- 17 Eylül 2007
- 830
- 0
- 48
ÇOCUĞUNUZUN İNADIYLA BAŞA ÇIKMA YOLLARIİnatçı davranış aslında anne-baba ve çocuk arasındaki bir güç savaşı olarak görülebilir. Savaşın nedeni ise “kimin dediği olacak” çatışmasıdır. Bebeklik döneminde anne-babaya tamamen bağımlı bir birey iken fiziksel ve bilişsel becerilerin gelişmesi ile bağımsızlığa doğru ilk adımlar atıldığında ister istemez sınırlar ve çatışmalar ortaya çıkar.
Sağlıklı gelişimini sürdüren her çocuk doğal olarak çevresini keşfetmeyi ve bağımsızlaşmayı ister, tabi ki bunu yaparken her zaman anne-babanın koşulsuz sevgisini ve güvenini de hissetmeye ihtiyaç duyar. İlk bir yıldan sonra bebek için dış dünya daha ilgi çekici bir yer haline gelir. Özellikle yürümeye başladıktan ve ilk kelimeler ile isteklerini anlatmaya başladıktan sonra anne-babanın güvenli kollarından ayrılıp yeni keşifler yapmak cazip hale gelir.
Yeni beceriler geliştikçe çocuk yapabileceğini, başarabileceğini, kontrol edebileceğini keşfeder ki, bu keşif anne-babanın hayatını hiç de kolaylaştırmaz. Artık küçük kâşifi göz önünde tutmak da kontrol etmek de hiç kolay değildir. Küçük çocuk kendi planlarını uygulamaya geçirmek isterken anne-babanın kural ve sınırlamalarıyla karşılaştığında ise bitmek bilmeyen “inatlaşmalar” hayatın bir parçası olur.
Ebeveynleri çocuklarını korumak için belirlediği kurallar ve sınırlar çocuğun merakı ve keşfetme dürtüsü ile çatışırlar. Tabi ki küçük çocukların kuralların altında yatan nedenleri anlaması mümkün değildir, onlar sadece engellendiklerini hissederler ve bunun karşılığında da pes etmek yerine daha büyük bir kararlılıkla savaşırlar, “hayır, benim istediğim olacak”.
Çoğu zaman inatlaşmaların sonunda anne-baba çocuğun istediğini yapsa bile küçük çocuğu sakinleştirmek mümkün olmayabilir. Engellenmek büyük bir öfke nöbetini tetikleyebilir. Böyle durumlarda küçük çocuklar duygularını tam olarak kontrol edemedikleri için tepkilerini oldukça şiddetli olarak gösterebilirler.
Sağlıklı gelişimini sürdüren her çocuk doğal olarak çevresini keşfetmeyi ve bağımsızlaşmayı ister, tabi ki bunu yaparken her zaman anne-babanın koşulsuz sevgisini ve güvenini de hissetmeye ihtiyaç duyar. İlk bir yıldan sonra bebek için dış dünya daha ilgi çekici bir yer haline gelir. Özellikle yürümeye başladıktan ve ilk kelimeler ile isteklerini anlatmaya başladıktan sonra anne-babanın güvenli kollarından ayrılıp yeni keşifler yapmak cazip hale gelir.
Yeni beceriler geliştikçe çocuk yapabileceğini, başarabileceğini, kontrol edebileceğini keşfeder ki, bu keşif anne-babanın hayatını hiç de kolaylaştırmaz. Artık küçük kâşifi göz önünde tutmak da kontrol etmek de hiç kolay değildir. Küçük çocuk kendi planlarını uygulamaya geçirmek isterken anne-babanın kural ve sınırlamalarıyla karşılaştığında ise bitmek bilmeyen “inatlaşmalar” hayatın bir parçası olur.
Ebeveynleri çocuklarını korumak için belirlediği kurallar ve sınırlar çocuğun merakı ve keşfetme dürtüsü ile çatışırlar. Tabi ki küçük çocukların kuralların altında yatan nedenleri anlaması mümkün değildir, onlar sadece engellendiklerini hissederler ve bunun karşılığında da pes etmek yerine daha büyük bir kararlılıkla savaşırlar, “hayır, benim istediğim olacak”.
Çoğu zaman inatlaşmaların sonunda anne-baba çocuğun istediğini yapsa bile küçük çocuğu sakinleştirmek mümkün olmayabilir. Engellenmek büyük bir öfke nöbetini tetikleyebilir. Böyle durumlarda küçük çocuklar duygularını tam olarak kontrol edemedikleri için tepkilerini oldukça şiddetli olarak gösterebilirler.