeyen insanlardık. Bi yerde kalacaksak tek kişilik yatağa ikimiz yatardık ayrı kalamıyoruz diye :)
birbirimizden sıkıldık mı bilmiyorum. Ben de bu konuda çabalamadığımı fark ettim
Bu arada böyle çocuğumu da bayağı gömmeme rağmen aslında uyumlu ve beraber vakit geçirmesi eğlenceli bi çocuk. Söz dinler dışarıda falan. Geçen çocuk mağazasında durmayan çocuğuna benimkini örnek gösteren bi anne vardı. dedim dışı seni içi beni
Şu tuvalet eğitimi olayını bitireyim de, sonra odasını ayırma olayına geçeyim. Gerçi eşim de çok horluyor ya yatağa geri gelse bi dert gelmese bir dert mi yoksa :)