Çocuklara özel

cesurkiz39

Nirvana
Kayıtlı Üye
1 Şubat 2007
5.419
1.584
39
Çocuklara özel

Küfürden nasıl uzak tutmalı?
Büyük bir sabırsızlıkla çocuğunuzun konuşmaya başlamasını beklediniz, ancak çocuğunuz küfür etmeyi de öğrendi!
İsteklerini, düşüncelerini kendi sözleriyle ifade etmeye başlayan çocuğunuz zaman zaman beklenmedik sözlerle, hatta küfürlerle sizi şaşırtıp üzüyor. Bu durum karşısında telaşa kapılıp çocuğu azarlamak yerine yapmanız gereken daha önemli ve etkili şeyler var:

- Çocuğunuz kötü söz söylediği zaman gülmemeli ve onu yüreklendirmemelisiniz. Gülmeniz onun hoşuna gidecek, ve iyi bir şey yaptığını düşünerek buna devam edecektir.

- Ona tekerlemeler ezberletin. Tekerlemeler kulağa hoş gelecek ve çocuk ilgi çekmek için bu tekerlemeleri kullanacak ve öğrendiği kötü sözler ve küfürler aklından çıkacaktır.

- Kızdığı zaman hislerini anlatabileceği kelimeleri öğretin. "Kızdım", "Sinirlendim", "Öfkelendim" demesinin yeterli olduğunu bilen çocuğunuz sinirlendiğinde küfür yerine bu kelimeleri kullanacaktır.

- "Ağzına biber sürerim" lafından uzak durun. Bunun çare olmadığı kesin. Çocuğunuzu bu şekilde korkutmak yerine onunla tatlı tatlı konuşarak yaptığının yanlış olduğunu ve bir daha tekrarlamaması gerektiğini güzel bir ifadeyle ona anlatın.

- Kullandığı kötü kelimelerin anlamlarını ona sorun. Onlara bu kelimeleri sinirlenmeden açıklayın. Anlamsız kelimeler olduğunu öğretin


Çocuklarda uyku bozuklukları

Sağlıklı düzenli bir uyku süreci çocukların gelişimleri açısından çok önemli.
Çocuklarda yüzde 20-30 oranında uyku bozukluklarına rastlanılmaktadır. Bu çocukların yüzde 27'sinde uykuya dalma güçlüğü, yüzde 25'inden fazlasında ise sık gece uyanmaları görülmektedir.

Çocuklarda uykunun fizyolojosi

EEG, kas tonusu ve göz hareketi verilerine dayanarak tanımlanan; REM ve NREM dönemleri çocuk ve ergenlerde, erişkinlere göre farklılıklar gösterir. REM ve NREM uykuları gece boyunca döngüsel olarak yer alırlar, döngü zamanı bebeklikte 50-60 dakika iken, geç çocukluk ve erişkinlikte 90 dakikaya uzar. Çocuklarda çok büyük oranda derin-yavaş dalga uykusu (dönem 3 ve 4) vardır; yaş büyüdükçe bu uyku biçimi azalır. Bu uyku dönemlerinde (genellikle uykunun ilk 1-3 saati) çocukları uyandırmak zordur; eğer uyandırılabilirse genellikle yönelim bozukluğu, konfüzyon ve bilişsel işlevlerde yavaşlama görülür.

Anne rahminde durum daha farklıdır. Fetusta gerçek uyanıklığın olmadığı düşünülür, ancak aktif uyku ile sessiz uyku arasında gidiş gelişler olur. Aktif uyku sırasında yutma, tekmeleme, solunum gibi hareketler gerçekleşir. 30 ncu gebelik haftasından önce doğan bebeklerde REM uykusu, toplam uyku zamanının yüzde 90’ınını oluştururken, zamanında doğan bebeklerde bu oran yüzde 50 civarındadır. Yaş arttıkça REM dönem süresinde azalma devam eder. Miadında doğan bebekte 24 saatin yüzde 75’i uykuda geçerken, 6 ncı aya geldiğinde bu oran yüzde 50’ye düşer. Bir yaşındaki çocuk 2,5 saat gündüz ve 11 saat gece uyur. Gündüz uykusu iki ayrı bölümde uyunabilir. Üç yaşındaki çocuklar genellikle gece 10,5 saat gece, gündüz ise tek seferde 1,5 saat uyur. Gündüz uykuları 4 veya 5 yaşından sonra kesilir . Bebeklerde gece kısa süreli uyanmalar genelde gözlenir, ancak bir süre sonra uykuya yeniden dalarlar. İki aylık bebeklerde bu tarz uyanmalar uykularının yüzde 9’unu oluştururken, dokuzuncu aya ulaştıklarında bu oran yüzde 6’ya düşer .

Oyun çocukları ve okul öncesi yaş grubu çocuklarında uykuya dalma güçlüğü ve gece uyanmalarının en sık nedeni uykuya başlama çağrışımları ile ilgili olanlardır. Anne babanın yardımı olmaksızın yerleşme, kendini rahatlatma ve uykuya dalma, çocuklarda öğrenilen davranışlardır. Eğer bir çocuk uykuya dalmak için annesinin yardımına (sallanma, beslenme, kucağa alma) ya da özel etkinliğe (oyuncak, müzik) alışmışsa, gece uykusu içindeki uyku basamakları arasındaki fizyolojik uyanmalarında da bu çevre şartlarını isteyecektir. Uykuya dalma güçlüğü olan çocuklarda bu fizyolojik uyanışlarda anne baba müdahalesi ya da alışılmış özel davranışların yapılması gerekir. Bu problemin en iyi tedavi yöntemi davranış tedavileridir, bu teknikler uyaran kontrolü ve dereceli söndürmeyi içerir .

Uyku problemleri yönünden sosyal sınıf farklılıkları olmamasına karşın, maddi güçlükler, hastalık ve konut sıkıntısı gibi sosyal stresi olan ailelerin çocukları daha kötü uyku paterni olmaktadır. Annenin depresyonunun çocuğun uyku güçlükleriyle birlikte olduğuna dair çok kanıtlar vardır. Örneğin, bir araştırmada; sık ve sürekli gece uyanması olan bir ve iki yaşındaki çocukların annelerinde daha yüksek psikiyatrik semptom sıklığı olduğunu bulunmuştur. Aynı araştırmada uyku sorunu olan ve olmayan yürüyen bebekleri karşılaştırdığında uyku sorunu olan yürüyen bebeklerin annelerinde maternal depresyon sıklığı daha sık bulunmuştur


En ideal besin anne sütü

Hasta bir bebek için en ideal besin anne sütü.
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Türkan Patıroğlu, anne sütünün doğal bir ağrı kesici olduğunu, aşı sonrası bebeği emzirmenin aşının verdiği ağrıyı unutturacağını belirtti.

Prof. Dr. Patıroğlu, her bebek için en ideal besinin annenin sütü olduğunu, bebeğe ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi gerektiğini söyledi. Annenin ilk sütü olan “Kolostrum”un bebeğin ilk aşısı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Patıroğlu, “İlk süt bebeğe mutlaka verilmeli. Ayrıca normal doğum yapan her annede, doğumdan hemen sonra bebeğin çıplak olarak annenin memeleri üzerine yatırılması, emme başlayınca sütün daha erken ve bol gelmesine neden olur” dedi.

Anne sütündeki maddelerin bebeğin bağışıklık sisteminin gelişiminihızlandırdığını bildiren Prof. Dr. Patıroğlu, “Mamalarda bağışıklık sistemine ait hiçbir madde bulunmaz. Anne sütü içerdiği bazı enzimlerle bebeğin daha kolay hazmetmesini sağlar. Anne sütü inek sütünden daha az protein içermesine karşın, içindeki tüm protein bebeğin dolaşımına geçer” diye konuştu.


Anne sütü alerjiden korur

Anne sütüyle beslenen bebeklerde egzamanın daha az görüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Patıroğlu, şöyle konuştu:

“Anne sütüyle bir ay ve daha uzun süreli beslenme hem gıda alerjileri hem de solunum yolunda ortaya çıkan alerjilere karşı koruyucudur. Egzamaya karşı koruyucu etki, özellikle 6 ay ve daha uzunsüre anne sütüyle beslenen bebeklerde daha belirgindir. Hatta çalışmalar kalıtımsal olarak alerji gelişimine yatkın bireylerde bile anne sütünün koruyucu etkileri olduğunu göstermiştir.”

Anne sütünün bebek için doğal bir ağrı kesici olduğunu belirten Prof. Dr. Patıroğlu, “Anne sütünde endorfin adı verilen maddeler bulunur. Morfin benzeri bu doğal maddeler, sakinleştirici etkileri yanında ağrı dindirici özelliklere de sahiptir. Aşı sonrası bebeği emzirmek, çoğu durumda ona aşının ağrısını unutturacaktır” dedi.


Hasta bebeklerin ilacı anne sütü

Anne sütünün hasta bir bebek için en ideal besin kaynağı olduğunu bildiren Prof. Dr. Patıroğlu, şu bilgileri verdi:

“Anne sütünün bağırsaklar üzerinde düzenleyici etkileri vardır. Bu nedenle ishalli bebeklere verilmesi tedaviye katkıda bulunur. Bebek solunum yollarıyla ilgili sorunlar yaşandığında mamayla beslenmesi solunum yolundaki balgam ve yapışkan salgıların daha da artmasına neden olabilir. Oysa anne sütü enfeksiyonları tedavi edici özelliğe sahiptir ve salgı artışına neden olmaz.”

Anne sütüyle beslenen bebeklerin daha iyi sosyal gelişim gösterdiklerini kaydeden Prof. Dr. Patıroğlu, “Bebeğin 12. ayının sonunda, mamayla beslenen ve anne sütüyle beslenen bebekler karşılaştırıldığında, anne sütüyle beslenenlerde psikomotor ve sosyal gelişimin belirgin olarak daha fazla olduğu görülür” dedi.


alıntıdır
 
yiğenlerimin (ikizler) küfür konusunda önlerine geçemedik bir türlü
söylediklerinizi denicem teşekkürler bilgiler için
 
X