- 3 Ekim 2009
- 3.308
- 5.526
- Konu Sahibi gulay_gulay
- #1
25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının takipsizlik kararında çarpıcı bir detay ortaya çıktı. Normalde takipsizlik kararının ardından silinmesi gereken tapelerin ileride delil olabilir gerekçesiyle saklanması kararı verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Necmettin Bilal Erdoğan'ın da bulunduğu rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik kararını veren İstanbul Cumhuriyet Savcıları İsmail Uçar, İrfan Fidan ve Fuzuli Aydoğan şu ifadeleri kullandı: 'Türkiye Cumhuriyet Başbakanı'nın örgüt lideri olarak gösterilmesi ve 'Dönemin Başbakanı' ibaresi kullanmak suretiyle, fezleke düzenlenmesi, soruşturmayı hazırlayanların hukuki bir soruşturma görünümü altında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiklerini ortaya koymaktadır'
Toygun Atilla'nın Hürriyet'teki haberine göre, 25 Aralık soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek, rüşvet vermek, almak, aracılık etmek, resmi belgede sahtecilik, ihaleye fesat karıştırmak, irtikap, imar kirliliğine neden olmak, pasaport kanununa muhalefet ve suçtan kaynaklanan mal varlığını aklama' suçlamaları ile karşı karşıyaydı. Ancak dosya takipsizle sonuçlandı. 141 sayfalık takipsizlik kararının altına imza atan savcılar 25 Aralık soruşturmasının hukuki bir soruşturma görünümü altında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren ortadan kaldırmaya ve engellemeye yönelik bir teşebbüs' olduğunu vurguladılar. Takipsizlik kararında, şu ifadeler dikkat çekti:
SIĞINACAK LİMAN YOK
''Yargılama usulleri saptırılarak, ihlal edilerek, görmezden gelinerek, kişi ve olaylara özel uygulamalara konu edilerek 'Hukuk Devleti' ilkesi korunamaz. Hukukun evrensel ilke ve esaslarının içi boşaltılmadan, maddi hakikatın üstü örtülmeden, 'herkes için adalet' anlayışına dayalı eşit, süratli ve dürüst yargılama yapmak hukuk devletinin en temel vazifesidir. Hukuk kurallarına, baştan soruşturmayı yapan hakim ve savcıların sıkı bir şekilde riayet etmesi gerekmektedir. İnsanların adalet limanından başka sığınacakları bir liman yoktur. Bu husus yargıya olan güvenin tesis edilmesi açısından önemlidir.''
2 İHALEYE TAKİPSİZLİK YOK
25 Aralık soruşturmasıyla ilgili takipsizlik kararında, iki dosya için inceleme kararı çıktı. Savcılar dinlemeler ve takipler usulsüz yapılsa da, maddi gerçeğin ortaya çıkartılması için Mecidiyeköy-Mahmutbey Metrosu ihalesi ile Çanakkale-Ezine Yolu ihalesiyle ilgili soruşturmaya devam kararı aldı.
TAPELER SAKLANACAK
Kararda en çarpıcı detaylardan biri ise, normalde takipsizlik kararının ardından silinmesi gereken tapelerin ileride delil olabilir gerekçesiyle saklanması kararı oldu.
ÇARPICI DETAYLAR
İşte o takipsizlik kararından çarpıcı detaylar:
Tüm fiziki teknik takip ve iletişimin tespiti ve kayda alınmasına dair kararların görevsiz mahkemelerce verildiği.
Yaklaşık 1,5 yıllık soruşturma sürecinde yetkili 3 hakim bulunmasına rağmen Hakim Osman Burhanettin Toprak'ın ve Yakup Kaya'nın nöbetlerinde dahi kararların hakim Süleyman Karaçöl tarafından verildiği.
Hakimlerden Bekir Altun'un nöbetine riayet edilmeyerek kararların sürekli Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar'dan alındığı.
Kamu imkanlarını kullanan soruşturma görevlilerinin kişilere pusu kurma hak ve görevlerinin olmadığı. Suç işleme ihtimaline karşı tespit kararı alınarak 2-3 yıl gibi sürelerle dinleme yapılmaması gerektiği. Hal böyleyken dosyada bulunan bir çok şüphelinin ne sebeple dinlemeye başlandığının anlaşılamadığı.
Bazı dinlemelerin tape haline getirilmediği, bazılarının tape haline getirilmekle birlikte fezlekeye dahil edilmediği, kimi şüphelilerin de hem dinlenildiği hem de fezlekede ismi geçtiği halde 25 Aralık 2013 tarihinde arama ve gözaltı talimatlarında isimlerinin bulunmadığı.
3.kişi sıfatıyla yasal olmayan bir şekilde iletişimleri tespit edilen Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar Binali Yıldırım, Ömer Çelik ve Muammer Güler haklarında hiç bir dinleme kararı olmaksızın uzun süre dinlemeler yapıldığı, görüşmelerinin haklarında hiç bir dinleme kararı olmaksızın tape haline getirildiği.
Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak hakkında dinlenmelerine ilişkin hakim kararı bulunmadığı halde, diğer şüphelilerle yaptıkları iletişimin aylarca tespit edildiği, CMK 138/2 maddesindeki hükümlerin uygulanmadığı.
Soruşturmayı yürüten görevlilerin kasten bütün dinledikleri şüphelileri örgüt lideri gibi göstermek suretiyle kanundaki en uzun dinlenme süresi olan 6 ay sınırını aştıkları.
Usulsüz olarak yapılan dinlemeler esnasında,iş adamlarının ve diğer şüphelilerin suç teşkil etmeyen günlük konuşmalarının, eşleri ile yaptıkları sıradan görüşmelerin dahi kayıt altına alındığı tespit edildiği.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın telefon görüşmelerinin defaten kayıt altına alındığı, hakkında herhangi bir hakim kararı bulunmadığı halde, CMK 138/2 usullerine riayet edilmeden dinlemeler yapıldığı.
FEZLEKEDEKİ İDDİALAR
YASİN EL KADI
İDDİA: 11 Eylül'den sonra BM Güvenlik Konseyi'nin ''Terörü Finanse Edenler'' listesine aldığı Yasin El Kadı, Türkiye'ye giriş yasağı bulunduğu dönemde, bizzat Başbakanlık yetkililerinin bilgisi dahilinde VIP'ten geçerek kayıtsız yurda sokuldu. Erdoğan'la 12 kez görüştü.
PAŞAKÖY'DEKİ MADEN ÇALIŞMALARI
İDDİA: Orman Bakanlığı'nın maden işletme izni vermediği İstanbul Sultanbeyli'deki Paşaköy Orman Sahası, Başbakanlık'taki görevlilerin yakın takibi sonucu, Yasin El Kadı'nın başında bulunduğu Bosphorus 360 şirketine verildi.
ETİLER POLİS OKULU'NUN DEVRİ
İDDİA: İstanbul Etiler'deki Polis Okulu'nun boş arazisi de, Bosphorus 360 Şirketi'ne ihalesiz olarak düşük fiyattan verildi. (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ''Araziyi kimseye vermedik. Tapusu bizde'' açıklamasını yaptı.)
MEDYA HAVUZU
İDDİA: ATV-Sabah'ın satışı için, eski bakan Binali Yıldırım'ın koordinasyonunda 4 işadamı 100'er milyon dolar, bir işadamı 30 milyon dolar, bir diğeri 20 milyon dolar koyarak medya havuzuna ortak oldu.
TÜRGEV'E YAPILAN BAĞIŞLAR
İDDİA: Yönetim Kurulu'nda Bilal Erdoğan ve Esra Albayrak'ın da bulunduğu TÜRGEV Vakfı'na, devletin çeşitli ihalelerine katılan işadamları tarafından bağış yağdı. TÜRGEV'e ayrıca bir çok arsa da bedelsiz devredildi.
AĞAOĞLU'NUN ARAZİSİ
İDDİA: İşadamı Ali Ağaoğlu, Küçükbakkalköy'deki 20 dönümlük araziyi, Bilal Erdoğan'ın talimatıyla hibe etti. Karşılığında Maslak 1453 projesindeki sıkıntıların görülmemesini sağladı.
14 TERMİK SANTRAL
İDDİA: Özelleştirilmesi planlanan 14 termik santral, Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla özelleştirme kapsamından çıkartıldı ve yenilenmesi için Bosphorus 360 şirketine ihale edilmeye çalışıldı.
URLA VİLLALARI
İDDİA: İşadamı Latif Topbaş'ın yaptırdığı ve Erdoğan ailesinin tatillerini geçirdiği Urla'daki villalar için, SİT alanı içerisinde kalan arazinin imar planı, rüşvet ve usulsüzlükle değiştirildi.
ÜÇÜNCÜ DALGADA GİZLİ TANIK
Emniyet mensuplarına yönelik dün düzenlenen üçüncü operasyonun hedefinde, şüphelileri arasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da bulunduğu 25 Aralık soruşturmasını yürüten polis şefleri yer aldı. İstanbul merkezli 24 ildeki operasyonlarda gözaltına alınan 33 polise yöneltilen temel suçlama, ''Hükümeti yıkmaya teşebbüs'' oldu. Operasyona damga vuran ayrıntı, 25 Aralık soruşturmasını yürüten ekipte yer alan bir polis memurunun 'Gizli Tanık Fatih'' ismiyle verdiği, 'Soruşturma ilk önce ihaleye fesat karıştırmak iddiasıyla başlatılmıştı. Ancak daha sonra Başbakan'ın örgüt lideri olarak gösterildiği bir örgüt şeması oluşturuldu. Dönemin Başbakanı ifadesi kullanıldı. Amaç kesinlikle hükümeti düşürmekti' ifadesiydi. Polislerden bazıları Türkçe ve İngilizce ''Sıfır'' yazan siyah tişörtler giydi. Bir polis, ''Biz zaten sıfırız, buradayız. Ama haram para sıfırlanmaz'' diye bağırdı. Operasyonda dikkat çeken ayrıntılardan biri de, 25 Aralık öncesinde görev yapan polislerin kendi aralarında Spark isimli bir programla yaptıkları konuşmalardı. Soruşturma dosyasında bazı bilgisayarlarda tespit edilen yazışmalar da yer aldı.
http://haber.tr.msn.com/çarpıcı-kararda-önemli-ayrıntılar-1
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Necmettin Bilal Erdoğan'ın da bulunduğu rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik kararını veren İstanbul Cumhuriyet Savcıları İsmail Uçar, İrfan Fidan ve Fuzuli Aydoğan şu ifadeleri kullandı: 'Türkiye Cumhuriyet Başbakanı'nın örgüt lideri olarak gösterilmesi ve 'Dönemin Başbakanı' ibaresi kullanmak suretiyle, fezleke düzenlenmesi, soruşturmayı hazırlayanların hukuki bir soruşturma görünümü altında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiklerini ortaya koymaktadır'
Toygun Atilla'nın Hürriyet'teki haberine göre, 25 Aralık soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek, rüşvet vermek, almak, aracılık etmek, resmi belgede sahtecilik, ihaleye fesat karıştırmak, irtikap, imar kirliliğine neden olmak, pasaport kanununa muhalefet ve suçtan kaynaklanan mal varlığını aklama' suçlamaları ile karşı karşıyaydı. Ancak dosya takipsizle sonuçlandı. 141 sayfalık takipsizlik kararının altına imza atan savcılar 25 Aralık soruşturmasının hukuki bir soruşturma görünümü altında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren ortadan kaldırmaya ve engellemeye yönelik bir teşebbüs' olduğunu vurguladılar. Takipsizlik kararında, şu ifadeler dikkat çekti:
SIĞINACAK LİMAN YOK
''Yargılama usulleri saptırılarak, ihlal edilerek, görmezden gelinerek, kişi ve olaylara özel uygulamalara konu edilerek 'Hukuk Devleti' ilkesi korunamaz. Hukukun evrensel ilke ve esaslarının içi boşaltılmadan, maddi hakikatın üstü örtülmeden, 'herkes için adalet' anlayışına dayalı eşit, süratli ve dürüst yargılama yapmak hukuk devletinin en temel vazifesidir. Hukuk kurallarına, baştan soruşturmayı yapan hakim ve savcıların sıkı bir şekilde riayet etmesi gerekmektedir. İnsanların adalet limanından başka sığınacakları bir liman yoktur. Bu husus yargıya olan güvenin tesis edilmesi açısından önemlidir.''
2 İHALEYE TAKİPSİZLİK YOK
25 Aralık soruşturmasıyla ilgili takipsizlik kararında, iki dosya için inceleme kararı çıktı. Savcılar dinlemeler ve takipler usulsüz yapılsa da, maddi gerçeğin ortaya çıkartılması için Mecidiyeköy-Mahmutbey Metrosu ihalesi ile Çanakkale-Ezine Yolu ihalesiyle ilgili soruşturmaya devam kararı aldı.
TAPELER SAKLANACAK
Kararda en çarpıcı detaylardan biri ise, normalde takipsizlik kararının ardından silinmesi gereken tapelerin ileride delil olabilir gerekçesiyle saklanması kararı oldu.
ÇARPICI DETAYLAR
İşte o takipsizlik kararından çarpıcı detaylar:
Tüm fiziki teknik takip ve iletişimin tespiti ve kayda alınmasına dair kararların görevsiz mahkemelerce verildiği.
Yaklaşık 1,5 yıllık soruşturma sürecinde yetkili 3 hakim bulunmasına rağmen Hakim Osman Burhanettin Toprak'ın ve Yakup Kaya'nın nöbetlerinde dahi kararların hakim Süleyman Karaçöl tarafından verildiği.
Hakimlerden Bekir Altun'un nöbetine riayet edilmeyerek kararların sürekli Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar'dan alındığı.
Kamu imkanlarını kullanan soruşturma görevlilerinin kişilere pusu kurma hak ve görevlerinin olmadığı. Suç işleme ihtimaline karşı tespit kararı alınarak 2-3 yıl gibi sürelerle dinleme yapılmaması gerektiği. Hal böyleyken dosyada bulunan bir çok şüphelinin ne sebeple dinlemeye başlandığının anlaşılamadığı.
Bazı dinlemelerin tape haline getirilmediği, bazılarının tape haline getirilmekle birlikte fezlekeye dahil edilmediği, kimi şüphelilerin de hem dinlenildiği hem de fezlekede ismi geçtiği halde 25 Aralık 2013 tarihinde arama ve gözaltı talimatlarında isimlerinin bulunmadığı.
3.kişi sıfatıyla yasal olmayan bir şekilde iletişimleri tespit edilen Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar Binali Yıldırım, Ömer Çelik ve Muammer Güler haklarında hiç bir dinleme kararı olmaksızın uzun süre dinlemeler yapıldığı, görüşmelerinin haklarında hiç bir dinleme kararı olmaksızın tape haline getirildiği.
Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak hakkında dinlenmelerine ilişkin hakim kararı bulunmadığı halde, diğer şüphelilerle yaptıkları iletişimin aylarca tespit edildiği, CMK 138/2 maddesindeki hükümlerin uygulanmadığı.
Soruşturmayı yürüten görevlilerin kasten bütün dinledikleri şüphelileri örgüt lideri gibi göstermek suretiyle kanundaki en uzun dinlenme süresi olan 6 ay sınırını aştıkları.
Usulsüz olarak yapılan dinlemeler esnasında,iş adamlarının ve diğer şüphelilerin suç teşkil etmeyen günlük konuşmalarının, eşleri ile yaptıkları sıradan görüşmelerin dahi kayıt altına alındığı tespit edildiği.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın telefon görüşmelerinin defaten kayıt altına alındığı, hakkında herhangi bir hakim kararı bulunmadığı halde, CMK 138/2 usullerine riayet edilmeden dinlemeler yapıldığı.
FEZLEKEDEKİ İDDİALAR
YASİN EL KADI
İDDİA: 11 Eylül'den sonra BM Güvenlik Konseyi'nin ''Terörü Finanse Edenler'' listesine aldığı Yasin El Kadı, Türkiye'ye giriş yasağı bulunduğu dönemde, bizzat Başbakanlık yetkililerinin bilgisi dahilinde VIP'ten geçerek kayıtsız yurda sokuldu. Erdoğan'la 12 kez görüştü.
PAŞAKÖY'DEKİ MADEN ÇALIŞMALARI
İDDİA: Orman Bakanlığı'nın maden işletme izni vermediği İstanbul Sultanbeyli'deki Paşaköy Orman Sahası, Başbakanlık'taki görevlilerin yakın takibi sonucu, Yasin El Kadı'nın başında bulunduğu Bosphorus 360 şirketine verildi.
ETİLER POLİS OKULU'NUN DEVRİ
İDDİA: İstanbul Etiler'deki Polis Okulu'nun boş arazisi de, Bosphorus 360 Şirketi'ne ihalesiz olarak düşük fiyattan verildi. (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ''Araziyi kimseye vermedik. Tapusu bizde'' açıklamasını yaptı.)
MEDYA HAVUZU
İDDİA: ATV-Sabah'ın satışı için, eski bakan Binali Yıldırım'ın koordinasyonunda 4 işadamı 100'er milyon dolar, bir işadamı 30 milyon dolar, bir diğeri 20 milyon dolar koyarak medya havuzuna ortak oldu.
TÜRGEV'E YAPILAN BAĞIŞLAR
İDDİA: Yönetim Kurulu'nda Bilal Erdoğan ve Esra Albayrak'ın da bulunduğu TÜRGEV Vakfı'na, devletin çeşitli ihalelerine katılan işadamları tarafından bağış yağdı. TÜRGEV'e ayrıca bir çok arsa da bedelsiz devredildi.
AĞAOĞLU'NUN ARAZİSİ
İDDİA: İşadamı Ali Ağaoğlu, Küçükbakkalköy'deki 20 dönümlük araziyi, Bilal Erdoğan'ın talimatıyla hibe etti. Karşılığında Maslak 1453 projesindeki sıkıntıların görülmemesini sağladı.
14 TERMİK SANTRAL
İDDİA: Özelleştirilmesi planlanan 14 termik santral, Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla özelleştirme kapsamından çıkartıldı ve yenilenmesi için Bosphorus 360 şirketine ihale edilmeye çalışıldı.
URLA VİLLALARI
İDDİA: İşadamı Latif Topbaş'ın yaptırdığı ve Erdoğan ailesinin tatillerini geçirdiği Urla'daki villalar için, SİT alanı içerisinde kalan arazinin imar planı, rüşvet ve usulsüzlükle değiştirildi.
ÜÇÜNCÜ DALGADA GİZLİ TANIK
Emniyet mensuplarına yönelik dün düzenlenen üçüncü operasyonun hedefinde, şüphelileri arasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da bulunduğu 25 Aralık soruşturmasını yürüten polis şefleri yer aldı. İstanbul merkezli 24 ildeki operasyonlarda gözaltına alınan 33 polise yöneltilen temel suçlama, ''Hükümeti yıkmaya teşebbüs'' oldu. Operasyona damga vuran ayrıntı, 25 Aralık soruşturmasını yürüten ekipte yer alan bir polis memurunun 'Gizli Tanık Fatih'' ismiyle verdiği, 'Soruşturma ilk önce ihaleye fesat karıştırmak iddiasıyla başlatılmıştı. Ancak daha sonra Başbakan'ın örgüt lideri olarak gösterildiği bir örgüt şeması oluşturuldu. Dönemin Başbakanı ifadesi kullanıldı. Amaç kesinlikle hükümeti düşürmekti' ifadesiydi. Polislerden bazıları Türkçe ve İngilizce ''Sıfır'' yazan siyah tişörtler giydi. Bir polis, ''Biz zaten sıfırız, buradayız. Ama haram para sıfırlanmaz'' diye bağırdı. Operasyonda dikkat çeken ayrıntılardan biri de, 25 Aralık öncesinde görev yapan polislerin kendi aralarında Spark isimli bir programla yaptıkları konuşmalardı. Soruşturma dosyasında bazı bilgisayarlarda tespit edilen yazışmalar da yer aldı.
http://haber.tr.msn.com/çarpıcı-kararda-önemli-ayrıntılar-1