- 6 Mart 2012
- 17.731
- 27.703
- 49
Obezite nedir?
Obezite vücut ağırlığındaki artış ve bunun sonucunda gelişen vücut yağı fazlalığı olarak tanımlanmaktadır. Obezitenin yarattığı problemler vücut ağırlığı veya kütle artışı değil vücuttaki yağ dokusu artışı sonucudur. Vücuttaki ana enerji deposu olan yağ dokusu sadece harcanan enerjiden fazla yiyecek (enerji ) alındığı durumda artar. Yani yağ boğazdan gelir!
Çocukluk çağında obeziteyi tanımak için yaşa göre kilo veya boya göre kilo büyüme eğrileri kullanılabildiği gibi Vücut Kütle İndeksi BMI( kg/boy m’) de yaygın olarak kullanılmaktadır. Obezite sınırı için aşağıdaki değerler kabul edilmektedir.
Yaş: 14’ten küçük ise 19-20 kg
Yaş: 15 ise 25 kg
Yaş: 16’dan büyük ise 28 kg
Obezite nedenleri
Obezitenin nedenleri konusunda pek çok teori vardır ama kolayca açıklanamayan çok etkenli bir durum olduğu düşünülmektedir. Genetik, endokrin, çevresel, besinsel faktörler ve aktivite miktarı obezite başlangıcı ve gelişimi ile ilişkilendirilmiştir. Bunlardan aktivite ve beslenme en önemli ve kesin obezite etkenleridir.
Beslenme: Besin tüketim miktarı ve seçimi obeziteyi etkileyen önemli faktörlerdendir. Kilolu kişiler genellikle yemeği fazla kaçırdıklarını itiraf etmektedirler. Ayrıca yağ içeriği yüksek besinlerin tercih edilmesinin de bu besinlerin enerji ihtiyacı için değil depolar için öncelikli kullanılması nedeniyle etken olduğu görülmüştür. Kilolu kişilerin birçoğu sürekli çok yemek yemezler; genelde sağlıklı ve normal miktarda beslenirler fakat zaman zaman yeme krizine girerler. Bu krizlerin duygusal nedenlerle kadınlarda daha sık görüldüğü zannedilir fakat erkeklerde de görülmektedir.
Aktivite: Çocukların ve gençlerin erişkinlerden daha aktif bir hayat sürdürdüğünü gösteren birçok çalışma olmakla birlikte asıl önemli olan hem o günkü hem de gelecekteki sağlık durumlarına yararlı olacak düzeyde egzersiz yapmalarıdır. Modern yaşam stili hem istemli hem de istemsiz yapılan aktivitelerde azalmaya yol açmaktadır. Son yıllarda kilo alma ve obezitedeki artışın önemli nedenlerinden biri budur. Televizyon izlemenin de obeziteye iki şekilde katkısı olabilir. Birincisi TV seyretmek aktivitelerin yerini aldığından aktivite azalmasına neden olur . İkinci olarak da TV karşısında uzun süre oturmak metabolizma hızında azalmaya yol açar.
Obezitenin etkileri
Obezitenin sağlık ve sosyal yaşam üzerinde birçok etkisi vardır.
Obezitenin sağlık üzerindeki etkileri: Erişkinlerde obezite birçok hastalığa yakalanma riskini arttırır; kalp damar hastalıkları ve hipertansiyo, insüline bağımlı olmayan Tip II Diyabet, safra kesesi hastalıkları, eme, kolon,endometrium ve kolon kanserleri, uyku apnesi, hastalık ve ölüm riskinde artış, osteoartrit (eklem hastalığı)… Çocuklarda obezite çok ağır olmadıkça nadiren ciddi fiziksel komplikasyonlara neden olur. (Ortopedik sorunlar ve solunum problemleri gibi)
Obezitenin Sosyal Yaşam Üzerine Etkileri: Obezitenin çocukluk ve gençlikte ilk olarak psiko-sosyal yaşam üzerine olan etkisi ortaya çıkar. Genellikle üzerinde durulmayan sosyal etkiler obeziteyle ilgili başta gelen sorunlardır. Akademik başarısızlık, daha az iş imkanı ve kilo kaybetmeyi başaramamanın neden olduğu azalmış özgüven obez çocuk ve gençlerin sosyal olarak izole bir hayat sürmelerine neden olur. Obez çocuklar boy olarak da yaşıtlarından iri olduklarından genellikle daha büyük yaşta oldukları zannedilir ve yaşlarına uygun olmayan sosyal becerileri yerine getirmeleri beklenebilir; bu da sosyalizasyon becerilerini kötü yönde etkiler.
Obezitenin tedavisi:
Çocukluk döneminde obezite tedavisinde ideal yaklaşım kilo alımını düzenlerken büyüme ve gelişmeyi sürdürmeye yetecek beslenmenin de sağlanmasıdır.
Büyümenin hızlı olduğu küçük çocukluk dönemlerinde besin kısıtlaması önerilmez. Enerjisi fazla atıştırmalık besinler yerine besinsel değeri yüksek kalorisi az besinler tercih edilir.
Çocukluk döneminde bazı besinleri kesin yasaklamak aksine kısıtlanan yiyeceğe eğilimi arttırabilir. Besin seçiminde aşırı kısıtlamacı olmak yerine sağlıklı besin alternatifleri sunmak şeklinde bir yaklaşım benimsenmelidir.
Çocukluk döneminde öncelikli olarak fiziksel aktivitenin arttırılmasına önem verilmelidir. Egzersizle kilo belirgin şekilde azalmayabilir, vücuttaki yağ dokusu yerini kas dokusuna bırakır ve yağ-kas oranında değişim görülür. En iyisi yürüyüş gibi uzun süreli düşük yoğunlukta egzersizlerdir; fakat gençlerde hızlı sonuç almak için yoğun programlar da önerilebilir.
Anne babaların çocukluk dönemindeki obeziteyi engellemede ve düzeltmedeki rolü çok önemlidir çünkü besinleri sağlayan ve model oluşturan onlardır. Sağlıklı besinler ve ara öğün seçenekleri sunmaya ve beslenme ve egzersiz konusunda iyi örnek oluşturmaya özen göstermelidirler.
Erişkinlere göre pediatrik ve adolesanlarda obezite kontrolüne daha iyimser bakılabilir çünkü;
– Aile desteği vardır.
– Çocukluk çağında beslenme ve aktivite problemleri erişkinlerdeki gibi uzun süreli değildir.
– Erken dönemde tedavi fazla yağ dokusu oluşumuna engel olur.
Şu anda obezitenin ancak çok faktörlü, kişiye göre düzenlenmiş ve davranış kalıbı düzenlemeye dayalı bir programla başarıyla tedavi edileceği düşünülmektedir. Günümüzde artan yeme problemi sorunları göz önüne alınarak bir kilo hedefi belirlemekten kaçınmalıdır. Kilo fazlalığı çok değilse kilo kaybı hedeflemeyen bir program belirlemekte yarar vardır.
Beslenme alışkanlığının kısa süreli değiştirilmesi yani zayıflama diyetleri tek başına obezite kontrolünde yetersiz kalmaktadır, kilo kaybının kalıcı olması için beslenme davranışı düzenlenmesi ve takibi gerekmektedir.
Fiziksel aktiviteyi arttırmanın bir yolu ortamda yapılacak değişikliklerle sedanter etkinliklere ulaşım olanağını kısıtlamaktır. Fiziksel aktiviteyi arttırmak için destekleyici hatta ısrarcı olmak gerekebilir.
Obeziteden korunmak en etkili uzun süreli obezite kontrolü yöntemidir. Bunun için toplum bilincini eğitim yoluyla arttırmak gerekmektedir.