- 16 Ağustos 2010
- 293.105
- 603.059
- 43
Kurallar toplu yaşamda sürekli karşılaştığımız açık ya da gizli kabullerdir. Aile en küçük sosyal yapıdır ve çocuklar kurallarla ilk olarak burada karşılaşır. Aile ortamında yaşananlar çocuklar için toplumsallaşma öncesi bir prova niteliği taşır. Kazanılan bütün alışkanlıklar ve davranışlar dış dünya ile ilişkilere bire bir yansıyacaktır. Kuralların var olduğu ve tutarlı bir şekilde uygulandığı ortamlarda yetişen çocuklar, daha sonra özellikle okula başlamaları ile beraber başlayacak olan toplumsallaşma sürecinde daha az çatışmaya girer ve bunlarla daha kolay başa çıkabilirler.
Çocuklar ağlamasın ya da üzülmesin diye her ortam onların istediği şekilde düzenlendiğinde ben merkezci yapıya sahip, oto kontrolü gelişmemiş, sabırsız ve mutsuz çocuklar yetiştirmiş oluruz. Yeni yürümeye başlamış ve çevresindeki nesneleri tanımak için sürekli eşyaları eline alan, ağzına götüren çocuğunuzu düşünün. Kırılabilecek eşyaları ondan sakladığınızda onun önemli bir gerçeği öğrenmesini engellemiş olursunuz. Bununla beraber her girdiğiniz yeni ortamda aynı sorunu yaşar ve her ortamı ona göre değiştirmek zorunda kalırısınız. Sabırlı ve kararlı bir şekilde dokunmaması gereken şeyleri ona anlattığınızda bu kuralı öğrenmiş olacak ve her yerde buna uyacaktır. Çocuklar kurallar uygulanırken mutsuz gözükseler de aslında kendilerinin güçlü ebeveynleri tarafından korunduklarını hissederler. Aksi durumda çocuğunu anlık olarak mutlu gözükse de kendisini başı boş bırakılmış, ilgilenilmemiş gibi hissedecektir.
Toplumsal yaşama prova olan aile ortamında çocuklarımız engellemeler ve kurallarla karşılaştıklarında, hayata daha gerçekçi bir şekilde hazırlanmış olacaklardır. Çünkü dış dünyada birçok şey her zaman onların istediği şekilde gerçekleşmeyecektir. Bu gerçekliği içselleştiremeyen çocuklar önce anne babalarıyla daha sonra ise öğretmen, arkadaş, patron, yasalar gibi ona hayır diyecek olan herkesle ve her şeyle çatışacaktır.
Çocuklara kuralları öğretmek için;
Yaşına uygun kurallar koyun.
Arada sırada hayır kelimesini işitmek çocuklar için faydalıdır. Çocukların kendi kendilerini kontrol etmeyi ve özdenetimi öğrenene kadar dışarıdan kontrol edilmeye ihtiyaçları vardır. Hayır dediğinizde de çocuğunuz sizi sevmeye devam edecektir. Ancak çocuklarınızın her an sizden hoşlanmaları iyi anne-babalık değildir.
Önemli kurallar konusunda işbirliği etmesini isteyin.
Önemli kurallar arabada oto koltuğunda oturmak, başka çocuklara vurmamak, sabahları zamanında evden çıkmak için hazır olmak, akşamları zamanında yatağa gitmek, vb. gibi kurallardır. Yetişkinlerin bu kararları tartışmaya ve müzakereye açık olmamalıdır. Ortada seçecek bir şey olmadığında, çocuğunuza seçme şansı vermeyin. Çocuğunuza hangi meyveyi yiyeceği, hangi kitabı okuyacağınız, hangi oyuncakları banyoya götüreceği veya hangi kazağı giyeceği gibi konularda karar şansı verin. Çocuğunuzun seçim şansının olduğu alanlar ile seçim şansının olmadığı alanlar arasındaki farkı anlamasını sağlayın. Önemli kurallarınızın sayısının çok fazla olmamasına özen gösterin ve bu kurallar konusunda kararlı bir tavır sergileyin. Ayrıca çocuğunuza bakan herkesin de bu kuralları uygulamasını sağlayın.
Çocuğunuz ağlayabilir.
Çocuğun istekleri ile ihtiyaçlarını birbirinden ayırın. İhtiyaçlar ağrı, açlık ve korkunun giderilmesini içerir. Bu gibi durumlarda çocuğunuzun ağlamasına derhal cevap vermelisiniz. Diğer ağlamalar ise genellikle zararsızdır ve çocuğunuzun ihtiyaçları değil istekleriyle bağlantılıdır.
Ağlamak yaşanan bir gerginlik karşısında verilen normal bir reaksiyondur. Öfke nöbetinin bir parçası olarak ağlamasını ise görmezden gelin. Ağladığı için çocuğunuzu cezalandırmayın veya bir bebek olduğunu ya da ağlamaması gerektiğini söylemeyin. Duygularını yadsımaktan kaçının ancak sadece ağladığı için de isteklerini yapmayın.
Öfke nöbetlerinin işe yaramasına izin vermeyin.
Çocuklar sizin ilginizi çekmek, direncinizi kırmak, fikrinizi değiştirmek ve kendi isteklerini yaptırmak için öfke nöbetleri geçirirler. Sizin hayırınızı evete dönüştürmek için ağlarlar. Öfke nöbetleri mızıldanma, şikayet, ağlama, nefesini tutma, yere yatıp debelenme, bağırma veya kapıları çarpmayı içerebilir. Çocuğunuz belli bir yerde kaldığı veya çok fazla yıkıcı olmadığı ya da kendisine zarar verecek bir durumda bulunmadığı sürece güvenle öfke nöbetini görmezden gelebilirsiniz. Ne olursa olsun öfke nöbetine teslim olmamanız gereklidir.
Kaliteli zaman geçirirken disiplini göz ardı etmeyin.
Özellikle çalışan bir anne ya da babaysanız, her gün çocuğunuzla birlikte belli süreyi serbest zaman olarak geçirmek isteyebilirsiniz. Bu zamanın eğlenceli olması ancak gerçekliğe dayanması gereklidir. Çocuğunuzla birlikte özel zaman geçirirken kuralları gevşetmeyin. Eğlenceli faaliyetler sırasında bile kurallarınızı uygulamanız gereklidir.
Beklemeyi öğretin.
Beklemek çocuklara gerilimle baş etmeyi öğretir. Hazzı geciktirmek çocuğunuzun yavaş yavaş ve aşamalı olarak öğreneceği birşeydir ve birçok alıştırma yapmayı gerektirir. Çocuğunuzu bir süre beklettiğiniz için suçluluk duymayın (örneğin başkalarıyla konuşurken veya telefonda görüşmesi yaparken olduğu gibi). Aşırı olmadığı sürece beklemek çocuklara zarar vermez. Bu şekilde sabrı ve duygusal uyumu gelişecektir.
Yaşamın normal zorluklarından korumayın.
Taşınma veya okula başlama gibi değişimler normal yaşam stresleridir. Bunlar çocuk için öğrenme ve sorun çözme şanslarıdır. Her zaman çocuğunuz için ulaşılabilir ve destekleyici olun, ancak kendi başına halledebileceği konularda da yardımcı olmayın. Genel olarak, çocuğunuzun yaşamını mümkün olduğunca hoş ve güzel kılmaya çalışmak yerine, yaşına göre kaldırabileceği ölçüde gerçekçi temellere dayandırın. Bu onun zorluklarla baş etme becerisini ve özgüvenini güçlendirecektir.
Kaynak:
Onur, Prof. Dr. Bekir , Çocuk ve Ergen Gelişimi , İmge Kitabevi, Ankara, 2001