Çocuklar aldığınız hediyeleri değil,birlikte geçirdiğiniz zamanı hatırlar!

isabel

Kuzey Ege
Yönetici
Super Moderator
Anneler Kulübü
6 Mart 2012
17.731
27.703
49
17-a.jpg




Birçoğumuz için geriye dönüp baktığımızda anne ve babamızla ilgili anılarımızı, o dönemlere dair ne hatırladığımızı belirleyen en önemli şeyler ne yaşandığından, bize ne tür hediyeler alındığından, bize ne yedirip ne içirdiklerinden çok onlarla ne kadar doyurucu ve tatminkâr bir ilişkimiz olduğu, ne kadar sevildiğimiz, önemsendiğimiz, anlaşıldığımız, onlarla bir olduğumuzu hissettiğimiz, ihtiyaç duyduğumuzda yanımızda olacaklarına dair beslediğimiz güvenle şekillenir. Ancak her anne babanın en büyük amacının çocuklarını mutlu etmesi olduğundan yola çıkarsak günümüz ebeveynlerinin yaşadıkları suçluluk duygusuyla çok sayıda hediyeler alarak ve çocuklarının keyif alacaklarını düşündükleri oyun merkezlerine onları sürüklercesine taşıyarak ve çocuğunun her isteğini yerine getirmeye çalışarak ayrı kaldıkları zamanı kapatmaya çalıştıklarını görmekteyiz.

Çocukla kaliteli zaman geçirmek, hediye vermekten daha değerli!

Çocuklara yapılacak her türlü kişisel ve ilişkisel yatırım her koşulda onlara alınan değerli hediyeler ve oyuncaklardan kat kat daha kıymetlidir. Hatta bu hislerle birlikte aile içi kuralları ve disiplin çerçevesini de zayıflatmalarına sıklıkla rastlanmaktadır. Ancak tüm bu çabalar duygusal bir doyum getirmemekle birlikte boş olan tüm vaktini çocuğuyla geçiren anne ve babada aşırı bir yorgunluğa ve bir zaman sonra da farkında olmadan bir bıkkınlığa yol açabilmektedir. Hâlbuki her çocuğun az da olsa birlikte olduğu süre içerisinde kendisiyle birlikte olmaktan keyif alan ve ilişki içerisinde bıkkın ve tükenmiş değil canlı ve istekli bir ebeveynle buluşmaya ihtiyacı vardır.

Özetle, kaliteli zaman hiçbir koşulda iş dışında sahip olduğunuz tüm vakti çocuğunuza adamanız anlamına gelmemelidir. Kaldı ki çalışmayan annelerin dahi her zaman için çocuklarından başka meşguliyetleri olmasının da çocuğuyla birlikte olduğu anların kalitesini arttırma ve çocuğun bireyselleşmesine katkı sağlama açısından büyük önem taşıdığı bilinmektedir. Örneğin, çocuğunun sağlıklı gelişebilmesi adına çok istemesine rağmen çalışmaktan vazgeçerek kariyerine ara veren anneler için de aynı riskin söz konusu olduğunu, ilişki içerisine ister istemez bu hislerin yansıyarak birlikte olunan sürenin kalitesini azalttığını söyleyebiliriz. Öte yandan çalışmakla ilgili kendisini oldukça mutlu hisseden bir anne çocuğuna çalışmayan bir anneye göre görece daha az vakit ayırıyor olsa da kendisi keyifli ve tatmin olduğu için çocuğuyla ilişkisinde kendisini çok daha istekli bir şekilde var edebilir ve onunla çok daha yakın ve etkin bir iletişim içerisine girebilir.

Çocuğunuzla kalite zaman geçirmek için olağandışı şeyler yapmanıza gerek yok!

“Aile ile” bir şeyler yapmak ile “aile olarak” bir şeyler yapmak arasında çocuğun bütünlük ve tatmin hissi ile ebeveynleri ile arasında bağ kurduğuna dair hisleri açısından önemli farklar vardır. Örneğin yan yana oturup pasif bir şekilde televizyon izlemek ile sizin de aktif katılım göstereceğiniz şekilde on dakika bir hikâyeyi birlikte okuyup üzerine konuşmak arasında oldukça büyük bir fark vardır. Birlikte olduğunuz anın kaliteli olarak geçebilmesi adına özel ve olağandışı şeyler yapmanıza gerek yoktur. Birlikte yenen akşam yemekleri ya da yemek sonrası birlikte oynanan oyunlar gibi günlük rutinler dahi zengin paylaşım anlarına dönüşebilir. Ancak burada anne ve babaların da robot olmadıklarının, onların da yorulmaya ve dinlenmeye, mola almaya hakları olduğunu vurgulamak gerekir. Yorgun bir şekilde eve gelerek görev gibi oynanan bir oyundan ziyade anne ve babanın “bu akşam ben de seninle oyun oynamak çok istiyordum ancak çok yorgunum ve biraz dinlenmeye ihtiyacım var, evet bu akşam oynayamadığımız için üzgünüm ama ister misin yarın akşam birlikte (çocuğun da keyif aldığı bilinen herhangi bir şey) yapalım?” şeklinde bir paylaşımda ve öneride bulunması daha sonraki daha kaliteli ve doyurucu bir birlikteliğe yön verebilir. Veya benzer bir durumda söz konusu ebeveyn aynı açıklama ile birlikte fiziksel anlamda daha az yorucu bir aktivite yapmayı önerebilir. Birlikte olunan her anın oyun vakti olarak değerlendirilmesi yerine belirli zamanları oyun vakti olarak ortaklaşa belirlemek anne babalara da iyi gelecek bir yöntem olabilir.

Ne yazık ki modern yaşamın gerektirdiği çalışma koşulları beraberinde getirdiği suçluluk duygusuyla ebeveynleri anne babalığı da bir iş, bir görev gibi görme tehlikesine iterek, çocuğuyla ilişki kurmanın ve duygusal birlikteliğin keyfini, güzelliğini ve önemini görmelerine engel oluyor. İş yaşamı ve aile yaşamı arasında denge kurmaya çalışan ebeveynler mükemmel anne babalık olmadığı gerçeğine ve çocuklarıyla ilişkilerinde kendilerini spontan bir şekilde onun duygusal ihtiyaçlarına bırakabildikleri ölçüde ilişkilerinin çok daha doyurucu ve tatminkar olacağını söyleyebiliriz.

Uzman Klinik Psikoloğu Merve Büyükkucak

 
X