İşte oğlumun aramıza katılış hikayesi...
Bebeğim olacağını öğrendiğim andan itibaren hep normal doğum hayalleri kuruyordum. Adı üstünde "normal" olan bu diyerek kendimi hazırladım. Tabi hayırlısı demeyi unutmadım hiçbir zaman. 20. haftamda plesentanın aşağıda olduğunu öğrendim. Ufak bir araştırma ile bunun normal doğum için risk olduğunu öğrendim ve içimde hep bir şüphe ile geçti haftalar. Gerçi doktorum her ultrasonda "Tamamen kapatmıyor normal doğumu deneriz belki ama son anda belli olur" diyordu.Ta ki 38. haftaya kadar... 38. haftada hem ultrasonda hem de yapılan muayene ile plesentanın yukarı çıktığını ve normal doğum için engel olmadığını öğrendim. Çok mutlu olmuştum, ama hemen arkasından kordonun bebeğimin boynuna dolandığını gördük. Yine bir kuşku düştü içime... Hayırlısı olsun dedik...
40. haftamı doldurana kadar her gün doğumun başlamasını bekledim. Ha bugün ha yarın diye diye zaman geçti ama bebeğim yerinden çok memnundu. Bu arada eş dost arayıp soruyor, herkes doğumu bekliyordu. Hatta NST için gittiğimde hemşire bile "Hala doğurmadın mı?" diyordu. Böyle beklemek gerçekten çok zormuş. Azıcık bir sancı hissettiğimde ümitleniyordum ama boşa...
40. haftamı doldurduğum gün yani 7 şubatta doktor randevum vardı. Artık bebeğimi kucağıma almak için sabırsızlanıyordum. Tam da istediğim gibi oldu ve doktorum "İstersen riske atmayalım, yarın sezeryan yapalım mı?" dedi. Hiç düşünmeden kabul ettim. Çünkü yeğenim de geç doğmuştu ve anne karnında kakasını yuttuğu için doğumdan sonra 10 gün yoğun bakımda yatmak zorunda kalmıştı. Şimdi çok şükür bir problemi yok ama o an yaşadığımız üzüntü yetti.
Doktorum hastane ile görüştü ve sabah 8 de yapalım ameliyatı dedi. Her şey öyle hızlı gelişiyordu ki normal doğum için can atan ben kuzu kuzu herşeye tamam diyordum. Doktordan çıktığımızda eşim de ben de şaşkın şaşkın birbirimize bakıyorduk. 40 haftadır beklediğimiz bebeğimiz 1 gün sonra kucağımızda olacaktı. Bunu bilmek çok garip bir duygu. İkimizin de boğazında düğüm vardı konuşmakta zorlanıyorduk. Eve geldikten sonra duygularım daha da arttı. Tuna'mın odasına girip eşyalarını düzelttim tekrar tekrar. Hastane çantalarımız zaten 1 aydır hazır şekilde arabanın bagajında bekliyorlardı, artık ne koyduğumu unutmaya başlamıştım. Son bir düzenleme yaptım. Duşumu alıp yatağa yattım ama uyumak ne mümkün... Bebeğimi içimde hissettiğim son geceydi ve onu sağ salim kucağıma almaktan başka bir isteğim yoktu. Gözüme bir damla uyku girmedi. Evin içinde gezdim durdum tüm gece. Sabaha karşı kalktım bari saçıma bişeyler yapayım dedim. Tunam annesini bakımlı görsün diye... Zaten hamileliğim süresince saçlarımı kestirmedim belime kadar uzadı. Saat 6 gibi eşimi kaldırdım, o da birkaç saat uyuyabilmişti heyecandan. Annem de geldi ve 6:20 gibi evden çıktık. Eşimin dörtlüleri yakıp beni doğuma yetiştirme hayali suya düşmüştü, sakin ama heyecan dorukta olarak hastaneye vardık.
Odama geçtikten sonra hemen hazırlığa başlandı. En korktuğum şey lavmandı ama korkulacak bişey yokmuş. Onu hallettikten sonra hazır bir şekilde beni almaya gelmelerini beklemeye başladık. Bu arada kayınvalidem, kayınpederim, eşimin kardeşi, arkadaşımız ve doğum fotoğrafçım geldiler. Az sonra sedyeyi kapıda görünce duygularım tavan yapmıştı ama kendimi tutuyordum. O sırada eşimden duyduğum cümle beni çok mutlu etti. Doğuma o da girecekti. 9 aydır bu konuyu konuştuğumuzda cesaret edemiyordu girmeye. Sonunda karar vermişti aşkım yanımda olacaktı. Elimi bırakmadan ameliyathaneye kadar sedyenin yanında geldi. Beni hazırlayana kadar o ve fotoğrafçımız dışarıda bekleyeceklerdi. Ameliyathaneye girince kendimi çok yalnız hissettim. Az sonra aşkım ve oğlum yanımda olacak diye kendimi avuttum. Epidural yapıldı. Anestezi uzmanı çok iyiydi yaptığı her aşamayı anlattı ve beni rahatlattı. Kolay oldu, ilaç verilir verilmez bacaklarım ısınmaya başladı ve hiçbir şey hissetmedim. Doktorum geldi bir neşe bir neşe sabah sabah, bense konuşamıyorum bile. Düşündüğüm tek şey bebeğimi sağlıklı olarak görebilmek. İnsan o anda kendisini düşünmüyor sadece bebeğini düşünüyor. Ben farkında bile değilken sonda takılmış bebek tam çıkacak noktaya gelmiş. Doktor karnında ve göğsünde baskı hissedeceksin dedi. O esnada eşimi ve fotoğrafçımızı içeri aldılar. Aşkımı görünce içim öyle rahatladı ki. Zaten 2 dakika sonra saat tam 8:30 da bebeğimin sesini duyduk. Allah'ım bu ne büyük bir mutluluk... Yattığım yerden bacaklarını görüyordum. İki mor ayak, benim bebeğime ait... Eşime bebeğimin adını söyleterek kordonu kestiler ve bebeğimi tam yanımdaki yere aldılar. Nasıl güzel ağlıyordu anlatamam. Tabi ben ve eşim de ona eşlik ettik ağlama konusunda. Çok güzel görünüyordu. Bebeğimin ilk muayenesi yapıldıktan sonra yanıma verdiler. O anı anlatmaya kelime bulamıyorum. Eşime "Bu bebek bizim mi şimdi" demişim. İlk öpücüğümü yanağına kondurup kokusunu içime çekince bebeğimi ve eşimi dışarı aldılar. Onlar odaya giderken benim dikişlerim atılıyordu. İşte en zor kısım buydu benim için. Zaman geçmek bilmedi. Bebeğimden yarım saat sonra ben de çıktım ameliyathaneden. Daha önceden konuştuğumuz gibi eşim beni ameliyathanenin kapısında bekliyordu. Odaya girdiğimde bebeğim giyinmiş, annesini emmeye hazır bir şekilde beni bekliyordu. Babam, abim ve eşi de gelmişlerdi. Herkesin yüzünde güller açıyordu.
Bebeğim şimdi 15 günlük oldu. Zaman hızla geçiyor. Şimdi o anı fotoğraflarla tekrar tekrar yaşıyorum.
Doğum yapacak arkadaşlara tek tavsiyem herşeyin hayırlısını dilemeleri... Normal veya sezeryan farketmez önemli olan yavrunuzu sağ salim kucağınıza alabilmek.
Allah isteyen herkese nasip etsin bu duyguyu....
Bebeğim olacağını öğrendiğim andan itibaren hep normal doğum hayalleri kuruyordum. Adı üstünde "normal" olan bu diyerek kendimi hazırladım. Tabi hayırlısı demeyi unutmadım hiçbir zaman. 20. haftamda plesentanın aşağıda olduğunu öğrendim. Ufak bir araştırma ile bunun normal doğum için risk olduğunu öğrendim ve içimde hep bir şüphe ile geçti haftalar. Gerçi doktorum her ultrasonda "Tamamen kapatmıyor normal doğumu deneriz belki ama son anda belli olur" diyordu.Ta ki 38. haftaya kadar... 38. haftada hem ultrasonda hem de yapılan muayene ile plesentanın yukarı çıktığını ve normal doğum için engel olmadığını öğrendim. Çok mutlu olmuştum, ama hemen arkasından kordonun bebeğimin boynuna dolandığını gördük. Yine bir kuşku düştü içime... Hayırlısı olsun dedik...
40. haftamı doldurana kadar her gün doğumun başlamasını bekledim. Ha bugün ha yarın diye diye zaman geçti ama bebeğim yerinden çok memnundu. Bu arada eş dost arayıp soruyor, herkes doğumu bekliyordu. Hatta NST için gittiğimde hemşire bile "Hala doğurmadın mı?" diyordu. Böyle beklemek gerçekten çok zormuş. Azıcık bir sancı hissettiğimde ümitleniyordum ama boşa...
40. haftamı doldurduğum gün yani 7 şubatta doktor randevum vardı. Artık bebeğimi kucağıma almak için sabırsızlanıyordum. Tam da istediğim gibi oldu ve doktorum "İstersen riske atmayalım, yarın sezeryan yapalım mı?" dedi. Hiç düşünmeden kabul ettim. Çünkü yeğenim de geç doğmuştu ve anne karnında kakasını yuttuğu için doğumdan sonra 10 gün yoğun bakımda yatmak zorunda kalmıştı. Şimdi çok şükür bir problemi yok ama o an yaşadığımız üzüntü yetti.
Doktorum hastane ile görüştü ve sabah 8 de yapalım ameliyatı dedi. Her şey öyle hızlı gelişiyordu ki normal doğum için can atan ben kuzu kuzu herşeye tamam diyordum. Doktordan çıktığımızda eşim de ben de şaşkın şaşkın birbirimize bakıyorduk. 40 haftadır beklediğimiz bebeğimiz 1 gün sonra kucağımızda olacaktı. Bunu bilmek çok garip bir duygu. İkimizin de boğazında düğüm vardı konuşmakta zorlanıyorduk. Eve geldikten sonra duygularım daha da arttı. Tuna'mın odasına girip eşyalarını düzelttim tekrar tekrar. Hastane çantalarımız zaten 1 aydır hazır şekilde arabanın bagajında bekliyorlardı, artık ne koyduğumu unutmaya başlamıştım. Son bir düzenleme yaptım. Duşumu alıp yatağa yattım ama uyumak ne mümkün... Bebeğimi içimde hissettiğim son geceydi ve onu sağ salim kucağıma almaktan başka bir isteğim yoktu. Gözüme bir damla uyku girmedi. Evin içinde gezdim durdum tüm gece. Sabaha karşı kalktım bari saçıma bişeyler yapayım dedim. Tunam annesini bakımlı görsün diye... Zaten hamileliğim süresince saçlarımı kestirmedim belime kadar uzadı. Saat 6 gibi eşimi kaldırdım, o da birkaç saat uyuyabilmişti heyecandan. Annem de geldi ve 6:20 gibi evden çıktık. Eşimin dörtlüleri yakıp beni doğuma yetiştirme hayali suya düşmüştü, sakin ama heyecan dorukta olarak hastaneye vardık.
Odama geçtikten sonra hemen hazırlığa başlandı. En korktuğum şey lavmandı ama korkulacak bişey yokmuş. Onu hallettikten sonra hazır bir şekilde beni almaya gelmelerini beklemeye başladık. Bu arada kayınvalidem, kayınpederim, eşimin kardeşi, arkadaşımız ve doğum fotoğrafçım geldiler. Az sonra sedyeyi kapıda görünce duygularım tavan yapmıştı ama kendimi tutuyordum. O sırada eşimden duyduğum cümle beni çok mutlu etti. Doğuma o da girecekti. 9 aydır bu konuyu konuştuğumuzda cesaret edemiyordu girmeye. Sonunda karar vermişti aşkım yanımda olacaktı. Elimi bırakmadan ameliyathaneye kadar sedyenin yanında geldi. Beni hazırlayana kadar o ve fotoğrafçımız dışarıda bekleyeceklerdi. Ameliyathaneye girince kendimi çok yalnız hissettim. Az sonra aşkım ve oğlum yanımda olacak diye kendimi avuttum. Epidural yapıldı. Anestezi uzmanı çok iyiydi yaptığı her aşamayı anlattı ve beni rahatlattı. Kolay oldu, ilaç verilir verilmez bacaklarım ısınmaya başladı ve hiçbir şey hissetmedim. Doktorum geldi bir neşe bir neşe sabah sabah, bense konuşamıyorum bile. Düşündüğüm tek şey bebeğimi sağlıklı olarak görebilmek. İnsan o anda kendisini düşünmüyor sadece bebeğini düşünüyor. Ben farkında bile değilken sonda takılmış bebek tam çıkacak noktaya gelmiş. Doktor karnında ve göğsünde baskı hissedeceksin dedi. O esnada eşimi ve fotoğrafçımızı içeri aldılar. Aşkımı görünce içim öyle rahatladı ki. Zaten 2 dakika sonra saat tam 8:30 da bebeğimin sesini duyduk. Allah'ım bu ne büyük bir mutluluk... Yattığım yerden bacaklarını görüyordum. İki mor ayak, benim bebeğime ait... Eşime bebeğimin adını söyleterek kordonu kestiler ve bebeğimi tam yanımdaki yere aldılar. Nasıl güzel ağlıyordu anlatamam. Tabi ben ve eşim de ona eşlik ettik ağlama konusunda. Çok güzel görünüyordu. Bebeğimin ilk muayenesi yapıldıktan sonra yanıma verdiler. O anı anlatmaya kelime bulamıyorum. Eşime "Bu bebek bizim mi şimdi" demişim. İlk öpücüğümü yanağına kondurup kokusunu içime çekince bebeğimi ve eşimi dışarı aldılar. Onlar odaya giderken benim dikişlerim atılıyordu. İşte en zor kısım buydu benim için. Zaman geçmek bilmedi. Bebeğimden yarım saat sonra ben de çıktım ameliyathaneden. Daha önceden konuştuğumuz gibi eşim beni ameliyathanenin kapısında bekliyordu. Odaya girdiğimde bebeğim giyinmiş, annesini emmeye hazır bir şekilde beni bekliyordu. Babam, abim ve eşi de gelmişlerdi. Herkesin yüzünde güller açıyordu.
Bebeğim şimdi 15 günlük oldu. Zaman hızla geçiyor. Şimdi o anı fotoğraflarla tekrar tekrar yaşıyorum.
Doğum yapacak arkadaşlara tek tavsiyem herşeyin hayırlısını dilemeleri... Normal veya sezeryan farketmez önemli olan yavrunuzu sağ salim kucağınıza alabilmek.
Allah isteyen herkese nasip etsin bu duyguyu....