Senden çok hoşlanıyorum. Bu akşam buluşmaya ne dersin?"
"Buraya kadar hayatım.Tak sepeti koluna herkes kendi yoluna!"
Günümüzdeki sıradan durumlardan biri.Teknolojinin insanlığın hizmetine sunduğu cep telefonları , cesaret kazandıran enerji makinesi olarak son sürat görevini yapmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde yapılan bir araştırmada, bir firma: İnsanların yüzde altmışının beraberlik yaşamaya cep telefonu mesajları ile başladığını, yüzde onbeşininde ayrılık kararını yine mesajlarla ilettiğini açıkladı.
Birden; duygularımızın aleni ellerde dolaşması, kalıplaşmış sözlerin, kimin olduğu farketmeyen kulaklarda duyulması ortalığı sardı.
Biz bu kadar duyguları uluorta yaşayan insanlardan mıydık?!
Korkusuzca duygularımızı iletebilir miydik karşımızdakine? !
Kontrol altına aldığımız bireysel aracımızı, özgürlüğümüzün anahtarı olarak elimizde tuttuğumuzdan beri, tüm korkularımızın üzeri örtülmeye başladı. İçimizde sakladığımız melek ve şeytan yer değiştirdi.
Artık çok masum değiliz.
Gözlerimizdeki bakışı göstermeden "Seni sevmiyorum" u çok rahat söyleyebiliyoruz.
Tüm arsızlığımızı kelimelere dökebiliyoruz. Gücümüze kimse yetişemiyor.
Saklayabiliyoruz kendimizi, tüm defolarımızı. Zafiyetlerimiz gizli kalabiliyor hem güçlü hem güzel kalıbımızın arkasında.
Kalbimizle hesaplaşmıyor. Gözyaşlarını görmüyoruz. Islanmıyor duygularımız.
Bip Bip
"Kontörünüz bitti ayrılmaya geç kaldınız, mecburen birliktesiniz hala."
"Sarjınız bitti, başkası erken davrandı, kızı kaçırdınız, geçmiş olsun bir dahaki sefere."
"Mum ışığı rezervasyonumuz kapsama alanı dışındadır.Biraz bekleyin yada şömine başı hattından randevu alın."
"Sular ıslattığı için geçici süre fantazi servisimiz hizmet dışıdır. Lütfen daha kuru birşeyler düşünün."
olmaz mı diyorsunuz?
Yoksa insanın insana ihtiyacı hiç bitmeyecek gibi filozafça bir yaklaşımla umut mu edelim?
İnsan kim olduğundan habersiz yaşamaya devamededursun, hizmet sayısı gün geçtikçe artacak.
Hizmette sınır yok.Tuşların hizmetinde ise, hiç olmayacak gibi!