Bugün 23 Nisan hep neşeyle 'dolamadı' insan

AngryPenguin

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
8 Haziran 2012
5.378
1.437
248
Türkiye resmi rakamlara göre 2006 yılından 2010 yılına kadar yoksullukla mücadelede kayda değer bir başarı elde etti. Fakat rakamlarına göre rüzgar şu an tersine dönmüş gibi gözüküyor. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) çocukların yoksulluk seviyesiyle ilgili olarak bir araştırma hazırladı.Türkiye'de TÜİK tarafından uygulanmakta olan Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi 2011 yılı verilerinin kullanıldığı araştırmada ortaya çıkan sonuçlar çok ilginç. Türkiye’de çocuklar arasında ‘şiddetli maddi yoksulluk rakamlarına oranı’ yüzde 63.5. Romanya’da ise söz konusu oran yüzde 36. Çalışmayı hazırlayanlardan Yrd. Doç. Dr. Gökçe Uysal ise bu noktayı şöyle özetliyor: “Araştırmayı hazırlarken ‘o ülke bizden geri’ diyeceğimiz pek çok ülkenin çocuk yoksulluğu durumunun Türkiye’den daha iyi olduğunu gördük”

Türkiye'de her üç çocuktan ikisi şiddetli maddi yoksunluk içinde yaşıyor. Bu oran batı bölgelerinde dört çocuktan ikiye düşerken, doğuda dört çocuktan üçe çıkıyor. Türkiye'deki çocukların yaşam koşulları, Avrupalı yaşıtlarının çok gerisinde kalıyor. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi'nin (Betam) hazırladığı "Üç çocuktan ikisi şiddetli maddi yoksunluk çekiyor" başlıklı araştırmanın verilerine göre, çocuklarda şiddetli maddi yoksunluk oranı Türkiye'de yüzde 63.5 düzeyindeyken, bu oran Yunanistan'da yüzde 16.5, İtalya'da ise yüzde 12.4'e geriliyor.

BATIDA YOKSULLUK YÜZDE 50-55 ARASI
Çocuklarda şiddetli maddi yoksunluk sıklığı Türkiye'nin batı bölgelerinde yüzde 50-55 düzeyinde, doğu bölgelerinde ise yüzde 75'in üzerinde bulunuyor. Bölgelere ayrıntılı bakıldığında, doğu ile batı arasındaki derinlik dikkat çekiyor. Buna göre, şiddetli maddi yoksunluk çeken çocukların oranı Ege'de yüzde 50.9 düzeyindeyken, Güneydoğu Anadolu'da yüzde 80.9'u buluyor. Çocuklar arasında şiddetli maddi yoksunluk İstanbul'da yüzde 61.7, Akdeniz'de ise yüzde 64.5'e çıkıyor. Araştırmada, hem İstanbul'un hem Akdeniz'in yoğun göç alan bölgeler olduğuna dikkat çekiliyor. Araştırma sonuçları, Türkiye'de protein ihtiyacını karşılayamayan çocukların oranının 64.7, ısınma ihtiyacını karşılayamayanların oranının 39.9, giyim ihtiyacını karşılayamayanların oranının ise yüzde 40.0 düzeyinde olduğunu gösterdi.


KALEMDEN 4'Ü
Betam araştırmayı, Türkiye'deki Gelir ve Yaşam Koşulları Anketleri verilerini Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) ölçütlerini kullanarak yapıyor. Buna göre, kira ve faturaların ödenmesi, evin ısınma ihtiyacının yeterince karşılanması, beklenmedik harcamaların karşılanması, her iki günde bir et, balık ya da protein eşdeğer gıdaların tüketilmesi, evden uzakta bir haftalık tatil masrafının karşılanması, bir arabaya, bir çamaşır makinesine, bir renkli televizyona, bir telefona sahip olunması olarak belirlenen 9 kalemden 4'ünü yerine getiremeyen bireyler şiddetli maddi yoksunluk içerisinde kabul ediliyor.

YOKSULLUK ÇOK YÜKSEK ÇIKTI
Araştırmayı hazırlayanlardan BETAM Yrd. Doç Dr. Gökçe Uysal, “ Yoksulluk zor ölçülen bir şey. Biz bu araştırmayı kullanırken Avrupa Birliği’nin kabul ettiği tarafından kullanılan bir ölçüyü kullandık. Çocuk yoksulluğu çok yüksek çıktı. Avrupa’da az gelişmiş gördüğümüz ülkelerin durumunun Türkiye’nin durumunun daha iyi olduğunu gördük” dedi.

AZALMA TRENDİ DURDU
Araştırmanın yapımına katkı sağlayan BETAM Araştırma Görevlisi Melike Kökkızıl ise Türkiye’de 0-15 yaş arasındaki çocukların AB ülkesindeki yaşıtlarına göre bir hayli yoksul olduğunu gördüklerini söyledi. Kökkızıl, “ Romanyadaki çocuk yoksulluğu oranı yüzde 36. Türkiye’de bunun iki katı gibi bir oran var. Geçen yıla göre ısınma sorunu yaşayanların sayısının ise azaldığını farkettik” dedi. Kökkızıl aynı zamanda geçen seneye kadar maddi yoksulluğun azaldığı bilgisini verirken bu yıl azalma trendinde bir durgunluk oluştuğunu ifade etti.
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/26273751.asp
 
Son düzenleme:
Bu ülkede çocuklarının 23 nisan bayramını kutlayan çocuk gelinlerimiz var. Herşeye rağmen geleceğe umutla bakmak istiyoruz bugünün çocukları geleceğin yetişkini anne babası bir çocuk yetiştirmek bir ülke kalkınmasına katkıda bulunmal kaliteli eğitimli özgüvenli çocuklar yetiştirmek sayısından daha önemli öncelikli görevimiz bu olmalı. Bu kadar yoksulluk içinde olan evladımız varken her eve 3 çocuk nasıl mantıklı olabilir.tüm çocuklarımızın bayramı kutlu olsun ve çocukların ne kadar değerli olduğunu bu bayramla öğreten atamıza minnettarız nur içinde yat atam.
 
Birileri çifter çifter arabalardan, dairelerden mi bahsediyordu?
Yoksulluk diz boyu, her 3 çocuktan 2'si yoksullukta değil, şiddetli yoksulluk yaşıyormuş. Az bir rakam mı? Bizler hergün şahit oluyoruz da böyle istatistikler, resmi belgeler olmadan attığımızı, abarttığımızı sananlar oluyor, sonra bize diyorlar ki siz nerde yaşıyorsunuz?
Valla ben Türkiye'de yaşıyorum, 40 yıl mega kent İstanbul'da yaşadım, yoksulluğun her çeşidine şahit oldum.

Şimdi yaşadığım yerde de yoksulluk var, bugün 23 Nisan değil mi? 23 Nisan kutlamaya gelen çocukların fakirliklerini gördüm, maddi imkansızlıklar yüzünden gözlüğü kırılmasın diye arkadan bağlanmış çocukların masum yüzlerine bakıp gösterilerini seyrettim, yoksulluklarına inat mutluydular bugün, her birinin elinde bayrağımızla oynayan minik yürekleri seyrettim.

Bugün onların bayramı, hak ettikleri imkanlara kavuşmalarını diliyorum, bayramınız kutlu olsun çocuklar
 
Ayrıca çocuk işçi sayısı ve çocuk p.rnosuyla Avrupa da birinci, çocuk gelin sayısıyla ikinci, tutuklu çocuk sayısıyla üçüncüyüz.
Düğün hazırlığı yapan, koğuşunda gün sayan, her gün kalkıp okula değil de işe giden yüz binlerce çocuğun da 23 Nisan'ı kutlu olsun..
 
Son düzenleme:

Genel olarak resmi belgelere, istatistiklere yüz çeviren, onun yerine duyduklarına inanmayı tercih eden bir toplumumuz var. Neyi tartışıyoruz ki, donan bebeğe bile provokasyon denildi bu ülkede.
 

Yemin ediyorum içim acıyor Angry, bugün gittiğim okul, daha doğrusu okul deyince beton bina gelmesin aklına, bildiğin tenekeden barakalar(((
Okula girdim, bir barakalara bir çocuklara baktım çok kötü oldum
Zaten hergün bu bölümde çocuk haberlerine üzülüyorum, birde bugün gördüklerim tuz biber oldu
Çoğunluğu yoksul ailelerin çocuklarının gittiği bir okul, okul derken bile buruluyorum
 

Offff Benim de içim buruk Mune son zamanlarda aldığımız iyi haberler o kadar az ki bu koşullarda büyükler kutlamasın bayramı zaten....
Bugün 23 Nisan utanç doluyor insan
 
ilk okula gittimde ben babam memur oldugu için aynı okuldaydık biz otra sona kadar ben babamla aynı okuldaydım hep benim iki tane önlüğüm vardı ozaman kirlenince hemen yenisini giyerdim bir gün sanırım hayıt zamanı bir kadın gelmiş aglayarak müdür cocukları aynı sınıfa vermiş sabahcı yapmıstı ama kadın nasıl aglıyormus cokk farkirleşmiş ve tek önlükleri varmıs birini sabahcı birini öplenci yapmak istiyormus ama müdür aynı sınıfa verince biri önlüksüz gidecekmiş müdüre sölemiş öle gelsin demiş kadın cocugum nasıl olacak diye baya aglamıs o aksam babam eve geldinde ben hatırlıyorum önlüklerimi yan yana koydu bunların en hangisini seviyorsun dedi bende sectim birini ama anlamadım cocugum daha yani aldı diğerini götürdü arkasından ne kadar aglamıstım yaaaa cok iyi hatırlıyorum baba ben onuda seviyorum diye inanın hala aklıma geldikce gözlerim dolar daha sonra ben 2 b demiydim 3 müyddüm hatırlamam o cocuklarla sınıflarımız karsı karsıyaydı o kızın üstünde önlümü gördüm ya nasıl aglamıstım anlatamam nerden bilebilirdim böle bir durum oldunu sonra annem acıklamıstı bana insanlar evatlarını böle okutmaya kalkışıyor kadın nasıl dualar etmiş şimdi olsa elimden geldiğince ama aklımdan hiç gitmez bu evet doru babam anlatır dı karstan izmire göz etmeden önce okul cok uzakmıs plastik ayakkabıları varmıs derdi yazın ayaklarımızı kavurur kışın ise soguktan dondurur yürüyerek giderlermiş o karda bana kıymetini bil derdi her zaman evliyim elinden gelse hala okutucak beni babam ki lise mezunuyken evliyken üniv okumus adam Allah razı olsun ondan ama bu Türkiye nin gercekleri ciddiyim doguda okul varsada yol yok kitap yok önlük yok bazen ögretmen bile yok onu bırakın cocuklar ac ya tarlada calısır yada hayvanları otlamaya götürür bunların hepsini ben babamdan öğrendim ve büyüdükçede hala böle oldunu görebiliyorum millet kaç daire alacanı düşünürken kimse ac yyolsuk cocuklara yardımı düşünmez kanım çekiliyor resmen çöp toplayan cocukları gördükçe
 
Acaba diyorum bazen, acaba Türkiye de bir kesim yada bir kisim insan " ay bak yoksuluk iste, ahanda arastirmada öyle diyor, biz kazara yasiyoruz" diye büyük bir yoksulluk ve aclik ile cirpiniyorlar gibi görüp / gösterip kendilerine acimak / acitmak icin extra bir caba mi harciyor?

Bir üniversite arastirma yapmis?

Arastirma sonucuna göre Avrupa birligi ülkelerine göre bizdeki cocuklar siddetli bir yoksulluk icindeymis:))

Simdi bazi Avrupa ülkelerinin, özellikle arastirmada kullanilan ülkelerin, cocuk nüfus oranina bakalim.

Almanya nüfusun % 12 si 0-14 yas arasi
Ingiltere nüfusun %14 ü 0-14 yas arasi
Italya nüfusun % 13.1 i 0-14 yas arasi
Fransa da % 16.5
Belcika da % 15.4
Yunanistan da % 13.2 vs vs cocuk nüfus orani vardir.

Türkiye de nedir peki? Nüfusun % 30.8 i 0-14 yas arasindadir.

Yani o Avrupa ülkelerinde Türkiye dekinin yarisi kadar cocuk vardir.
Cocuk olsun diye neredeyse " her kadin en az birkez dogurmak zorundadir" kanunu cikaracaklar zira istatistiklere göre 2050 yilinda ülkelerinde hic genc nüfus kalmayacak.
Bizde dogu ile bati arasinda farkin cok fazla olmasi, doguda bir ailenin 7-8 cocugu olurken batida ortalama 2-3 cocugunun olmasidir.
Simdi, bu arastirmayi inceliyelim.
Arastirmada kullanilan " yoksulluk ölcüsü" Avrupa birliginin kabul ettigi yoksulluk ölcüsü.
Simdi ben size o ölcüde bir cocugun yoksul sayilmamasi icin gereken sartlari siralasam agziniz acik kalir, yine " ay bunlar neeee" diye baslarsiniz.

Avrupa birligi bir cocukta olmasi gereken azami hayat sartini yükseltirde yükseltir zira adamlar bizim gibi 10 senelik bir ülke degiller:))

Evet biz 10 senelik bir ülkeyiz.
Zira bundan önceki hükümetler birakin Ülkeyi gelistirmeyi insanlarin yasam standartlarini gelistirmeyi, Memuruna iscisine verdigi maaslari "nema, KEY" gibi seylerle geri aliyordu:)
Bilirsiniz demi maaslardan kesilen nemalari, keyleri..
Bilmiyorsanizda arastirin..

Insallah bizde de artik hep, bugün ki hükümet gibi, halki icin calisan hükümetler basa gelirse biz o Avrupa ülkelerinden daha iyi sartlarda olacagiz zamanla.


Cocuklarin istismari ile ilgili ise tek bir örnek verecegim, gerisini siz arastirin zira arastirma sirasinda karsilasacaginiz seyler sizi cok sasirtacak:)

Asagi Saksonya Eyaleti Kriminolojik arastirma Enstitüsü, kiliselerde cocuklara uygulanan cinsel istismar sucunun ortaya cikmasi ve büyüklügü karsisinda bir arastirma yapti.
Cok kapsamli bu arastirmayi yapan Enstitü Baskani Christian Pfeiffer, ayni arastirma Türklere de yapildi
Arastirma sonucuna göre, Almanya da 16 yas öncesi cinsel istismara ugrayan orani % 7,7
Yani Alman nüfusunun %7.7 si 16 yas öncesi cinsel istismara ugruyor.
Türkler de ki arastirma sonucunu % 1.7
Evet Türk nüfusunun 1.7 si istismara ugramis.

Arastirmanin Türkce yayinini nette arastirdim zorda olsa buldum.
Buyrun;
http://www.dw.de/almanyada-cinsel-istismar-gerçeği/a-15471698

Evet Tükiye de de, bircok cocuk madur, istismara ugruyor, " cocuk" keimesine bile yakismayan hareketlere ve yasama magruz kaliyor ama sanki Türkiye berbat, yasanmaz, halki acliktan ölen, tüm cocuklarin ya calistirildigi yada cinsel olarak istismar edildigi bir ülke degil.
Daha cok calisilmasii ve düzeltilmesi gereken seyler var ama bizim ülkemiz 3. dünya ülkeside degil!!!
 
Son düzenleme:
bildiğim kadarıyla bu durum Hindistanda çok fazlaymış :S cinsel istismar yani...

bide küçücük kızlara horman veriyorlarmış çabuk olgunlaşsınlar diye ve bu çocukları çalıştırıyorlarmış

sanırım orda normal bir hal almış bu durum Allah korusun
 
Ben sizin neden anlaşılamadığınızı çözdüm...
Siz bizim burda Almanya da yaşayan Türk nüfusun sorunlarını yazdığımızı zannediyorsunuz.
Zira araştırmamızı istediğiniz cinsel istismar rakamları Almanya da yaşayan Türk çocukların cinsel istismarları...
Ben size tekrar edeyim " Biz Türkiye' den bahsediyoruz"
Türkiyede çocuklara yönelik cinsel istismar yüzde 20 lerde malesef.
 
Türkiye'de her beş çocuktan biri cinsel istismara uğruyor
19/11/2013
ABD'deki IOWA Üniversitesi Çocuk Koruma Program Direktörü Prof. Dr. Resmiye Oral, Türkiye'deki çocukların en az yüzde 20'sinin 18 yaşından önce cinsel istismara maruz kaldığını söyledi.
ANTALYA - Antalya Rotary Kulübü ve Karadeniz İlleri Kadın Platformu (KİKAP) ortaklığında, çocuk istismarında farkındalık yaratmak amacıyla 'Çocuk istismarı nedir, nasıl farkına varılır?' konulu panel düzenlendi. Antalya'da bir otelde düzenlenen panelde ABD'deki IOWA Üniversitesi Çocuk Koruma Program Direktörü Prof.Dr. Resmiye Oral ve Aydın Adli Tıp Kurumu İkinci Başkanı Prof. Dr. Selim Özkök başta olmak üzere konunun uzmanları çocuk istismarını ve Türkiye'deki durumunu anlattı.

FİZİKSEL İSTİSMAR DAHA YOĞUN
Toplantı öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan IOWA Üniversitesi Çocuk Koruma Program Direktörü Prof. Dr. Resmiye Oral, çocuk istismarının evrensel bir sorun olduğunu, başta ABD olmak üzere Avrupa ülkeleri ve Türkiye'de de çok önemli boyutlarda görüldüğünü söyledi.

Türkiye'de çocuk istismarı konusunda çok az sayıda çalışma ve istatistiksel veri olduğunu ifade eden Prof.Dr. Resmiye Oral, şöyle konuştu:

"Yapılan az sayıdaki araştırmadan biliyoruz ki yüzde 20'den yüzde 35'lere varan oranda cinsel istismar yaşıyor çocuklar 18 yaşına varmadan önce. Fiziksel istismar çok daha yoğun. Çocuklarımızın yarısı fiziksel istismar yaşayarak büyüyor. İhmal bundan daha da üst düzeyde, hem yoksulluğun hem de yoksullarla zenginler arasındaki uçurumun genişliğinden kaynaklanmak üzere ihmal çok daha yaygın."

UYGULAMADA SORUNLAR VAR
Türkiye'de çocuk istismarı ve ihmaline yanıt verme noktasında ulusal bir program geliştirilmesi gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Oral, ABD ve Avrupa'nın bazı ülkelerinde uygulanan Çocuk İzlem Merkezleri'nin (ÇİM) Türkiye'de de hayata geçirildiğini ifade etti. Şu an Türkiye'deki 13 ilde uygulanan proje kapsamında istismar ya da ihmale maruz kalmış çocuklara destek verildiğini belirten Prof. Dr. Oral, modelin kendisi mükemmel olmasına rağmen Türkiye'de uygulanmasında hala önemli sorunlar yaşandığını dile getirdi. Bu merkezlerin bazılarının tamamen savcılığa hizmet eder merkezlere dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu aktaran Prof. Dr. Oral, sadece il merkezinden gelen cinsel istismar konulu kuşkular bu merkezlerde değerlendirilirken, aynı ilin ilçelerinde yaşanan olgularda ise hala Adli Tıp Kurumu ve karakol yolu izlenerek çocuk istismarının devam ettiğini kaydetti.

"İYİ BİR SİSTEM KURULMALI"
Her şeye rağmen Türkiye'nin çocuk istismarı ve ihmali konusunda çok yol kat ettiğini kaydeden Prof. Dr. Oral, "Türkiye'de çocuk istismarının varlığı bile kabul edilmezken, çocuk istismarı konusundan bahseden insanlar sanki çocuk istismarını yaratan insanlarmış gibi yargılanırken, bugün artık çocuk istismarının varlığını kabul ediyoruz. Ama bunu çözebilmek için daha fazla çaba sarf etmemiz ve iyi bir sistem kurmak için çalışmamız gerekiyor" diye konuştu.

FİZİKSEL İSTİSMAR ORANI YÜKSEK
Aydın Adli Tıp Kurumu İkinci Başkanı Prof.Dr. Selim Özkök ise, dünyada 1950- 60'larda farkına varılan çocuk istismarı kavramının Türkiye'ye 1993-94 yıllarından sonra yerleştiğini söyledi. Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin imzalanması ve kabulüyle birlikte bu konuda önemli atılımlar başladığını ifade eden Prof.Dr. Özkök, bunun sonucunda belli çalışmaların da ivme kazandığını dile getirdi. Türkiye'de sadece fiziksel istismara uğrayan çocukların oranının yüzde 50- 60 seviyelerinde olduğunun altını çizen Prof. Dr. Özkök, bu sorunun çözümünde herkesin elini taşın altına koyması gerektiğine dikkati çekti.

YASALAR YETERLİ AMA ZAMAN GEREKLİ
Türkiye'nin çocuklara ilişkin yasal düzenlemeleri yeterli olan Avrupa'daki 5 ülkeden biri olduğuna işaret eden Prof. Dr. Özkök, "Yasalarımız yeterli. Ama bunun uygulamaya girmesi zaman istiyor. Türkiye 20 sene önce başlayan çalışmalarda çok önemli yol kat etti. Biz daha bu işin başındayız. Ama gelişmeler çok umutlu ve hızlı gelişiyor" ifadelerini kullandı.

3 KIZDAN 1'i CİNSEL İSTİSMARA UĞRUYOR
Türkiye'de son yıllarda 'cinsel istismar artıyor' diye bir algı oluştuğuna da vurgu yapan Prof. Dr. Özkök, şöyle devam etti:

"Gerçekten istismar arttı mı yoksa adalete gelen şeyler mi arttı, bu yönde yapılan çok çalışma yok. Her ülkede cinsel istismar yüzde 15-20'nin üzerinde zaten. Türkiye'de tahmin edilen çocukluk çağı cinsel istismarı 3 kız çocuğundan biri, 5 erkek çocuğundan biri şeklinde. Çok yüksek oranda. Bu istatistikler aslında çarpıcı, çünkü cinsel istismarın çok azı adalete yansıyan ve çocuğun tedavi gördüğü şeyler. Ama ileri yaşlarda çok ağır şeylerle karşımıza geliyor. Bunun önlemini almalı, çocukları fark edip tedavi etmeli, bu çocukları rehabilite edip kazanmalıyız."
Radikal
 
Çok özür dilerim yazacaklarımı tam bir feryat olacak, yazacaklarımdan hiç pişmanda olmayacağım, Avrupa ülkelerindeki durum bir anne olarak beni zerre alakadar etmiyor.
Altını çizerek tekrar yazıyorum bir vatandaş olarak değil anne olarak yazıyorum ve verdiğiniz örnekler beni gerçekten hiç ilgilendirmiyor.
Ayrıca bu kısım şahsi eleştiridir, ne demek 10 yıllık ülke, siz ülkenin kuruluş tarihini unuttunuz sanırım, ben isterdim ki öncelikle 23 Nisan Ulusal Egemenlik bayramını kutlayınız. Çünkü sizin 10 yıl diye bahsetmenize o 10 yılla övünmenize de sebep Atatürk'tür.


Neyse konuya geri döneyim. Beni benim ülkem ilgilendirir, hergün 7 çocuk kayboluyor, çocuk gelinler, çocuklara istismar, tecavüz, kadın cinayetleri, yoksulluk, işsizlik var.

Bunları ele almak karalamak değildir, hemen karalanıyormuş gibi Avrupa'yı örnek vermeyin, eleştiriyorum, ki ben bu ülkenin her bireyine saygılı biriyim, şu bölümde eleştiri dışında hiçbir kötü yazım olmamıştır, yeri geldi iftiharda ettim yeri geldi eleştirdim, saygılı, bu ülkeye vergi veren, toplum kurallarına riayet eden bir kadın olarak, bu ülkeye faydalı evlat yetiştiren bir anne olarak eleştirmekte haklıyım, anne olarak üzüntümü dile getiriyorum, 10 yıl 10 yıl diyorsunuz o 10 yılda cinsel istismar, tecavüz, cinayet, çocuk gelin, kayıp sayıları arttı, çocuklar tecavüze uğruyor kızlık zarları bozulmadığı için tecavüzcü zar indirimi alıyor, çocuğun psikolojisi bozulmadı diye indirim alıyor, 15'indeki kız tecavüze uğramışsa tecavüzcüsüyle evlensin deniyor, sizde annesiniz bende, ben Allah göstermesin istismara uğrasa 19'undaki kızımı vermem, siz verebilir misiniz? Elinizi vicdanınıza koyunda konuşun, bunları eleştiririm ben, evet kazayla yaşıyoruz çünkü bu ülkede hergün trafik kazası, maganda kurşunu, psikopat bir kocanın silahı, trafikte yol vermedin kavgasıyla, parası olmadığı için açlıktan, yakacak odun olmadığı için soğukta ölenler var. Bunlara biçilen ceza yiten canın yanında sözü bile edilmeyecek kadar az.

Siz burda 3. Dünya ülkesi değiliz deyip parmak sallarmış gibi 3 ünlem koyacağınıza neden önce çocuklarımız için yasalar çıkmıyor, bu yavrucaklar neden korunamıyor, neden evlatlarımız tecavüzcüsüyle evlendirilmek yerine o sapıklar yıllarca hapiste çürütülmüyor, neden tecavüz, istismar yasaları ağırlaştırılmıyor, aksine indirimler uygulanıyor feryatlarımıza bir kadın olarak hak verin, sizi kadın kimliğinizle, anne kimliğinizle burada açılmış istismar, töre cinayeti, tecavüz, çocuk gelin konularında görmek isterdim ama nedense hiç yoktunuz, korkmayın savunmanıza zeval gelmezdi zira kadın olarak yazacaktınız. Kadın olarak anne olarak endişe ve korkularımıza, hergün okuduğumuz cinsel saldırı haberlerinden duyduğumuz üzüntülerimize ortak olmuş olurdunuz.

Siz Avrupa yoksulluk ölçüsüne göre olması gereken standartları örnek vermeyin, ağzımız açık kalmasın çünkü biz öncelikle saydıklarımın derdindeyiz, çocuk tecavüzcüleri kızlık zarını bozmadı diye indirim almasın, çocuk gelinler olmasın, cinayet, şiddet olmasın, öncelikle bunlar düzelsinde, gerisini milletçe birbirimize yardım eder hallederiz biz, bizim milletimizin gönlü zengindir evellah.
 

 
Ah, Mune ahhhh....
Bu ara çok fena takıldım bu çocuk istismarına.
Birşeyler yapmalıyız, yapabilmeliyiz...
 
Ah, Mune ahhhh....
Bu ara çok fena takıldım bu çocuk istismarına.
Birşeyler yapmalıyız, yapabilmeliyiz...

Bende deliriyorum parkon, biz neyin derdindeyiz, insanlar neyin derdinde.
Anneyim ben ya, bugün gittiğim okulda gözyaşlarımı gözlük arkasına sakladım. Gördüklerime üzülüyorum, birşeyler yapmalıyız elbette, meclise yazı mı yollasak, dilekçe olarak sunsak, toplu bir dilekçe işe yarar mı acaba?
İnan ben varım, öyle boş boş yazmıyorum anlayacağın.
 

Yapabileceğimiz tek şey dilekçe zaten.
Özellikle kadın milletvekillerine gönderebiliriz.
Bir süredir aklımda bu, ama güzel bir araştırma ve sayısal verilerde eklenmeli.
Sayın milletvekillerimizin belki haberi yoktur bu yüksek rakamlardan.
 

Araştıralım parkon, bulduğumuz tüm verileri araştırmaları toparlayalım, sonra düzenli bir hale getirip dilekçe olarak hazırlar, kadın vekillerimize yollarız, ülke kadınının endişe ve üzüntüsünü dikkate alırlar umarım
 

Çok iyi olur Mune ...
Özellikle burdaki hukukçu arkadaşlardan rica ediyorum.
Yasalardaki açıkları, düzeltilmesi gerektiğini düşündüğünüz yasaları, olurunu , olmazını sizler daha iyi bilirsiniz..
Lütfen hepberaber , çocuklar için elimizi taşın altına sokalım..
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…